çoklu zeka kurami

embriyo

Elit Üye
Katılım
19 May 2010
Mesajlar
2,217
Tepkime puanı
884
Konum
Ankara
İş
Ressam
Howard Gardner’ın 1983 yılında “Frames of Mind: The theory of multiple intelligences” (Düşünüş biçimi: Çoklu Zeka Kuramı) adlı adlı eserinde ortaya koyduğu “Çoklu Zeka Kuramı”, zekanın toplumlar ve eğitim üzerinde yıllardır sürüp giden etkisini yani sadece dil ve matematik zekasını hesaba katan klasik zeka testi ve zeka tanımlamasını tarihe karıştırmıştır. Gardner, zekanın iki değil, yedi yönü olduğunu savunmuştur. Böylece sadece matematikte ve dilde başarılı olanların değil, müzikte, sporda, dansta, iletişimde, doğada, resimde kendini gösterenlerin ve kendini tanıyanların da zeki olduğunu ortaya çıkarmıştır.
Çoklu zeka kuramının amacı, eğitimde bireylerin neler yapabileceğinden neler yapabileceğinin düşünülmesidir. Günümüzde eğitim ve psikoloji alanındaki gelişmelerle klasik testlerin çocukların değerlendirilmesinde yeterli olamayacağı, onun potansiyel yeteneklerinin de ortaya çıkarılması gerektiği görüşü vardır. Gardner’a göre zeka, problem çözme kapasitesi ya da değerli bir ya da birden çok kültürel yapı ürününe şekil vermektir.
Gardner bireylerin aynı düşünüş tarzına sahip olmadıklarını ve eğitimin eğer bu farklılıkları ciddiye aldığı düşünülürse, bütün bireylere en etkili şekilde hizmet edeceğini belirtmiştir.Eğer bireyler farklı zeka bileşenlerini tanıyabilirlerse karşılaşacakları sorunları çözmede daha şanslı olabilirler.
Çoklu zeka her bilim dalında öğrencilerin öğrenmelerini arttıran bir öğretim süreci olarak algılanmaktadır.
Gardner’ ın çoklu zeka kuramında yer alan zeka türleri aşağıda verilmiştir.
Sözel/Dilbilimsel Zeka: Değişik kültürlerde yaşayan insan, dil kullanma becerisine sahiptir. Kimileri dili sadece iletişim amacıyla kullanırken, kimileri birden çok dil ve iletişim becerileri gösterebilirler. Dil zekası, sözcükleri hem sözlü hem yazılı olarak etkili bir biçimde kullanma becerisidir. Örneğin, sözlü olarak öykü anlatan, ya da sunuculuk yapan ve politikacı olan kişilerle şair oyun yazarı, editör, gazeteci gibi dil zekası sergileyenler bu grupta yer alırlar.
Doğa Zekası: Gardner’ın 1995’de ortaya attığı sekizinci zeka türüdür. Bu zekaya sahip olanlar, doğal kaynaklara ve sağlıklı bir çevreye ilgi duyarlar, flora ve faunayı tanırlar.
Gardner, bireylerin gösterdiği her özelliğini zeka olmayacağını, zeka olabilmesi için :
l. Bir dizi sembole sahip olması.
2. Kültürel yapıda değerli olması.
3. Aracılığıyla mal ve de hizmet üretebilmesi.
4. İçinde problem çözebilmesi gerektiğini vurgulamaktadır.
Sosyal/Bireylerarası Zeka: İnsanlarla ilişki kurma,diğer bireylerin ruh hallerini, duygularını, güdülenmişliklerini ve niyetlerini anlama ve davranışlarını yorumlama yeteneğine sahip olmadır. Politikacılar, Liderler, Psikologlar, Öğretmenler, Aktörler, Turizmciler bu yeteneklerini iyi kullanan insanlardır.
Mantıksal/Matematiksel Zeka: Mantıksal düşünme,sayıları etkili kullanma, problemlere bilimsel çözümler üretme ve kavramlar arasındaki ilişkileri ayırt etme, sınıflama, genelleme yapma, matematiksel bir formülle ifade etme, hesaplama, hipotez, test etme, benzetmeler yapma gibi davranışları gösterme yeteneğidir.
Bilim adamları, matematikçiler, muhasebeciler, mühendisler, bilgisayar programcıları, istatistikçiler ve benzeri işlerle uğraşanlar mantıksal-matematiksel zekası güçlü olan bireylere örnek sayılabilir.
Özedönük/Bireysel Zeka: Bireyin kendisini, güçlü ve zayıf yönlerini, ruh halini, arzu ve niyetlerini anlama ve bu doğrultuda yaşamını planlama ve yönlendirme becerisine sahip olmalıdır. Bu zekası gelişmiş bireyler kendi duyguları ile nasıl baş edebileceğini bilme, kişisel problemlerini çözme, kendi hedeflerini belirleme, disiplinli olma, kendine güvenme gibi özellikleri gelişmiş kişilerdir. Din adamları, psikologlar, filozoflar öze dönük zekaları güçlü bireylere örnek verilebilir.
Görsel/Uzamsal: Üç boyutlu bir nesnenin şekil ve görüntüsünü hayal edebilme ya da başka bir deyişle, dünyayı doğru algılama ve algılama üzerine gördüklerini yansıtabilme yeteneğidir.
Uzamsal zeka, görsel düşünmeyi ve şekil/uzay özelliklerini şekillerle ve grafiklerle ifade etme, çizme, boyama ve şekil verme gibi davranışları kapsar. Mimarlar, denizciler, pilotlar, heykeltıraşlar, ressamlar, izciler, avcılar, dekoratörler ve tasarımcılar uzamsal zekalarını en üst düzeyde kullanırlar.
Müzikal/Ritmik Zeka: Duyguların aktarımında, müziği algılama ve sunmada müziği bir araç gibi kullanma yeteneği, yani ritme, melodiye, tona karşı duyarlı olma yeteneğidir. Bu zekaları güçlü olan kişiler, müzisyenler, koristler, orkestra şefleri, enstrüman üreticileri ve bestecilerdir.
Bedensel/Duyudevinimsel Zeka: Düşünce duyguları ifade ederken ve de problemleri çözerken bedeni kullanma yeteneğidir. Bedensel zekası yüksek bireyler sportif hareketleri, düzenli/ritmik oyunları kolayca uygulayabilirler. Balerinler, sporcular, heykeltıraşlar, mimarlar, pandomim sanatçıları, cerrahlar, teknisyenler, aktörler, el işleri ile ilgilenenler bu zekaya örnek gösterilebilir.
Çoklu Zeka ve Bireysel gelişim
Sınıf ortamında herhangi bir öğrenme modelini uygulamadan önce, eğitimciler ve yetişkin öğrenciler olarak önce kendimize bu modeli uygulamalıyız. Çoklu zeka kuramını uygulamada en önemli basamak kendi çoklu zekamızın doğasını ve niteliğini belirlemek ve yaşamımızla beraber onu geliştirmenin yolunu aramaktır. Bunu yapmaya başladığımızda bu yedi zeka bakımından farklı rollerdeki yeterliliğimiz ve de yetersizliğimizi bir eğitici olarak görebilmeliyiz.
Bireylerin çoklu zekasını geliştirebilmek kolay bir durum değildir. Hiç bir test doğru olarak bireyin zekalarının doğasını ya da niteliğini belirlemeye yeterli olamaz. Standartlaştırılmış olan testler sadece becerilerin toplamının küçük bir bölümünü ölçer. Zekaların değerlendirilmesinde en iyi rol bir çok işin ,etkinliğin ve deneyimlerin her bir zeka ile işbirliği içinde olması ile ortaya konulandır. Yedi tane yapay öğrenme işi ortaya koymak yerine geriye bakıp daha önce yaşanmış olan gerçek yaşam deneyimlerinden yararlanmak daha doğru olur.

Çoklu Zekanın Geliştirilmesi ve Öğretme Süreci İçinde Kullanımı
Sözel/Dilbilimsel Zeka: Gardner, dilin insan zekasının üstün bir örneği olduğunu söylemekte ve toplumsallık için vazgeçilmez olduğunu belirmektedir. Söz dizimindeki ustalığın önemi ve başkalarını inandırma yeteneği, bellek potansiyeli, dilin kavramlarını açıklama kapasitesi ve bunu yapmadaki öğretme işleminin önemi ve dilden öte yansıtmadaki kullanımına dikkat çekmektedir.
Doğumdan önce şarkı söylenen, kendisi ile konuşulan bebeklerin dilsel zekalarının erken gelişmeye başladığı alıştırmalarla ortaya konmuştur. Bu nedenle küçük çocukla ilgilenenler, onlarla sözlü iletişim kurmak, sözcüklerle oynamak, şaka yapmak, öyküler anlatmak, sorular sormak, fikirler ortaya atmak, duyguları açıklamak ve kavramları anlatmak gibi etkinlikleri yerine getirmelidir.
Çocuklar tartışma ortamına sokulmalı, kararlara katılmalı ve seçimlerde bulunmalıdır. Böyle bir çevrede bulunan çocuk, iyi bir dinleyici, konuşmacı, okuyucu ve yazar olacaktır. Her konuda ve her düzeyde, sınıflar zengin bir dil çevresi oluşturmalı ve öğrenciler tartışmalı, konuşmalı, açıklamalı ve buna cesaretlendirilmelidir. Bu şekilde ilgiler gelişir, kendi söylediklerimizi işitir, yazdıklarımızı okuruz. Ve düşünüp ne bildiğimiz konusunda görüş kazanırız.
Sınıf ortamında uygulanabilecek dil zekasına ilişkin etkinlikler şu şekilde listelenebilir.
Hikaye ve dergi okuma, Yazma, Konuşma, Araştırma, Diyalog yazma, Sunu yapma, Dinleme, Yüksek sesle okuma, Drama etkinliklerinde bulunma.
Mantıksal/Matematiksel Zeka: Gardner, Piaget’in zihinsel gelişim evrelerinden biri olan devinişsel (Psikomotor) evrenin bir alandaki gelişmeyi açıkladığını, (ki bu da matematiksel/ mantıksal zeka alanıdır) öne sürer. Piage, mantıksal zeka gelişimini çocukların çevrelerindeki nesneleri manüple etmesiyle başlatarak yapılandırır.
Mantıksal/Matematiksel zeka, matematiksel hesap yapma, problem çözme, mantıklı düşünme, tümevarım ve tümdengelimci bir mantık sürdürme, benzerlik ve ilişkileri belirleme becerilerini içerir. Öğrenme, öğrenciyi hem bilişsel hem de fiziksel olarak meşgul etmeli, onları etkin öğrenciler durumuna getirmelidir. Eğitim durumları öğrencilere sunulan bilgiyi kabul etmekten çok öğrenme etkinliğinin içinde olmalarını sağlamalıdır.
Herhangi bir sınıfta aşağıdaki etkin öğrenme işlemleri kullanıldığı taktirde, mantıksal düşünme becerisini güçlendirecektir. Bu işlemler:
• Öğrencilere çözmesi için açık uçlu problem sunmak.
• Kavram modellerini yapılandırmak.
• Öğrencilerden anladıklarını somut nesneler kullanarak ifade etmelerini istemek.
• Farklı alanlar arasında ilişkileri ve benzerlikleri belirlemek.
• Öğrencilerden görüşlerini ya da söylemlerini kanıtlamalarını istemek.
• Araştırma ve gözlem için görüş oluşturmak.
• Öğrencileri çalışmalarından anlamlar çıkarmaları için teşvik etmek.
Gerçek nesnelerle çalışmak, öğrencileri problem çözmede etkin hale getirir. Öğretmenler benzer bloklar, oyunlar, yapbozlar, grafikler, cetveller, hesap makineleri, bilgisayarlar ve yazılım programlarına sınıflarında sahip olurlarsa, bunları değerlendirebilirler.
Sınıf ortamında uygulanabilecek mantıksal/matematiksel zekaya ilişkin etkinlikler şu şekilde listelenebilir.
• Problem çözme
• Geometri
• Ölçme
• Sınıflama
• Kestirme
• Mantık oyunları
• Veri toplama
• Deney yapma
• Bulmacalar
• Eleştirel düşünme
• Sıralama.
Görsel/Uzamsal Zeka: Görsel-Uzamsal zeka görsel ayrıştırma, fark etme, zihinsel benzetme, uzamsal akıl yürütme, hayalleri gerçekleştirme, içsel ve dışsal benzetmeleri birleştirme becerilerini içerir.
İlköğretim sınıflarında öğrenciler görselliğe ağırlık veren filmler, Tv, dialar, saytlar, posterler çizelgeler, diyagramlar, bilgisayarlar ve renkli materyallere olumlu tepki verirler. Öğrenme, gözlem yapmanın yanı sıra bilgisayar, teleskop, video kamerası, sanatsal çevre yapı ve taslak uygulamaları gibi görsel araçlarla geliştirilebilir. Görsel yeteneği olan kimi öğrenciler, sanatla ilgili problemlere özgün, sıra dışı çözümler bulurlar.
Sınıf ortamı,görsel düzenlemenin bir parçası olduğu zaman,daha destekleyici ve çekici olur.Konu ile ilgili çizgi filmler,ilginç posterler,insanın yaptığı resimler ve fotoğraflar öğrencilere öğrenmeye ilişkin ilginç mesajlar verir. Görsel uzamsal zeka, öğrencilerin kendi çizim ya da resimleri beğenildiğinde de gelişebilir.
Dialar, tepegöz saydam, film şeritleri ve filmler çocukların öğrenmeleri için önemli yardımcılardır. Fotokopi makineleri ve bilgisayar yazıları da herhangi bir çalışma için destekleyici sistemlerdir. Çoklu ortamlar, öğrenme sisteminin parçası olduğunda; öğrenciler, edilgen gözlemci olmaktan kurtulup etkin düşünür olmaya doğru yönlendirilmiş olurlar.
Örneğin, video bir çok öğretmen için yararlıdır. Öğretmen bir programı başından sonuna kadar görmektense, durma, geri alma ve tekrar gösterme olanağına sahiptir. Öğrenciler, gördükleri bölüm üzerinde tartışabilir ve sonraki bölümde neler olabileceğini tahmin edebilirler.
Sınıf ortamında uygulanabilecek görsel/uzamsal zekaya ilişkin etkinlikler şu şekilde listelenebilir:
• Kartlar
• Grafikler
• Fotoğraflar
• Görsel benzetim ve bulmacalar
• Üç boyutlu deneyler
• Boyama kartları
• Karikatürleştirme
• Hikaye haritası yapma
• Desen yapma
• Kavram haritası yapma
• Renk ve semboller kullanma.

Müzik/Ritmik Zeka: Müzik ve duygular arasındaki güçlü ilişki nedeniyle sınıf içinde müziği kullanma, öğrenmeye yol açan olumlu duygusal ortamın yaratılmasına yardım eder. Ayrıca, kimi müzik parçalarının, dinleme ve konsantrasyon becerilerinin geliştirilmesine katkısı vardır.
Gardner, müzikal zekadaki üstünlüğün, insan zekasının diğer bütün alanlarından daha önce ortaya çıktığına dikkat çekmektedir.Yine de öğrencilerin hangisinde müzik yeteneğinin ya da gelişmiş bir müzik zekasının olduğunu belirlemek oldukça karmaşık bir iştir. Bu yüzden, bu karmaşık zekanın yalnız birkaç boyutunu içeren bir kontrol listesi kullanarak, müzikal zekayı belirlemek güçtür.
Öğretmen, müziği sınıf ortamında kullanmadan önce, ses düzeni, çalınacak müziğin türü ve uygun zamanı göz önüne almalıdır.
Öğrencilerin müzikal bir öğrenme ortamından yarar sağlamaları için, edilgin olarak fon müziği dinlemelerinin yanında, etkin bir konuma geçmeleri de gerekir. Bunun için, dikkatlerini müziğin kendisi üzerinde yoğunlaştırmaları gerekmektedir. Bu amaçla, öğretmenin, müzikal besteler, nitelikleri ve kendileri üzerinde bıraktığı etkiyi tartışmak için öğrencileri yönlendirmeleri yararlı olur.
Şarkı söyleme, sadece öğrencilerin önemli bir bilgiyi hatırlamasını sağlamaz, sınıf öğrenmelerini de daha hareketli hale getirir. Burada eğitimcilerin karşılaştığı en önemli engel, öğretilecek kavramları içeren şarkıları bulmaktır.
Müziğin eğitim programında yer almasının nedenleri şunlardır:
• Müzik, öğrenmeye değer görülmektedir.
• Müzik, kültürel mirası yansıtır. Newton ve Einstein’ı bilmek gerektiği kadar, Beethoven ve Mozart’ı da bilmek gerekir.
• Müzik, tüm insanlarda doğal olarak var olan bir zekadır ve geliştirilmesi gerekir.
• Müzik, yaratıcıdır ve en soylu düşünce ve duygularımızı ifade etmeye olanak verir.
• Müzik, öğrencilere kendi kültürleri ile yabancı kültürler arasında ilişki kurmayı öğretir.
• Müzik, programın diğer bölümlerinde tecrübe edilmeyen başarı yolları açar.
• Müzik, bütün konu alanlarını öğrenmeye katkı sağlar.
• Müzik, öğrencilerin hayatını bütünüyle niceliksel olmadığını öğrenmelerine yardımcı olur.
• Müzik, insan ruhunu yüceltir.

Sınıf ortamında uygulanabilecek müzik zekasına ilişkin etkinlikler şu şekilde listelenebilir:
• Şarkı söyleme
• Ritim tutma
• Mırıldanma
• Tempo tutma
• Fon müziğini kullanma
• Enstrüman çalma.

Bedensel/Duyudevinimsel Zeka: Kimi öğrenciler, nesnelere dokunarak anlayıp bilgi edinirler. Duyudevinimi baskın olan öğrenciler, tüm vücutlarını kullanırlar. Sonuçta ikisi de yaparak ve farklı duyumları kullanarak öğrenirler. Herkesin bedensel zekası vardır. Bunu sınıfta kullanabilirler.
Bedensel zekası gelişmiş öğrencilerin motor becerileri gelişmiştir. Çevreye çabuk yanıt verir ve dengelidir. Fiziksel performansı iyidir. Zeka ile beden dengesi iyidir.
Eğitim ve beynin işleyişi hakkında daha çok bilgiye sahip olundukça; hareketin, öğrenmenin merkezi olduğu fikri ortaya çıkmaktadır. Buma karşın, çocukların hareketli, canlı doğalarının aksine onları sıraların arkasında hareketsiz hale getiriyoruz. Bilgileri öğrenmek için gözler ve kulaklardan başka çocuklar kendi bütünlüklerini de kullanabilirler, soyut kavramları somutlaştırabilirler. Öğrenimi içselleştirirler. Geleneksel eğitimin dışında olan çocuklar soyut konuları bedensel yoldan kolayca anlayabilirler.
Sınıf ortamında uygulanabilecek bedensel zekaya ilişkin etkinlikler şu şekilde listelenebilir;
• Beden eğitimi etkinliklerine katılma.
• Yaratıcı hareketler bulma.
• Elle yapılan deneyler.
• Vücut dili kullanma.
• Drama özellikle de yaratıcı drama etkinlikleri.

Sosyal/Bireylerarası Zeka: Sosyal zeka ve sınıf etkinliklerini olumlu bir sosyal hava yaratabilmek için örgütleriz. Bu nedenle;
• Etkili grup kurmak;
• Sınıf kurallarını ve değerlerini belirlemek;
• Sınıf toplantılarını düzenlemek;
• İşbirliğine dayalı öğrenme etkinliklerini oluşturmak;
• Bireysel farklılıkları değerlendirmek;
• Çoklu bakış açıları geliştirmek;
• Farklı bakış açılarıyla mevcut olaylar üzerinde rol oynamak;
• Yerel ya da genel sorunları çözmede sosyal/bireylerarası zekadan yararlanırız.

Sınıf ortamında uygulanabilecek sosyal zekaya ilişkin etkinlikler şu şekilde listelenebilir;
• İşbirliğine dayalı öğrenme
• Paylaşma
• Grup çalışması
• Tartışma
• Drama
• Kulüp kurma
• Beyin fırtınası yapma.

Özedönük/Bireysel Zeka: Öğrencilerin “kendini” duyma ve anlamasıyla ilgili bilişsel yeteneğini ifade eder. Kim olduğu hangi duyguları neden hissettiğini düşünmek bu zeka ile ilgilidir. Bu zekası yüksek bireyler kendini tanıma, güvenme, disiplinli olma, hedeflerini belirleme ve kişisel sorunlarını çözme becerisini gösterirler.
Sınıf ortamında uygulanabilecek Özedönük zekaya ilişkin etkinlikler şu şekilde listelenebilir;
• Bireysel çalışma
• Bireysel hedefler oluşturma
• Bireysel projeler
• Bireysel sorumluluk alma
• Bireysel okuma etkinlikler
• Kendine güven etkinlikleri.

Kaynak: “Öğretme Sanatı” Prof .Dr. Özcan DEMİREL
İnternet
 
Üst