Simbiyotik misiniz?

Elfangel

Kayıtlı Üye
Katılım
29 Ara 2009
Mesajlar
938
Tepkime puanı
354
Eşinize bağlı mısınız, bağımlı mısınız? Yoksa bu ikisini birbirine mi karıştırıyorsunuz?

İlişkinin amacı birlikte yaşamak, paylaşmak, hayatı tek omuz gibi yüklenmektir. Ancak bu işin dozunu kaçırırsanız, kendinizi simbiyotik bir ilişkinin içinde bulursunuz.

Simbiyotik ilişkiler, aslında hiçbirimizin yabancı olmadığı bir kavram… Birbirine bağımlı ilişkileri tarif etmek için kullanılıyor. Bu çiftler genellikle tuvalete bile birlikte gider. Bu, her iki tarafın da isteğiyle mi olur bilinmez ama her şeyi birlikte yapma gayretlerinden dolayı aslında bir süre sonra ilişkilerini çıkmaza sokarlar.

Bağımlılık ile bağlılık kelimeleri içerik olarak sıklıkla karıştırılıyor. ‘Biz birbirimize çok bağlıyız’ sözü acaba ‘Biz birbirimize bağımlıyız’ anlamına mı geliyor? Kadınlar, ‘Kocam ben olmadan çorabını bile bulamaz!’ derken, neden içten içe keyiflenirler? Bunun nedeni; ailede kurulan bağımlı ilişkilerin evlilikte de sürdürülmeye çalışılmasıdır. Yani kısaca; ailede öğrenilenler, ilişkileri yüzde 100 etkiliyor. Konunun bir başka boyutu da bir ömür boyu birlikte olmak için imza atarken, hayatların da tek bir hayat olarak birleştirildiğini düşünüyor olmak. Oysa ortada iki farklı kişilik ve iki farklı insan var. Bu insanlar evlilik çatısı altında birleşseler de, her birinin kendine ait hayatları olması gerektiği unutuluyor. Kendine ait bir hayat kuramayan kişiler, eş olarak gördüğü kişinin kendine ait bir hayatı olmasını da kabul edemiyor. Bunu ihanetle eşdeğer görebiliyor. Kendini yetersiz hissedebiliyor. Evlilik, insanın özgürlüğünü kısıtlayan bir kurum. Bireysel hareketin sınırları makul ölçülerde olmadığı takdirde kurum bundan zarar görüyor. Ancak, evliliğin kadın ve erkeği tek vücut, tek hayat haline getirdiği sanrısına düşmek de evliliği çıkmaza sokuyor. Birbirini kısıtlayarak, kısır bir döngünün içine girenler, evliliğin korkunç baskısını taşıyamayarak bir süre sonra çıkış yolunu farklı yerlerde aramaya başlayabiliyor.

Peki, ne yapacağız? Ortak yaşam alanımızı belirledikten sonra, kendimiz için zaman ayıracağız. Hobilerimiz (yoksa da edinin), dostluklarımız, yalnız kalma ihtiyacımız gibi isteklerimizi gerçekleştireceğiz. Üstelik, bunu yapmaya başladığımızda, daha özgüveni yüksek bir kadın olacağımızdan, çok daha istenen bir duruma geçeceğiz. Şu bir gerçek ki, özgür kimlik ve özgüven bir kadını her zaman daha güçlü yapar. Ayrıca niye böyle dip dibe yaşıyoruz ki? Adam balık tutmaya, maça, arkadaşlarıyla içmeye gitsin. Eve biraz özleyerek dönsün. Siz de bu arada yapamadığınız işleri yapın. (Ev işleri hariç, onlar nasıl olsa bitmez) Sürekli kafasında kurup, eşini dünyanın merkezi haline getirmiş, kuşku ve kuruntu içinde yaşayan kadınlardan biri olmayın.

Birisini, ister eşiniz olsun, ister çocuğunuz, hayatınızın tam ortasına oturtursanız, kendi hayatınızı atlarsınız. Her şeyi gerektiği kadar yapmak lazım. Dünyada önce ben, sonra her kimse o olacak. Siz mutlu olmadan, yanınızdakinin mutlu olması mümkün değil. En azından bunu düşünerek, kendinize dönün biraz. Kitap okuyun, şiir yazın, resimle veya el işleriyle ilgilenin, adı önemli değil, yaparken mutlu olduğunuz uğraşlar bulun. Çok yoğun çalışıyorsanız, günde yarım saat en azından kendinize ayırın. Hayat geçiyor! Bir gün gelecek, bu boşa geçen zamana üzüleceksiniz. En büyük yatırım ve zenginlik, insanın kendine yaptığıdır.

Şimdi, oturup düşünün, siz simbiyotik misiniz? İlişkinizi gözden geçirin. Sonuç, “evet!” çıkıyorsa, acil önlem alın. Bağımlılıktan vazgeçin, sevdiğinize ve aşkınıza bağlı olun!

Derleme
 
Üst