Sembollerin dili

duriod

Kayıtlı Üye
Katılım
10 Haz 2010
Mesajlar
102
Tepkime puanı
45
SEMBOLLERİN DİLİ

Meyvesinden tatmamaları gereken bir ağaç vardır.Yılanın ayartmasıyla Havva, Adem ‘i bu meyveyi yemeye ikna eder.İşledikleri suçun bilincinde olan Adem ve Havva saklanmaya çalışırlar ancak Tanrı tarafından cennetten kovulurlar.Artık acı ve ıstırabı tattıkları bir hayat onları beklemektedir.Bu öykü kutsal kitaplarda bazı değişik versiyonlar halinde mevcuttur.Ancak söz konusu kaynaklarda bir ekol takip edildiğinden bunları mukayesesiz ele almakta bir sakınca yoktur.Zaten konunun işleniş niteliği bunu gerektirir çünkü konu mukayeseli dinlerin izahı değil sembolizmdir.Bu öykü, genel olarak yüzeysel bir şekilde anlaşılmıştır.İçindeki derin anlamlar yetkin bir şekilde irdelenemediğinden, insanlara suçluluk ve günahkarlık duyguları telkin eden, bulunduğu alemdeki değerli gaye ve fonksiyonu anlaşılmayan bir durum arz etmiştir.Bazı insanlarda ise bu bir ilk günah fikrine yol açmıştır.En azından insanın günahkar olduğu ve günah işlememesi için sürekli baskı altına alınması ve korkutulması gerektiği düşüncesi inanışlarda çok güçlü bir şekilde yer almıştır.Bir dönemin tekamül ihtiyaçlarını karşılayan bu sistem ise artık ruhsallığın ortaya çıkmasını, insanın iç sesinin ortaya çıkmasını engellemeye ve ket vurmaya başlamıştır.Çünkü asıl anlamlarından uzaklaşmış, içi boşaltılmış bir sistem haline gelmiştir.Bu durumda da eskiyi diriltmeye çalışmaktansa, yeni anlayışlara yelken açmak gerekmektedir.Günümüzde bilgilerin gizli bir şekilde sembollerle aktarıldığı modeller artık kullanılmakta, herkesin ulaşabileceği ve anlayabileceği yollar kullanılmaktadır.Artık insanların yapması gereken şey okumak,araştırmak, gözlemlemek ve uygulamaktır.Eskiden mabetlerde kulaktan kulağa, çeşitli sınavlar sonucunda ulaşılabilen bilgiler,bütün o yolları kat edip günümüze gelen insanlığın kitapçıdan alıp okuyabileceği kadar yakındır.Ancak bu kez istenen ise anlayışı derinleştirmek ve genişletmek, her şeye açılardan bakabilme yeteneğini geliştirmek, yüzeysel ve lineer yaklaşımlara sıkışık kalmamaktır. Bu öykünün neyi anlattığını daha iyi anlayabilmek için sembollerin diline bir göz atalım.

SEMBOLLERİN GİZLİ DİLİ AÇIK BİLGİLERİ İÇERİR

Ağaç kökleriyle toprağın derinliklerine uzanır, su ve minareleri elementleri emerek gövde ve dallardan yapraklara gönderir.Yapraklar da güneş ışınlarının enerjisiyle ağaç için gerekli olan besini ağaca çıkarır, oksijen karbondioksit dönüşümü yaparlar.Ağaç kadim bilgilerde dört elemen olarak geçen toprağı,suyu,havayı ve ateşi(güneşi) kullanarak hayat verir.Toprak dünya maddesidir.Ağaç ise varlığın dünyadaki fonksiyonudur.Güneş ruhsal yanıdır. Varlık maddi dünyada edindiği tecrübelerle bilgi ve görgüsünü arttırır;maddeyi işler, geliştirir, ruhsal tesiri ona aktarır.Tanrı Adem’ e, ağaca yaklaşmamasını ve onun yemişinden yememesini söyler.Yediği için de cennetten kovar,dünyaya gönderir.Bu öykünün açılımı,eğer yemişinden yersen yani madde bilgisi ve tecrübesi için dünyaya doğarsan, onun icaplarıyla şuurun daralır ve açık, serbest şuur halinden (cennetten)uzaklaşırsın(kovulursun),dünyaya indirilirsin( doğarsın, enkarne olursun) olabilir.”Bu ağacın yemişinden yeme” tarzındaki uyarı aslında bir yasaklamayı ifade etmekte, sadece bu bilginin uygulamasının gerektirdiği icapları hatırlatmaktadır.Adem ve Havva bu yemişi yer yani bu tarz bir tatbikatı ve vazifeyi üzerine alır.Bunun icabı olarak da şuur içinde maddi dünyada uygulama yapar.

Yemişin yenmesi ise maddesel tecrübe ve bilgi isteğini ifade eder.Topraktan ve güneşten beslenen ağaç (ruhsal tesir ve maddesel tesir) meyve vermiştir.Bu meyvenin yenmesi ancak bedenlenerek olacaktır.Adem’e ve Havva’ya Bilgi Ağacı’nın meyvesini yemeleri için ısrar eden yılan, onlara bu ağacın meyvelerinin tanrısallığı getireceğini söyler.”O ağacın meyvesini yediğinizde gözleriniz açılacak, iyiyle kötüyü bilerek Tanrı gibi olacaksınız.” der yani ölümsüzleşeceğini ima eder.Dünyadaki tecrübelerini tamamlayan,vazifelerini yapan insan da tekamül edecek, şuuru genişleyecektir.Burada yılanın fonksiyonu için, yılan sembolünün pozitif ya da negatif versiyonlarının olduğuna dikkat çekmekle yetineceğiz.İşte, meyveyi yediği için cennetten kovulan Adem’in öyküsü ,sembolik bir ifadeyle dünyaya doğmak,görevlerini yapmak ve tecrübesini tamamlamak için şuurunu daraltan bir varlık macerasını anlatır.Bu ağacı ters ağaç olarak da düşünebiliriz.Bu kez de kökleriyle ruhsal alemden, ruhsal plandan aldığı bilgiyi dünyaya iletecektir.Bu iki ağacı yani düz ve ters ağacı, iç içe de düşünebiliriz.Yani ruhsal bilginin madde aleminde uygulanması,maddeye aktarılması;maddeden alınan verilerin de ruhsal plana aktarılması şeklinde.Peki, acaba bu durum sembolik olarak ne şekilde ifade edilmiştir?Tabi ki Süleyman’ın Mührü ile;biri aşağı diğeri de yukarı bakan iç içe geçmiş iki üçgen ile…Süleyman’ın mührünün şüphesiz daha başka anlamları da vardır.Aslında sembolleri ve ruhsal bilgileri daima daha derin anlamlarıyla düşünmek gerekir.Kökleri yukarıda olan ağaç, kökleri gökte olan ağacın yeryüzündeki yansımasıdır.Tıpkı ışığın yeryüzüne gelip tekrar göğe yansıması gibi .Süleyman’ın mührü de böyle anlaşılabilir;ruhsal üçlü ve yeryüzündeki yansıması...

Böylece bu düz ve ters ağacı düşündüğümüzde ruhsal tesirin maddeye nüfuz ederek, madde aleminde tezahür ederek insan olarak ortaya çıkmasının söz konusu olduğunu görürüz.Aşağı bakan ağaç ya da üçgen, ruhsal olanın yani güneşin her şeyi aydınlatmasıdır.Yeryüzüne varlık olarak inen tesir, maddeyi geliştirerek, BÜTÜN VARLIKLAR AYNI ÖZE,AYNI KÖKE SAHİPTİR vazifesini yaparak gökyüzüne yönelir.BÜTÜN VARLIKLAR AYNI ÖZE,AYNI KÖKE SAHİPTİRAğaç, başka bir versiyonda “kozmik ağaçtır”tır.Tanrı bu ağaçta ikamet eder ve bu ağaç dünyanın merkezindedir.Bu yer kutsal bir yerdir, hakikatin bulunduğu yerdir.Hint geleneğinde kozmos dev bir ağaca benzetilir.Bu tasvire göre biz b ütün yıldızları, galaksileri ve üstündeki varlıkları, dev bir ağacın gövdesine,dallarına ve yapraklarına benzetebiliriz veya bir üzüm asmasının salkımları olarak düşünebiliriz.Ağaç sembolizminde, tezahür etmemiş olana ve tezahür etmiş olana ve bunların arasındaki ilişkiye, bütünselliğe ilişkin çok hoş imalar vardır.

KAYNAK-DİNLER TARİHİNE GİRİŞ, MİRCEA ELİADE
 
Üst