Sevginizi Telepati Yoluyla Soyleyin

matahari

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Kas 2010
Mesajlar
184
Tepkime puanı
56
Konum
bursa
İş
halkla iliÅŸkiler
Sevdiğiniz erkek ne yapıyor şu sırada? Aklından neler geçtiğini biliyor musunuz? Belki de az önce karşılaştığı bir sarışın güzeliyle kaçamak yapmanın hayalini kuruyordur. Niye olmasın. Düşüncelerini okuyacak kimse yok ki. Ama o kadar da imkânsız değil öğrenmek.

"Nereden bileyim ben şimdi ne düşünüyor?" diye hayıflanmayın. Hem de ne falcıya ne de başkasına danışmaya gerek kalmadan kendi kendinize okuyabilirsiniz onun aklından geçenleri. Nasıl mı? Aynen karşınızdakinin yaptığı gibi düşünerek bulacaksınız.

Herkes her an bir şeyler düşünür. İnsanın aklından neler geçmez ki. Hiç kimse de diğerinin farkında değildir. İşte bütün bu düşünceler aklımızdan geçenler çevreye sürekli yayın yapan bir radyo istasyonu gibi olmamızı sağlar. Eğer karşınızdakinin hangi dalga boyunda düşüncelerini yaydığını anlarsanız onları yakalamak işten bile değildir.

Şu sırada İstanbul Radyosu'nun müzik programını dinleyeniniz var mı? Nasıl duyuyorsunuz o yayını? Elbette yakınınızda bir radyo olmalı. Radyonuz zaten bu yayınlara göre imal edilmiş başka tür bir yayını isteseniz de alamaz.

BİLGİSAYARLAR BEYNİNİZİN YANINDA HİÇ KALIR

Şimdi de başka bir aletten bahsedelim. Hem de çok yakınınızda duruyor. Nereye gitseniz sizinle birlikte olan beyniniz. Öylesine mükemmel bir yapısı var ki ne radyo ne de bilgisayar hepsi yanında hiç kalır. Üstelik kullanması bedava. Elektrik kesildi pil bulamadık diye endişe yaratmıyor. Sonra sadece yayınları almakla kalmıyor bir de istediğiniz yayını programlayıp gönderiyor. Ama yalnız düşünce türünden olan yayınlara göre yapılmış.

Kendi beyninizi size yeniden pazarlayacak değiliz daha fazla reklama gerek yok. Doğuştan sahipsiniz bu mükemmel alete. Bütün mesele onu kullanmasını yeterince bilmek. Önce şunu belirtelim her an düşünce yayını yapıyorsunuz. Ama kontrolsüz ve programsız bir yayınınız var. İşte bu dağınıklık yüzünden başka yayınları da alamıyorsunuz. Daha doğrusu alıyorsunuz ama farkında değilsiniz.

Şimdi gelelim "insan" marka beynin kullanma talimatına. Önce kendi yayınlarımızı en düşük düzeye getirmeliyiz. Kısa bir süre için de olsa ıvır zıvır şeyler düşünüp zihninizi gereksiz yere meşgul etmekten kurtulmalısınız. Böylece düşünce yayınına harcanan enerji ve dikkatinizi alıcı durumunda kullanabilirsiniz.

Diyelim ki şu an aklımızı kurcalayan bir şey yok. Zihnimiz sakin. Beynimizin alıcı düğmesi açılmış demektir. Sıra geldi istasyon ayarına. Kimin düşüncelerini duymak istiyoruz? Yani yayın yapan istasyon kim? Aklımızdan yalnız onu geçireceğiz. Boş verin şu sırada onun nerede olduğuna veya ne yaptığını hiç tahmin etmeye çalışmayın. Çünkü o zaman farkında olmadan başka düğmeleri kurcalıyorsunuz demektir. Görüntü ayarı değil bizim istediğimiz. Şu an sadece düşünce dalgalarını almaya çalışıyoruz.

Yayın yapan istasyonu tanımanız bilmeniz işinizi kolaylaştırır. Sarı çizmeli Mehmet Ağa'nın kim olduğuna dair hiçbir bilginiz yoksa adamın ne düşündüğünü de bulamazsınız. Beyninizdeki ayar düğmesi o kişiyle olan his bağınıza göre düzenlenmiştir. İster âşık olduğunuz isterse nefret ettiğiniz birisi olsun. Yeter ki aranızda duygusal bir köprü kurulmuş olsun. Eğer o kişinin de size karşı duygusal bir tavrı var ise yayın çoktan başlamış demektir. Hem de karşılıklı.

SADECE ONU DÜŞÜNÜN

Gelin sevilen bir kimsenin düşüncelerini okumaya çalışalım. Çünkü sevgi bağı en güçlü ve en etkili istasyon yayını demektir. Nefret de öyle. Aklınızdan yalnız sevdiğiniz kişiyi geçirin. Ama birlikte olduğunuz tatlı anların hayaline kendinizi kaptırmadan. Sadece onu düşünün. Zihninizde onun adını yankılandırın. Hayal mi kuruyoruz? Hiç de değil. Kendinizi sevdiğiniz kişinin titreşimlerine uygun bir ortama getiriyorsunuz. İşte size istasyon ayarı.

Radyo dinlerken aynı anda gürültü yapılsa veya gazete okumaya çalışsanız ne anlarsınız? "Kesin şu gürültüyüduyamıyorum!" İşte kendi kendinize bunu söyleyin eğer gelen düşünceleri alamıyorsanız. Başka bir şeyle meşgul etmeyin zihninizi. Bütün dikkatinizi o sevdiğiniz kişiden gelen titreşimlere verin. Aman dikkat. Sakın ola gergin bir biçimde kasılıp beklemeyin. Tam tersi olur kendinize parazit yapar hale gelirsiniz.

"Alo alo. Beni duyuyor musun? Bak dinle ben şimdi ne düşünüyorum." Değil elbette. Kafanızın içinde telefon kulübesi olmadığına göre böyle sesler duyacak değilsiniz. Beyninizdeki alıcının ses ayarı değişik bir duyarlılıktadır. Onun ne düşündüğünü kulağınızla duymayacaksınız içinizde hissedeceksiniz. Bir anda olur bu genellikle. Başlangıçta çoğu kez kısa ve tek bir duygudur. Çünkü insan ister istemez o duyguyu aldığı an düşünce üretmeye ve hayal kurmaya başlar. Bunun önüne geçemediği için alıcı durumundaki beynin ayarını bozar ve karşıdan gelen düşünceleri okuyamaz.

Sakin bir halde yalnız sevdiğiniz kişiyi aklınızdan geçirirken içinize onunla ilgili bir duygu gelebilir. Bir anda şimşek hızıyla çakıp sönen bir parıltı gibidir. Bunu izleyen diğer düşünce ve duyguların size ait olduğundan şüphe etmeyin. Bütün mesele aradaki o bir anlık dış yayını yakalamak ve ayırt etmektir. Yoksa kendi düşüncelerinizle karıştırabilirsiniz.

Derler ki kadınların beyni erkeklerinkinden daha küçükmüş. Çağımızda zaten elektronik aletlerin en küçükleri en büyük işleri başarıyor. Tabiat bu üstünlüğü yıllar öncesinden kadınlara vermiş olmalı. Çünkü kadınlar bu alanda da erkeklerden daha yetenekli. Duygu derinliği ve zenginliği telepatik haberleşmenin vazgeçilmez bir yanı. Aman yanlış anlaşılmasınsırılsıklam âşık olmak değil bu derinlik. İnanılmaz bir hayal kurma gücüyle de ilgisi yok. Zekânın duygularla birleştiği yerdetelepatik yetenek ortaya çıkıyor.

ÖNCE ZİHNİNİZİ BOŞALTIN

Kimi insanda düşünceleri alma kapasitesi düşünce göndermekten daha fazladır. Bazılarında da tersine olabilir. Çevresine hâkim olmaktan hoşlanan kişilerde alıcılık oranı daha düşüktür. Başkalarının davranışlarından çabuk etkilenenler ise verici yayınını pek beceremeyebilirler. Ama bu özellikler o kadar önemli değildir. Yeter ki bu işin tekniğini iyi bilelim.

Başkalarının düşüncelerini okumak yerine onlara kendi düşüncelerinizi aktarmak isteyebilirsiniz. Bunun için biraz daha karışık bir yöntem denemek zorundasınız. Başlangıçta aynen alıcı durumundaki gibi zihninizi durultmanız gerekecek. Parazit düşüncelerden kendinizi kurtaracaksınız.

Bu sükûneti elde ettikten sonra sıra geliyor antenlerinizi düşünce yollayacağınız kişiye yöneltmeye. Bildiğiniz bir kimse iseişiniz kolay. Duygusal bağ yine burada önemli. Şimdi ilk önce boşalttığınız zihninizde o kişinin kendisini düşünün. Yüzünü gözünüzün önüne getirin. Ama tam olarak. Başka bir şey düşünmeden.

Eğer düşündüğünüz kişi o an sakin bir ortamda ise zihni çok meşgul değilse işiniz kolay demektir. Gözlerinizi kaparsanız daha iyi sonuç alırsınız. Kapalı gözlerinizin önünde o kişinin yüzünü bütün detaylarıyla görmeye çalışın. Size baktığını hayal edin. Sanki onun beyninin içine giriyormuşsunuz gibi sadece onu düşünün. Sonra tek ve kesin bir cümle ile iletmek istediğiniz düşünceyi ona söyleyin. Açık ve belirgin biçimde. Bu ses zihninizde yankılansın. Başka bir şey düşünmeden aynı şeyi yavaş ve etkili bir biçimde sanki karşınızda duruyormuşçasına onun yüzüne söyleyin.

Duygusal ilişkilerde bazen insan kendi kendisini engeller. Araya başka düşüncelerin girmesiyle bütün benliğini bu işe veremez. Bir yandan kuşkuludur veya aslında bu işe girişmeye isteği tam değildir. Bu gibi hallerde düşünce yayını yerini bulamaz. Önce kendinizden emin olmalısınız karşınızdakine düşündüğünüz şeyi iletmeyi gerçekten istemelisiniz. Yoksabeyin kendi engelleme mekanizmasıyla bu yayını önleyebilir.

KONUŞMADAN DA ANLAŞABİLİRSİNİZ

Bu gibi haberleşmeler az da olsa bazen kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Durup dururken birden aklınıza birisi gelironunla ilgili bir düşünceyi yakalamışsınızdır. Daha sonra aynı kişiyi gördüğünüzde bir de bakarsınız ki o sırada sizi düşünüyormuş. "Aaa vallahi şimdi ben de seni düşünüyordum. Şu işe bak nasıl da karşıma çıkıverdin." Veya bir telefon ziliaçarsınız. Kulağınızda az önce birden aklınızdan geçen kişinin sesi: "Ayol bir arayıp sorayım dedim. Hayırsıznerelerdesin!"

Bilimsel olarak bu tür haberleşmelerin deneyleri yapılıyor yarım yüzyılı aşkın bir süredir. Bizim de aramızda deneyebileceğimiz kadar kolay bir şey. Mesela tanıdığınız bir kişiyle anlaşıyorsunuz. Filanca gün falan saatte ikiniz sakin bir ortamda oturacaksınız. Gözlerinizi kapayacaksınız. Hiçbir şey düşünmeden. Sonra belirli saatte ikinizden birisi basit ve tek bir şeyi düşünecek. Diğeri de onun düşündüğünü almaya çalışacak.

Bu iş için "Zener Kartları"ndaki beş sembol en kolay iletilebilen şekilleri göstermekte. Artı işareti kare çember yıldız ve dalgalı paralel çizgiler kullanılıyor bu kartlarda. Düşünce gönderen kişi bu sembollerden yalnız birisine sürekli bakıp diğerine aktarmaya çalışıyor. Alıcı da zihnini boşaltıp gelen düşünceye açık bir halde bekliyor. İstatistiklere göre çoğu kez normalin üstünde başarılı sonuçlar alınıyormuş.

Bazen öyle ilişkiler vardır ki duygusal coşkunun derinliğinde insan sevdiği kişiyi düşünmeden edemez. Sevgilinizi aklınızdan geçirirken birden ruhunuzun taa içinde bir gül daha açar. İşte o an düşünce âleminde birleşmenin zevkini tadarsınız. Hiç kuşkusuz o da aynı duyguları yaşamaktadır aynı anda. Arada kilometreler olsa bile.

alıntıdır..
 

matahari

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Kas 2010
Mesajlar
184
Tepkime puanı
56
Konum
bursa
İş
halkla iliÅŸkiler
önce inanın yapabileceğinize sonra deneyin lütfen..insan inandığını başarabilir
 

Duman Lekesi

Kayıtlı Üye
Katılım
7 Şub 2011
Mesajlar
810
Tepkime puanı
164
Hani bir şeyi çok istersiniz de, gökten zembille inmiş gibi küt diye önünüze düşer. Bu yazınız benim için aynen öyle oldu.:)

Benim durumum daha çok alıcı konumu. Kişi ya da arkadaşım seyrek de görüşsek, isterse Avusturalya gibi uzak bir yerde olsun beni düşündüğü andan itibaren hissediyorum.O an aklımda ne tür bir düşünce olursa olsun, aniden kesiliyor ve bu kişiyi düşünüyorum. Bu esnada bedenimde bir sıcaklık ve enerji titreşimlerimi duyuyorum. Tıpkı bir elektrik trafosu yanındaymışım gibi. Derken kendisinden ya bir telefon ya da bir mail geliyor. Hatta kişi hakkımda iyi ya da kötü ne düşünüyorsa bunları da ayırdediyorum. Bu durum bende oldukça olağan ve sıklıkla olur.

Ancak karşı tarafa mesaj gönderme husunu hiç düşünmemiştim. Verici olma çalışmalarına hemen başlamayı düşünüyorum. Sanırım ilginç ve oldukça işe yarar bir yöntem olucak. Teşekkür ederim. Mutlu kalın...
 
Üst