Neye İnanıyorsan O'sun Sen!

Elfangel

Kayıtlı Üye
Katılım
29 Ara 2009
Mesajlar
938
Tepkime puanı
354
“İnsanı oluşturan inançlarıdır. İnsan neye inanıyorsa odur”- The Bhagavad Gita

Zihniniz aralıksız çalışan bir jeneratör gibidir. Sürekli olarak, yaşam gücünüzü enerji demetleri halinde çevrenize aktarır durur. Yaşamınızı değiştirmek istiyorsanız, yaşam gücünüzü değiştirmeniz gerekir. Yaşam gücünü değiştirmenin yolu ise, zihninizi değiştirmenizdir.

Düşünce biçiminin değiştirilmesi, kişisel enerjinin değiştirilmesi sürecinin en hayati parçalarından birisidir. Bu işlemi yok saymak ya da “sonra yaparım” demek mümkün değildir. İnsanoğlu, en güçlü ve en etkili enerjisini inançları ve düşünceleri sayesinde üretir. Tüm duyguların kökeninde bilinç vardır. Dolayısıyla düşünce biçimini değiştirilmesi sadece enerji değişimi açısından bir gereklilik değil, aynı zamanda size güç katacak bir seçimdir. Geçmişte hedeflerinizi gerçekleştirmek için farklı yollar denemiş olabilirsiniz. Bu defa işe kaynağından başlayacağız. Kaderinizi belirleyen o güçlü enerji üreticinin -yani zihninizin- kontrolünü tamamen ele geçirme zamanı geldi.

ZİHİNSEL KARMAŞA

Birçok insan özellikle kendilerine dair düşüncelerinin ve inançlarının içine ne kadar fazla pislik, çöp biriktiğinin farkında değildir. Kimileri belli belirsiz bir huzursuzluk hissediyor, kimileri ise kronik bir şekilde kendisini suçlayıp duruyor. Bazılarımız arada bir kendine kızıyor, bazılarımız ellerinde kendilerine dair uzun suçlama listeleriyle, en ufak bir kışkırtmada kendisini sanık kürsüsüne oturtuveriyor.
Siz ne durumdasınız?
Kendinizi ne kadar sıklıkla eleştirirsiniz?
Kendi kendinize yaptığınız konuşmalara kulak kabartın ve ardından kendinize bu konuşmaların nedenini sorun. Kendinizi belki de iyi niyetle eleştiriyorsunuz ve bu yapıcı eleştirilerin, varmak istediğiniz hedefe ulaşmanızı kolaylaştıracağını düşünüyorsunuz. Örneğin; aşırı kilolarınızdan dolayı kendinizi eleştirerek zayıflama sürecini hızlandıracağınıza inanıyor olabilirsiniz. Oysa kendinizi eleştirmenizde, ulaşmak istediğiniz sonuçları değil, sizi eşit oranda eleştirecek birilerini kendinize çekmenizden öte bir işe yaramayacaktır.
Kişinin kendisini kabullenmesi, elbette her şeyi olduğu gibi kabul etmek zorunda olması anlamına gelmiyor. Kendinizi yargılamaktan vazgeçerseniz, kendinize dair değiştirmek istediğiniz şeyleri, kendinizi utandırmadan anlatabilirsiniz.
Aynı şey enerji değişimi içinde geçerlidir. Geçmişte ürettiğiniz enerjiden, kendinize çektiğiniz insanlardan dolayı, kendinizi suçlamayın. Bu tutum, daha iyi şeyler çekme niyetinizi sabote etmekten öte bir işe yaramaz. Eski alışkanlıklarınızdan ötürü kendinizi dövmeniz, bu alışkanlıkları sürdürmenize yol açar.
Kendi kendinize yaptığınız olumsuz eleştiriler, acı verici gerçeklerle yüzleşmenizi sağlamaz. İşin aslı, gerçeklere genellikle şekilde düşünerek de ulaşamazsınız. En temel gerçeğinizi, yani değerinizi, ancak korkudan ve kendinizi suçlamaktan kurtulduğunuzda anlayabilirsiniz. Yaşamınıza aşkı sokmanın, büyütmenin en iyi yolu da, değerinizi anlamanız ve benimsemenizdir.
Aşkın enerjisinin beslenip büyütüldüğü bir ortamda, kişinin kendisini eleştirmesine, suçlamasına izin verilmemelidir. Sevilmek istiyorsanız, öncelikle kendinizden nefret etmekten vazgeçmelisiniz. İster bilerek yapıyor olun, ister farkında olmadan, bu huyunuzu değiştirmelisiniz. Bu çabayı, bir öncelik ve alışkanlık haline getirmelisiniz. Unutmayın, yasa çok açıktır; enerji mutlaktır. Kendinizle farklı yollardan ilişki kurmanın yollarını öğrenmediğiniz sürece, başkalarının sizinle ilişki kurma biçiminin değişmeyeceği de kesindir.
Kendinizi algılama biçiminiz, bir enerjidir. En az yaydığınız koku kadar etkili bir enerji hem de. Ortalıkta bir çöp bidonu gibi dolaşarak, doğru insanı bulmanız ve etkilemeniz mümkün değildir. Aynı şekilde zihninizi ve kalbinizi, kendinize dair pis, kötü kokulu düşüncelerle doldurduğunuzda da, doğru insanı etkileyemez, birlikte olduğunuz insandan da güzel muamele bekleyemezsiniz. Böyle bir şey kesinlikle mümkün değildir.

İnternetten Alıntı
 
Üst