Hititlerde Tıp ve Bitkisel İlaç Kullanımı

origanum

Yönetici
Katılım
15 Eki 2008
Mesajlar
3,090
Tepkime puanı
377
Hititler M.Ö. 1500 yıllarında Orta yıllarında Orta Anadolu’ ya yerleşerek bir uygarlık kuran Hititlerin tıbbı ve ilaçları hakkında bilgilerimiz, devletinin başkenti olan, Boğazköy (Hattuşaş) da bulunmuş olan Hitit arşivindeki tabletlere dayanmaktadır.

Hititler, hastalığı Tanrıların insanları cezalandırması olarak kabul ediyorlardı. Bu nedenle tedavide sihir ve ilaç beraberce kullanılıyordu. İlaçların çoğunu bitkisel droglar (Hititçe Waşşi) teşkil etmektedir. Tabletlerde ismi geçen bitkilerin karşılıkları henüz tam olarak bilinmemekle beraber Hititler devrinde kullanılan başlıca bitkisel drogların isimlerinin karşılığı saptanabilmiştir.

Hitit toplumunda da hastalıklara çare bulabilmek için tıpkı Mezopotamya ve Mısır’da olduğu gibi kehanet ve fal önem kazanmıştı. Nedenini bilemedikleri ve tanrılardan geldiği düşünülen bir sıkıntı için, yine tanrılara danışıp çare aramaktaydılar. Bunun için hayvanların özellikle koyunun karaciğeri incelenir ve yorum yapılırdı. Şu metin de olduğu gibi soru sorulurdu: “Büyük Kral’ın (III Tuthaliya) hastalığı bu konuda henüz fikri sorulmamış olan Arusna şehri tanrısının hiddetinin bir belirtisi mi?” Bütün bu sorular çok basamaklı bir fal sistemini ortaya çıkarırdı. Ard arda gelen bir çok soru sonrasında bir sonuca ulaşılmaya çalışılırdı. Hititlerde hastalıklara neden olan, soruların sorulduğu falların yanı sıra her konuda fala danışılırdı.

Hitit tabletlerinde kayıtlı reçetelerde adamotu, alıç, aksırıkotu, arpa, badem, banotu, buğday, defne, dişotu, hardal, haşhaş, kayısı, köknar, mazı, mersin, Meyankökü, safran, sarımsak, sedir, selvi soğan, üzüm, zeytin gibi Anadolu’da yetişen bitkiler yanında abanoz , myrrha, Mekke pelesengi, şeytantersi gibi dış ülkelerden getirilen droglara da rastlanmaktadır.

Hititler bitkisel drogları yabani bitkilerden elde ettikleri gibi, bazılarını da (Safran, haşhaş, soğan, sarımsak vs. ) dış ülkelere sattıklarını biliyoruz.

Reçetelerde bir çok bitkisel drog bir arada kullanılmaktadır. Madensel maddelere çok nadir rastlanmaktadır. İlacın yapılması için kullanılacak drog miktarı ekseriya yazılmamıştır. Nadiren “biraz”, “fazla”, veya “yarım” kaydına rastlanmaktadır. İlacın ne zaman alınacağı “gece” veya “gündüz” şeklinde belirtilmiştir. İlacın hazırlanış şekli etraflı olarak anlatılır. Haricen merhemler veya yağlı çözeltiler kullanılmaktadır.

Bazı hastalıklara, örneğin iştahsızlığa karşı özel kürler uygulanırdı. Tere tohumu, şeytan tersi otu ve adını bilemediğimiz bitkiler hastaya 7 gün boyunca yedirilir. Hasta iyileşmediği takdirde şarap (?), sarımsak, pırasa ve başka otlar verilirdi.

Kanama halinde kan durdurucu bitkiler yara üzerine sürülürdü. Göz hastalıklarında, sürekli yaş akmasında (trahom) suyla yıkanır sarılırdı;. Diğer göz hastalıkları arasında göz kanaması, tik ve katarak (?) bilinen hastalıklardandı. Göz bebeğini büyüterek geçici olarak büyümeyi sağlayan “atropa bella dona” güzel avrat otu herhalde sıkça kullanılmaktaydı. Bir fal metninin bütünü, III. Hattuşili olması muhtemel görme özürlü bir kralın tedavisiyle ilgili fal sorularıyla doludur. Bunlardan birisi şöyledir:
“ Aya’nın kızı ve Memiya ve (diğer) hekimlerin bildikleri şifalı otların sayısı çok fazla olduğundan, bu otlardan hangisinin benim için yararlı olacağını fal vasıtasıyla araştıracağım. Keza hangi hekimin benim için (şifalı ot) tespit edeceğini de araştıracağım; işte (ancak) o (hekim) ilgili şifa otu majestelerinin gözlerine sürecektir. Şimdi talih falı iyi olsun!”

Hititlerin dünya görüşlerinin temelinde dinin ve büyünün önemi büyüktü bu nedenle sağlıkla ve temizlikle ilgili görüşlerinin temelinde de dini kuralların önemli etkisi olmuştur. Bu anlamda, kişi çeşitli nedenlerden ötürü kirlenmişse dini törenlerden önce mutlaka banyo yapması gerekirdi. Bunun için pişmiş topraktan özel banyo kapları yapmışlardır. Pislik kirlilik ya da kirlenme hastalık yapan veya hastalığa neden olan sebeplerden biri olarak görülmektedir. Çünkü pislik, tanrıların kızmasına ve ceza olarak da hastalık vermesine neden olmaktadır. Hititlerde temizliğin amacı ne olursa olsun sonuçta, fiziki bir temizliğin de sağlanmasına da önem vermişler ve pis suların yerleşme içinde kalmayıp dışarı atılması için künk borular kullanmışlardır.

Hititler Mısır ve Asurlular ile yakın ilişkilere sahiptiler. Bu nedenle kraliyet ailesine ait bazı hastaların tedavisi için Mısır ve Babil’den hekim ve ilaç getirtildiğine dair yazılara da rastlanmıştır.

Çok dindar olan Hitit toplumunda salgın hastalıklar (veba, kolera, tifo gibi) kızdırılan tanrıların, halkı cezalandırmak için yaptıkları bir iş olarak kabul edilirdi. Böyle durumlarda salgını durdurması için özel törenler düzenlenir ve dualar edilirdi.

Kaynak: Bir arkadaşımın eşinin çeşitli tıp tarihi kitaplarından derlediği çalışmasından alıntı.
 
Üst