Saklı Düzende Mucize

vivalavida

Kayıtlı Üye
Katılım
21 Eyl 2010
Mesajlar
444
Tepkime puanı
122
SAKLI DÜZENDE MUCİZE​
David Bohm, anlamın her yerde hazır ve nazır olma niteliği, telepati ve uzaktan görme fenomenlerine olası bir açıklama getirdiği inancındadır. O her iki fenomenin de aslında yalnızca psikokinezinin farklı biçimleri olduğunu düşünür.

Tıpkı Psikokinezi gibi bir zihinden bir nesneye iletilen bir anlam rezonansı söz konusudur. Anlam uyumu ya da rezonansı bir kez sağlandı mı, aksiyon her iki yönde de başlar. Böylece uzaktaki sistemin anlamı gözlemcinin içinde harekete geçerek bir tür tersine psikokinezi üretir ve sonuç olarak o sistemin imgesini o kişiye geçirir. Saklı düzende farklı süptilitede bir çok düzey vardır. Zihnimiz bu süptil düzeylere ulaşabilecek yeteneğe sahipse, o zaman bu, olağan olarak gördüklerimizden çok daha fazlasını görebileceğimiz anlamına gelir.
Buradaki olgu bir tür mekan dışı karşılıklı bağlantı biçiminin sonucudur. Bu daha derin bir mekan dışılık olgusu, bir tür süper mekan dışılık olgusuyla açıklanabilir.

Mucizeler
Holografik evren anlayışında mucizelerin açıklanması oldukça spiritüel bir görünüm arz ediyor. Plotinos'un anlattığı "Sudur Silsileleri" spiritüalizmin birlik ve teklik halinde varoluşunu kendi deyimleri ile anlatıyor. Ve şuurlu kozmik enerinin bir amaç ve maksat etrafında saçaklanmalar ve şuur anlamları yaratarak fiziğe ve maddeye yansımasından söz ediyor. Kadim ve doğu bilgelik ekollerinin varoluş açıklamalarının hemen hemen hepsi şimdi de bilim adamları tarafından benzer cümlelerle holografik olarak anlatılıyor. Ama dikkatli bir gözlemci için arada hiç fark yok.
Kadim Bilgelik diyor ki: “Evrenin aslı ruhtur, ruh enerjisidir. Her şey ruhtan sadır olur. Önce metafizik sonra fizik vardır. Evren sonsuz fizik ve ruhsal mekanlardan oluşmuştur. Her mekanın kendine has şartları ve belli bir zaman yoğunluğu vardır. Özdeki birlik, uygulamada farklı görünümler ve roller, farklı ortak alanlar ve planlaşmalar şeklinde karşımıza çıkar.”

Çağımızın en önemli olgularından biri de küreselleşme. Her kavramın küresel olarak ele alınması bilim -fizik doğu bilgeliği ve spiritüalizmi aynı platformda buluşturuyor, ama asla ihmal edilmemesi gereken önemli gerçek ilahiliğin ve Ruhsal Alanın (Saklı Düzenin) varolmuş olan her şeyi kapsaması, sarıp sarmalaması ve her şeyin O'ndan ötürü var olmasıdır.
Fizikçi Tiller'in evren modeli de oldukça kapsamlı ve spiritüel ağırlıklı. Onun görüşüne göre, “Tanrı evreni ilahi bir düşünce modeli olarak yaratmış olabilir. Bu ilahi model, kozmik enerji alanının giderek daha az süptil düzeylerini bir dizi hologram sırası boyunca etkilemiş ve sonuçta fiziksel bir evreni holograma dönüştürmüş olabilir.”

"Eğer bu doğruysa...", diyor Tiller, "... insan bedeninin holografik nitelikte olduğu konusunda bir diğer gösterge sayılabilir. Çünkü her birimiz gerçekten de küçücük birer evren olabiliriz. Dahası eğer düşüncelerimiz gerçekliğin daha süptil yapıdaki enerji alanlarında hayaletimsi holografik imgelerin biçimlenmesine neden olabiliyorsa, bu görüş insan zihninin mucizeleri nasıl oluşturabildiğini de açıklamış olacaktır.” Ama mucize oluşturmak isteyen zihinlerin önce doğruluğu ve dürüstlüğü öğrenmesi sonra da uygulaması koşuluyla tabii ki; aksi takdirde bilmedikleri yasaları ihlal ettiklerinden bir sürü sıkıntı, dert ve karmik borçla karşılaşmaları kaçınılmaz hale gelebilir…

Foijan dedi ki: Şimdi ölmüş olan öğretmenim Wuzu, öğretmeni Baiyun’un her zaman açık ve net olduğunu, hiçbir savunma görüntüsü olmadığını söyledi. Ne zaman yapılması gereken bir görev olduğunu görse, atılıp yolu gösterirdi. Akıllı ve yetenekliyi ortaya çıkarmaktan hoşlanır, fırsatçı bir tutumla insanlara kırılıp sonra terk edenlerden hoşlanmazdı. Hiçbir şeyden etkilenmeden bütün gün tek bir iskemlede dimdik otururdu.

Bir keresinde bir öğrenciye şöyle dedi: “Yol’u korumak, yoksullukta rahat olmak, yamalı giysi giyenlerin temel yazgısıdır. Başarı ya da yoksunluk, kazanma ya da kaybetme yüzünden yönlerini değiştirenler, Yol konusunda konuşmaya layık olmayan insanlardır.”
Hatta eşzamanlılığı ya da psişemizin en içsel derinliklerindeki süreç ve imgelerin dış gerçeklikleri nasıl biçimlenmekte olduğunu da açıklayabilir. Bu noktada enerjilerin ve iradenin yerli yerinde kullanımı çok büyük önem kazanmaktadır.
Xuetang dedi ki: Öğrencilerin enerjileri iradelerinden daha fazlaysa, küçük, ufak insanlar haline gelirler. İradeleri enerjilerine egemense, yüce, dürüst, insanlar olurlar.

Bazı insanlar nasihate karşı inatçı bir düşmanlık duyarlar ve bu konuda hiçbir yol göstericiliği kabul etmezler. Onları böyle davranmaya zorlayan enerjileridir. Yüce ve dürüst insanlar, iyi olmayan bir şeyi yapmaya çok zorlansalar bile, ölümüne bölünmemiş ve tutarlı kalırlar. Onları böyle davranmaya zorlayan iradeleridir.

Eşzamanlılık
Eşzamanlılık konusunu çok ciddiye alan bir başka fizikçi de F. David Peat'dır.
Peat, Jung tipi eş zamanlılıkların yalnızca gerçek olmakla kalmayıp bunların saklı düzenle ilgili başka bir kanıtı daha sunmakta olduğunu söylemektedir. Eğer her şeyin kaynağı olan temelde ya da saklı düzende zihin ve madde arasında bir bölünme yoksa, ortaya çıkan gerçekliğin bu derin bağlantının izlerini taşımakta olmasında şaşıracak bir şey yoktur. Peat eşzamanlılığın, fiziksel dünyayla içsel psikolojik gerçekliğimiz arasında hiçbir ayrılık bulunmadığını açıklamakta olduğu düşüncesindedir.

Bir eşzamanlılığı deneyimlediğimiz zaman, aslında deneyimlemekte olduğumuz şey, "insan zihninin bir an için gerçek düzeninde çalışması, toplumun ve doğanın içine yayılarak, giderek incelen düzeyler boyunca ilerleyerek, zihnin ve maddenin kaynağından geçip yaratıcılığın içine dalmasıdır."

Bir akışta yaratıcılık için şunlar söyleniyor: “Yüce Ruh Yasadır. Yasanın ardındaki düşüncedir, sayısız tezahürlerdeki hayatların, o olmaksızın fonksiyon göremeyeceği sonsuz evrenin sebebi olan kudrettir. Ruhsal varlıklar olduğunuz için sizlerde Yüce Ruh'a ait bütün saklı kudret bulunmaktadır. Hepiniz Yüce Ruh'un sonsuz kudretine katkıda bulunuyorsunuz. Yeryüzüne doğuş olayı, Yüce Ruh'un bir parçasının madde içinde bedenlenmesidir. Bu parçada potansiyel olarak Yüce Ruh'un tüm tanrısallığı mevcuttur. Bu ise sonsuz olanaklara sahip olarak açan çiçeğin tohumudur.”

SONUÇ
Evrenin ve insan varlığının böylesine kapsamlı şekilde izah edilmesi bizleri biraz tedirgin edebilir ve bize "bu büyüklük karşısında ne yapabiliriz ki..." sorusunu sordurabilir. Bu soruya bir Zen hikayesiyle cevap vermek mümkündür:
Bir keşiş Joşu'ya şöyle seslenmiş;
-Daha manastıra yeni geldim. Lütfen bana her şeyi öğret.
Joşu ona şu soruyu yöneltmiş;
-Bugün pirinç lapanı yedin mi?
-Evet yedim.
-O zaman sen ilk önce git ve tabağını yıka.
Şu anda yaşamakta olan ve tüm dikkatini günlük olaylara yöneltmiş olan birisi bir gün bir aydınlanma (şuurlanma-satori) deneyi yaşadığında insan varlığının her davranışının ardındaki gizli vazifeyi ve bütünsel yaşamın mucizesini hiçbir şeyin birbirinden ayırt edilemeyeceğini fark edecek ve şöyle diyecektir;


Ne kadar mucizevi, ne kadar mistik!

Odun taşıyorum, su getiriyorum.

Bir Zen deyişi, ruhsal öğretilerde uygulama yapacak kişiler için şunları söylüyor; Zen'e başlamadan önce dağlar dağ ve ırmaklar da ırmaktır. Zen'i uygularken dağlar artık dağ ve ırmaklar da ırmak olmaktan çıkar. Ancak insan bir kez aydınlandın mı, dağlar yine dağ ve ırmaklar yine ırmak olacaktır.
Foijan, Shun Fodeng’e dedi ki: En kusursuz insanlar ünü ve refah içinde olmayı düşünmezler ve gerçeğe ulaşanlar baskı ya da yıkımdan korkmazlar. Kazanılacak bir yarar görüldüğü zaman gücünü uygulamak, ya da karlı olduğu görüldüğü zaman hizmetini önermek, sıradan ve küçük insanların davranışıdır.

Bilen söylemez,
Söyleyen Bilmez. .
Lao-Tzu

Kaynaklar:

Holografik Evren-Michael Talbot-Ruh ve Madde Yay.
Fiziğin Tao’su-Fritjof Capra-Arıtan Yay.
Psikanaliz ve Zen Budizm-Erich Fromm-Yol Yay.
Taoculuk Zen ve Batı Kültürü-Alan Watts-Yol Yay.
Zen Eti,Zen Kemiği-Paul Reps-Yol Yay.
Zen Zihni Başlangıç Zihnidir-Shunryu Suzuki-Dharma Yay.
Liderlik Sanatı-Zen Dersleri-Thomas Cleary-Anahtar Kitaplar.
 
Üst