Mimar Sinan'ın sorumluluk duygusu

Elfangel

Kayıtlı Üye
Katılım
29 Ara 2009
Mesajlar
938
Tepkime puanı
354
Bir Mimar Sinan eseri olan Şehzadebası Cami´nin 1990´li yıllarda devam eden restorasyonunu yapan firma yetkililerinden bir inşaat mühendisi, caminin restorasyonu sırasında yaşadıkları bir olayı tv´de şöyle anlatmıştı:

Cami bahçesini çevreleyen havale duvarında bulunan kapıların üzerindeki kemerleri oluşturan taşlarda yer yer çürümeler vardı. Restorasyon programında bu kemerlerin yenilenmesi de yer alıyordu.. Biz inşaat fakültesinde teorik olarak kemerlerin nasıl inşaat edildiğini öğrenmiştik fakat taş kemer inşaası ile ilgili pratiğimiz yoktu. Kemerleri nasıl restore edeceğimiz konusunda ustalarla toplantı yaptık. Sonuç olarak kemeri alttan yalayan bir tahta kalıp çakacaktık. Daha sonra kemeri yavaş yavaş söküp yapım teknikleri ile ilgili notlar alacaktık ve yeniden yaparken bu notlardan faydalanacaktık. Kalıbı yaptık. Sökmeye kemerin kilit taşından başladık. Taşı yerinden çıkardığımızda hayretle iki taşın birleşme noktasında olan silindirik bir boşluğa yerleştirilmiş bir cam şişeye rastladık. Şişenin içinde dürülmüş beyaz bir kâğıt vardı. Şişeyi açıp kâğıda baktık. Osmanlıca bir şeyler yazıyordu. Hemen bir uzman bulup okuttuk. Bu bir mektup idi ve Mimar Sinan tarafından yazılmıştı. Şunları söylüyordu: “Bu kemeri oluşturan taşların ömrü yaklaşık 400 senedir. Bu müddet zarfında bu taşlar çürümüş olacağından siz bu kemeri yenilemek isteyeceksiniz. Büyük bir ihtimalle yapı teknikleri de değişeceğinden bu kemeri nasıl yeniden inşaa edeceğinizi bilemeyeceksiniz. İşte bu mektubu ben size, bu kemeri nasıl inşa edeceğinizi anlatmak için yazıyorum.” Koca Sinan mektubunda böyle başladıktan sonra o kemeri inşa ettikleri taşları Anadolu´nun neresinden getirttiklerini söyleyerek izahlarına devam ediyor ve ayrıntılı bir biçimde kemerin inşaasını anlatıyordu. Bu mektup bir inşanın, yaptığı işin kalıcı olması için gösterebileceği çabanın insanüstü bir örneğidir. Bu mektubun ihtişamı, modern çağın insanlarının bile zorlanacağı taşın ömrünü bilmesi, yapı tekniğinin değişeceğini bilmesi, 400 sene dayanacak kâğıt ve mürekkep kullanması gibi yüksek bilgi seviyesinden gelmektedir. Şüphesiz bu yüksek bilgiler de o koca mimarin erişilmez özelliklerindendir. Ancak erişilmesi gerçekten zor olan bu bilgilerden çok daha muhteşem olan 400 sene sonraya çözüm üreten sorumluluk duygusudur...
Alıntı
 

BattleFury

Kayıtlı Üye
Katılım
27 Ara 2010
Mesajlar
487
Tepkime puanı
72
Mimar Sinan, zaten o benim esinlendigim kişiler arasındadır. :) Türk sanatının vazgeçilmezi ve Türklerden çıkan Dahilerin asla tükenmeyeceğini kanıtlamış sayısız kişi arasındadır. :)
 

Elfangel

Kayıtlı Üye
Katılım
29 Ara 2009
Mesajlar
938
Tepkime puanı
354
Mimar Sinan Kayseri doğumludur ve kökeni Türk değildir. Çok küçükken devşirilmiş ve Türk geleneklerine göre yetiştirilmiştir. Padişahın hizmetinde sayısız yer gezmiş ve bilgisini ve görgüsünü arttırmıştır. Ben ne zaman eserlerinden birini ziyaret etsem içim garip olur, yolumuz sık sık oralara düştüğü için hemen her sene Selimiye Camii'ne giderim. Aynı şekilde bir kaç yıl önce yabancı bir kaç arkadaşımı Süleymaniye Camii'ne götürmüştüm. Neredeyse onlara "Siz gidin ben burada oturacağım" diyecektim. Gerçekten çok etkileyici eserleri ve hayranlık uyandıracak bir zekası var. Bu hatıra ile yanı zamanda ne kadar sorumlu ve öngörülü olduğunu da öğrenmiş oldum.
 

Elfangel

Kayıtlı Üye
Katılım
29 Ara 2009
Mesajlar
938
Tepkime puanı
354
Evet öyledir, ama ben bunu özellikle yazmamıştım, hangi milletten geldiği önemli değil, sadece devşirme olduğunu paylaşmak istemiştim. Kökeninin A ya da B olması çok da önemli gelmedi açıkcası bana.
 
Üst