Davranış Bozuklukları ve Çözümleri...

PESS

Kayıtlı Üye
Katılım
14 Eyl 2010
Mesajlar
446
Tepkime puanı
136
Konum
Mersin
İş
Dans EÄŸitmeni , Grafiker
KÜFÜR
Küfür üç temel gruba ayrılır.
-Ya beddua etmek yada birine zarar verilmesi dileğini yansıtan konuşma biçimi
-Cinsel içerikli küfürler, müstehcen konuşmalar
-Kişiliğe yönelik küfürler. Manyak, salak...

NEDENLERİ
§ Dikkat çekme:Bazı çocuklar ana-babadan yeterli ilgiyi göremiyorlarsa, dikkat çekmek için küfrederler.
§ Sarsılma: Bazı çocuklar için yetişkinleri Sok etme, rahatsız etme eğlenceli olabilir.
§ Ağızdan kaçıverme:İnsanlarda engellenme yada kızgınlık hissedildiğinde yada fiziksel bir gerginlik olduğunda küfümün ağızdan çıkıvermesi çok doğaldır. Çok engellenen, yasama alanı çok daraltılan çocuk, kızgınlık olarak küfredebilir.
§ Savunma:Bazıları için kötü söz söyleme bir savunma davranışıdır.Küfür etmenin tam anlamıyla yasak olduğu çevrede yetişenler, isyan ederek bağımsızlıklarını göstermek isterler.
§ Olgunlaşma:Badende çocuklar yetişkin olmanın bir sembolü olarak, kötü söz söylerler.
§ Akranları tarafından onaylanması:
§ Çocukça bir zevk:Küçük çocuklarda banyo ve ona ilişkin konuşmak, çocuklarda bir tür çocuksu seksüel zevk alma durumu ortaya çıkarmaktadır.

NEDENLERİ NE YAPILMALIDIR ?
§ Örnek oluşturma:Eğer kaba ve küfürlü bir konuşma eğilimini kendinizde engelleyebiliyorsanız, çocuğunuzda bu kontrolü sizi taklit ederek öğrenecektir.
§ Dürtülerini ifade edebilme:Eğer çocuk, size olan kızgınlıklarını rahatlıkla dile getirebiliyorsa, bu özgürlüğe sahip ise, olumsuz duygularını belirtmek için daha az küfürlü sözcük kullanacaktır.
§ Tartışma:Bu kelimeler bir kağıda yazılarak tanımlanır ve daha sonra tartışılır.
§ Önemsememek:Çocuklar kötü sözcükler kullandığında,anne-babalar bu duruma pek fazla üzülüp şaşırmıyorlarsa, çocukların bu sözcükleri söylemeleri için bir nedenleri kalmayabilir.
§ "Dilsizlik Oyunu":Ana-babalar böyle durumlarda Şoke olmaktan çok, sessizlik oyunu oynayarak çocuğu yönlendirebilirler. "senin kullandığın kelimenin anlamı nedir?", "anlamıyorum", denilerek çocuktan yanıtlaması istenir.
§ Yaratıcı olmaya özendirmek:Yaratıcı uğraşlar, yazınsal faaliyetler, spor vb. Yaratıcılığı artırıp kötü söz kullanımını engeller.
§ Kötü sözcüklerin yıpratılması:Çocuk bu kelimeyi kullandığında 5 dakika boyunca bu kelimeyi söylemesini isteyin. Büyük olasılıkla bir daha kullanmayacaktır. Söylemek istemediği zaman, ancak kötü sözcüğü kullanmaktan dolayı verilen cezayı uyguladıktan sonra, istediğini yapabileceğini söyleyin.
§ Ciddi cezalandırmama:Eğer çocuğunuma:Eğer çocuğunuırarak, tehdit ederek cezalandırırsanız; çocuğunuz bu kelimeleri yakalanıp cezalandırılmamak için, gizlice kullanmayı öğrenir.
§ Uygun olmayan bu sözcüklerin yerine, uygun kabul edilebilir sözcükler kullanması için çocuğu bilgilendirmek gerekir.Çocuk olumlu sözcük kullandığında, çocuğun övülmesi teşvik edilmesi gerekir.



ÇALMA
Çalma, kendine açıkça ait olmayan bir eşyayı izinsiz olarak alıp ona sahip olmasıdır. Başlangıçta davranış bozukluğu ölçütlerini ele almıştık. çocuğun dönem özelliklerini iyi bilmemiz gerekir.
Ör; 2yaşındaki bir çocukta sahip olma kavramı gelişmediği için, her şeyin kendisinin olduğunu düşünür. Senin, benim,onun kavramlarını ayırt edemez. Çocuk zamanla kendisinin olanla olmayanı ayırt etmeye başlar, ama bencil tutumu uzun süre devam eder. 3-4 yaşlarında çocuk sormadan bir şeyin alınmayacağını bilir, ama karşı koyamaz. İlkokulun1.-2. Sınıflarında çocukların birbirlerinin renkli kalem, silgi vb. Gözü kalır. Bu yaşlardaki diğerlerinin eşyalarını alma davranışını çalma olarak kabul etmiyoruz.
Okul çağlarında görülen ve sık tekrarlayan çalmalar üzerinde önemle durmak gerekir. 10 yaşından sonra sürekli olarak devam ederse bu çocukta ciddi bir duygusal bozukluğun göstergesidir ve profesyonel yardım almak gerekir.

NEDENLERİ
1- Çocuğa yeterli harçlık verilmemesi: Çocuğun temel ihtiyaçlarının karşılanmaması
2- Çocuğun hayatında önemli bir yoksunluk: Böylece çalma sembolik olarak ana-babanın sevgi, ilgi eksikliğinin yerini tutar. Sevilmediğini düşünen çocuk, ilgi çekmek için çalabilir. Bazen ana- baba kaybından sonrada ortaya çıkabilir. Genellikle çalma davranışı gösteren çocukların, alkolik veya suçlu ana-babalar tarafından yetiştirildiği ve ihmal edildiği belirlenmiştir.
3-Çocukta mülkiyet fikrinin gelişmemiş olması:
4-İntikam almak: Ör; basarili bir çocukla kıyaslanan bir çocuk, ondan intikam almak için eşyalarını alabilir. Çocuk otoriter ana-baba yada öğretmenden intikam almak için de çalabilir.
5-Ana-babanın çocuğun yaptığı bu davranıştan bilinç altı zevk alması: Çocuk bunu hisseder ve çalmaya devam eder.
6-Çocuk özdeşleşmek için kendine kötü örnek seçmiş olabilir:Çocuk bir grubun onayını almak için yapabilir.Amaç çalmak değil, başkalarını yaranmaktır.
7-Özgüvenini artırmak için:Bazı çocuklar kendi güçlerini, erkekliklerini kanıtlamak için yaparlar.
8- Çocuğun anne-baba ile hesaplaşmasının bir yolu olabilir:
9-Depresyon, yeni doğan kardeşe duyulan kıskançlık veya öfkenin çocukta yarattığı stresin göstergesi olabilir.Ör; esine kızan bir annenin Çocuğa bağırması

NASIL ÖNLENİR?
1-Değerleri Öğrenmek:Çocuğa dürüstlük ve başkalarının mülküne önem verme öğretilmelidir.Anne-baba örnek olmalıdır.
2-Örnek oluşturma: Önce anne-baba Çocuğa örnek olmalıdır. Başkasına ait eşyalar alınmamalı, bulunmuş eşyalar geri götürülmeli, diğer insanlar kandırılmamalıdır. Otelden havlu alan baba örneği ver.
3-İletişimi Güçlendirmek:Eğer evde çocuk yakın ilişkiden yoksunsa, yeterli zaman ayrılmıyorsa, aile bireyleri arasındaki ilişki güçlendirilmelidir
4-Çocuğa belirli bir miktarda harçlık verilmelidir.çocuğun gereksinimlerini karşılayabilecek belirli bir harçlık mutlaka verilmelidir.Çocuk ihtiyacı olduğunda tekrar alabileceğini bilmelidir.Kumbara anlat.
5-Mülkiyet hakları:Çocuğa ihtiyacı olduğunda , kendisine ait olmayan bir eşyayı nasıl ödünç alabileceği ve bunu nasıl geri vereceği öğretilmelidir.
6-Etrafta bozuk para gibi cezbedici eşyalar bırakılmamalıdır.
7-çocuğun kendisine ait eşyaları olmalıdır.çocuğun en azından bir kaç eşyası olmalıdır.Anne-baba çocuğun eşyalarını kullanacağı zaman ondan izin almalıdır.
ANA-BABA TUTUMLARI
Çocuklarda görülen davranış bozuklukları arasında ana-babaları en çok endişelendiren çalmadır. Çünkü, bu davranışı tipik suçlu davranışı olarak görürler ve korku duyarlar.Ana-babalar genellikle Su tepkileri gösterirler.
-çocuğu cezalandırma, dayak
-polisle korkutma
-Çözüme yönelik birsek yapmama.
Peki çalma davranışı gösteren Çocuğa nasıl davranalım?

NASIL DAVRANILIR?
1-Aşırı tepki göstermemek gerekir.Kesinlikle fiziksel ceza verilmemelidir. Ana-baba bağırıp çağırmadan, olayı onaylamadığını göstermelidir,
2-Çocuğu kötü olarak damgalamamak gerekir. Çocuğun sadece o andaki yaptığı davranış eleştirilmelidir.
3-Çocuğun aldığı eşyayı geri vermesi sağlanmalıdır. Çocuk aldığı eşyayı kendisi özür dileyerek geri vermelidir. Eğer eşya kırılmış yada bozulmuşsa yenisi alınmalı ve parası çocuğun harçlığından ödetilmelidir.Çocuğun harçlığı tamamen kesilmemelidir.
4-Çocukla konuşarak, sorun çözme yöntemi denenebilir. Çocuktan bu durumu net bir Şekilde tanımlaması istenir.Ör; "eşyayı alırken aklından neler geçiyordu?" Diye sorabilirsiniz.
5-Çocuğunuzun hatalı davranışı iş yaparak ödemesini sağlayın."Ali arkadaşının kalemini almana çok üzüldüm. Kuralı biliyorsun. Yalnızca sana ait eşyalara sahip olabilirsin. Şimdi arkadaşına kalemini geri vereceksin. Kuralı bozduğun için Bazı işler yapmanı istiyorum.Balkonu yıkayacaksın" Eğer çocuk yapmak istemezse o zaman sinirlenmeden "ya söylediklerimi yaparsın yada istediklerini yapma hakkını kaybedersin "diyebilirsiniz.
6-Şüphelenilen durumlarda çocukla konuşmak gerekir."Benim cüzdanımdan para alıp almadığından emin değilim, fakat sana çok gerektiği için aldıysan ve Eğer geri verirsen seninle gurur duyacağım. Benim seninle gurur duymamdan daha önemlisi senin kendinle gurur duyman."Şeklinde bir konuşma aldığı eşyayı geri vermesini sağlayabilir.

TIRNAK YEME
Tırnak yeme ve parmak emme alışkanlığı, tırnak yeme alışkanlığına çoğunlukla 3-4 yaşlarından önce başlamaz. (Çok ender olarak 5 aylık gibi erken bir dönemde görülebilir). Çocukların % 33’ünde tırnak yeme davranışı görülür. Bu oran erken ergenlik çağına kadar sürer. Ergenlik çağında Tırnak yiyen çocukların sayısı % 40-45’e yükselir. Yani ergenlik çağına doğru çocukların hemen hemen yarısı Tırnak yeme davranışı gösterir. Bunun nedeni olarak gençlerin çevreden onay görmemeleri olarak değerlendirilir. Ayrıca Tırnak yiyen çocukların ailelerinin çoğunda Tırnak yiyenlere rastlanmaktadır. Bunun içinde Tırnak yemenin bir taklit olduğu ve büyükleri taklit etmek suretiyle öğrenildiği ileri sürülmektedir. Ergenlik çağında sosyal onay görenlerin çoğu bu alışkanlığı terk etmektedir.
Tırnak yemek bazen ayak parmaklarını ısırmakla ve ayak tırnaklarını el parmaklarıyla yakalama ile ilişkili görülmektedir. Ayak parmağı tırnağının yenilmesi ve ısırılması hemen hemen sadece kızlarda görülmektedir.

NEDENLERİ ;
Tırnak yeme davranışından çok bu davranışa neden olan olayları saptamak gerekir.
Bu davranışın altında yatan sebepler parmak emmede olduğu gibi çoğunlukla psikolojik rahatsızlıklardır.
Alışkanlık daha çok baskı altına alınmış heyecanların ilgilendiği durumlarla olup, çocuk bunun arzu edilmeyen bir davranış ve Alışkanlık olduğunu anlayınca kökleşmekte olduğu görülmektedir.
Tırnak yeme bir güvensizlik belirtisi olarak kabul edilir. Aile içinde aşırı baskılı ve otoriter bir eğitimin uygulanması, çocuğun sürekli azarlanarak eleştirilmesi, kıskançlık, yeterli ilgi ve sevgi görememe sıkıntı ve gerginlik başlıca nedenlerdir.
Anne babanın yaşantısı da önemli bir etkendir. Anne baba geçimsizlikleri anne babanın sık sık kavga etmesi ailedeki sorunlar çocuklarda Tırnak yeme gibi davranışlara neden olur. Bunun yani sıra anne babanın aşırı kaygılı olması çocuğu aşırı derecede koruyup kollaması Ayrıca anne babanın çocuklar arasında ayrım yapması çocuklar arasında kıskançlığa yol açar. Bu da dolaylı Şekilde kendini Tırnak yeme olarak gösterir. Tırnak yeme daha önce belirttiğimiz gibi taklit yoluyla da edinilebilen bir davranıştır. Ailede herhangi bir bireyin Tırnak yeme davranışı göstermesi doğal olarak çocuğun ilgisini çekecektir. Ayrıca Tırnak yeme davranışı olaylara bağlı olarak gelişebilmektedir. Çocuğu tedirgin eden herhangi bir olay veya çevrede onun için hoşnutsuzluk yaratacak herhangi bir durum bu davranışı göstermesine yol açar.

ALINABİLECEK ÖNLEMLER
En etkili yöntem 3-4 yaşlarına kadar bu alışkanlığın anne baba tarafından görmezlikten gelinmesidir. Daha sonra bu Alışkanlık devam ederse; çocuğun gerginlik ve uyumsuzluk nedenleri iyice araştırılmalı ve bunlar saptanarak çözüm getirilmeli. Çocuğu azarlamak, korkutmak, ceza vermek gibi zorlayıcı yöntemlerin uygulanması yararlı olmamaktadır. Hatta kimi zaman daha ağır duygusal problemlerin çıkmasına neden olabilir.
Çocukları korku kaygı yaratacak durumlardan uzak tutmak gerekir. Küçük çocukların kaygı korku verici televizyon filmlerini izlemeleri, kavgalı olaylarda bulunmaları çocuğu heyecanlandıracağı için sakıncalıdır.
Tırnak yiyen çocuklara geceleri yatarken eski hafif eldivenleri giydirmek. Çocuk gece tırnaklarını yemek veya ısırmak istediğinde hatırlatıcı olması bakımından yararlı olabilir. Parmak ve tırnağa acı fakat zararsız bir sıvı sürülebilir. Bu hem hatırlatıcı ve hem de tırnağını ağzına götürdügü zaman acı ile birleştiğinde terk etmeye yardımcı olabilir.
Çocukların ilgisi başka yöne çekilebilir. Sinema, televizyon izlerken veya radyo dinlerken onun ağzını çiğneyecek bir şeyle meşgul etmek tırnak yemenin ve ısırmanın yerine gelecek bir etkinlik olabilir. Çocukları ara sıra başarılarından dolayı ödüllendirme bazı durumlarda yarar sağlayabilir. Ancak bunun kısıtlı ve uygun şekilde kullanılması gerekir. Aksi takdirde çocuk yeni ödüller almak için bunu kullanabilir. Tırnak derin kesilebilir. çocuğun kendi tırnak bakımıyla uğraşması da yararlı olabilir. Bunun içinde Çocuğa manikür ve pedikür malzemeleri alınabilir.
Son söz ve bir önlem olarak Tırnak yemenin ve ısırmanın çok kötü bir Alışkanlık olmadığı ve bunu isteyenlerin kolaylıkla terk edebilecekleri çocuklara anlatılmalıdır. Çocuk buna inandırıldığı zaman bu alışkanlıktan vazgeçmek için çaba gösterecektir. Çünkü diş etkenler çocuğun bu alışkanlıktan vazgeçmesine fazla etkili olmamakla Bazı hallerde alışkanlığın kökleşmesine ve başkalarını kızdırmak ve huzursuz etmek için bir araç olarak kullanılmasına neden olmaktadır.

PARMAK DİL EMME
Parmak emmeye benzer bir faaliyette dil emmedir. Dil emme çocuk parmak faaliyetinden alıkonulduğu zaman çocuğun sık baş vurduğu bir harekettir. Bunu her tür çocukta görmek mümkündür. Bu Alışkanlık zararsızdır. Genellikle 2 yılda kaybolur.(D. Çağlar-1981) Çocuklarda görülen hastalıkların pek çoğu parmak emmeye bağlıdır diyorlar. Başka bir deyişle parmak emmeyi Bazı sapınçlarla ilgili bulanlar varır. Parmak emmenin damak bozukluğuna, damak ve diş deformasyonlarına ,hava yutmalarına, bağırsak iltihabı rahatsızlılarına, Ağız hastalıklarına sebep olduğu söylenir. Bunlar arasında parmak emmenin dişlerin uygunsuz yerleşmesine sebep olduğu söylenir. Fakat parmak nasırının oluşmasına sebep olmaz. Hiçbir parmak hastalığına da sebep olduğu görülmemiştir. Bu Alışkanlık zararlı olarak ta bilinmez. Yukarıda belirtilen hiçbir hastalığında nedeni olduğu kanıtlanmamıştır. Çünkü yukarıda sıralanan deformasyonlara parmak emen ve parmak emmeyen çocuklarda aynı sıklıkta rastlanmaktadır. Pis parmağın emilmesi mikropların ağızdan girmesine sebep olur. (D Çağlar 1981)

EMZİRİLEN BEBEKLERDE PARMAK EMME
Annesini düzenli ve yeterince emen bebeklerin diğer yaşıtlarına göre daha az parmak emdiklerini söyleyebiliriz. Genelde anne göğsünün boşalıp boşalmadığını bilmez bu işi bebeğe bırakır. Bir bebek biberondaki sütü bitirince biberonu bırakır. Çünkü o havayı emmek istemez. parmağını emmeye çalışan bir bebek hakkında akla gelecek ilk soru “Eğer bırakırsa, bebek daha uzun süre meme emer mi?” Olacaktır. Bu soruya cevap bulabilmek için anneler uygun zamanlarda bebeğin 30 veya 40 dakika meme emmesine müsaade etmelidir. Bebek göğüsteki sütün çoğunu 5 veya 6 dakikada emer. Geri kalan zamanlarda ise emme arzusunu doyuruyordur. Damla halinde gelen süt onu kandırmaktadır. Başka bir ifade ile bebek 35 dakika meme emse 20 dakika emzirilmekten alındığında birazcık daha süt içebilir. Memen emen bir Çocuğa istediği kadar emmesi için izin verilince neticeler şaşılacak kadar değişik olur. Bir beslenmede memeyi 10dakikada bırakan bir bebek bir başka beslenmede 40 dakika emmeye emmeye kalkışacaktır. Bu da meme emmenin bebeğin kendi ihtiyaçlarına göre ayarlayabileceğinin bir göstergesidir. (S. Gider-1998)
Emme isteği yeterince doyurulamayan bir çocukta başlangıçta görülen parmak emme alışkanlığına zamanla başka hareketlerde eşlik edebilir. Çocuk kulağını tutabilir, başını sallayabilir, saçını çekebilir, Bazen de eşlik eden hareketler parmak emme kesildikten sonra sürebilir. (S. Gider 1996) Parmak emmede çocuklar bir haz elde etme doyum sağlamak için yaparken, Tırnak yiyen çocuklar ise gergin, kolayca heyecanlanan ruhsal psikolojik sorunları olan çocuklarda görülür.

PARMAK EMMENIN DÜZELTİLMESİ İÇİN ALINACAK ÖNLEMLER
Anne ve babaya parmak emmenin zararsız bir faaliyet olduğu açıkça anlatılmalıdır. Parmak emmenin biraz önce değindiğimiz gibi diş deformasyonlarına sebep olmadığı, bir hastalık mahiyetinde olmadığı açıkça anlatılmalıdır. Çünkü halk arsında parmak emmenin günah olduğu, çocukların mastürbasyon gibi bozuk bir cinsel haz aracı olarak yaptıkları hatta dini bakımdan büyük bir günah sayılacağı ve sayıldığı kanısı hakimdir. Bu batıl inançların silinmesi alınacak tedbirlerin başında gelir. Çünkü buna inanan anne, baba ve aile büyükleri ömür boyu sürecek bu kötü alışkanlıktan çocuklarını vazgeçirmek için çok şiddetli tedbirlere başvururlar. Hatta çocukların parmaklarına acı biberler sürenler, dayak atanlar, ellerini kollarını arkadan bağlayanlar,eline parmaklarına iğne batırıp onlar unutamayacakları acı verecek cezalar uygularlar. Bu tenkitler, azarlamalar, dayak atmalar, parmağa acı sürmeler çocukta olumsuzluğun yükselmesine neden olabilir. Anne babayı rahatsız etmek için bir davranış olarak kalmasını pekiştirebilir.(D. Çağlar-1981)
Parmak emme kendi basına çocuklukta ve sonradan uyumu etkileyen bir Alışkanlık değildir. Özel bir düzeltici tedbir olmayı da gerektirmez. Ancak parmak emmeye başlayan veya bunu Alışkanlık haline getirmiş çocuklara bu alışkanlıkları terk etmeleri için uygun olmayan tedbirlerin, cezaların uygulanması sonucu bir çok uyum ve duyusal problemlerin ortaya çıkmasının nedeni olabilir. Basit bir Alışkanlığı terk ettirmek için uygulanan metodular durumla ilgisi olmayan yeni ve kronik Bazı uyum bozukluklarına sebep olabilir. (D. Çağlar-1981)


ALT ISLATMA (Enuresiz)

Çocuklar genellikle iki yaş civarında büyük tuvaletlerini, iki-üç yaş dolaylarında da küçük tuvaletlerini kontrol ederler. Altını ıslatma olayının duygusal ve bedensel bozukluklarla ilgili nedenleri vardır.

NEDENLERİ ;
Böbrek, sidik torbası ve boşaltım yollarındaki bozukluklar.
Bağırsak kurtları.
Epilepsi nöbetleri.
Omurganın alt taraflarında çatallı diken denilen bir bozukluğun olması. Bu tür çocuklarda uyku derindir. Yukarıda sözü edilen yapısal bozukluklar sonucu derin uykuda sidik torbasının büzücü kasları gevşemekte ya da içten gelen işeme uyarılması çocuğu uyandırmaya yetmemektedir.
Soya çekim.
Kıskançlık. Özellikle küçük kardeşini kıskanması sonucunda bebekliğe dönmek ve O'nun gibi ilgi görmek istemesi. Sevgi ve ilgiyi anne-babanın çocuklarına eşit olarak ayarlayamaması karşısındaki kıskançlık tepkileri.
Anne-baba geçimsizliği.
Erken ve baskılı tuvalet eğitimi, çocuğun altını ıslatma durumundan dolayı ayıplanması, hor görülmesi, cezalandırılması, altını ıslatmaması için korktulması.
Anne-babanın çocuğa sert davranması, şiddetli cezalar vermesi (dayak, azarlama, bazı isteklerden mahrum etme, odaya kapatma vs.) veya gereken ilgi, sevginin verilmemesi.
Çocuklarda derin, dalgın uyku ve korkulu rüyalar. Çocuğun psikolojik ve sosyal özürlerine karşı tepki göstermesi. (Örneğin; Çevreden bazı çocukların görünürdeki bazı kusur ve davranışları alay konusu edilir). Çocuk buna karşı altını ıslatma biçiminde tepki gösterebilir.

ÖNLEMLER ;
Altını ıslatma bedensel bozukluklardan ileri geliyorsa, çocuk tıbbi muayenelerden geçirilip, tedavi yoluna gidilmelidir.
Gece işemesi genellikle uykunun ilk saatlerinde olur. Özellikle çocuğun 7 yaşından önce gecede 1-2 kez tuvalete kaldırılması yararlı olabilir. Genellikle hangi saatlerde altını ıslattığı tesbit edilmeli ve o saatlerde tuvalete götürülmelidir.
Akşam yemeklerinde ve gece yatmadan önce çocuğa sıvı gıdalar verilmemeli. Her gece yatmadan önce tuvalete gitmesi sağlanmalıdır.
Akşam yemekleri fazla ağır olmamalıdır. Sindirimi güç olan yiyecekler çocuğun uyku düzenini bozar. Rüya ile karışık olan bu düzensiz uyku içinde de çocuk altını ıslatabilir.
Altını ıslatan çocuğun yatağı mutlaka her zaman temiz olmalı, her defasında değiştirilmeli, yatağı ve çarşafı korumak için altına muşamba vs. konulmamalıdır.
Çocuk her gece yatağına sevgi ve sevecenlik ile götürülmeli, yatağının temiz olduğu çocuğa belli edilmeli, ancak açıkca söylenmemelidir.
Altını ıslatmadığı günler sayılarak ve ödüllendirilerek takvim tutma yöntemi ile kuru kalkmaya özendirilmelidir.
Alınan tüm önlemlere karşın yine altını ıslatmaya devam ederse, durum ne olursa olsun çocuğun temizliği söylentisiz yapılmalıdır.
Sayın anne ve babalar! Şunu anımsamakta yarar var. Altını ıslatmanın cezalarla, korkutmalarla giderilmesi mümkün değildir. Bu önlemler aksine olumsuz sonuçlar yaratır.

DIŞKI KAÇIRMA (Enkoprezis)

Dört yaş üzeri çocuklarda dışkının giysilerine ya da uygunsuz herhangi bir yere kaçırılmasıdır. DSM-IV tanı ölçütlerine göre konstipasyonlu ve konstipasyonsuz olarak iki tipi tanımlanmıştır.

SIKLIK;
Batı kültüründe 4 yaşındaki çocukların %95’inin, 5 yaşında ise %99’unun dışkı kontrolünü kazandığı kabul edilmektedir. Enkoprezis 7 yaşında %1.5, 10-11 yaşlar arasında %0.8 olarak bildirilmektedir.

NEDENLERİ ;
Bozukluk değişik şekillerde ortaya çıkmaktadır. Yeterli tuvalet eğitimi verilmemesi ya da bu eğitime yeterli yanıt alınmaması şeklinde olabilir. Bu durumda barsak kontrolü hiç kazanılmamıştır. İkinci şekilde ise ruhsal bir bozukluğa bağlı olarak, fizyolojik barsak kontrolü normal olmasına rağmen uygun yerlere dışkılamayla ilgili kurallara karşı isteksizlik, direnç ve başarısızlık vardır. Fizyolojik olarak dışkıyı tutamamanın sonucu ortaya çıkan son durumda ise barsak içeriğinin birikmesine bağlı olarak kaçırma ve uygunsuz yerlere dışkılama görülebilir. Bu ebeveyn-çocuk arasındaki tuvalet eğitimi çatışmasından ya da ağrılı dışkılama nedeniyle dışkının tutulmasından kaynaklanabilir. Bozukluğa yol açan nedenler:
Fizyolojik etkenler: Sfinkter kontrol bozuklukları, sıvı ya da yarı sıvı durumundaki dışkının kaçırılmasına yol açan kabızlık, psikojenik megakolon, tuvalet eğitiminin verilmemesi veya tamamlanmaması, DEHB nedeniyle tuvalet alışkanlığının gelişmemiş olması ve depresyon sayılabilir.
İlişkisel etkenler: Ebeveynden kaynaklananlar: babanın uzaklığı, annenin ise nevrotik özellikleridir. Özellikle annenin tuvalet eğitimindeki ya aşırı katı tutumu ya da aşırı gevşek ve aldırmaz tutumu örnek verilebilir. Çocuktan kaynaklananlar: nörolojik, bilişsel ve fiziksel gelişme gerilikleri, tuvalet ve tuvalete gitme ile ilgili mantık dışı fantezi ve korkular ile çocuğun genel olarak inatçı tutumu içinde tuvalet eğitiminde de direnmesidir.
Çevresel etkenler: Aile içi bozuk etkileşim, anne-çocuk ilişkilerindeki bozukluklar ve aile dışı diğer çevresel etkenler ayılabilir. Aile dışı çevresel etkenlerden ise çocuğun ya da birincil bakım veren kişinin önemli hastalıkları, çocuğun stres olarak algılayabileceği önemli değişiklikler ile çocuk ve aileyi etkileyen önemli yaşam olayları sayılabilir.
Organik nedenler: Anal ya da rektal dışa atım dinamiklerindeki bozukluklar sayılmaktadır. Bu başlık altında, rektal ya da anal bölge stenozları, düz kas hastalığı, anal fissür, rektal prolapsus, konjenital aganglionik megakolon, gastrointestinal enfeksiyonlar, spina bifida ve endokrin nedenlerdir.

Ayırıcı tanı ve eşlik eden bozukluklar ;
Yukarıda belirtilen organik nedenlerin tümünün ayırıcı tanıda göz önünde bulundurulması gerekmektedir.
DEHB; karşı gelme bozukluğu ve davranım bozukluğu ile enürezis ve masturbasyon enkoprezise eşik edebilmektedir. Enkoprezise eşlik eden hiperaktivite oranı %23.4 olarak bildirilmektedir. Enkoprezisi olan çocuklarda bozukluğa bağlı sosyal etkinliklerden kaçınma, özgüvende azalma gibi sorunların yanı sıra, bulaştırdıkları çamaşırlarını saklama gibi davranışlarda gelişebilmektedir.

Tedavi ;
Çocukların %78‘i eğitimsel, davranışsal ve fizyolojik girişimlere yanıt verirler. Ailedeki sorunların ya da gerginliklerin giderilmesi belirtilerde azalmaya neden olmaktadır. Enüreziste olduğu gibi takvim tutması önerilir. Konstipasyonla giden tipinde oral laksatif ve rektal katartikler ile liften zengin diyet önerilebilir. İlaç tedavisi olarak düşük dozda imipramin kullanımının da yararlı olabileceği bildirilmektedir.


Kaynak : Psikoloji siteleri kendi derlemem

 
Üst