Kararlı Denge

vivalavida

Kayıtlı Üye
Katılım
21 Eyl 2010
Mesajlar
444
Tepkime puanı
122
FİZİKÇİLERİN KARA TAHTASI ve KARARLI DENGE​
"Çevremizdeki dünyayla ilgili iç görülerimizle iç dünyamızın bir araya gelişi bilimdeki son gelişmelerin muhtemelen en tatmin edici özelliğidir." - İlya Prigogine​


Bilinen fizik terminolojisiyle şuuru açıklarken en önemli merkezi düşünce olan şuurun birliğinden ayrılmamaya çalışırsak; bu şuursal birliğin bazı belli özelliklerinin fiziksel işlemin doğasıyla ilgili ipuçlarını verdiklerini gözlemleyebiliriz.

Tüm şuurun arka plandaki durumu, yani türlü bireysel düşünce ve algının yazıldığı kara tahta fizikçiler tarafından "sabit” (hareketsiz) durum olarak adlandırılır. Ruhsal bilgi de ise bu sabit durum varlığın kararlığı, dengede olması, seçme özgürlüğünü her zaman yasalar paralelinde kullanılması anlamındadır.

Fizikçiler diyor ki, tıpkı bizim eğri büğrü ya da kısa ömürlü kara tahtaya fazla yazı yazamamamız gibi, şuurlu farkındalığımızın içerdiği bazı şeylerin, genel arka planları eğer sabit bir durumda değilse kolayca seçilemezler. Etolog John Crook, "Farkındalığın düzenli oluşu (zaman içindeki görünür istikrarı) bize birçok duyumuzun anımsattığı deneyim kargaşasında değil de kararlı bir dünyada yaşadığımız duygusunu verir. "demiştir.

Kadim Bilgelik ve ruhsal öğretiler bu tip sorulara; ‘şuurla-üstün şuur ile bilim adamlarının kara tahta dedikleri bölge arasında bir dengenin oluşabilmesi için varlığın farkındalığının, yani şu andaki gerçekliği hakkındaki bilgisinin artmış olması gerekir’ diye yanıt verir.
Konsantrasyon, telkin, içsel çalışmalar, çeşitli kendini tanıma metotları ve tüm yaratıcı imgeleme çalışmalarının amacı bilincin yani şuurun günlük yaşamla denge halinde ya da fizikçilerin dediği gibi ‘bilinçli düzenlilik halinde kalabilmesi içindir.

Şuuraltı ile Şuurüstü Arasında Denge
Varlığın şuuraltı ve şuur üstü arasında denge kurması tüm inisiyatik ekollerin ve sufi çalışmalarının temelini oluşturur.

Gurciyef de "Kendini Bilme" çalışmalarıyla fizikçilerin, "Bilinçli Düzenlilik Özelliği" dedikleri hali oluşturmaya çalışmıştır. Bu denge halinde tüm bedenin (astral perisprital bedenler de dahil) ve ruhsal varlığın kuantum düzeylerine, dalga etkisi yani ruhsal etki egemen olmaktadır. Böylelikle maddenin ağır ve kaba titreşimlerini ruhsallaştırmak ve yükseltmek için bedene bürünmüş olan evren seyyahı ruh varlığı da asli görevini tam anlamıyla gerçekleştirebilmektedir.

Bütünsel Evren Anlayışını anlamaya ve uygulamaya çalışan Yeni Çağcılar için ‘Kendini Bilme-Yaşam Planını Gerçekleştirme’ adı verilen bireysel gelişim uygulamaları; hem mistik hem bilimsel hem de yaşamsal bir anlam taşımaktadır. Yani bu bilgiler ‘Olmazsa Olmaz’ türünden bir bilgilerdir ve zihin-beden-ruh dengesini kurmak için mutlaka uygulanmalıdır.

Yaşam planını gerçekleştirmek için doğan bizler; iç sesimiz ve yol haritamız ile hiç ilgilenmediğimiz ve tüketim toplumunun vur-al-kaç mantığını ön plana çıkardığımız için yoldan sık sık sapmalar, türlü tıkanmalar, zorluklar, karmaşalar hatta kazalar ve belalar yaşamaktayız.
Haritan önünde, sen olayın tam karşısında ama görmemek, duymamak, yapmamak için tüm direnç sistemlerin devrede! Ne büyük zaman kaybı… Bilimle-mistisizmin buluştuğu bu yeni köprüde, uyanıklık-farkındalık ve şuurluluğun bilim ve bilgiyle artma fırsatlarını iyi değerlendirmekte yarar vardır…

Kaynak: İnternet
 
Üst