IXTLAN YOLCULUĞU (Savaşçı'nın El Kitabı devam)

bellator

Kayıtlı Üye
Katılım
10 Ocak 2011
Mesajlar
43
Tepkime puanı
6
IXTLAN YOLCULUĞU 19. Bir savaşçı, erk avlayan kusursuz bir avcıdır. Şayet bu avcılığında başarılı olursa, o takdirde bilgi adamı olabilir.


20. Bir savaşçı için , rüya görme bir gerçektir. Çünkü o rüyasında, ölçünmeli olarak eyleme geçebilir, bir şeyi seçer yada yadsır, bir sürü şey arasından erke ulaştıracak olan şeyi seçebilir, sonrada onları kendi çıkarına kullanabilir.


21. Savaşçının tininin yetkinliğini araması, insanlığımıza layık tek uğraştır.


22. Bu dünyada en zor şey bir savaşçının tavrını benimsemektir. Hüzünlenip yakınmak ve bunun için geçerli nedenlerin bulunduğuna inanmak, birisinin hep bize bişeyler yaptığını düşünmek yararsız şeylerdir bunların hepsi. Hiçkimsenin hiçbir kimseye hiçbişey yaptığı falan yok, hele bir savaşçıya asla.


23. Bir savaşçının havası, kendini hem denetlemesi, hem de bırakmasını gerektirir.


24. Bir savaşçı kendi havasını kendi yaratır.


25. Savaşçı, bir avcıdır. O herşeyi hesaplar. Buna denetim denir. Ama hesaplamaları bir kez bitti mi, eyleme geçer,Bırakır kendisini. Buna da kendini bırakma denir. Bir savaşçı, rüzgarın önüne kattığı bir yaprak değildir. Kimse itip kakamaz onu;kimse ona kendisine yada onun sağduyusuna karşı birşeyler yaptıramaz. Bir savaşçı yaşamını sürdürmeye ayarlanmıştır ve olası en iyi biçimde sürdürür o yaşamı.


26. Bir savaşçı incitilebilir ama gücendirilemez


27. Savaşçının sanatlarından birisi de, belli bir amaçla dünyasını çökertmek ve sonra, yaşamını sürdürmek amacıyla onu yeniden biçimlendirmektir.


28. Bir savaşçı, kendisine sunulan lütufların karşılığını vermeden sırtını asla dönmez erke.


29. Her savaşçının öleceği bir yer vardır. Unutulmaz anılarla dolu, önemli olayların izlerini bıraktığı, gizlerin kendisine açıklandığı, kişisel erkini topladığı , gözünün bebeği gibi sevdiği bir yer. Bir savaşçı, ne zaman erk toplamak isterse, o yere dönmek zorundadır. Savaşçı oraya yolculuk yaparak yada rüya görme aracılığılya gider. Ve nihayet, bir gün bu dünyada ki zamanı tükenip de ölümünün omzuna dokunduğunu hissedince, her zaman anık olan tini, gözünün bebeği gibi sevdiği o yere uçar ve savaşçı orada ölümüne danseder.


30. Her bir savaşçının, yaşamı boyunca geliştirdiği belli bi geştaltı, belli bir erk duygusu vardır. Bi tür danstır bu. Kendi kişisel erkinin etkisi altında yaptığı bir devinme. Şayet ölmekte olan bir savaşçının erki sınırlıysa, kısa sürer bu dansı;ama erki görkemliyse, dansı da öyle olur. Ama erki ister kısıtlı ister görkemli olsun, ölüm durup onun dünyadaki son durağına tanıklık eder. Yaşamının meşakkatini dansı bitene dek son defa hikaye etmekte olan bir savaşçıyı götüremez ölüm.


31. Bir savaşçı, erk avlarken, bir planı varmış gibi davranır. Zira kişisel erkine güvenmektedir. Bu davranışın kendisini en uygun bir biçimde eyleme geçirteceğine kesinlikle inanır.


32. Bir savaşçı kişisel erki ister küçük ister muazzam olsun, ona güvendiği takdirde kusursuzdur.


33. Bir savaşçı her zaman yapmanın gücünü, onu yap-mamaya çevirerek dengeler.


34. Sıradan insan, herbişeyin, doğru yada yanlış olmasına inanmıştır. Ama bir savaşçı öyle yapmaz. Sıradan insani doğru olduğu bildiği şeylerle ilgili belli bi şekilde, doğru olmadığını düşündükleriyle ilgili de başka bir şekilde davranır. Şayet kimi şeylerin doğru olduğu söyleniyorsa, o kimse belli bir takım eylemlere geçer ve yaptığı şeylere inanır. Ama kimi şeylerin doğru olmadığı söyleniyorsa, o takdirde o kimse eyleme geçmeye gerek görmez yada yapmakta olduğu şeye inanmaz. Öte yandan, bir savaşçı her iki durumda da eyleme geçer, Şayet kimi şeylerin doğru olduğu söylenmekteyse, “yapma” amacıyla eyleme geçecektir. Şayet kimi şeylerin doğru olmadığı söyleniyorsa, bu kez “yap-mama” amacıyla, gene eyleme geçecektir.(tarafımdan ek: çünkü savaşçının davranışı sıradan insanınkine farkla tam bir bilinç ve farkındalık içerir )



35. Bir savaşçı yaklaşımının en zor yanı, dünyanın bir duygu olduğunu kavramaktır.


36. Bir savaşçı kendi dünyasını bir av alanına çevirir. Bir avcı olarak, bir savaşçı kullanabilmek için yaratıldığını bilir. O nedenle herşeyini kullanır bu dünyanın. Bir savaşçı, istediği bi şeyi alıp kullanmaktan dolayı vicdan azabı çekmez hiç, ama şu var ki, bir savaşçının kendisi kullanıldığı ve kısıldığı takdirde aldırmaz buna ve onuru kırılmış gibi hissetmez.


37. Bir savaşçı düşmanıyla karşılaştığında ve o düşman sıradan bir ademoğlu değilse, karşı duruşuna geçmelidir.


38. Bir savaşçı yaşamını stratejik olarak yaşar. Başka kimselerle bir eyleme geçtiğinde, stratejik yapmasını izler, bu biçimdeki bir yapmada sadece eylemler vardır.


39. Herkesin önüne, savaşçı olsun yada olmasın, zaman zaman bir santimetre küplük fırsat çıkar. Sıradan bir insanla savaşçı arasındaki fark, savaşçının bunun farkına varmasındadır;savaşçının görevlerinden biri de, o bir santimetreküplük fırsat önüne çıkıverdiğinde onu yakalayabilmek için gerekli hıza ve cesarete sahip olabilmek amacıyla tetikte durmak ve ölçünmeli olarak, yani bile bile beklemektir.


40. Bilgi yolunda yalnızca bir savşçı sağ kalabilir. Zira bir savaşçının sanatı, bir insan olmanın dehşetiyle, bir insan olmanın görkemini dengelemektir.


41. Önemli olan bir savaşçının kusursuzluğudur.Bir savaşçının varacağı en önemli yer, özün bütünselliğidir.



42. Savaşçının özgüveniyle, sokaktaki adamın özgüveni aynı şey değildir. Sokaktaki adam, seyircinin gözündeki kesinliği arar, buna da özgüven der. Savaşçı ise kendi gözlerinde kusursuzluğu arar, buna alçakgönüllülük der. Sokaktaki adam arkadaşlarına çengellenmiştir. Savaşçı ise yalnızca kendine bağlıdır.



43. Bir savaşçı, payına düşeni sonsuz bir alçakgönüllülükle kabul eder. Ne olduğunu, kim olduğunu da alçakgönüllülükle kabullenir;üzülerek değil, hemde canlı bir meydan okuyuşla.



44. Savaşçı başını kimseye eğmez, ama aynı zamanda kimsenin ona baş eğmesine de izin vermez.



45. Bir savaşçı sakin olmalı, kendine hakim olmalı, denetimini hiçbir zaman yitirmemeli.



46. Bir savaşçı, ruhun dengesiz olduğu düşüncesinden yola çıkarak işe koyulur. Tam denetim ve bilinçlilik, acele etmeden yaşar, dengesini kazanmak için elinden gelenin daha iyisini yapar.



47. Yeryüzünde bir savaşçının yüzyüze gelemeyeceği hiçbirşey olamaz! Kendisini ölü kabul ettiği için zaten yitirecek birşeyciği kalmaz. En kötüsü başına gelmiştir. O halde dingin ve durudur. Onu edimlerine ve sözlerine göre yargılayan bir kişi, herşeye tanık olduğunu anlayamaz.



48. Savaşçı bilginin korku verici doğasını uyumlarsa, korkutuculuğunu da geçersiz kılar.



49. Savaşçıya bilgi bir seferde gelir, onu içine çeker, sonra gecikmeden yoluna devam eder.



50. Bir savaşçı, “rüya görme” ve “görmemenin” üstesinden gelip, bir de çift olarak geliştirdiği sırada, aynı anda kişisel öyküsünü, kendine önem vermeyi ve alışkanlıklarını silip atmasını bilmesi gerekir.



51. Seyyal bir savaşçı, dünyayı artık tarih sırasına göre düşleyemez. Dünya da kendisi de artık onun için bir nesne olmaktan çıkar. O, ışıyan bir dünyanın, ışıldayan bir varlığıdır artık.



52. Savaşçılar, kafalarını duvara vurarak zafer kazanmazlar; duvarların üzerinden geçerek kazanırlar. Savaşçılar duvarların üstünden atlarlar; onları yıkmazlar.



53. Bir savaşçı hiçbirşey olmamış gibi davranır, çünkü hiçbirşeye inanmaz, ama herşeyi de görece değeriyle kabullenir. Kabullenmeden kabul eder, görmezden gelmeden görmezden gelir. Hiçbir zaman biliyormuş gibi yapmaz, hiçbir zaman da hiçbirşey olmuyormuş gibi. Altına yapacak denli korksa bile denetimi elinden bırakmaz. Böyle davranarak takıntılarını, kaygıyı yok eder.



54. Eğer bir savaşçı teselliye gerek duyuyorsa, yalnızca bir kişiyi seçip, karmaşasını, son ayrıntısına varıncaya kadar bu kişiye anlatır.Bir savaşçının, anlaşılmaya yada yardım görmeye gereksinimi yoktur; konuşarak, üstündeki baskıyı az da olsa azaltır. Tabii eğer konuşmaktan hoşlanıyorsa. Yok öyle değilse, kimseye birşey anlatmaz.



55. Bir savaşçının, erkin eline düştükten sonraki tek özgürlüğü, kusursuz bir yaşam yolu seçmektir.



56. Bir savaşçı, görme ve rüya görme yetisini yakaladıktan, ışıltısının bilincinde olduktan sonra, içinde başka şeylere karşı ilgi kalmaz.



57. Savaşçı, içinde bir yerlerde, bir şeyin, tüm değişimlerin bilincindedir. Savaşçının kesin emeği bu bilinci güçlendirmek ve sürdürmektir. Savaşçı, bunu temizler, parlatır ve çalışır durumda tutar.



58. Bir savaşçı ihtiyatı hiçbir zaman elden bırakmaz.



59. Savaşçı zorlu ölümle ölür. Ölümü, onu almak için savaşım vermelidir. Bir savaşçı kendini ona teslim etmez.



60. Savaşçının yolunda, kusura yer yoktur.



61. Savaşçıdaki “istenç” her türlü mantıksal karşı çıkışa rağmen gelişir.



62. Bir savaşçının gerçek sanatı, korkuyla merak duygusunu dengelemektir.



63. Kişi, bilgi yolunda yalnızca bir savaşçı olarak ayakta kalabilir. Savaşçı, hiçbirşeye yerinmez, hiçbirşeye üzülmez. Yaşamı bir meydan okumadır, meydan okuma iyi yada kötü olamaz. Meydan okuma , meydan okumadır.



64. Savaşçıların tüm yapma ve yap-mama durumlarında tek geçerli olan şey kişisel erktir.



65. Sıradan bir insanla bir savaşçı arasındaki en temel ayrım, savaşçının her şeyi bir meydan okuma olarak görmesidir. Sıradan insan ise her şeyi, uğur yada uğursuzluk, kutsanmışlık yada lanet olarak ele alır.



66. Savaşçı dediğin esnek olmalıdır. İster akıl dünyası olsun, ister “istenç” çevresindeki dünyayla uyum içinde değişmeyi bilmelidir.



67. Savaşçı esnekleşip burun kıvırmasını bilir.
68. Bir savaşçının en içten seçiminin dışa vurumu, dünyanın gizemine, açıklanamazlığına inanmak zorunda olmaktır. Bu eksikse , başka hiçbirşey de olamaz.



69. Bir savaşçının konumu, her an herşeyin farkında olmayı gerektirir(ek:tam bir farkındalık).



70. Bir savaşçının edimlerinden biri de, hiçbirşeyin kendisini etki altına almasına izin vermemektir.



71. Savaşçının ne gördüğünü çözümlemeye zamanı yoktur. Görme görmedir, tüm bu saçmalığı delip geçer ve sana ulaşır.



72. Savaşçı güçlendikçe, görmesi de olması gerektiği gibi olur, yani dolaysız bilgi.



73. Bir savaşçı önce soru sorar ve görme yoluyla bir yanıt alır; ne varki;bu yanıt, yalın bir yanıttır.



74. Bir savaşçının uyması gereken başlıca kurallardan biri de, kararlarını, sonradan olacakların kendisini habersiz yakalayıp erkini azaltmasına olanak tanımayacak biçimde almasıdır.



75. Savaşçının yolu uyumdur. Kararla-eylem arasındaki uyum öncelikle, ikinci olarak da, tonal ve nagual arasındaki uyum.



76. Savaşçının sanatlarından biri de, nagualı, tonala destek verecek şekilde ortaya çıkarmasıdır.



77. Niyet, bir savaşçı için aradaki kapıdır. Ne taraftaysa, kapı öteki yan için kapanır.



78. Savaşçının çalışmalarının hedefi, tonalını cezbetmek yada büyülemek değil, saçmalamasını önlemek olmalıdır.



79. Savaşçı dediğin, nagualla yüzleşmeden önce, kusursuz olmayı ve içini kesinlikle boş tutabilmeyi öğrenmelidir.



80. Bir savaşçının tek seçeneği, tonal adasını süpürmek ve temiz tutmaktır. Temiz bir ada direnmez, zira direnç gösterecek birşey yoktur.



81. Bir savaşçının, tonalın ne zaman küçüleceğini, ne zaman durdurulması gerektiğini bilmesi gerekir. Savaşçı, tonalı küçültmek için çılgınca bir çabaya girmeyi bilmeli. Zamanı geldiğinde bu çabayı tersine döndürüp, tonalı durdurmayı da bilmeli. Tonal küçüldükten sonra savaşçı, kapıyı öte taraftan kapatır. Tonalına meydan okunmadığı ve gözleri sadece tonalının dünyasına ayarlı olduğu sürece, savaşçı duvarın güvenlikli tarafındadır. Kendi toprağındadır ve tüm kuralları bilir. Ama, tonalı küçüldüğünde, rüzgarlı tarafa geçmiş olur, işte bu açıklık, anında sıkıca kapatılmalıdır. Yoksa savrulur gider.



82. Savaşçının gizi, naguala nasıl ulaşılacağını bilmektir.



83. Bir savaşçı, istencini ayarlamayı öğrendi diyelim, ister bir noktaya yönlendirmek, ister herhangi birşey üzerine yoğunlaşmak için. Bu istenç, bedeninin orta bölümünden çıkan tek bir ışıklı telcik gibidir, aklına herhangi bir yere yönlendirebileceği bir telcik. Naguala giden yoldur işte bu telcik. Başka bir anlatımla, savaşçı, naguala bu telcik yoluyla batar. Savaşçı neşeli bir kişiyse, nagual da neşelidir. Savaşçı somurtkanın tekiyse, nagual da somurtkandır.



84. Savaşçı, erkin söylediklerini izler.



85. Savaşçı bir erk mahkumudur. Tek bir özgür seçim hakkı olan bir mahkum. Kusursuz bir savaşçı gibi davranmayla, bir aptal gibi davranma arasındaki seçim. Son tahlilde, savaşçı için erkin mahkumu değil, kölesi de diyebiliriz. Çünkü bu seçim artık bir seçim olmaktan çıkar onun için.



86. Bir savaşçı, tonalın buyruğuyla oluşturulmuş anlamlara boyun eğmez. Zira özünün bütünselliğinin bu dünyada geçirecek pek az zamanı olduğunu bilir.



87. Bir savaşçı umarsız olmaz. Ne de korkulu, şaşkın ve kuşkulu; hangi koşulda olursa olsun. Savaşçının yalnızca kusursuzluğa ayıracak zamanı vardır; tüm diğerleri erkini emer, kusursuzluksa onu erkle doldurur.



88. Savaşçı bilgi yolunda ilerledikçe, sol gözü herşeyi kavramaya başlar. Aslında bir savaşçının sol gözünün değişik bir görüntüsü vardır. Kimi zaman kısıktır, kimi zaman da öbüründen daha büyük yada daha küçüktür, yada bir biçimde değişiktir.



89. Savaşçı, doğru yürüme biçiminde, parmaklarını kıvırarak dikkati kollarına çeker; ardından, gözü odaklamadan , doğrudan önünde, ayağının ucuyla, ufuk arasında oluşan yaydaki herhangi bir noktaya bakarak “tonal”ını gerçekten malumatla doldurup taşırır. Tonal, betimlemesinin öğeleriyle birebir ilişkiyi kesmek zorunda kalınca, kendisiyle konuşamaz , böylece kişi de sessiz kalır.



90. Bir savaşçının en iyi hüneri, hiçbirşey istememektir.



91. Savaşçının hayatında karara bağlanmamış yalnızca tek bir şey, tek bir konu yer alır; kişinin erk ve bilgi yolunda ne denli uzağa gidebileceği. Bu, açıkta kalmış bir konudur, hiç kimse sonuçları hakkında fikir yürütemez.



92. Savaşçı, her şeyi mantığa vuramayacağını anladığında yenik düşmüş olur da, aklını güçlendirmek ve yenik aklını savunmak amacıyla olanca gücüyle çevresinde gördüğü her bir veriyi bir araya getirmeye başlar.



93. Savaşçının bilinmeyene yaptığı yolculuklar, tıpkı ölmek gibidir, elbet onun salkımındaki tekil duygular ayrışmayıp, kendi kendi birlikteliklerini yitirmeksizin bir parça genişler yalnızca. Oysa ölümdeyse, bunlar çok diplere batarlar ve daha önce hiç birim olmamaışlarcasına bağımsızca devinirler.
94. Bir savaşçı, acılardan ve kederlerden kaçamaz. Sadece bunlara düşkünlük göstermekten kaçınabilir.(ek:ve asla düşkünlük göstermez)
95. Bir savaşçı daima hazır olmalıdır.



96. Bilinmeyene dalan savaşçının havası hüzün değildir; tersine , talihi yüzüne güldüğü, ruhu kusursuz olduğu, herşeyin ötesinde etkililiğinin ayırdına vardığı için neşelidir. Savaşçının sevinçliliği, yazgısını kabul etmekten, önündekini gerçek anlamda değerlendirmekten kaynaklanır.



97. Bir savaşçı her zaman sevinçlidir , çünkü sevgisi değişmez;bunu iyi bilen aşkı, yeryüzü, ona akla hayale gelmez armağanlar sunar. Üzüntü , yalnızca varlıklarına barınak sağlayan şeylerden nefret edenlere özgüdür.


hazırlayan: Hanife Altuntaş(emeğine saygılarımla)


''ek'' şeklinde belirtilenler tarafımdan yazlmıştır ve bazı düzeltmeler yapılmıştır.



TEŞEKKÜRLER



NOT: Bazı kavramlar anlamlı gelmeyebilir yada çok bilindik ve basit olarak tanımlayabilirsinizki aslı bu değildir bu konuya merakı olanlar ve tam anlamı bulmak isteyenler ''DON JUAN MATUS''(Kızılderili bir bilge)venin onun öğrencisi olduğunu söyleyen bir bilim adamı olan Carlos CASTANEDA'yı araştırabilirler en basiti Doğan CÜCELOĞLU'nun SAVAŞÇI kitabını okuyabilirler.
 

logii

Kayıtlı Üye
Katılım
17 May 2009
Mesajlar
1,044
Tepkime puanı
267
Hayatımda büyük rol oynayan bazı şeylerde nasıl karar verceğimi gösteren büyük bir üstad.. Kendisine teşekkür ediyorum. Ayrıca konu içinde teşekkür ederim..

Bu kitap türkiyede bulunması biraz zor çünkü çoğu yerde tükenmiş durumda ve bulunamamaktadır. İsteyenler aşağıdaki linkten kitabın ebookunu elde edebilirler.

Ixtlan Yolculuğu - Carlos Castaneda
 

bellator

Kayıtlı Üye
Katılım
10 Ocak 2011
Mesajlar
43
Tepkime puanı
6
Hayatımda büyük rol oynayan bazı şeylerde nasıl karar verceğimi gösteren büyük bir üstad.. Kendisine teşekkür ediyorum. Ayrıca konu içinde teşekkür ederim..

Bu kitap türkiyede bulunması biraz zor çünkü çoğu yerde tükenmiş durumda ve bulunamamaktadır. İsteyenler aşağıdaki linkten kitabın ebookunu elde edebilirler.

Ixtlan Yolculuğu - Carlos Castaneda

Rica ederim Logii. Senin eklediğin ebook linki içinde çok teşekkürler.Konuyu benim ve ilgilenenler için daha değerli hala getirdi.
 

empoze

Banlı Kullanıcı
Katılım
1 Ocak 2011
Mesajlar
5
Tepkime puanı
1
Carlos castaneda apayrı ya aslında bence bizim için en iyi ve net kaynaklar.Kitaolara sahip olamadım ama rüya görme sanatının bir kısmını okuma fırsatı buldum ve eşssiz birşeydi
 

bellator

Kayıtlı Üye
Katılım
10 Ocak 2011
Mesajlar
43
Tepkime puanı
6
Carlos Castaneda'nın kitapları bu yolda ilerlemek için doğru bir ışık fakat ülkemizde ulaşmak bulabilmek pek kolay değil. Nasıl ulaşabiceğizi bilenler yardımcı olurlar umarım.
 

promise

Kayıtlı Üye
Katılım
29 Ağu 2013
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
selam link çalışmıyor yenilermisiniz okumak istiyorum,teşekkürler
 
Üst