Beyin Dengesi

mally

Kayıtlı Üye
Katılım
29 Ocak 2010
Mesajlar
720
Tepkime puanı
225
Beyin Dengesi

İnsanları diğer canlılardan üstün kılan özellikler, beynin ön bölgesinin çalışmasıyla olur. Dikkatli olmak, sabır, planlama, kendini kontrol edebilme, yargılama (muhakeme), sağduyu, içgörü, hatalardan ders çıkarma, duyguları ifade etme ve anlama, sorunları çözme, ayrıntılı düşünme gibi özellikler beynin bu bölgesinin ürünüdür. Bu bölgede yer alan farklılıklar, insanların kişilik özelliklerinin diğer insanlardan ayrılmasını sağlar. Farklılıkları belirleyen ise hassasiyetlerdir. Grinin tonları gibi. Tonlar koyulaştıkça hastalık derecesinde kişilik özellikleri, tonlar açıldıkça da daha verimli çalışan bir beyin ortaya çıkar.

Gülşen: Beyin Dengesi nedir?
Dr. Güçlü Ildız: Duygu, düşünce ve davranışlarımız, beyinde, bir terazi hassaslığında tartılarak ortaya çıkar. Tartının bir kefesinde beyin ön bölgesi, diğer kefesinde limbik sistem yer alır. Beynimize hükmetmenin yolu, bu iki yapının nasıl çalıştığını ve nelerden etkilendiğini anlamakla mümkün olabilir.

Gülşen: Bunları nasıl anlayabiliriz?
Dr. Güçlü Ildız: Beyin ön bölgesinin çalışmasıyla ortaya çıkan özellikler sayesinde. Bunlar:
• Dikkati verme ve sürdürme

• Dikkatin yönlendirilmesi
• Kısa-orta süreli ve işleyen bellek
• Sabır
• Planlama, tasarlama
• Yargılama
• Tepki kontrolü
• Düzenli olma
• Kendini kontrol edebilme
• Sorunları çözme
• Ayrıntılı düşünme
• Gelecekle ilgili öngörüde bulunma
• Hatalardan ders çıkarma
• Duyguları anlama ve ifade etme
• Empati kurma
• Sağduyu
• Moral
• Motivasyon
İnsan beyninin diğer omurgalı canlılardan en önemli farkı, gelişmiş ön bölgesidir (prefrontal korteks). İlk 3 madde diğer omurgalı canlıların beyin ön bölgelerinin faaliyetleriyle de gerçekleşir. Ancak insan olma özelliği, sayılan diğer 15 maddenin gelişmiş beyin ön bölgesi tarafından sağlanmasıyla mümkündür.
Beyin ön bölgesinin sorunlu olduğu durumlarda korku, heyecan gibi duyguların şiddeti artabilir. Beyin ön bölgesi, beynin hem giriş hem de çıkış kapısı gibidir. Beyine dışarıdan bir uyarı geldiğinde ya da bir olay olduğunda 5 duyu ile alınan bilgiler beyin ön bölgesinde toplanır. Buradan ilgili birimlerle bilgi alış verişinde bulunarak kendine uygun tepkiyi ortaya koyar.
Örneğin size bir söz söylendi. Göz sözü söyleyeni görür, kulak duyar, alınan bilgiler beyin ön bölgesi dâhil tüm beyine ulaşır. Beynin hafıza bölümüne (hipokampus), beyin ön bölgesinden kayıtlar gönderilir. Limbik sistem içinde yer alan hipokampus’ta saf bellek verileri bulunur. Bu veriler diğer limbik sistem elemanı amigdala’dan duygusal ton özelliğini (şiddetini) alarak beyin ön bölgesine geri gönderilir. Diğer beyin bölgelerinden de konuyla ilgili bilgileri toparlayan beyin ön bölgesi, insan davranışını ortaya koyacak kararı verir ve uygular. Eğer söylenen söz amigdala ve hipokampus çalışması sonucu “iyi” olarak algılanırsa beyin ön bölgesine “iyi” bilgisi iletilir ve beyin ön bölgesi; tepki kontrolü, mantıklı düşünme vb. akıl özelliklerini kullanarak verilecek son tepkiyi belirler. İyi durumda olan bir beyin ön bölgesi, mantıklı bir tepki ortaya koyacaktır. Yukarıda sayılan 18 maddeyi oluşturan birimlerde sorun var ise verilen tepki, sorun ölçüsünde “sorunlu” olacaktır. Kısaca, önceden belleğe kayıtlanan bilginin duygusal şiddeti ne derece güçlü olursa olsun, eğer beyin ön bölgesi iyi durumda ise verilen tepkiler mantıklı olacaktır. Beyin ön bölgesi sorunlu ise bellekten gelen bilgiler ya olduğu gibi ya da yeterince mantık süzgecinden geçirilmeden ortaya çıkacaktır.
Limbik sistem; hipotalamus, hipokampus, amigdala gibi pek çok önemli yapının ortak olarak adlandırıldığı beyin bölgesidir. Korku, heyecan gibi duyguların şiddetini ayarlayan amigdala; verilecek tepkinin bedensel kontrolünü sağlayan hipotalamus’a ilgili bilgiler gönderir.
Örneğin, korku anında kızarma, terleme, çarpıntı gibi belirtiler; hipotalamus’un beden kontrolü sonucu gerçekleşir. Amigdala duygusal şiddetin ne olacağını belirler. Beyin ön bölgesi, verdiği tepkinin sonucunu hipotalamus’a ayrıca bildirerek amigdala’dan gelen bilginin şiddetini ayarlar. Beyin ön bölgesi sorunlu ise amigdala’dan gelen belleğe ait duygusal tepkinin şiddeti, hipotalamus aracılığıyle bedene doğrudan yansıtılır. Panik atakta görülen beden ile ilgili yakınmalar buna iyi bir örnektir.
Limbik sistemde yer alan tüm yapılar, omurgalı hayvanlarda da bulunur. Ancak insana akıl özelliğini kazandıran beyin ön bölgesi, aklın özelliklerini de beden faaliyetlerine yansıtarak diğer canlılardan daha farklı bir vücut kontrol sistemi ortaya koyar. Bu nedenle doğal ortamında yaşayan hayvanlarda görülmeyen pek çok hastalığın insanlarda ortaya çıkmasının nedeni budur. Hipertansiyon, kalp ritm bozuklukları, tiroid hastalıkları, şeker hastalığı gibi insana özgü hastalıkların ana kaynağı; beyin ön bölgesidir. Beyin ön bölgesinde bulunan bir alanın iç organları hipotalamus üzerinden kontrol ettiği bilinmektedir.
Kısaca, insanda akıl özellikleri ve hastalıkların gelişimini beyin çalışma özellikleri belirler. Beyin ön bölgesi ve limbik sistem organizasyonu ise beyin çalışma özelliklerini ortaya çıkartır.
Gülşen: Beyin ön bölgesinin çalışma özelliklerini etkileyen faktörler nelerdir?
Dr. Güçlü Ildız: Çalışma özelliklerini etkileyen faktörler şunlardır:
1. Genetik,

2. Annenin hastalığı,
3. Zor doğum,
4. Anne sütü,
5. Beyni etkileyen ateşli hastalıklar,
6. Beslenme özellikleri,
7. Hafif ya da şiddetli kafa darbeleri,
8. Aşılar,
9. Genel anestezi altında geçirilen ameliyatlar,
10. Stres.
Anne sütü ile beslenmeyen çocuklarda beyin gelişimi etkilenebilir!


1. Anne-babadan alınan genetik özellikler, beyin çalışmasının temel yapısını oluşturur. Sayılan diğer faktörler, genetik yönden belirlenen özellikler üzerine bina edilir.

2. Annenin hamile iken içinde bulunduğu hastalık durumu, vücuttaki kimi hormonal çalışma bozukluklarına neden olur ve anne ile karnındaki bebeğin ilişkisini sağlayan kordonun çalışmasını etkileyerek bebeğin beyin gelişiminde değişikliklere neden olabilir.

3. Doğum zorlukları sonucu bebeğin beyin kanlanması geçici olarak etkilenebilir.
4. Anne sütü içinde bulunan kimi maddeler beyin gelişimi için gereklidir. Her bebek en az 1 yıl anne sütü ile beslenmelidir. Yeterli anne sütünün alınmaması durumunda beynin gelişimi etkilenebilir.

5. Kimi bakteri ve virüsler beyin çalışmasını etkileyebilir.

6. Gelişen teknoloji ile değişen beslenme alışkanlıkları sonucu ortaya çıkan doğal olmayan besinler, beyin üzerinde önemli etkilere sahiptir. Bin yıllar boyunca doğada, doğal halde bulunan besinleri tüketerek gelişen insan bünyesi; özellikle son 50 yılda ortaya çıkan yapay besin ürünlerine yabancıdır. Karton kutularda işlemden geçirilerek satılan sütler doğallıklarını tamamen yitirmişlerdir. Ekmek; saf buğdaydan değil, özü ve kepeğini kaybetmiş buğdaydan yapılır.
Şekerli yiyecekler, beyin ön bölgesini duyarlı hale getirerek “sinirli, üzgün, yorgun, dikkat azlığı” gibi sorunlara neden oluyor. Yürüyemeden, güneş ışığı görmeden ve tek yönlü beslenme ile yetiştirilen tavukların etleri ne derece sağlıklıdır? Sofra şekeri (glikoz) ile hazırlanan besinler ve şekerin kendisi, tamamen rafine edilmiş bir üründür ve alınması insan bünyesine zararlıdır. İnsan vücudu; besin maddesi olarak aldığı protein, yağ ve birleşik karbonhidratlardan şekeri elde eder. Doğrudan alınan basit şeker, önce insülin sonra diğer vücut sistemlerini olumsuz yönde etkileyerek hastalıkların oluşmasına zemin hazırlar.
Özellikle saf şeker başta olmak üzere, doğal olmayan besin maddelerinin önemli etkileri beyinde gözleniyor. Saf şekerin ve glisemik endeksi arttıran hamur işi gibi diğer besin maddelerinin beyin ön bölgesi üzerinde uyarıcı etkileri vardır. Bu etki, çocukluk dönemlerinden itibaren beyin tarafından öğrenilir. Beyin çalışma özellikleri duyarlı hale geldiği durumlarda (sinirli, üzgün, yorgun, dikkat azlığı vb.) beyin uyarılma ihtiyacı hissederek bu maddelerin alınmasını ister. Çayda bulunan tein, kahvede kafein, kolada x maddesi ve şeker, sigarada nikotin, dikkat eksikliği ve hiperaktivite bozukluğunda kullanılan ilaçların içeriğinde yer alan amfetamin, beyin uyarıcı özelliği olan diğer maddelerdir. Sonuçta, beyin çalışma özelliklerinin; hem bağımlılık yapıcı etkisiyle hem de bağımlılığın oluşturduğu maddelerin vücut üzerindeki zararlı etkisiyle beyin çalışma bozukluklarıyla görülen hastalıkların gelişiminde önemli etkileri olduğu gözlenir.


7. Beyin kafatası içinde, etrafında su dolu bir kesede bulunur. Kafatası içinde çeşitli kemik çıkıntıları vardır. İvmeli kafa hareketleri, beyne zarar verebilir ve sonuçta beyin çalışması etkilenebilir. Beyin ön bölgesi çalışmasıyla insan kişilik özelliklerinin önemli bir bölümü şekillenir. Sinirli, sabırsız, dikkat eksikliği olan bir kişinin beyin ön bölge çalışması duyarlıdır. Kafa darbesinden sonra beyin ile ilgili hastalıklar ortaya çıkabilir. Bu durum, alınan darbenin şiddetinden çok, darbe alındığı andaki beyin çalışma özellikleriyle ilişkilidir. Çok şiddetli bir darbe herhangi bir yakınma oluşturmazken daha hafif şiddetteki darbeler; epileptik nöbet, baş ağrısı, depresyon, kronik baş dönmesi, kronik kulak çınlaması ve hatta hipertansiyon ve astım krizlerine yol açabildiği bilinmektedir.


Aşılarda yer alan alimünyum, cıva gibi ağır metaller beyni olumsuz etkiliyor.

8. Aşılarda yer alan alimünyum, cıva gibi ağır metallerin beyin üzerinde olumsuz etkileri vardır. 2002 yılında batılı ülkelerde bu maddelerin aşılardan çıkartılmasına karar verildi. Ülkemize dışarıdan gönderilen aşıların içeriği halen belirsiz. Üstelik Sağlık Bakanlığı yaptığı bir açıklamada, ağır metal içeren aşıların zararının olmadığını bildirdi. Oysaki son 50 yıl içinde otizm, dikkat eksikliği, epilepsi, immün sistem hastalıkları gibi durumlarda, aşı uygulamasının yaygınlaşmasıyla birlikte önemli artış olduğu gözleniyor.
Son zamanlarda ülkemizde tanıtımı yapılan “PNÖMOKOK” aşısı alüminyum içeriyor. ABD’ndeki uygulamalarda; epileptik nöbet geçirme (sara), yüksek ateş, aşırı sinirlilik gibi yan etkilerinin olduğu bildirilmiştir. Aşı, ABD’nde 2000 yılında kullanım izni almış ve aşı sonrası “79 çocuğun öldüğü, toplam 3243 çocukta yan etki ortaya çıktığı bilinmektedir”.


9. Yapılan çalışmalar, anestezik maddelerin beyin işlevleri üzerine olumsuz etkileri olduğunu bildiriyor. Klinik uygulamalarda, öykü alırken kimi hastaların ısrarla, yakınmaların ameliyat sonrası başladığını ifade etmesi, bilimsel verilerle bütünleşiyor. Ameliyatlarda kullanılan genel anestezikler, beyin ön bölge çalışma özelliklerini etkileyerek ve olasılıkla önceden var olan duyarlılıkları arttırmasıyla zararlı olabiliyor.


10. Milyarlarca beyin hücresinin oluşturduğu trilyonlarla ifade edilebilen ağ sistemi nedeniyle, her beynin ya da her bireyin akıl ve kişilik özellikleri kendine özgü (şahsına münhasır) ve tektir. Bu nedenle yaşamış ve yaşayan insanlar, genetik özellikler bakımından benzerlikler gösterebilir ama birbirlerine tıpatıp benzemezler. Her bireyin sahip olduğu benzersiz beyin çalışma özellikleri, yukarıda adı geçen etkenlerle şekillenerek kendi duygu, düşünce ve davranış özelliklerini belirler. Stresin etkisi bu nedenle her beyinde farklıdır. Çünkü, her beynin çalışma özellikleri farklıdır. Kimi bir olaya çok şiddetli öfke ve saldırganlık tepkileri verirken kimi depresyona girer. Bir başkasında ise kalp spazmı gözlenir.
Gülşen: Beyin temel gelişimini ne zaman tamamlar?
Dr. Güçlü Ildız: Beyin temel gelişimini 21’li yaşlarda tamamlar. Bu yaşlardan sonra beyin gelişimi plastisite (yeni bilgileri işlemek ya da bozulan çalışma biçimini düzeltebilme becerisi) ile sağlanır. Stres, beyin gelişimini sürdürdüğü yaşlarda, beyin çalışma özelliklerini etkileyerek zararlı olabilir. 21 yaşa kadar beyin normal gelişimini tamamlamış ise, bu yaşlardan sonra stresten etkilenmesi de kolay olmayacaktır. Stres etkisiyle hemen tüm beyinlerin çalışma özellikleri etkilenir. Burada önemli olan beynin strese göstereceği dirençtir. Beyin çalışma özellikleri ne kadar iyi ise stresten de o oranda az etkilenecek ve hastalık oluşturma potansiyeli olmayacaktır. Yukarıda anılan maddeler, beyin gelişimi döneminde, beyin çalışma özelliklerini etkileyerek hem hastalık oluşumunda etkilidirler hem de duyarlı beyin çalışma özellikleri yaratarak strese karşı beyin direncinin azalmasına yol açarlar. 3. ve 5. maddeler dışında sayılan diğer maddelerin beyin üzerindeki etkisini göstermesi için belirli bir sürenin geçmesi gerekir. Doktorlar da dâhil olmak üzere çoğu insan, etkisini sonradan ortaya çıkartan bu 8 maddeyi pek ciddiye almazlar.
Hafif kafa darbeleri birçok rahatsızlığı beraberinde getirebilir. Örneğin; hafif kafa darbeleri alındığı anda bir anlık göz kararması biçiminde oluşan bilinç kaybı ve sonrası çekilen beyin tomografileri sıklıkla normaldir. O anın etkisi beyinde çalışma bozukluğu olarak başlar ve gelişir. Olaydan sonraki 3 yıl içinde sıklıkla yakınmaların başladığı görülür. Kafa darbesi alınan bölgeye göre yakınmalarda da çeşitlilik gözlenir. Başın her iki yanına alınan darbeler sonrası temporal alanlarda oluşan duyarlılık sonucu; tahammülsüzlük, aşırı sinirlilik, sinirlilik halinde iken ne yaptığını bilememe, bayılmalar, intihar etme, halüsinasyonlar, kulaklarda çınlama, duygusal dengesizlik gibi yakınmalar sıklıkla gözlenir. Özellikle eşlerinden şiddet gören ev hanımları, klinikte görülen olguların önemli bir kısmını oluşturur. Hastalar çoğunlukla eşleriyle doktora geldiklerinden bu konuyu açmaya çekinirler. Kafa darbelerini önemsemeyen çoğu hekimde zaten bu konuyu es geçer. Medya haberlerinde yer alan “cinnet geçirdi” ifadesinin kurbanları sıklıkla kafa darbesi almış insanlardır.


Sağlıklı bir beyin için genetik etmenler dışında kalan 9 maddeden sakınmak gereklidir.

Dr. Güçlü Ildız: Nöroloji Uzmanı



Gülsen Kaş - Kasım 2008 Sağlık Haberleri, İndigo Dergisi
 
Üst