Spatyom

berksu07

Kayıtlı Üye
Katılım
16 May 2010
Mesajlar
166
Tepkime puanı
71
Spatyom, bedenden kesin olarak ayrılan ruhun gittiği bir mekandır.
Ahiret, öte dünya, öte alem ya da ruhlar evreni de denen bu yer, ruhun imajinasyonuna ve serbest düşüncesine göre en uygun formları oluşturacak bir yapıdadır.Spatyom mekanı, fizik alemimizin hem içinde, hem de dışındadır. Yani insan bir yönüyle spatyomun yüzeyi ile temasta, diğer yönüyle de fizik alemin içindedir. Bunlar birbirinin içine girmiş sınırı belli olmayan iki ayrı alemdir.
Spatyomun da maddesi ve atomu vardır, ama, fizik madde ve atomdan farklıdır. Fizik dünyamıza oranla daha yüksek ve ince tertipteki maddelerden oluşmuş bir madde alemidir.
Spatyomdaki planları ve düzenleri gözlemleyen bir insan, oradaki eşyanın geçirgen nitelikte olduğunu, daha parlak, daha ışıklı durumda bulunduğunu görür. Spatyom alemi, Dünyamızın fizik araç ve gereçleriyle keşfedilemez. Fakat o alemi insanın, kendi kişisel deneyimleriyle tanıması mümkündür.

Aslında spatyom bir şuur halidir. İnsan, ya farkına varmadan ya da belirli yöntemleri kullanarak, bu şuur halini yaşayıp, spatyomdan izlenimler edinebilir. İnsan ölüm olayı ile, bedene bağlı şuur halinden çıkıp, daha farklı bir şuur haline geçer.Spatyom bir şuur halidir:Spatyom, ölülerin sığındığı bir alem değildir. Biliyoruz ki, ruhun ölümü diye bir şey yoktur. Spatyom bir şuur halidir. Ve orada da enkarne olunur. Dolayısıyla ölüm olayı, varlığın tamamen bir şuur değişimi halidir. Kısaca yeryüzünde yaşamak da bir şuur halidir, spatyomda bulunmak da bir başka şuur halidir.Bir ruh varlığı, sonsuz olan evrende tekamülü için kendisine tanınmış her imkanı kullanır. Bütün mesele, varlığın giderek bilgisini arttırması, kendini ve çevresini bilmesidir. Böylece maddeye hakim olarak, hem onu, hem kendini geliştirir. İşte bu amaçla insan, spatyom ile dünya realitesi arasında gider, gelir. Hiç şüphesiz spatyomun üst kademeleri de son durak değildir.
Tekamül yolculuğu sonsuz evrende sürer, gider.Ölümden sonra spatyoma geçen ruh varlığı, bu mekanda, tekamül derecesine göre yerini alır. Bunu,varlığın içinde bulunduğu şuur alanı, dolayısıyla yaymış olduğu titreşim veya ışınım gücü tayin eder.
Spatyom bilgisinin yararları:Yeryüzünde yaşarken bedenimizle ilgili nasıl birçok bilgilere sahipsek ve canlı olarak üzerinde bulunduğumuz Dünya’mızı nasıl tanımaya çalışıyorsak, spatyomu da, imkanların elverdiği ölçüde tanımak hakkına sahibiz. Çünkü, orası da varlığın yaşamını sürdürdüğü bir mekandır.Ölüm olayı ile varlık üç buyutun dışındaki yeni bir realiteye girmiştir. Bu yeni realitenin üzerinde bıraktığı etkileri yorumlamakta güçlük çeker. Çünkü beden kanalıyla gelen kabalaşmış tesirleri aldığı dünyayı henüz terketmiştir. Oysa, şimdi mantık dışı bir ortamdadır.
Spatyomda hiçbir şey sürekli değildir, anında meydana gelir ve belirir ve bir süre dayandıktan sonra kaybolur. Örneğin bir kitap imajine edersiniz, konsantrasyonunuz zayıfladığında o kitap kaybolur. Bu durum varlığı şaşırtır.

Dünyadaki zaman anlayışımız ile buradaki zaman anlayışımız arasında da fark vardır. Buradaki zaman oynak, doğrusal olmayan bir zamandır. Örnek olarak, 70 yaşında ölen bir insan, kendisini orada 20 yaşındaki haliyle bulabilir. Varlığın mekan ve mesafe anlayışı da altüst olmuştur. Bir anda bir yerden bir yere ulaşabilir. Bütün bu olaylar, varlığı, bu yeni şuur ortamında şaşkınlığa uğratır. Öyleyse, öldükten sonra ister istemez gideceğimiz spatyom ve spatyom hayatı ile ilgili bilgileri öğrenmek bizim için çok yararlıdır.
Ölüm ötesi yaşam, ne korkulacak, ne de yasaklanmış bir konudur. Bu alem hakkındaki bilgiler, ya medyumların kendi izlenimleri ya da onlar kanalıyla verilen ruhsal mesajlar vasıtasıyla elde edilir.Dünyanın birçok yerinde, birçok araştırmacının, spatyom hakkında elde ettiği bilgiler çok fazla olmasına rağmen, bu mesajlar bize spatyomu yüzde yüz bir kesinlikle tanıtmaz. Çünkü spatyom alemi sınırsız imkanları ve çeşitliliği ile dünya realitesi tarafından tamamen keşfedilemez. Bilinebilenler, iki çizgi arasında sınırlı kalmaktadır. Bu sınırların dışını tanımaya, idrak kapasitemiz ve kavramlarımız yetmemektedir.
İnsan, daha ileri tekamül seviyelerine ulaştığı zaman, spatyomu çok daha iyi tanıyacaktır.Spatyoma ilk adım ve devreler:İnsan zihni sınıflandırma yapmaya alışık olduğundan, daha rahat anlaşılabilmesi için spatyom hayatını, kabaca üç devre halinde incelemek mümkündür.

a) Kendiliğinden (otomatik) imajinasyon devresi.
b) Şuurlu imajinasyon devresi.
c) Yüksek şuur devresi.

Şunu söylemek gerekir ki, bu devreler birbirinden kesin çizgilerle ayrılmış değildir. Birinden diğerine çok yumuşak ve uyumlu geçişler vardır. Sayısız nüanslarla spatyom alemi sonsuzluğa doğru uzanıp gider.

a) Kendiliğinden imajinasyon devresi:Spatyoma geçmek üzere olan bir insanda beynin baskısı ve bu baskı nedeniyle dünya maddelerine bağlı tüm kayıtlar yavaş yavaş ortadan kalkmaya başlar. Varlık, ne kadar ileri tekamül seviyesine sahipse, bu bağlar o kadar çabuk çözülür. Dünyada iken vicdani duygularını bastıran maddi bağlar bu yeni ortamda ortadan kalk-tıkça, insan, içtenlikle kendi iç duygularına kavuşur ve dış alemi unutur. Bu sırada, ruhun bütün iç duyguları, objektif birer varlık halinde şekillenerek onu kuşatır. Bunun sonucu olarak ruh, aşağı yukarı rüyada olduğu gibi, iradesi dışında meydana gelen olaylar içinde, genellikle, yarı şuurlu bir halde yaşamaya başlar.Spatyoma geçmiş bir insanın imajinasyon yeteneği, dünya’daki durumuna göre çok artmıştır. Ama bu safhada ruh, irade ve imajinasyon faaliyetinin hemen hemen farkında değildir. Spatyomda serbestliğe kavuşan duygu ve eğilimler, hiç çaba harcamadan imajinasyon süreciyle canlanır ve ruh varlığı için gerçekmiş gibi görünür.Ruhların, bedeni bıraktıktan sonra hemen girdikleri bu safha bir çeşit şuursuzluk ve teşevvüş (şaşkınlık) safhasıdır. Bu merhalede bulunan ruhlar, kendi görüşlerine uygun gelmeyen yabancı bir ortamın içinde birbirini takipeden, genellikle tatsız olayların ve sürprizlerin karşısında şaşkın ve karışık bir ruh hali içindedirler. Etraflarında olup biten şeyleri yalan yanlış tefsir etmeye çalışırken, onların nasıl meydana geldiğini bilmezler. Buradaki varlıklar birçok şey meydana getirirler, fakat karşılarında bulunan bu objelerin kendi imajinasyonlarının ürünü olduğunu bilmezler. Burada yaşadıkları hayat tamamiyle kendi imajinasyonlarının yarattığı hayattır.Bu hayat bazen ıstıraplı bazen de huzurlu olabilir. Dolayısıyla ruhun spatyomda çekeceği ıstıraplar, otomatik imajinasyonun ürünüdür. Örneğin, bir katil, öldürme sahnesinin bütün izlenimlerini ruhunda taşımaktadır. Bedenle olan ilişkisi kesilip spatyoma geçince korku, hiddet, acıma ve pişmanlık gibi duygular bütün canlılığı ile ortaya çıkar ve vicdanın yönlendirmesi ile objektif imajlar halinde ruhu kuşatır. Çok çeşitli, ama aynı konuyla ilgili monoton imajların devamı, katilin ruhu için en büyük işkencedir. Onun bu imajlardan kaçıp kurtulması mümkün değildir. Ruh, bu halin ne kadar sürdüğünü bilemez. Çünkü zaman anlayışı da spatyomda değişime uğramıştır. Bu sahneler, kati-lin ruhundan bu imajlara neden olan duygu ve eğilimler kaybolana kadar devam eder. Geçen süre, ruh için sonsuzluk gibi uzun olabilir. Çünkü spatyomdaki zaman kavramı bizdekinden çok farklıdır. Varlık, asırlardır ıstırap çektiğini ifade edebilir. Bu hal cehennemde bulunmak demektir. Varlık, ıstırabı bütün benliği ile hisseder, ta ki, uyanıncaya kadar)

Şuurlu imajinasyon devresi:Spatyomda yeni durumunu kavrayan varlık, artık yavaş yavaş tekamül seviyesi ile ilgili olarak içsel bir kendine dönüşe başlar. İster istemez hatıralar canlanır veya bunların ortaya çıkması için uyuranlar gelir. Hatıralar, yeryüzündeki tatbikatların sonucu olarak hoş olabileceği gibi, acılı da olabilir. Duyulan mutluluk da, ıstırap da, o varlık için geçerlidir, bu duyguları benliklerinin ta derinliklerinde şiddetle hissederler.Spatyoma geçen varlıklar, bir süre sonra cinsiyetlerinin olmadığını farkederler. Ama, bunu kavrayamayanlar da vardır. Belirli bir seviyenin üzerindeki varlıklar, hemen bulundukları ortam ve kendileri hakkında bir idrake sahip olurlar. Bu durumda bedenleri olmadığını ve dolayısıyla bedene bağlı fiziki fonksiyonların da kaybolduğunu anlarlar. Yalnız bireysel olarak dişilik ve erkeklik prensipleri devam eder; yeryüzündeki öğretimin etkisi kolay kolay silinmez. Bir önceki yaşamdaki cinsiyeti, varlığın tatbikatlarıyla büyük ölçüde alakalıdır. Varlık, evrendeki tekliği ve birliği kavrayıncaya kadar, bu dişilik ve erkeklik problemi sürer.İkinci aşamada, varlığın imajinatif yaratıcılığı artarak devam eder. Ama, bu ilk devredeki gibi kendiliğinden, otomatik değildir. Yani, ruh imajinatif faaliyetini kendi iradesiyle sürdürür.Spatyomun bu seviyesine adapte olabilen ruhlar, burasının sonsuz güzellik ve iyilik imkanlarından yararlanarak mutlu bir spatyom yaşamı sürdürürler. Burada, ihtiyaçlarına göre, çeşit çeşit alemlerde yaşarlar, şuurlu, ama teorik tatbikatlar yaparlar. Yani, ruhlar son enkarnasyonlarında görmüş ve içinde yaşamış oldukları olayları, güçleri oranında, başka kombinezonlarla çeşitli denemeler şeklinde yaşarlar. Spatyom maddesini yeteneklerine göre şekillendirip, istedikleri kadar yaşatırlar. Böylelikle dünyada genellikle körükörüne yaşanılan olayların tatbikatı spatyomda yapılır ve ruhlar dünya hayatından ne dereceye kadar istifade ettiklerini değerlendirirler. Sonuca göre, ya tekrar dünyaya dönülür ya da spatyomda ilerlemeye devam edilir. Hiç şüphesiz, hami (koruyucu) varlıkların yardımları bu kararda yardımcı olur.

c)Yüksek şuurlu devre:Giderek gelişen şuurluluk hali ve imajinatif faaliyetlerin mükemmelleşmesi ile ruh, üçüncü merhaleye geçer. Bu safhada ruhlar eşyanın sebebini ve oluş hallerini araştırmaya başlarlar. Burada geçen hayat, daha çok bir düşünce faaliyeti şeklindedir. Burada ruh, asırlardır geçirmiş olduğu hayatının gözlemlerini inceleyerek, edindiği bilgilerle ilahi yasaların sebeblerini anlamaya çalışır. Çünkü o artık üçüncü boyutun realitesini aşmak üzeredir.Bu aşamayı yapıp dört boyutlu alem diye isimlendirdiğimiz aleme geçen varlıkların, artık bizim üç boyutlu dünyalarımızla doğrudan doğruya bağlılığı kalmamıştır. Ve onların, bu dünyalarda enkarne olmaları hem mümkün değildir, hem de buna lüzum yoktur. Artık onlar, başka bir alemin, başka kanunları altında ve başka realitelerin içinde yaşayan ve sonsuz yükselişine devam eden başka varlıklardır.

Alıntıdır.
 
Üst