Neo Spritüalizm 1 - Kuruluş

mally

Kayıtlı Üye
Katılım
29 Ocak 2010
Mesajlar
720
Tepkime puanı
225
Neo Spiritüalizm'in Kuruluşu

Üstat Dr. Bedri Ruhselman'ın 1953'de yayınlanan Ruh ve Kâinat dergisinin Eylül sayısında, derginin birinci senesi dolayısıyla kaleme aldığı yazıyı değiştirmeden sunuyoruz. Yeni Ruhçuluğun ( Neo-Spiritüalizm ) kuruluşunu, Üstat Bedri Ruhselman'ın kendi kaleminden aktarıyoruz:

Gelecek sayımızdan itibaren okuyucularımızı yepyeni bir istifade kaynağına yaklaştırmak imkân ve nasibine kavuşmuş bulunuyoruz. Neo-Spiritüalizma 'nın ilk basit esaslarını ve anahtarlarını bize ve en büyük ruh dostumuz Üstadın tebligatını bu sayfalarda neşretmeye başlayacağız. Bunu şimdiye kadar yapamayışımızın sebebi henüz bu işe hazırlıksız bulunduğumuz düşüncesiydi. Üstad, diğer Şarklı ve Garplı yabancı araştırıcıların irtibata geçtikleri varlıkların klasik tebligatını iyice mütalaa ettikten ve onların açıklamış oldukları bazı realiteleri hazmettikten sonra gene tatmin edilememiş olduğumuz noktaları o zamanımıza göre, yani bundan 17-18 sene evvelki düşüncelerimize göre, bizi tatmin eden tebliğler vermiş, ilk temasta bulunduğumuz yüksek bir varlıktır.

Filhakika Üstad adıyla andığımız bu yüksek varlığın almış olduğumuz üstün kıymeti haiz tebligatının dünyada yeni bir realitenin ilk kapılarını açmaya bir hazırlık olduğunu, uzun zamanda kazanabildiğimiz görgü ve tecrübelerden sonra anladık. O bir başlangıçtı. O zamandan bu zamana kadar geçen müddet zarfında araya bir sürü diğer kıymetli ruh dostlarımızın tebligatı karıştı. Ve bunların her biri gene hazırlanmakta olan ve ilk kapısının anahtarı Üstad tarafından verilmiş bulunan büyük realitenin yavaş yavaş iptidai malzemelerini hazırlamak vazifesini gördüler. Bu vazifelerin verimli neticelerinden bir kısmını muhtelif isimlerde neşretmiş olduğumuz kitaplarla yayınlamayı biz de kendi üzerimize düşen bir vazife telakki ederek memleketimize ve bütün insanlığa karşı olan bu büyük borcumuzu ödemeye çalıştık.

Fakat vazifemiz bitmedi ve borcumuzun en son ve en temelli kısımlarını henüz ödemedik. Zira biz de klasik bir Spiritüalizma görüşünden esas itibarıyla (Neo-Spiritüalizma) adı ile ayrılışı ifade etmiş olmakla beraber, bu ayrılığın vazıh (açık) ve esaslı hudutlarının tayinine medar (sebep)olabilecek berraklık içinde ana prensiplerimizi henüz kurabilecek bir tekâmül merhalesini ikmal etmiş (tamamlamış) bulunmuyorduk. Bu yüzden, şimdiye kadar neşredilen kitaplarımız klasik spiritüalizmaya nazaran oldukça mühim yenilikleri ihtiva etmiş bulunmasına rağmen, birçok noktalarda sadece eski anlayış tarzına açık ve daha kolay anlaşılır bir tarzda izahlarını yapmış olmanın hududundan ileri gitmiş bulunmuyordu. Fakat mütemadi çalışmalarımız ve buna mukabil yukarılardan zamanla kıymetleri birbirine nazaran artarak gelen tebligatın yardımları bizi yepyeni ve en son anlamında bir Neo-Spiritüalizma sisteminin, asrımız için ancak anlaşılabilmesi mümkün en ileri realite ve materyallerini buldurmaya sevk etti.
İşte bu çalışmaların ve bu yardımların neticesiyledir ki dünyamızın bugünkü yüksek tekâmül durumu ile mütenasip, şimdiye kadar hiçbir taraftan dünyamıza verilmemiş büyük hakikatlere ait ilham medyomlar aracılığı ile gene yüksek varlık planı tarafından hazırlandı ve esas itibarıyla kendi şahsi bilgileri pek de ileri olmayan ve bilhassa bu mevzularda sıfır derecesine yakın bulunan bu yeni hazırlanmış medyom dostlarımız vasıtasıyla büyük ve yepyeni hakikatleri ihtiva eden tebligat verilmeye başlandı. Bu tebligatın sayısı mahdut (sınırlı) olacaktır. Ve son gerçek realiteyi dünyamızdaki vazifelilere vermek gayesine matuf olarak tertiplemiş bulunmaktadır. İşte biz de bu işi artık bu dünya hayatımızın en ileri bir faaliyeti olarak bugün idrak etmiş bulunuyor ve 1936'da başlanmış bir (Neo-Spiritüalizma) realitesinin Üstad tarafından verilen anahtarları ile açılmış kapılarının büyük bir devresinin ve o devre içindeki son vazifelerimizin manasını şimdi daha iyi kavramış bulunuyoruz.

Bu kavrayış liyakatine ancak Üstad zamanından bu son aylara gelinceye kadar, kıymetli ruh dostlarımızın yardımlarıyla süren bir hazırlık, bir araştırıcılık devresinden sonra erişmiş bulunuyoruz. Ve bu idrak de bize Üstadın takriben 20 celse süren tebligatının mana, kıymet ve gayesinin hakiki değerini tanıtmış bulunuyor. Zira bu kadar uzun süren ve her biri ayrı kıymette ve ayrı fikir ve duygu zenginliği içinde bizi ve bizlerle beraber sevgili diğer araştırıcı dostları aydınlatan muhtelif varlıkların devamlı ve programlı ve birbirini tamamlayıcı, birbirine bağlı tebligatı muhitimizde gayesine varmış, vazifesini görmüş ve beklenilen neticenin tahakkuku eşiğine bizi ulaştırmıştır.

Son aylardaki mesaimizde ikinci bir Üstad planının büyük bir fikir ve bilgi aydınlığı içinde vermekte olduğu tebligat, ilk Üstad planının açtırdığı Neo-Spiritüalizma sahasının ve devresinin dünyamız anlayış ve kavrayış ihtiyacına asırlarca yetecek en esaslı ve gerçek realiteleri üzerinde toplamış bulunmaktadır. Şimdiye kadar ancak iptidai materyallerini, hazırlayıcı unsurlarını elde ettiğimiz ve bir başlangıç olarak sunduğumuz Neo-Spiritüalizma realitesi prensiplerini son Üstad planından aldığımız bilgilerle ikmal ederek halen olgunlaşmış, dünyamızın yeni bir tekâmül safhası için hazırlamaya ve bütün sevgili dostlarımızı ve tefekkür, tahakkuk peşinde koşan insanlığı tatmin edici bir sistem dâhilinde takdim edilecek bir duruma sokmaya çalışıyoruz. Bu en zevkli ve en ileri saydığımız büyük vazifemizin herkes için faydalı bir neticeye vardığına kanaat getirdiğimiz anda bize bu liyakate ulaştırmak imkânlarını gene bir vazife halinde kazandırmış bulunan son Üstad planının tebligatı ile birlikte hazırlamış olduğumuz 'Son Neo-Spiritüalizma görüşü ile 'Ruh ve Kâinat' bilgisi hakkındaki sistemimizi neşretmeye başlayacağız.

Demek ki şu son dünya enkarnasyonumuzdaki insan kardeşlerimize ve dostlarımıza karşı, onların fikir ve duygu hayatlarında kendilerine faydalı bir varlık, vefakâr bir kardeş, sadık bir dost olmak vazifemizin bütün hizmetlerini görmek arzu ve iştiyakımızda ve vazife isteğimizde bizi destekleyen ilk Üstadımız bu vazifemizin gerçekleşebilmesine yetecek malzeme kapısının anahtarlarını vermiş, son Üstadlarımız da (ki biz bu yüksek dostlarımıza 'Kemal Yolu Rehberleri' diyoruz) bu malzemelerin tedariki ve tarafımızdan kullanılabilmesi yol ve imkânlarının rehberi ve nazımı olmuş. Ve dünyamıza layık olduğu şimdiye kadar verilmemiş bilgilerin muhtelif kanallardan verilmesini sağlamıştır.


Konu : Neo Spiritüalizm ve geleceği
Yazan : Dr.Bedri Ruhselman
Tarih : 1953 - Mayıs. sayı - 8
Kaynak: Ruh ve kainat dergisi

Aldığımız tebliğler arasında öyleleri var ki, (...) gelecek bir gün belki hiç bir insanın söyleyemeyeceğine bütün insanların şahadet edecekleri veya daha doğrusu şahadet etmek zorunda -zaruri olarak - kalacakları ehemmiyet ve kıymeti haiz bulunmaktadırlar. Mesela, tabiatta vaki olacak Türkiye ve Kaliforniya ile ilgili çok ehemmiyetli bazı değişikliklerin evvelden ruh dostlarımız tarafından verilmesi bunlardan birisidir. Fakat mevzuumuz ve yolumuz asla falcılıkla kabili telif olmadığından ve ruh dostlarımız da böyle bir hareketimize yardım etmek istemediklerinden zamanı gelmeden evvel bu ifşaatı yaymağa lüzum ve imkân görmüyoruz. Ve hatta birçok bakımdan bunu mahzurlu görüyoruz.

Ancak zamanı gelince de bunlar ilmi birer vesika halinde bütün insanlığa ve bilhassa ruhların dünyadakilerle görüşmelerine ve yüksek ruhların kâinat nizamında mühim roller oynayan vazifeli varlıklar olduklarına inanmamakta ısrar ve inat eden tanıdık veya tanımadık bütün dostlarımıza sunulacaktır.

Tarih : 5 - ocak 1958
Opt. : Dr. Bedri Ruhselman
Tebliğ : Meşale (Yüksek rehber ruh)​

"Büyük bilgileri alıyorsunuz, bunu size iltifat için söylemediğimi bilirsiniz. Hatta bu sözün bir tehdit olduğunu düşününüz. Hiç bir şey boş yere alınmaz. Alınanla beraber muazzam mes'uliyetleri de yüklendiğinizi unutmayınız. Bunun için sözlerim bir tehdittir. Dikkatli olunuz, çok dikkatli olunuz. Dikkat ediniz... Çok dikkat ediniz... Sizin hareketleriniz, sizin düşünceleriniz, sizin davranışlarınız çok hesaplı, çok ölçülü çok nizamlı olacaktır. Bu da bir zaruret değil midir?"

Konu:Neo spiritüalizm'in kuruluşunda izlenen bilimsel yöntem hakkında tebliğ
Tebliğ:İstasyon/C - 'R.4'
Opt. : Dr. Bedri Ruhselman
Tarih:7 - Ekim - 1953
Kaynak: Ruh ve kainat dergisi. sy:14 -yıl:1954


TEBLİĞ

Akıl prensiplerine göre hareket etmek demek, mevcut bilgilerle bu prensiplere uygun bir muhakeme yapmak ve bu muhakeme neticesinde verilen karara göre hareket etmek demektir.

Şimdi size bir ilmi araştırmanın nasıl yapıldığı hakkında basit bir izahta bulunacağım. Bir hadiseyi ele alalım: Bu hadisede en evvel bir sebebin mevcut olduğunu akıl prensiplerinin birincisi olan kozalite prensibine dayanarak kabul ederiz. Sonra bu sebebi araştırmağa ve sebeple netice arasındaki kanunu bulmağa uğraşırız. Bunun için devamlı deneyler ve gözlemler yapar ve tetkiklerimizi bizce mümkün olan her cepheden yaparız. Ve neticede o hadise üzerinde etkin olan sebeplerin bir kısmını veya hepsini buluruz. Eğer bunların hepsini bulur, tayin eder, neticeyi de tayin eder ve bu nedenlerle sonuç arasında kurduğumuz matematik ilişkiyi, bu hadisenin aynı şartlar altında tekrarında daima geçerli olduğunu birçok deneyden sonra görürsek artık bir yasa bulduğumuzu anlar ve bu yasayı bilim literatürüne geçiririz. Bütün fizikoşimik kanunlarla olduğu gibi...

Eğer bulduğumuz sebepler sadece sebeplerin bir kısmı ise veya bütün sebeplerin hepsini birden layıkı veçhile ölçemiyorsak o zaman bulduğumuz münasebetler elbette yanlış olur. Ve bu münasebeti yeni bir hadiseye tatbik ettiğimiz zaman o hadiseye uymadığını görürüz.
Eğer birçok hadiseleri aydınlatan ve geniş bir şekilde izah edebilen -ancak tecrübeleri, sebeplerin ölçülememesi yüzünden yapılamayan- bir münasebet bulabilirsek bu münasebet de bir nazarı münasebet olur. Ve adına o hadisenin teorisi denir. Fizikoşimik teoriler gibi.

Şimdi bizim meselemize gelelim: Burada size de müşahede etmiş olduğunuz hadiseleri en geniş şekilde aydınlatan bir izah tarzı veriliyor. Ve bu izah şekli de hadiselere tatbik edildiği zaman bildirilmiş olan neticeler müşahede ile çıkıyor. Veya eski müşahedelerde sebeple netice arasında bulunan münasebetin bu izah şekline göre bunu teyit edecek mahiyette olduğu görülüyor aksi halde zaten bu izahatı reddediverirdiniz.

Ancak bunlar da henüz yeni kurulmakta olan bir nazariyenin temelleri olan şekillerdir. Bir nazariyenin kurulması çok zordur. Çünkü evvela her bilgiye, her entüvisyona bir kıymet vermek ve üzerinde düşünmek gibi pek zor bir işle karşı karşıya kalmış oluyorsunuz. Bu elbette zordur. Bundan başka bu dağınık, ölçüye gelmeyen, her an müşahede imkânına bile malik olamadığınız sebepler arasında münasebet kurmağa çalışmak meselesi gelir. Bu da akıl prensipleriyle, yani kozalite prensibi, eşitlik prensibi ve en nihayet çelişmezlik prensibi ile yapılır. Elinizdeki tek bir üç dişli maymuncukla milyonlarca kilidi açmak zordur. Üstelik bu kilitlerin -yani bilgi; nakli bilgi olsun, sezgi olsun, idrakli bilgi olsun - hepsi birden bir anda, tecrübe masanız olan şuurunuza akseden hafızanıza sığmaz. Bilgileriniz pek geniş, hâlbuki hatırlama kudretiniz ona nispetle pek dardır. Size defalarca soğukkanlı olunuz demenin hikmeti buradadır. Çünkü o anda tecrübe masanızdaki kilitler size verilen anahtarla açılamadı diye, tecrübeyi olmaz diye bırakmak bir ilmi araştırma yapmak demek değildir. Bütün bilgi kilitlerini masadan geçirmek ve tecrübe etmek şarttır. Bir ampulün bulunması için iki bin tecrübe yapanları düşününüz, ampul ile bizim mevzuumuz arasındaki farkı da düşününüz. Bu iş elbette pek zordur. Fakat mademki giriştiniz, bunu kurallarıyla yapacağız, hep birlikte...

Şimdi elinize verilen anahtar o anda bilgi kilidinizi açamadı, anahtarı kaldırıp atamayacağınıza göre kolayca bulunacak bir yere koyacaksınız. Veya bu işe devam için bir başkasına vereceksiniz.
Bu tebliğde, akıl prensiplerinin nasıl kullanılacağına dair; C-istasyonu dediğimiz kıymetli kıymetli ve öğretici tebliğleriyle bizi aydınlatan bir dostumuzun vermiş olduğu izahat sunulmuştur.


Dr. Bedri Ruhselman

Yukarıdaki tebliğ, bize hem vazifemizdeki çalışma yollarımızın yönünü çizmiş oluyor, hem de akıl prensiplerinin bu çalışma sırasında ihmali caiz olmayan bir kıymet olduğunu açıkça ifade ediyor.

Dr. Bedri Ruhselman
 

Similar Threads

Üst