Tuzun evrensel sırları

Kar

Elit Üye
Katılım
24 Mar 2009
Mesajlar
637
Tepkime puanı
96
Dünyada yaklaşık yedi milyon kilometrekare tuz bulunuyor. Ama sadece kapladığı alanla, yemeklere verdiği tatla, sebze, et ve balıkların bozulmasını engelleyen koruyucu özelliğiyle değil, kutsal bir sembol olmasıyla da tarih sayfaları arasında yerini alıyor tuz.
Antik Yunan düşüncesine göre toprak, hava, su ve ateşin tümünü içerdiği için kutsal bir sembol. Birçok dinin şeytan çıkarma ayinlerinin de bir parçası. Bu kadarla kalmıyor; tuz, günümüzde birçoğu sağlık alanında olmak üzere 14 bin ayrı ürünün imalatında kullanılıyor. Bizler artık her şeyi daha çok kendi içimizden gelerek yapmaya başlamalıyız. Çocuklarınızın okula götürmesi için sevecenlikle hazırladığınız bir tost ekmeğinde, 5 yıldızlı bir otelin menüsünden çok daha fazla enerji olduğu söyleniyor.

Eskiden yemekler neden kutsanırdı? Tabi ki onlarla rezonansa girmek için. Bunun dindarlıkla hiç ilgisi yok. Bu doğayla tekrar bir olmak için, ahenkte olmak için. Bazı çiftçiler ayın ritmleriyle işlerini yaparlar. Biz bunu su ile denedik. Örn. dolunay ve yeni ayda aynı yerden su alıp kimyasal analizini yaptırdık. Sonuçta bu suların sanki farklı kaynaklardan elde edilmiş gibi bir sonuca vardık, çünkü dolunayda alınan suda çok daha fazla oksijen ve daha az nitrojen mevcuttu. Bunun sonucunda da suda farklı basınç durumlarının ve böylece de farklı mineral yapı oluştuğu görüldü. Daha derinlere indiğimizde suyun doğal bir homeopatik olduğunu görüyoruz.

Peki homeopati nedir?
Örn. D 23'e kadar (23 katı) sulandırarak, aslında orijinal maddeden suda hiçbir şey kalmamasına rağmen iyileştirebilmektir. Fakat bizim için önemli olan madde değil, bizi ilgilendiren onun enerji
içeriği. Homeopatik bir ilaç ne kadar çok sulandırılırsa daha etkili oluyor. Çünkü onu yavaşlatan madde enerjisinden arındırıp enerjilerinin rahat akışını sağladığımız için.
Buradan yola çıkarak şimdi tuz'a geçiyoruz , sözüm ona `beyaz altından - beyaz zehire'. Mutfağınızda bulundurduğunuz tuz, tuz değil, sadece NaCl. Bildiğimiz tuzun ana ögesi ne kadar çok NaCl olsa da aslında doğal tuz kimyasal olarak çok daha fazla elementten oluşuyor. Bunlarda bilinen yaklaşık 84 element, ve NaCl de bunun sadece 2 tanesini oluşturuyor. Doğa, aslında doğal olan her şeyde tamamın olmasını sağlıyor. Buna bakarak insan bedeni de sadece su ve tuzdan oluşuyor, ve bu tuz da aynı doğadaki tuz gibi bu 84 elementten oluşmakta. Ve öğrendiklerimize göre, önemli olan elementin kendisi değil, onun içerdiği enerji, enformasyonu, dalga boyu veya frekans deseni. Doğal tuzda fizik bedenimizde de bulunması gereken tüm elementler mevcut. Ve vücudumuzda herhangi bir element eksik olduğunda da bunun tuzda mevcut olduğunu biliriz.

Bu da %100 rezonans demektir. 1897 yılında, bay Schüßler (Schüßler tuzları'nın kurucusu) insan bedenlerinin yakıldığında geriye kalanın tuz olduğunu tespit etmiştir. Modern bir çöp yakma tesisine gittiğinizde depoların beyaz tuz artıklarıyla dolu olduğunu görürsünüz.. Maddeyi de oluşturan budur.
Böylece tuz da bir platonik şekil oluşturuyor. Suyun tetraeder şekli , kuvars'ın heksagonal şekli, tuzun da küp şekli var, 5 platonik şekillerden biri. Bu küp'ün içinde, kristal kafesinin içinde tüm frekans desenleri mevcut.

Bedeninizde tuz olmasaydı hiçbir düşünceyi düşünemeyeceğinizi biliyor muydunuz? Eskiden yemeklere tuz, yemeklerin tuzlanması için değil, düşünme yetisine sahip olabilmek için konulurdu. Kiliselerdeki takdis edilmiş su, belli bir titreşim karakterini aktarmak için kullanılıyor. Veya çocukların vaftiz edilmeleri örneği: çocuğa kendi içindekilerini hayatında güçlendirerek çıkarabilmesi, tanıyabilmesi için vaftiz suyu ile titreşimler verilmekte. Eskiden tuz hakları, tuz savaşları, tuz yolları diye terimler mevcuttu.

Tuz'unatom yapısı moleküler değil, elektriksel olarak görünüyor. Tuz'u suya koyduğumuzda ve çözüldüğünde, SOLE, yani bunların oluşumunun 3 . boyutu ortaya çıkıyor. Ve böylece iletkenlik meydana geliyor. Vesuyu buharlaştırdığımızda tekrar tuzu elde ediyoruz. Bu karşılıklı tesirden dolayı tuzun nötr gücü var, böylece bedende tuz ile her şeyi dengeleyebiliriz; bedenin içinde, dışında, tüm titreşim oranları tamamennötralize edilebilir.
Belki eski geleneklerden tanırsınız, yeni evlilerin evlerinin dört köşesi de tuzlanırdı, bunu da kötü ruhları kovmak veya uzak tutmak için diye açıklanırdı, o zamanın kötü ruhları bugünün negatif enerjileridir.Artık bugün sadece tuzun kristalin yapısından dolayı radyasyon durumlarını nötralize etmek mümkün olduğunu biliyoruz. Örn. atom çöpü olan radyasyon artıkları tuz depolarında saklanıyor. Bu da tuz'un sırrı, bu sır da onun geometrik şeklinde saklı. Tuz'un içinde fizik bedeni de oluşturan her tür titreşim oranının mevcut olduğu çok eskilerden beri bilmektedir.

Örn. bir başbakan, Cumhurbaşkanı Polonya'ya gezi'ye gittiğinde kendisine bir ekmek ve tuz verilir, dostluğun simgesi olarak bir misafir hediyesidir bu. Ve o kişiylede dost olunur. Masada tuz'unuzu paylaştığınız kişiyle dost olursunuz, çünkü onunla aynı frekansta titreşirsiniz. Bütün bu mitolojiler bizi düşünmeye sevk etmeli. Tuz kelimesi Latince'den `salare'den gelmekte,bu da İngilizce'de salary olarak mevcut.Eskiden Romalı bir asker beyaz altını maaş olarak paraya tercih ederdi. Haçlı seferler Kudüs'ü dinsizlerden kurtarmak için değil, Ölü deniz'de tuz haklarını elde edebilmek için yapılmıştır.

Bu beyaz altının anlamını veönemini doğru anlamak için tarihi doğru anlamalıyız. Sal kelimesi Latince'de `sol' kelimesinden geliyor, bu da Sole, yani su ve tuz'un oluşturduğu karışımın adı, yine aynı zamanda Latince'de ve İtalyanca'da Sol : güneş demektir. Böylece `sole' sıvı güneş ışığı, biyofotonlar, ışık kuvantları, anlamındadır. Bir çok insanda, bedenlerinde sodyum klorür fazlalığı olmasına rağmen, tuz eksikliği olduğunda, aslında damarlarında ışık olmadığı anlaşılmalıdır, bedenlerinde bütünselliği kaybetmişlerdir.

Dünyadaki tuzlar nereden geliyor?
Milyonlarca yıllar önce, 250 milyon yıla kadar mevcut ana deniz güneşin de etkisiyle kurumuştur. Kuruma esnasında 84 elementin elektromanyetik güçleri tuzun kristal kafesleri arasına bağlanmıştır. Enteresan olan da, bu ana denizin içindeki tuz konsantrasyonu aynı bizim fiziksel bedenlerimizde olduğu gibi oluşu , bu da %0,97. Ve yine enteresan olan, tuzun içerdiği elementlerin aynıları bedenlerimizde de mevcut. Aynı güneş ışığında olduğu gibi, kristalin `sole' karışımını belli bir ışınım oranına maruz bırakınca, birkaç haftaiçinde `hiç yoktan', aslında `her şeyden' amino asitlerin oluşmaya başladığını görüyoruz. Canlılığıoluşturan albümin yapıtaşları, yani organik yaşam oluşmaya başlıyor. Neden ? Sole'nin içinde `hiç bir şey' değilde `her şey' olduğu için !.
internet
 

daniel

Kayıtlı Üye
Katılım
18 Ağu 2010
Mesajlar
128
Tepkime puanı
28
Guzel bir konu olmus tesekkurler.

Acaba gecmis donemlerde dogan bebeklerin tuzlanmasinin altinda, acaba bu dort elementin varligi yatiyor olabilir mi diye sorasim geldi.
 

bendekiben

Elit Üye
Katılım
10 Eki 2011
Mesajlar
1,218
Tepkime puanı
199
Konum
Ankara
Guzel bir konu olmus tesekkurler.

Acaba gecmis donemlerde dogan bebeklerin tuzlanmasinin altinda, acaba bu dort elementin varligi yatiyor olabilir mi diye sorasim geldi.

Hayır 4 elementle alakası yok.Zaten yazıda 4 element değil 84 element olarak bahsedilmekte.Eskiden bebekleri tuza yatırmanın amacı bebeğin pişik olmaması ve nazardan korunmasıymış.


Yazıyı güncellemek istedim.Çünkü bazı üyelerimizin tuzun negatif enerji üzerindeki etkisini ve tuzun doğasını merak etmekteler.Umarım açıklayıcı olur.
 

göçmenoğlu

Kayıtlı Üye
Katılım
10 Şub 2010
Mesajlar
719
Tepkime puanı
128
Yaş
48
Konum
Manisa merkez
İş
Elektironik müh.
Tuz Sadece NaCl değil ki bir çok tuz çeşidide var aslında..

Asitler ve bazların nötrleşme tepkimeleri ile birleşmesi sonucu oluşan kristal yapılı katı maddelere tuz denir.
a) Tuz Çeşitleri :
NaCl → Sodyum Klorür
KCl → Potasyum Klorür
CuCl2 → Bakır Klorür
MgCl2 → Magnezyum Klorür
CaCl2 → Kalsiyum Klorür
Na2SO4 → Sodyum Sülfat
K2SO4 → Potasyum Sülfat
Al2(SO4)3 → Alüminyum Sülfat
ZnSO4 → Çinko Sülfat
CaSO4 → Kalsiyum Sülfat
CuSO4 → Bakır Sülfat
MgCO3 → Magnezyum Karbonat
Na2CO3 → Sodyum Karbonat
Mg3(PO4)2 → Magnezyum Fosfat
Na3PO4 → Sodyum Fosfat
Al(PO4) → Alüminyum Fosfat
KNO3 → Potasyum Nitrat
NaNO3 → Sodyum Nitrat
b) Tuzların İyonlaşması ve İyonlaşma Tepkimeleri :
Tuzların iyonlaşması demek, kendini oluşturan (+) ve (****–) yüklü iyonlarına ayrışması demektir.
Tuzlar, katı haldeyken elektrik akımını iletemeyip sadece suda çözündüklerinde elektrik akımını iletebilirler. Tuzlar suda çözündüklerinde (+) ve (–) yüklü iyonlarına ayrıştığı için elektrik akımını iletirler.
*NaCl (suda)(aq) → Na+ + Cl–
*KCl (suda)(aq) → K+ + Cl–
*CuCl2 (suda)(aq) → Cu+2 + 2Cl–
*MgCl2 (suda)(aq) → Mg+2 + 2Cl–
*CaCl2 (suda)(aq) → Ca+2 + 2Cl–
*Na2SO4( suda)(aq) → 2Na+ + (SO4)–2
*K2SO4 (suda)(aq) → 2K+ + (SO4)–2
*Al2(SO4)3 (suda)(aq) → 2Al+3 + 3(SO4)–2
*ZnSO4 (suda)(aq) → Zn+2 + (SO4)–2
*CaSO4 (suda)(aq) → Ca+2 + (SO4)–2
*CuSO4 (suda)(aq) → Cu+2 + (SO4)–2
*MgCO3 (suda)(aq) → Mg+2 + (CO3)–2
*Na2CO3 (suda)(aq) → 2Na+ + (CO3)–2
*Mg3(PO4)2 (suda)(aq) → 3Mg+2 + 2(PO4)-3
*Na3PO4 (suda)(aq) → 3Na+ + (PO4)-3
*Al(PO4) (suda)(aq) → Al+3 + (PO4)–3
*KNO3 (suda)(aq) → K+ + (NO3)–
*NaNO3 (suda)(aq) → Na+ + (NO3)–

c) Nötrleşme ve Nötrleşme Tepkimeleri :
Asit ve bazın birleşerek birbirinin etkisini yok etmesi ve bunun sonucunda su ve tuz oluşup ısı açığa çıkmasına nötrleşme denir.
Nötrleşme tepkimeleri sonunda ısı açığa çıktığı için nötrleşme tepkimeleri ekzotermik tepkimelerdir.
Nötrleşme tepkimelerinde; asitteki hidrojen iyonu (H+) ile bazdaki hidroksit iyonu (OH)– birleşerek suyu, asitteki (****) yüklü iyon ile bazdaki (+) yüklü iyon da birleşerek tuzu oluştururlar.

*Asit + Baz Nötrleşme Tuz + Su + Isı
*H+Cl– + Na+(OH)– Nötrleşme NaCl + H2O + Isı

Asit Baz Tuz Su
*H2+(SO4)–2 + Ca+2(OH)2– → Ca(SO)4 + 2H2O

Asit Baz Tuz Su
*HCl + K(OH) → KCl + H2O
*2HCl + Cu(OH)2 → CuCl2 + 2H2O
*2HCl + Mg(OH)2 → MgCl2 + 2H2O
*2HCl + Ca(OH)2 → CaCl2 + 2H2O
*H2(SO4) + 2Na(OH) → Na2SO4 + 2H2O
*H2(SO4) + 2K(OH) → K2SO4 + 2H2O
*3H2(SO4) + 2Al(OH)3 → Al2(SO4)3+ 6H2O
*H2(SO4) + Zn(OH)2 → ZnSO4 + 2H2O
*H2(SO4) + Ca(OH)2 → CaSO4 + 2H2O
*H2(SO4) + Cu(OH)2 → CuSO4 + 2H2O
*H2(CO3) + Mg(OH)2 → MgCO3 + 2H2O
*H2(CO3) + 2Na(OH) → Na2CO3 + 2H2O
*2H3(PO4) + 3Mg(OH)2 → Mg3(PO4)2+ 6H2O
*H3(PO4) + 3Na(OH) → Na3PO4 + 3H2O
*H3(PO4) + Al(OH)3 → Al(PO4) + 3H2O
*H(NO3) + K(OH) → KNO3 + H2O
*H(NO3) + Na(OH) → NaNO3 + H2O
d) Tuzların Özellikleri :
1- Katı ve kristal haldedirler
2- Katı halde iken elektrik akımını iletmezler.
3- Sulu çözeltileri elektrik akımını iletirler.
4- Artı yüklü (metal veya kök) ve eksi (ametal veya kök) iyonlardan oluşurlar.
5- Asit ve bazların nötrleşme tepkimesi sonucu oluşurlar.

Alıntıdır..
 
Üst