Astral Seyahat (Tüm yazılar)

hfcy

Kayıtlı Üye
Katılım
12 Ağu 2010
Mesajlar
330
Tepkime puanı
47
Konum
istanbul
İş
öğrenci
ASTRAL SEYAHAT HAKKINDAKİ TÜM YAZILARIN ÖNEMLİ YERLERİNİ ALIP ÖZETLİYELİM DEDİM VE SONUCU SİZİNLE PAYLAŞIYORUM :)


Astral seyahat yapabilmek için önce yapmanız gereken daha doğrusu başarmanız gereken başka olgular var.Farkındalık ve meditasyon.Bu iki olguyu iyi idrak edemezseniz Astral seyahati başarabilmeniz neredeyse imkansızdır. Ancak istemsiz olarak çıkışlar gerçekleşebilir.Çünkü "HİÇBİRŞEY DÜŞÜNMEMENİN" ne olduğunu bilmek yetmez,yaşamak gerekir.

Sanırım bir çok arkadaşımız astral denemelerinde bulunuyor fakat başarısız oluyor. Denemelerde bulunmanız sizin kordonunuzu gevşetmenize yardımcı olur. Astral seyahate ilk denemelerde neredeyse kimse çıkamaz.

Astral Meditasyon ve Ters Düşünme:

Artık sırt üstü yatmayı hafif sağa dönük olmayı yorgun ama uykulu olmamanın gerekliliğini hepiniz anlamışsınızdır. En uygun zamanlama sabah kalktıktan sonra yataktan çıkmadan tekrar kendinizi uyumaya zorlamanızdır. Üstünüzü örtmemeniz gerektiğini ve ellerinizi yanlara koymayı ayaklarınızı üst üste koymamayı da bunlara ekleyelim. Mümkün olan en rahat pozisyonda durmanız gerekmekte. Sola yani kalbinizin bulunduğu bölüme yatık bir şekilde denemeler yani kalp tarafına yatış tavsiye edilmez sebebi tamamen dikkatinizi kalp atışlarınızın dağıtabilecek olmasıdır. Sağa dönük yatışlarda da çıkılabilmektedir. İlk etapta sırtüstü yatmak en güzelidir.

Meditasyon; hiçbir şey düşünmemek ve yok olmak anlamlarına gelmektedir. Meditasyonun mantığı budur. Basit bir şekilde meditasyon basit bir nesneye odaklanılarak yapılır. Bu nesne gerçek olabileceği gibi hayalide olabilir. Gerçek nesne olarak en yaygın kullanılan mum ateşidir. Mum ateşine bir süre baktıktan sonra gözlerinizi kapatırsınız, mum ışığını hala görebilir ve gittikçe uzaklaştığını hatta çeşitli şekiller aldığını fark edersiniz. O şekilleri değiştirerek mesela mum ışığını bir dağa dans eden bir insana uçan bir kuşa dönüştürerek beyin frekansınızı düşürür ve düşünmemeyi başarabilirsiniz. Astral seyahatte de buna benzer bir durum vardır. Durgun nesneler de kullanabilirsiniz.

Basit bir örnek olarak gül kullanılabilir ya da herhangi bir çiçek bir çiçeğe gül ya da papatya gibi bir süre bakın fakat ortamın ışığı az olmalıdır. Gözlerinizi kapattığınızda 5 dakika kadar sonra çiçeği görmeye devam edersiniz ve sırt üstü pozisyonda o çiçeğin yeni doğduğunu açtığını büyüdüğünü o çiçeğin başına neler geldiğini hayal edersiniz bir süre sonra çiçekten başka düşünce kalmaz kafanızda ve çıkış gerçekleşir.

Ters düşünme yöntemi ise çok etkili bir yöntemdir. Uğultular ve çınlamalar başladığında lokal çıkışlar yapmaya başlayıp göbek deliğinize bağlı olduğu varsayılan gümüş kordonu gevşetme ve hissetmeli, göbek çakranızda bulunan enerjiyi faaliyete geçirmelisiniz. Şöyle ki sırtüstü yatıyorsunuz fakat sanki ayak uçlarınızda kafanız var kafanızın olduğu yerde ayaklarınız varmış gibi davranıp kımıldamadan ve gözlerinizi açmadan bakmaya çalışın bedeninize. Sırtüstü yatarken yüzüstü yatıyormuş gibi davranmak ve kendinize yukardan bakıyormuş gibi davranmakta ters düşünmedir. Ya da sağa dönük yatarken sanki sola dönük yatıyormuş hissi vermek, kendinize ayakta durup karşıdan bakıyormuş hissi vermek.

Titremeler çınlamalar olacaktır. Bunlar başarmak üzere olduğunuzun habercisidir fakat “aa evet oluyor işte” şeklinde düşünceye yönelik telkinler verirseniz çıkış iptal olur unutmayın düşünmemelisiniz sadece odaklanmalı ve her şeyi unutmalısınız kendinizi bir bilgisayar olarak düşünürseniz bilgisayarı kapatmalısınız.

Diğer teknikleri de telkin amaçlı kullanabilirsiniz fakat bir teknikle bir deneme geçirmelisiniz. Tekniği değiştirirseniz çınlamalar azalacak ve astral baştan başlayacak ve zaman kaybedeceksiniz.

Astral seyahate çıkış 5 dakika ile 2 saat arasında gerçekleşir. Yani bir sürü zaman geçti olmayacak diye düşünmeyin. Çınlamalara odaklanın ve gözünüzde canlanan geometrik şekilleri ve efektlere yoğunlaşın bir süre sonra o şekiller insan şekline gelecektir ve kendi suratınızı o şekiller arasında iki boyutlu olarak göreceksiniz. Görüntüler efekt mahiyetinde ve renksiz olacaktır. Daha sonra gördüğünüz suratınızın yerine siz geçeceksiniz ve kamera yer değiştirecek. Kendinize tepeden bakıyor olacaksınız ve uyuyan bedeninizi göreceksiniz. Çıkış gerçekleştiğinde panik yapmayın. Her şeyin farkında olacaksınız ve hepsini hatırlıyor olacaksınız. Hareket edemediğinizi fark edeceksiniz ve ilerlemek isteyince yerinizde döneceksiniz. Bu yüzden uçmayı denemeniz daha güzel olacaktır. Uçuyorum hissine kapılmanız ve mahallenizin sokaklarında bildiğiniz yerlerde uçtuğunuzu düşünün.


Tam çıkmak üzereyken alnının ortası feci şekilde kasılacaktır. O kasılmanın üstüne gitmelisin. 3. göz adeta bağıracak “ben buradayım” diye ve burnuna kadar donacak yüzün uyuşacak tıpkı ellerin gibi. Alnının ortasındaki uyuşma başladı mı telkin vereceksin. O andan itibaren sadece ipe tırmanacaksın ve rüyaya geçer gibi çıkış gerçekleşiyor. Sadece ipe tırmanman lazım. En ufak bir şey düşünme. Zaten üçüncü göz burda sana destek oluyor. Hem seni uyutmuyor hem de bir şey düşünmeni kısıtlıyor.

Alnınızdaki uyuşmaya yoğunlaşın !

Bakınız önce ayaklarınız uyuşacaktır, sonra elleriniz, sonra çıtırdamalar duyacaksınız sırtınızdan yavaş yavaş bedeniniz uyuşacak sonra burnunuzda kaşınmalar başlayacak. Kaşıyın bir şey olmaz yeter ki dikkatiniz dağılmasın. En son yüzünüz uyuşacak ve alnınızın ortasından son acıyı ve son uyuşmayı hissedeceksiniz. Alnınız elleriniz ve ayaklarınız gibi uyuşmayacak canınızı yakacak biraz ama tatlı bir acı bu. Alnınızın uyuşması sizin avantajınız. Üçüncü göz bütün algıları yavaşlatıyor ve size ortam hazırlıyor. O anda sadece telkin sadece ipe tırmanma yapılmalıdır. Telkin vermeden çıkamazsınız. İpe tırmanmayı unutmayalım. Hatta bu ipin sizin belinize bağlı olduğunu ve sizi yatak pozisyonda vinç gibi yavaş yavaş yukarı çıkardığını da düşünebilirsiniz. Ama sadece ona odaklanın. Tırmanmaya. Bu tırmanma mantığı zihninizi boşaltacak ve farkında bile olmadan çıkmış olacaksınız.


Astral Seyahate Çıkış Aşamaları ;


İlk olarak farklı bir teknik üzerine vurgu yapmamız gerekiyor. Astral seyahatte sabır çok önemlidir.
Ayrıca çıkışların yüzde 98 i sabah kalkıldığında gerçekleşir.

Sırt üstü yattınız ve sessiz, karanlık bir ortam sağladınız. İlk olarak gözlerinizi kapatmayı unutmamalısınız. Gözleriniz açıkken astral çıkış gerçekleşmez. Gözleriniz bazen açılma eğilimine girecektir. Kesinlikle açmayınız yarım açıklık durumlarına müdahale ediniz.

Düz bir biçimde sırtüstü yatın ve gözlerinizi kapatın (göz bandı takabilirsiniz). Mümkünse üzerinizi örtmeyin. Hatta mümkünse çıplak olun.

Birinci aşama;(5 dakika kadar sürer)

Bir süre sonra çınlamalar başlar ve odaklanmanıza hız vermelisiniz. İlk aşamada kafanızdaki düşünceler dönüp dolaşacaktır. Bu düşünceler “olacak mı yapabilecek miyim heh başlıyor işte” şeklindedir. Bunlardan arınmanız gerekir. Nefesinizi izleyin. Burnunuzdan giriyor hava içinize içiniz ışık ve sevgiyle doluyor sonra çıkıyor. Derin nefesler alın ve yavaşlayın. Bir süre sonra nefesler otomatikleşecektir.Nefes alışveriş sesi duracaktır.Bu durumda nefesler kendiliğinden kısa kısa ve kesik olur. Nefesin bu hali doğal halidir ve düşünmenizi azaltır.

İkinci aşama;(10 dakika kadar sürer)

Halen telkin kullanmanıza gerek yoktur. İlk aşamada kafanızdaki düşünceleri attıktan sonra ikinciye geçersiniz ve uğultular başlar. Uğultular sizi heyecanlandırır bu aşamada kalp çakranız hızlanır ve kalp atışlarınız düzensizleşir. Bu aşamada da kalbinizi yavaşlatmalı ve bedeninize iyice hakim olmalısınız ve bir mumya gibi hareketsiz sabit yatmalısınız. Kaşıntılar varsa son kez kontrol etmelisiniz. Nefesinizi izlemeye devam edin.

üçüncü aşama (yanıltıcı aşama);(10 dakikayla 1 saat arası sürebilir)

İkinci aşamada beden hakimiyetinizi tamamladıktan sonra uğultular çoğalır ve çeşitli ışıldamalar tek boyutlu görüntüler başlar. Bu görüntüler insan şekillerine dönüşebilir. (bazıları bunları cin sanıyor) Bunlar bilinçaltınızın hazırlık evresine şahit olmanızdır. Rüya oluşumudur bu. Bedeniniz artık uykuya geçtiğini sanır ve rüya hazırlar. Siz de bunlara şahit olursunuz. Bu aşamada birden ses kesilir ve işitme kabiliyetiniz durur. Adeta bir sessizlik sağlanır. Bu noktadan sonra çeşitli efektler görmeye başlarsınız. Winamptaki görsel efektlere benzer bunlar. Bu efektlere kaptırmalısınız (bedavadan meditasyon işte bedenimiz kendisi hazırlıyor hepsi uyumamız için yapılıyor ama uyumuyoruz) bu aşamada pes etmek istersiniz çünkü uyumanız için gerekli her şey sağlanmıştır (bu sebeple sabah kalkınca denemek doğru olandır). Hatta alnımıza kadar donmuş olacağız. Mumya gibi. En son alnımız atacaktır ve canımızı yakacak derecede gerilecektir. 3.gözün bu faaliyeti çıkış için her şeyin hazır olduğunun sinyalidir. Bu noktadan sonra telkinlere başlıyoruz. Telkinler (yada teknikler) uygulanır örneğin ip tekniği yada ters düşünme, ruhunun çekildiğini hissetme yukardan kendi bedenine baktığını düşünme gibi ve lokal çıkışlar hafiften uygulanır. Ters düşünme özelliğini burada kullanmanız faydalı olur. Sırt üstü duruyorsunuz ama sanki yüzüstü uyuyormuşsunuz hissi verin bedeninize uyuşmalar artacaktır. Özellikle ayak topuklarınızda acı hissedebilirsiniz. Ayaklarım uyuştu hissine kapılabilirsiniz. Ellerinizi tamamen hissetmemeye başlayacaksınız ve bu sessizlik ortamını iyi değerlendirin.

son aşama (çıkış) ;

Bir süre sonra adeta çekildiğinizi fark edeceksiniz. Hafifleşeceksiniz. Önceki aşamada düşüncelerinizi kaybetmişken tekrar düşünmeye başlayacaksınız ve astrali başaramayacaksınız. Bu esnada vücudunuz çekilirken telkinlere devam etmek yerine ne oluyor, çekiliyorum oluyor mu şeklinde düşünceler başarısız kılıyor sizi. Telkinlere odaklanıp tırmandığınız ipe konsantre olursanız ne olduğunu fark edemeden o çekilmeler aşırı yüksek bir uğultuyla (radyo frekansı değiştirirken çıkan ses gibi bir sesle) sizi yukarı çekecek ve çıkış gerçekleşecek. Bu esnada hiçbir şey düşünmemeye devam ederseniz bir anda yukarda uçuyor olacaksınız ve tavanda bulacaksınız kendinizi. Aşağıda uyuyan bedeninize bakacaksınız.


İP TEKNİĞİ

İpin alnınızın ortasından çıktığını düşünün (belinize dolanık olduğunu da düşünme yolu vardır ikisinden birini seçin) alnınızın ortasından tavana giden bir ipe tırmandığınızı hissedin. İpi görmeyi düşünmeyin kendinizi tırmanırken görmeyi düşünmeyin sadece o hissi yaşamalısınız tırmanma ve çekilme zaten bedeniniz yataktan yükselecek hafiften fark edeceksiniz. Tam yatmıyorum diyeceksiniz. Bunun sebebi sırtınızın uyuşmasıdır hiçbir tarafınızı hissetmiyor olacaksınız. İp tekniğini tüm uyuşmalar bittikten sonra alın uyuşmasında başlayın. Bu sırada burnunuz kaşınabilir aldırmamak lazım. Çok daraltırsa kaşıyın elinizle. Konsantreniz bozulmaz. Önemli olan vücudun donmuş mumya halini bozmamak burada.


Astral Seyahatin Mantığı

Astral Seyahat uykunun bilinçli yapılmış halidir. Uyumaktan teorik olarak hiç bir farkı yoktur. Bu yüzden geri dönememe gibi bir ihtimalde ortadan kalkar. Tıpkı her gece yatmadan önce ya yarın sabah uyanamazsam demediğimiz gibi astralde de geri dönemezsem diyemeyiz. Aslında her gece hepimiz astrali yapıyoruz ama bilinçsiz olduğumuz için hatırlamıyoruz.Amacımız bilinçli olarak yapmak ve yaşadığımız şeyleri hatırlamak.

Rüya, Lusid Rüya ve Astral Seyahat ayrımına da kısaca değinecek olursak, rüyanın oluşma sebebi aslında bizim tam olarak dinlenmemiz için bedenimizin bize yaptığı bir oyundur. İnsanlar uyumak zorundadırlar. Çünkü dinlenmeye ihtiyaçları vardır. Eğer uyumazsak psiklojimiz bozulur ve hastalanırız. Uyumadan önce yatağa uzanırız yorulduk deriz. Bazen yatağın içinde bir türlü uyuyamayız sağa döneriz sola döneriz ama uyuyamayız. Uyuyamamamızın sebebi bir şeyler düşünmemiz ve kafamıza bir şeylerin takılmasıdır aslında. Bilinçaltımızda o gün yaşadığımız şeylerin etkisi hala devam etmektedir. Beynimizde bizim aralıksız olarak uyuyabilmemiz biçin ve uykumuzun bölünmemesi için bize rüyalar gösterir. Bu rüyalar olmasa belki biz defalarca uyanabiliriz ve sağlıksız oluruz. Lusid rüyalar da standart rüyalardan farklı olarak bilinçaltımıza yerleşmiş olan o günkü düşüncelerimizin ya da son zamanlardaki yaşadıklarımızın diyelim rüyamızda adeta senaryolandırılmış halidir. Fakat bu senaryoyu siz yazmamışınızdır. Ama film sizin filminizdir bunu anlarsınız. Bunun sebebi beynin bağımsız olarak da bir düşünebilme kabiliyeti olmasıdır. Bu ince noktadan yola çıkarak şizofreni hastalığının mantığı bulunmuştur.Fight Club filmini bir çoğumuz izlemişizdir ve oradaki şizofrenik vaka tam olarak bizim lusid rüyalarımızda bize beynimizin yaptığı şeyin sürekli gerçekleşmesi durumudur. Lusid rüyalarda bu senaryoyu fark edip müdahale edebilirsek senaryoyu yönlendirebiliriz ve astral seyahate geçişi sağlayabiliriz.

Astral seyahate çıkabilmek için başka bir şeye odaklanmış olmak gerekmektedir. Tıpkı beynimizin bizi gece uyumadan önce uyanmayalım diye rüyaya odaklandırması gibi. Bunu sağlayabilmenin en güzel yolu da sırt üstü bir pozisyonda yatağa uzandığımızda gözlerimizi kapattığımızda bir hayal kurmamız ve beynimizin bize az sonra uyduracak olduğu senaryonun yazarlığını beynimize kaptırmamamız olabilir. Uzandık, gözlerimizi kapattık ama uyumuyoruz hatta uykumuzda yok belki de yeni uyandık. İnsan beyni sırt üstü yatınca ve gözlerimizi kapatınca bizim uyuyacağımızı düşünür ve rüyaya hazırlar kendini. Halbuki bizim uykumuz yoktur. Onu aslında bir nevi kandırırız.

Bu esnada alakasız şeyler düşünürsek başka şeylere odaklanırsak örneğin yaz gelmiş deniz kenarındayız tatildeyiz eğleniyoruz .. gibi yani senaryoyu biz yazarsak beynimiz yerine ruhun kontrolünü biz ele geçiriyoruz ve karnımızda bir gıdıklanma dürtüsüyle çıkış gerçekleşiyor.

Şu an birçoğunuzun sırt üstü uzandığında saatlerce beklediğini biliyorum. Olmuyor işte diyorsunuz. Olmaz çünkü istemeden de olsa düşünüyorsunuz. Düşündüğünüz anda ruhunuz sinir sisteminizin çalışması için gerekli olan enerjiyi (elektrik gibi düşünün) tedarik etmek için bedenin içine geri döner. Ruhun bedenden ayrılması için sinir sistemi faaliyetlerinizi otonom hale yani minimuma (sadece iç organların çalıştığı) hale getirmelisiniz. Böylece kordondan geçebilecek kadar minimum enerjiyle ayrılabilirsiniz.

Astral Seyahat yapınca Ne Oluyor?Bu işin Sonu Nedir?

Astral seyahat bir yerlerde dolaşmaktan ibaret değil. Bir süre sonra uzayda dikine yükselerek farklı bir boyuta geçiyorsunuz. O boyutta uzayda evler şelaleler görüyorsunuz. O görüntüler imajinasyon. Orada bir yaşam var. O boyutta diğer varlıklar yaşıyor. Siz nasıl oraya geçebiliyorsanız onlarda buraya geçiyor. Orada insan sayısı çok az burada da diğer varlıkların sayısı. Görüntü olarak her şey aynı ve eşit. Herkes ruh halinde. Onların sizin insan olduğunuzu anlaması sizin onların başka varlık olduğunu anlaması çok zor. O boyutta telepatik olarak iletişime girebiliyorsunuz. Zaten diğer varlıklar böyle iletişim kuruyorlar. Sizinle tanışınca çeşitli toplantılarına katılabiliyor anlaşmalar yapabiliyorsunuz. Bu anlaşmalarda onlardan birisi size yardım etme sözü veriyor sizde karşılığında onlara istediği şeyi veriyorsunuz.

Bu anlattıklarım farkındalık ve aydınlanma yolu ile tercih edilmemiş olandır. Eğer bilinç seviyemizi ve aydınlanmışlığımızı arttırabilirsek sıfır katında bir paralelde bilgi alışverişi amacıyla iki tarafın isteğiyle buluşulabilmektedir. Hatta bu buluşmalar rüyada da onlar tarafından yapılabilir.

Siz diyorsunuz ki ben medyum olacağım fal bakacağım. Sen istediğin zaman bizim boyutumuza gelebiliyorsun. Sen aynı zamanda hep bu boyuttasın hızlı hareket edebiliyorsun vs. Ben fal bakarken sana sorayım sen bana yardım et.

Sonra ben medyumum diye ortalıkta geziyorsunuz. Onların ne istediği ise çok acı. Bu yüzden medyumların tipleri ortada.Bu sebeple farkındalık olmadan arınmışlık olmadan kötü niyetli varlıklarla buluşma yoluna girmek tehlikeli olabilmektedir.Bu buluşmalar astral seyahatte gerçekleşir fakat sıradan yukarda anlatılan çıkışla olmaz. Bu durum siz istemeden zaten gerçekleşemez ve sizde yıllarınızı verip aydınlanmışlığınızı arttırsanız zaten ancak bunu isteyebilirsiniz. Bu sebeple varlık görmek yeni başlayanlar için imkansızdır.


Asıl iş "Farkındalık" sahibi olmaktır. Egoyu yenmek. Aydınlanmak. Gerisi boş.

Lusid Rüya ve Astral Seyahat arasındaki farklar?

Lusid rüya astral seyahate çok benzer. Aşırı gerçekçi rüyalardır. Adeta rüya ile gerçeği ayırt edemezsiniz. Lusid rüya kendini şöyle ele verir;"hayali bir obje ya da bilinçaltınızda yerleşmiş eski bir kişi veya nesneye atıfta bulunur ve senaryonun içine koyar”. Siz lusid rüya esnasındaki gerçekliğin içindeyken uyanacak gibi olursunuz. Ama uyanmazsanız uyku ile uyanıklık arasında uyanmamayı tercih ederseniz ve / veya lusid rüya esnasında bilinçaltı nesnesi veya kişisine odaklanırsanız astral seyahate geçersiniz. Astral seyahate geçtiğinizi kesinlikle anlarsınız. Çünkü çekilme hissi yaşarsınız. Çekilme hissi karnınızda bir gıdıklanmaya sebep olur.

Astral seyahate çıkmışsanız. Çıktığınızda yapmanız gereken kendinize telkin vermenizden öte hissetmenizdir. Hissetmek ve düşünmek farklı şeylerdir. Hissetmek şöyledir;

Evinizin mutfağında durduğunuzu hissederseniz evin mutfağına ışınlanırsınız. Arkadaşınızın odasında durduğunuzu hissederseniz oraya ışınlanırsınız. Bu hissetmek zamanla geliştirebileceğiniz bir deneyimdir. İlk etapta başaramayabilir ve astral seyahati kısa sürede bitirmek zorunda kalabilirsiniz. Astral seyahat ve lusid rüya birbirine çok yakın şeylerdir. Aralarındaki tek fark astral seyahat gerçek zamanda gerçek mekandadır. Her şey aynıdır olduğu gibidir. Lusid rüya senaryodur. Senaryoyu bilinçaltınız yazmıştır siz de başrolde oynarsınız.


Sırt üstü uzandığında zaten ruh ayrılma eğilimine girer. Ama senen ufak bir duygu yaşarsan sinir sistemi enerji için ruhu geri çağırır ve beyin bu enerjiyle sana komut yollar. Mesela örtü üstünde tenine değiyor. Değme diğer bir deyişle dokunma duyusunu beynimizdeki görevli bölme gerçekleştirir. Bunun için enerjiye ihtiyaç duyar ve enerjiyi ruh sağlar. Ruh bedene geri dönmek zorunda kalır.

Bir süre sonra uyuştuğunuzda hissizleştiğinizi fark etmişsinizdir. Hissizleşmenin sebebi ruhun yavaş yavaş ayrıldığını ve beyine enerji göndermediğini dolayısı ile beynin duyu organlarının işlevlerini enerji yokluğu sebebiyle yerine getirmediğini anlarsınız. Bu yerine getirmeme durumu ilerler ilerle ve beyin tamamen devre dışı kalır ve düşünemez hale gelirsiniz. Düşünemediğinizde çıkış gerçekleşir.


Astral seyahat sadece BİLİNÇLİ bir şekilde yapılabilir. Bilinçsizce yapılan şeyler hatırlanmaz. Bilinç sadece farkındalığın enerjisiyle yaşar. Bilinçsiz her gece hepimiz uyurken ayrımı yaşarız ama bilinçli olmadığımız için hatırlamayız.

Astral seyahat, rüyanın bilinçli yapılmış halidir. Bilinç kendinize tamamen hakim olmaktır. Kontrol sizdedir. O kadar sizdedirki uyurken uyuduğunuzu bilir, rüya görürken rüya gördüğünüzü bilir, canınız istediği anda pat diye uyanabilirsiniz. Çünkü aslında bilinçli bir insan hiçbir zaman uyumaz.

Bilinçli olabilmenin tek yolu farkındalığı başarmaktır.

Kontrol;

İki farklı olgu var. Birisi uçmak birisi ışınlanmak. Işınlanmada daha önce gördüğün en azından fotoğrafından da olsa gördüğün bir yere gidersin. Mesela Ankara’da teyzenin evinin balkonunda durduğunu hissedersin orda olursun. Evet geçtiğin yerleri görürsün ama bu kısa sürer.

Uçmakta zaten istediğin yere uçabiliyorsun bir kısıtlama yok. Ama düşünmemen lazım. Ama uçmak istersen hız ve görüş açısı sana kalmış. Bir joystik gibi ayarlayabiliyorsun. Aynı uçak simülasyon oyunlarındaki gibi.

Aslında olay hissetmek. Özgürlük heykelini bilirsin. Ama onun önünde durduğunu hissedersen onun önüne gidersin.




Rüya nedir?

Şeytanın kontrol ettiği egomuz gün boyunca düşünceler göndererek bizi kontrol etmekte. Peki ya uyuduğumuzda ego ne yapıyor uyuyor mu? Hayır şeytan uyumazki. Rüya olarak kendini göstermeye devam ediyor. Demek ki rüya gören her insan ego tarafından kontrol ediliyor demektir. Farkında olan bir insan rüya görmez. Rüya yorumlamalarının yapılabilme sebebi bilinçaltımız tarafından oluşturulmasıdır. Örnek olarak siz bir araba görmüşsünüzdür yolda çok beğenmişsinizdir misal bir bmw. Siz onu unutursunuz iki gün geçer aradan rüyanızda arabayla seyahat ettiğinizi görürsünüz. Bilinçaltı yani ego sizi uyurken de yalnız bırakmaz. Onun işi budur zaten.

Lusid Rüya nedir?

Lusid rüya ise normal rüyanın çok gerçekçi versiyonuna denilir. Lusid rüyalar o kadar gerçektir ki rüya olmadığını sanırsınız. Adeta bir film gibi heyecanlıdır ve siz bile rüyanın sonunda ne olacağını bilmezsiniz. Lusid rüyada denizde yüzüyorsanız tüm hisleri birebir yaşarsınız. Lusid rüyada duygularda vardır. Biriyle öpüşüyorsanız rüyada gerçekten öpüşmüş gibi haz duyarsınız. Normal rüya sadece zihnimizin kontrolsüzlüğünden kaynaklanırken, lusid rüya hem zihnimizin hem duygularımızın kontrolsüzlüğünden kaynaklanır. Ego burada gerçek yüzünü gösterir.

Bilinçaltı bildiğiniz üzere egonun diğer adıdır. İslamiyet ego ya nefis denilmektedir. Siz aslında ona şeytan da diyebilirsiniz.

Lusid rüyalarda senaryoyu yazan bilinçaltınızdır, başrolde siz oynarsınız.

Astral seyahat ise farkındalıkla gerçekleşebilen yalnızca bilinç ile yapılabilecek bir olgudur. Bu sebeple önce farkındalığı başarmanız gerektiğini söyledim. Astral seyahate çıktığını sanan kişilerin büyük çoğunluğu llusid rüya görüp onu astral seyahat sanmaktadır.

Küçük çocuklar yatağını ıslatırlar. Çünkü lusid rüya görürler. Lusid rüyalarında tuvalete gittiklerini sanırlar. Bir uyanırlar ki yatak ıslanmış. Bu kadar gerçekçidir lusid rüyalar.

Lusid rüya ne zaman görülür?

Bazen alakasız bir saatte uykunuz gelir ve uzanmak istersiniz. Mesela okuldan geldiniz öğlen 3-4 gibi. Çok tatlı bir uykudur o. Genellikle o uyku bitmek üzereyken lusid rüya görünür ve genellikle lusid rüya bittiğinde anında uyanırsınız.

Bazen de gece erken yattığınızda 10 gibi mesela sabah 5-6 gibi uyanırsınız. Ne alaka dersiniz. Saat 5-6 gibi uyanmadan önce lusid rüya görürsünüz ve rüya bittiğinde uyanırsınız hatta rüyanın son kısmında artık gözünüzün teki açıktır hala devam eder. Rüya ama uyandım nasıl olur hala görüyorum dersiniz.

Lusid rüyaları görmenin bir yolu henüz yok. Yani bir tekniği yok ama çok sık yaşanan bir durumdur. Uykuyla uyanıklık arasında olur. Uyanırsınız hala rüya devam eder gibi olur.

Rüyadayken rüyada olduğunuzu anlarsınız. Lusid rüyaların bir özelliğidir bu. Ama diyeceksiniz ki madem anladık niye rüya bitmedi.

bakın farkındalık mantığından yola çıkın;



düşündüğünüzü izlediniz, düşünceniz biter mi? Yenisi gelir sonraki gelir…

Lusid rüya görürken rüyada olduğunuzu fark ettiniz. Rüyada gerçekleşen bir gerçeklik yakalayın. Bir doğa olayı. Yapay ve hayali olmayan gerçekte de olan bir şey. Mesela deniz, ağaç, çiçek gibi. Ona odaklanın.

Kendimden bir örnek vereyim. Geçen sene yaşadığım bir deneyimden.

Lusid rüya görüyordum. Rüya gördüğümün farkındaydım. Farkında olan bir insan isterse rüya görebilir istemezse göremez. Farkındalık uygulamak istediğiniz şeyi önceden size sorar. Rüya görmek istediğinize emin misiniz şeklinde siz eveti seçebilirsiniz. Farkındalık kontrolün sizde olmasıdır. neyse..

Rüyamda nerede olduğunu bilmediğim bir yazlık evdeydim. Fakat çok ilginçti evin yeri. Deniz çok yüksekti evle aynı hizadaydı ve derindi deniz. Ama dalgalar çok netti arkadaşlarım vardı rüyamda çok samimiydim onlarla ama hiçbirini gerçek hayatta tanımıyorum. Hatta sevgilim bile vardı. Eğleniyorduk atlıyorduk suya . Sonra suya odaklandım. Rüyada olduğumu izledim. Sadece izledim baktım ego bana neler hazırlamış. İzlerken ego tabi izlediğimi anladı ve bilinç seviyesine geçtim. Astral seyahat gerçekleşti. Bodrumun gümbet plajındaydım. Gece saat 2:30 tu. Tek başınaydım. Orada dolaştım gezdim. İki tane dükkan kapanmış. Bir süredir gitmemiştim. Her yer aynıydı. Daha önce gördüğüm yerlerdi. Bir süre orada durdum sonra astral seyahati bıraktım.

Doğal bir olaya odaklandım fakat farkındalık kurallarını uyguladım.

Uyanıkken düşüncelerimizi izlediğimizde farkındalık gerçekleşiyordu. Rüyadayken de rüyayı izlediğimizde ve doğal olaya odaklandığımızda astral seyahat gerçekleşiyor. Çünkü astral seyahat rüyanın bilinçli halidir. Farkındalık da düşünmenin bilinçli halidir.

Bir şeye daha açıklık getirmek lazım. Aslında astral seyahate çıkmadaki en önemli detay nefestir. Bir süre sırt üstü uzandığınızda nefes alıp vermenizi bile duymamaya hissetmemeye başlıyorsunuz farketmişinizdir. İşte o durumda nefesinizi verdikten sonra mümkün olduğu kadar tutmaya çalışın tabi kendinizi zorlamadan. Çünkü ayrılma nefes verildikten sonraki bekleme aşamasında gerçekleşiyor. Zaten verdikten sonra daha uzun nefes tutabileceksiniz. Az bir nefes size idare edecektir çünkü ayrılma kısmen başladığı için vücudun enerji ihtiyacını karşılayan ruh ve beden arası ilişki azalacak bedenin ihtiyacı olan yakıt yani oksijen itiyacı da azalacaktır. Ayrıca mümkün olduğu kadar çıplak olun yani üstünüzü örtmeyin ve sabah uyandığınızda yataktan çıkamadan deneyin uyku sersemiyken. Zihin boş olsun. Geceleyin bütün günün sorgulaması kafanızdan geçer. Ya da kulaklığı taktınız uzun süre müzik dinlediniz ya da film izlediniz sonra uzanınca zaten çınlama aşamasında olacaksınız. Öyle denemek daha yararlı olacaktır. Ya da kitap okuduktan sonra. Amacımız mümkün olduğu kadar zihin boşken denemek.

Ben plajda güneşlenirken denemiştim. Çok kolay olmuştu. En hızlı çıkışımdı diyebilirim. Üşengeç ve yorgun olunca ama uykunuzu almış olunca daha kolay oluyor. Bir kez çıkınca zaten ince bir nokta var sözlerle anlatılamayacak nefesle ilgili onu anlayacaksınız. Nefesinizi verdikten ikinci nefesi almadan önceki aradaki beklemede gizli her şey. Merkezlenme enerjisinde yani. Çakraları o enerji çıkarıyor.

Çakralar ruh ve bedeni birleştiren vidalardır. Ruh bedene gerekli olan enerjiyi o vidalardan verir. O vidaları gevşetince astral beden ile ayrılıyorsunuz.


bazı püf noktaları sıralayım;

* Gece yatmadan önce havuç yemenizi tavsiye ederim orta boy 2 tane.
* Gece astral seyahati denemeyin. Yatın uyuyun. Sabah uyandığınızda üstünüzü çıkarın (su içmeden yemek yemeden daha yataktasınız) iç çamaşırınızla kalın yorganın üstüne yatın direk ve kafanızın altında yastık olmasın.

* Nefesinizi yavaşlatın. İlk başta 2-3 derin nefes alın sonra nefes aldıktan sonra tamamen verin verdikten sonra bir sonraki nefesi almadan önce bekleyin. O beklemeyi ne kadar uzatabilirseniz o kadar iyi. Çünkü o beklemede çıkış olacak.

* Kendinizi kasmayın serbest bırakın

* Başka bir şeye odaklanın astral seyahate çıkacağınızı düşünmeyin. Araba sürdüğünüzü hissedin mesela. Başka bir şey düşünün alakasız bir şey (ters düşünme)ne biliyim denizde yüzdüğünüzü filan düşünün. Sonra alnınızı bekleyin. Alnınız atmaya başladı mı telkine başlayın (tekniklerden birini uygulayın) sonra karnınız acıyacak canınız yanacak bağıracak gibi olacaksınız aaaaaaaa diyeceksiniz ve çıkacaksınız. Karnınız acımaya başladı mı gözlerinizi açmadığınız sürece sorun yok ayrılmayı durduramazsınız. Çıktığınızda korkmayın sakinliğinizi koruyun. Çıkınca kolay kolay bozulmuyor siz istemediğiniz sürece.

* Önce farkındalık ve meditasyon çalışın. Eğer meditasyonu iyi bilirseniz farkındalığınız varsa yatakta beklediğiniz süre 1 saatten 10 dakikaya iner.

* Sabah kalkınca denerseniz de 15 dakikada yaparsınız. Sabah kalkınca odadan ayrılmayın sadece üstünüzü çıkarın. Mesela ilkokul günlerinizi düşünün. Sabah 8 de kalktınız okula gideceksiniz. Uyandınız uyku sersemisiniz odaya anneniz geldi olum kar tatiliymiş bugün dedi. Sizde o muhteşem duyguyla yatağa tekrar yatıyorsunuz gibi soyunup yorganın üstüne uzanın.

Ruh?
Ruh tahmin ettiğiniz şey değil aslında. Ruhu toz bulutu olarak düşünün bizim içimizde değil dağınık halde. Ayrıca monteli de değil ama ben anlama kolaylaşsın diye öyle anlattım. Ruh bedenden zaten bağımsız aslında. İkisi farklı şeyler. Yani ruh farklı bir boyutta ve zaman mekan kavramının tam olarak olmadığı bir boyutta. Zihnimiz kelimelerle anlatamaz ruhu. Ruh ayda da olabilir sen evdeyken yan odada olabilir sen normal faaliyetini yapıyor olabilirsin.

Astral seyahatte sadece şimdiki zaman vardır. Farkındalık da zaten anda kalmaktır.


Yeni Moda Astral Seyahat

Bazı deneyimlerimle son zamanlarda astral seyahate çıkmanın farklı yollarını denedim ve bazı gelişmeler oldu. Sizlerle paylaşmak istedim. Özellikle astral seyahate inanmayanların denemesini tavsiye ederim. Çünkü lokal ayrılma gerçekleştireceğiz ve korkuyu yenmenin bir metodu olarak bunu uygulayacağız. Farkındayım sorun hep aynı, istemeden de olsa korkuyorsunuz. Bu söylediğim uygulamayla korkularınızı zaman yayarak azaltacaksınız. Çünkü vücudunuzun belirli bölgelerini ayıracaksınız. Ayrılmanın hissini yaşayınca az da olsa ilerisi için korkmanıza gerek kalmayacak. Ben meditasyon yapmazını her zaman öneriyordum. Yapsaydınız korkmazdınız. Ama böylede denemenizi öneririm. Çok basit bir şey. Hatta uyumaya filan gerek yok. Hemen şimdi yapabileceğiniz bir şey ve astral seyahate çıkmanın en kolay yolu diyorum artık.

Uygulama;

* Sırt üstü yatın,
* Işığı kapatın (gündüzse perdeyi kapatın)
* Odanıza kimsenin girmeyeceğinden ve odanızdaki bir şeyin (cep telefonu gibi) dikkatinizi dağıtmayacağından emin olun
* Üzerinize yorgan örtmeyin. Mümkünse iç çamaşırlarınızla kalın.Merak etmeyin üşümeyeceksiniz.

Sırt üstü yatın. Gözlerinizi kapatın.nefesinizi izleyin ve yavaşlayın.kalp atışınız yavaşlasın biraz bekleyin 2-3 dakika.Sonra iki kolunuzu da dik bir şekilde havaya kaldırın.bedeninizle 90 derece olacak şekilde düz tutun dirseklerinizi.parmaklarınızın arası açık olmasın. bekleyin kollarınızı indirmeyin.15-20 dakika kollarınızı öyle tutun bir süre sonra tutarken zorlanmayacaksınız. Kollarınız ağrımayacak. Mümkünse 20 dakika kadar kollarınız öyle astral seyahate çıkacakmış gibi uzanın düşünmeyin.

Bir süre sonra kollarınızla bağınız kesilecek hissedeceksiniz. Bir hafifleme olacak. O esnada tırmanma hissi yaşayabilirsiniz ya da merdivenden inme hissi ya da uçma düşme gibi hisler. Merdiveni filan düşünmeyin ya da ipi sadece o hissi yaşayın.

20 dakika sonra çıkamazsanız sorun değil. Kollarınızı çok yavaşça indirmeye çalışın şimdi.

Bakın kollarınıza ne olacak =)

Bu uygulamayı her gün yarım saat yapın. Kordonunuz gevşesin ve astral seyahate 10 deneme içinde çıkacağınıza inanıyorum.

İşte kollarını öyle tutunca düşünemiyorsun çünkü aklın kollarında oluyor. İşin mantığı orda. Telkin kısmında merdiven ya da ip yerine onu da hayal edebilirsin.

bakın ;

astral seyahate çıkmak için

- ya hiçbir şey düşünmeyeceksiniz
- ya da sadece bir şeye odaklanarak onu düşüneceksiniz.

sanırım ikincisi daha kolay.


Astral seyahat denemelerinde nefesinizi mümkün olduğu kadar ağzınızdan alın. Burnu kullanmayın. Bunundan alınan nefes beyne uyarı gönderir. Ama ağızdan alınan diğer ciğere gider. Amacımız hep beyni devre dışı bırakmak.

Dudaklarınız kapalı olsun normal şekilde olsun ağzınız açık olmasın. Ama arasında küçük bir boşluk kalır oradan nefes alın. O nefesi izleyin. Dudaklar kuruyor tükürük yapabiliyor biraz ama küçük bir noktadan alınınca tükürük olmuyor.

bu önemli bir nokta. burundan nefes alınca da olur astral seyahat ama ilk denemelerde çıkana kadar ağızdan nefes almayı deneyin. böylece derin nefes almanıza filan gerek kalmaz. iyice yavaşladıktan sonra burundan nefes almayı bırakıp ağıza geçin.

Sırt üstü yattığımızda yastığı başımızın altına koymayacağız, yorgan örtmeyeceğiz ve mümkünse iç çamaşırlarımızla kalacağız. Ve uzandık.

Ağzımızdaki açıklıktan nefes almaya çalışacağız. İlk uzandığımızda kalp ritmi hala hızlı olduğundan ilk başta burnumuzdan da istemeden nefes aldığımızı göreceksiniz. Çünkü burundan alınan nefes beyne uyarı gönderir. Beyin halen hareketli olan bedene gerekli oksijeni sağlamak zorunda olduğu için burundan nefes almaya zorlar. Bir süre dinginleşmeyi bekleyeceğiz ve nefeslerimizi derinleştireceğiz.

Nefes alırken 2-3 kez derin nefes alacağız ve yavaş bir şekilde vereceğiz ve verdikten sonra bekleyeceğiz.İşte yavaşlattık bile kendimizi …

Nefes verdikten sonra bekleme süresini uzatmaya çalışacağı ve nefes alma sıklığımız azalacak.

Ağızdan da nefes almaya devam edeceğiz ve mumya gibi kımıldamadan duracağız.

Bekleyin.. 10 dakika 20 dakika

Bütün vücudunuzun donduğunu hissettiniz değil mi?

Sanki yere değmiyorsunuz. Heryeriniz uyuştu bile.

kalbinizin çarpıntısı vardı artık onu da duymuyorsunuz, nefes aldığınızı duymuyorsunuz hiçbir şey duymuyorsunuz bedeninize ait olan. Bir sessizlik oluştu. Ama dışardaki sesleri daha yüksek şiddette duyoyursunuz. Mesela dışarda uçan martıların sesi daha bir yanınızda gibi geliyor ama bedensel faaliyetlerinizin sesi kesildi.

Bir süre sonra alnınızın ortasında bir gerilme olacak ve gözünüzü açmak isteyeceksiniz. Ama sakın açmayın. bekleyin ve sabredin.

Gözünüzün önünde noktalar şeklinde efekt çıkacak sanki bir girdap uzayın görüntüsü gibi içine çekmeye çalışıyor sizi.

O görüntüye odaklanın. Sabredin bekleyin. Yarım saat beklemeniz bile gerekebilir.

Hiçbir yeriniz ağrımayacak korkmayın. Sadece ayak topuklarınız acıyabillir belki aldırmayın. Bir yeriniz kaşınırsa kaşıyın. Gözünüzü açmadığınız ve mumya gibi sabit duruşunuzu bozmadığınız sürece çıkış bozulmaz.

Daha sonra alnınızdaki gerilmeye odaklanın. O size artık çıkış için gerekli faaliyetlerin tamamlandığının sinyalini verir.

Vücudunuz sanki parçalandı hücrelerine ayrıldı ve noktalar kümesi olarak yukarıya doğru çıkıyor. Bunu hissedin. Gözünüzde gördüğünüz efektler gibi. Bir süre sonra karnınızda bir sancı olacak. Ona odaklanın. Karnınızdaki çakrayla alnınızdaki çakra birbiriyle iletişimi sağladığında bir çekilme hissi yaşayacaksınız. Çatırdama sesleri erkek sesine benzeyen anlamsız sesler duyacaksınız. Korkmayın. Frekans ayarlanıyor. Daha sonra arabayla yokuştan inerken karnınızın tuhaf bir gıdıklanması vardır bazen olur hani. Karnım bir tuhaf oldu dersiniz. İşte aynen onun gibi bir gıdıklanma hissiyle çekileceksiniz. Bağırasınız gelicek "aaaa" şeklinde bir tepki vereceksiniz. Gözlerinizi açmayın teslim olun.

Çekilme bittiğinde çıkmış olacaksınız.

Bir Uygulama örneği;


Demin astral seyahate çıktım. Size detaylı olarak ne olduğunu anlatayım.

Dün gece saat 4 te yattım. Sabah 10 da işim vardı telefonu kurdum 9 a tam uykumu alamadım. Uyandım işte işimi hallettim 1-2 saat sonra eve geldim yatağa uzandım. Baktım uykulu gibiyim. Üstüm giyinikti.

Sonra uzandım 5 dakika sonra uğultu başladı zaten düşünemiyordum yorgunluktan sonra bir uğultu başladı çıkıyor gibi oldum olmadı sonra nefesimi izledim rüzgar eser ya böyle sokakta yüzüne çarparken bir ses çıkar öyle bir ses oldu ve gözümün önüne bir görüntü geldi girdap gibi bir görüntü winamptaki efektler gibi böyle girdabın içine çekilir gibi damalı taşlardan oluşan bir girdap renkli renkli kareler sonra pencerenin önündeydim.

Yalnız gözünüzü açmamanız lazım iyice beklemeniz lazım. Gözünüze görüntü gelmiyor beyazlaşıyor her taraf. O esnada görüntüyü sen yaratıyorsun imajinasyonla .

Ben pencerenin önünü hissettim. Sonra karşı apartmandaki iki arkadaşın odasını gördüm takılıyorlardı odada onların yanına gittim 5-10 dakika onları izledim. Çok eğleniyorlardı sonra annem girdi odaya birden uyandım.

Bu görüntünün oluşma olayı önemli. Dediğim gibi rüzgar sesine benzeyen uğultuyla girdaba çekilmeyi başarırsanız gerisini yine anlatırım ama imajinasyon olmadan görüntü oluşturamazsınız. Adeta camın önünde durduğumu hissettim. Yoksa görüntü gelmeyecekti ve o çekilme hissiyle meditasyona benzer bir durum yaşayacaktım sonra bitecekti.

Tam dediğim gibi uyku saatleriniz bozulduğunda deneyin bir kez deneyim yaşayın sonra demek istediğimi anlayacaksınız. Ondan sonra şunu diyebileceksiniz evet şimdi 1 saatte beklesem çıkamam kafam çok dolu.

Ayrıca şunu da söyleyeyim;

Astral seyahatteyken uyanık olduğunuzu sanıyorsunuz. Yani rüyada olduğunuzu sanmıyorsunuz. Sanki unutuyorsunuz uyuduğunuzu. Tamamen gerçek yani her şey.

Bazen sizde aslında astral seyahate çıkıyorsunuz ama astral seyahat olduğunu bilmiyorsunuz. Hepinizin başına gelmiştir.O kadar gerçektir ki başka bir yerdesinizdir. Sonra uyanırsınız rüyaymış. Aslında rüya değil lusid rüyada değil astral seyahat bu işte. Çünkü gördüğünüz yer gerçek. Lusid rüya olsaydı rüyada olduğunuz anlayabilirdiniz. Astral seyahatteyken astral seyahatte olduğunuzu uzun bir süre anlayamıyorsunuz ilk başta. Gerçek sanıyorsunuz gerçekten sanki ben karşı apartmana ziyarete gittiğimi orda oturduğumu filan sandım.

Çıktığınızda beyaz ekran gözünüzün önündeyken gözünüzü kesinlikle açmamalısınız. Gözünüzü açınca biter. Çünkü bilinçlisiniz uyumuyorsunuz. Zaten bilinçsiz olsaydınız astral seyahat olmazdı.

Çıkınca o beyaz ekrandayken (ışıklı gibi) istediğiniz görüntüyü imajine ederseniz oraya ışınlanırsınız ve birden görüntü detaylanarak gerçek zamana geçilir.

Astral seyahat bundan ibaret. Boyut geçişlerinde imajinasyon ve farkındalık çok daha ileri seviyede olmalıdır.

Fakat bazı durumlarda odanızda aynı pozisyonda gözünüz açık durduysanız ve imajinasyona yatkınlığınız varsa çıktığınızda kendinizi odanızda gibi hissedip odanızda olabilirsiniz. Kısaca imajinasyon kabiliyeti her insanda farklıdır. Ders çalışmak gibi bazı insanın kafasına bir kerede girer bazısı 10 kere okuyunca anlar. Ama imajinasyon zor değil. Çünkü çıkmak çok kolay ama tamamen bir modu var. Şimdi çıkabilirim veya şu an kafam çok dolu çıkamam diye net bir şekilde anlarsınız çıkıp çıkamayacağınızı. Öyle yatağa uzanıp 1-2 saat bekliyorsanız boşuna uğraşıyorsunuzdur canınıza yazık ağrır her tarafınız.

GERÇEKTEN ASTRAL SEYAHAT NEDİR?

7 boyutun ne olduğunu yukarda alıntı yaparak anlattım. Bu 7 boyutun varlığı kuranda da hadislerde de belirtilmektedir.Astral seyahat uyurken çıkılan birşey filan değildir. Ben şimdiye kadar hep sizin anlayabilceğiniz şekilde basitleştirmek istemiştim.

Allah yani sınırsız güç tahmin ettiğiniz şey değildir. O yukarda filan da değildir. İçimizdedir. Bir enerjiden varolmuşuzdur.

Şöyle düşünün. Bazen rüyalar görürsünüz çok gerçekçilerdir (lusid rüya) bilinçaltınız size bir senaryo kurar ve gerçek sanırsınız. Özvarlığın bilinçaltıda işte astral boyutu oluşturur. Bunlar Fatih Sultan Mehmet in hocası Akşemseddin hazretlerinin yazılarında da vardır.

Gerçek olan 7 boyut vardır. Her boyutun 14 paraleli vardır. Biz 3. boyutun bir paralelinde yaşamaktayız. Gördüğümüz her şey sadece bizim paralelimizle sınırlıdır. Cinler de mesela 3. boyutun başka bir paralelinde yaşamaktadır. Yunanlıların zamanında tanrı sandığı varlıklarda aslında 6. boyutun bir paralelinde yaşayan varlıklardır. Fakat bilinç boyutu ve farkındalık arttıkça üst boyutlara geçersiniz. Bilgiler artar gerçeğe dair.

7. boyutta yönetici varlıklar vardır. Cebrail, mikail .. gibi. Mikail doğa olaylarını yaratır. Tüm kainattaki tüm gezegenlerde ve Allah kuranda da belirttiği gibi varlıklarının işine karışmaz. Ama aslında her şey onun enerjisiyle olduğu için her şeyi de bilir. Çünkü o her şeydir.

Bizde yaratabilme kabiliyetine sahibiz ama kısıtlı olarak.6. boyut varlıkları dünyaya indiğinde yarı tanrı gibi davranabilerek çeşitli insanüstü şeyler yaptıklarından onlara zeus vs. gibi isimler verilerek tanrı kabul edilmişlerdir. Fakat daha sonra cebrail onları yakalamış ve kilitlemiştir. Dünyada herkes özgürce hareket edebilir. Şu an gidip birini öldürmek için önümüzde bir engel yokur. Çünkü Allah hem yanlış olduğunu söyler hem de yapabilmemize izin verir. Kuranda en belirgin ayet şudur;

"O halde onları hep mümin olsunlar diye sen mi zorlayacaksın? Biz isteseydik hepsini toptan mümin yapardık" (Yunus Suresi)

Demek ki bazı seçimler bizim elimizdedir.Düşünün herkes mümin olsaydı yaşamanın bir espirisi kalırmıydı?

Astral seyahat 7 boyutun arasında paralel ve geçici bir boyutta buluşmalar sağlamak amacıyla yapılan PROJEKSİYONLARDIR.

Astral Projeksiyon adı üstünde PROJEKSİYON dur. Yani bir yansıma ve hayalden daha güçlü bir gerçeklik kurmaktır. Bu dünyada aslında bir Projeksiyondur,yansımadır bir oyun ve eğlence alanıdır.Bizler yukardan ruhlarımızdan enerjimizi buraya projekte ederiz.

Astral seyahate çıkmak çok kolaydır. Ama ilerlemek kolay değildir.Çünkü GÖRÜNTÜYÜ SİZİN YARATMANIZ GEREKİR.

alıntı

+rep verirseniz mutlu olurum
ışığınız daim olsun
 

hfcy

Kayıtlı Üye
Katılım
12 Ağu 2010
Mesajlar
330
Tepkime puanı
47
Konum
istanbul
İş
öğrenci
Astral seyahate çıkınca hiçbir şey olmuyor. Beyaz bir ekran ve boş bir satıh. Bir hiçlik görüyorsunuz. Sadece söylediğimi yapın o boş beyaz ekranı göreceksiniz ;

Bazen sabah erken kalkarız 7-8 gibi. Çıkın dışarı dolaşın sonra gelip yorganın üstüne uzanın ve telkinleri yapın.Birden (5-10 dakika içinde) bir uğultuyla canınız yanacak ve çekileceksiniz korkacaksınız ve gözünüz kapalı olduğu için bir şey görmeyeceksiniz ama gözünüz kapalıyken karanlık bir görüntü varken ışıklı beyaz bir görüntü oluşacak ve girdap şeklinde bir efekt göreceksiniz. İşte boşluğa geldiniz. Çekilme bittiğinde hafiflemiş olacaksınız ve sesler kesilecek. Çünkü sesi de görüntüyüde sizin yaratmanız lazım. Çünkü artık bir kapı açtınız ve başka bir boyuttasınız. Astral boyuttasınız.Gözünüzü açtığınız anda astral seyahat biter. Gözünüzü açmadan o beyaz ekranda beklerken İMAJİNASYON yaparak hangi görüntüyü oluşturursanız o görüntünün yanına gidersiniz. Mesela kız arkadaşınızın görüntüsünü oluşturdunuz bir anda o görüntü gerçek olur ve o anda onu görürsünüz ama öyle kamera açmış gibi değil. Uçmayı imajine ederseniz (nesnelere hareket vermek) uçarsınız ve görüntüyü o an uçtuğunuz yer nasılsa öyle görürsünüz. Ama aslında o görüntüler yansımadır. Tamam bu dünyayı görürsünüz ama bazı farklar olabilir. Çünkü başka bir gözle bakıyorsunuz dünyaya.Unutmayın gerçek gözünüz gözünüzü kapattığınızda karanlık görüyordu. Bu göz öyle değil.

Şimdi astral seyahate çıkmak için söylediğim gibi alakasız bir saate uyanın bir süre bekleyin ve sonra uzanın yorganın üstüne .



SAKIN AMA SAKIN GECE YATMADAN ÖNCE DENEMEYİN ÇÜNKÜ OLMAYACAK

Düşüncelerinizin en az olduğu durumunuz genellikle sabah kalktıktan bir saat sonradır.

Uykulu da olmayın uykusuzda olmayın.
Aç da olmayın tok da olmayın.

Yorganı örtmeden uzandınız ve aynen en başlarda anlattığım gibi ellerinizi yana koydunuz bekliyorsunuz ve derin nefes aldınız verdiniz (10 kez derin nefes alıp verin en az 10-20 arası yeterlidir derin nefes için) nefes verdikten sonra bir bekleme süreci oluşuyor o süre. Uzayacak nefes alıp vermeniz kendiliğinden bir kısa alıp verme şeklinde düzene oturacaktır. Yavaş olun gözleriniz kapalıyken bekleyin. Çekildiğinizi hissedin.

Hissetmek nedir düşünmek nedir?

Hissetmek kavramı daha çok Kuantum ile ilgilidir. Bir şeyi hissetmek demek o olayı adeta yaşamak demektir. Mesela Rock müzik dinleyenler müzik dinlerken gitarı adeta çalarmış gibi yaparlar ellerini. İşte o hissetmektir. O esnada düşünmezler. Düşünmek ise kriter belirlemektir ve egodandır. Bir şeyi düşünüyorsanız o düşünme saatlerce sürecektir çünkü şeytan düşündürerek beslenir sizi.

Hissedin mesela kuantum olumlama ile araba istediniz evrenden. Arabanız var o esnada ve sürüyorsunuz direksiyonu çeviriyor gaz pedalına basıyorsunuz vites değiştiriyorsunuz. Kuantum olumlama ile isterken sadece şimdiki zaman vardır. Bir şeyi hissetmek sadece şimdiki zamanda mümkündür. Hissedin çekildiğinizi uçtuğunuzu ama düşünme yanlışına kapılmayın. Sadece gökyüzünde uçuyorsunuz gibi bildiğiniz uçun. Yaşayın o anı. Birden çekileceksiniz. Dediğim duygu çok şiddetlidir. Adeta bağıracak gibi olacaksınız çekileceksiniz ve bir süre (4-5 saniye) sürecek ve ses kesilecek görüntü siyahtan beyaza dönecek ve pencere açılacak.

İşte o pencereye görüntü vermek için imajinasyon vermeniz gerekir.Y oksa çıkarsınız ama ne oldu deyip gözünüzü açarsınız yada bir şey olmuyor der düşünür ve bitirirsiniz çıkışı.

İmajinasyon uygulamaları da sabah kalktıktan bir saat sonra yapılmalıdır.
Daha sonra imajinasyon uygulamalarından sonra Projeksiyon uygulamalarına geçmelisiniz .Astral Projeksiyon da adı üstünde bir projeksiyondur.Artık görüntüyü siz projekte edersiniz ama sonra o görüntü gerçek zamana uyarlanır ve siz o görüntünün içinde yaşarsınız.Bir gerçeklik yaratırsınız ve o gerçekliğin içine girersiniz.

Bunun uyumayla alakası yok. Dediğim gibi. Fountain filmini izlediyseniz orada adam gayet masada otururken yapıyor. İlk başta çıkış kolay olsun diye uzanın dedim. Bir süre sonra otobüste giderken müzik dinlerken de astral seyahat yapabileceksiniz.

Aslında sürekli yapıyorsunuz ama ne olduğunu bilmiyorsunuz.

Bazen gözünüz dalar gider, yok olursunuz bir meditatif etkiyle.Sonra arkadaşlarınız hop abi burada mısın der sana. Sende he efendim gözüm dalmış dersin.

Burda mısın dediler sana =)

Nerdeydin ki?


İleri Seviye Astral Seyahat Teknikleri ve Çalışmalar

Not: Herkes yapabilir. Lütfen söylenenleri deneyin. Yaş bilgi vs. kısıtlaması yoktur. Bazı insanların yatkınlığı vardır hızlıca başarır bazılarının yatkınlığı azdır biraz uzun sürer ama başarır.

Uygulamalı Teknik 1

İMAJİNASYON VE VİZYON(durugörü)

Çalışmalarda ve özellikle yeni başlayan ya da fazla bir gerçek deneyimi olmayan kimseler arasında en çok düşülen yanılgı İmajinasyon ve Vizyonu karıştırmaktır.
Bu iki konuyu ve farklılıklarını tam olarak ifade edebilmek için önce imajinasyonu ele almamız gerekir. Majikal keşifler, tebliğler ve bazı durumlarda da kehanetler için en önemli şey Vizyon’dur fakat imajinasyon sahibi olmayan bir kimse Vizyon sahibi de olamaz ya da çok zor olabilir.

Tabii bu doğuştan vizyon kabiliyetine sahip olan kimseler veya mesela peygamberler ve benzer kutsal kimseler için değil, İmajinasyon ve Vizyon gibi şeyleri sonradan çalışarak elde etmek isteyen kimseler için geçerli olan bir sözdür. Vizyona sahip olabilmenin en kestirme yolu İmajinasyonun geliştirilmesidir. Anlaşıldığı gibi İmajinasyon, onun bir ilerlemiş türü olan projeksiyon ve Vizyon; çalışmalarla geliştirilebilen, sonradan edinilebilen şeylerdir.


En yeteneksiz kimse bile zamanla ve disiplinli çalışmalarla imajinasyon kabiliyeti kazanabilir. Buna karşılık Vizyon için sadece zihni serbest bırakmayı bilmek gerekir. Vizyon kendiliğinden doğar. Mesela teorik olarak hayvanlarda vizyon olabilir. Buna karşılık imajinasyon kabiliyeti asla olamaz. Zihinsel özürlü kimseler de zaman zaman vizyon yaşayabilirler fakat imajinasyon geliştiremezler.


İmajinasyonun birbirinden az çok farklı olan bir çok tarifi vardır. Bunlardan biri de, “İmajinasyon bir şeyin ruhta şekillenmesidir” şeklindedir fakat burada, bu şekildeki iddialı anlatımlar yerine anlaşılabilir şekilde, basit tarifler yapmamız daha yerinde olur.

İmajinasyon hayal kurmanın son derece ileri ve kontrollü şeklidir.

İnsanlar hayal kurarlar. Bazı kimselerde bu hayal kurma alışkanlığı o derece ileridir ki, durum “Gündüz rüyası” veya “Uyanık rüya” denilebilecek kadar ciddileşebilir.

Kişi çevresinden kopar, olur olmaz zamanlarda hayallere dalıp gider. Hayal kurma sırasında insanlar çoğunlukla üzerinde hayal kuracakları konuları kendileri seçerler fakat kafalarındaki hayaller yoğunlaştıkça ipin ucunu kaçırıp olur olmaz hayaller peşinde koşmaya başlarlar. Hayaller birbirleri ile bağlantılı ya da tamamen ilgisiz şekilde peşpeşe akmaya başlarlar. Bu akış kişinin hoşuna giden ilk konuyla ilgili de olabilir, tamamen farklı alanlara da kayabilir. İmajinasyonun hayal kurmaktan farkı belli bir şeyin seçilmesi, onun üzerine yoğunlaşılması ve o şey veya o cisim her ne ise onun sabit olarak görülmeye devam edilmesidir. Gelişi güzel hayal kurmak gibi, düşünülen şey akıp gitmez. Fiziksel gözlerle görülen sabit bir resim gibi yerinde durur veya istek üzerine haraket ettirilir. Bu anlatılanlardan da hayal kurmanın zihni eğlendirmesine karşılık, İmajinasyon çalışmalarının neden sıkıcı şeyler olduklarını anlamak mümkündür.

İmajinasyonun hayalden farklı olan ikinci noktası da onun çok güçlü olmasıdır. Hayallerin zihindeki belli belirsiz şeyler olmalarına karşılık İmajinasyon gene fiziksel olarak mevcut olan bir resim gibi net ve canlıdır. Son derece detaylıdır. İmajinasyon, onu gerçekleştiren kimsenin istediği sürece sabittir. Buna karşılık rastgele hayal kurarken zihin yorulunca hayaller de uçup gider veya daha değişik konulara kayar.



İnsan, İmajinasyon kabiliyetini nasıl kazanır?

Bunu sağlayabilecek olan bir çok değişik yöntem bulunmakla beraber bunların hepsi de sonuç olarak aynıdır. Yapılacak olan uygulamada, kişinin istek ve eğilimlerine göre değişiklikler yapılması mümkün olmakla beraber, imajinasyon geliştirmek için kullanılabilecek olan ana yöntem aşağıda anlatıldığı şekildedir.


İMAJİNASYON GELİŞTİRME ÇALIŞMALARI


* İmajinasyon geliştirme çalışmaları için şayet mümkünse vücudun dinlenik olduğu saatler seçilmelidir. Bundan daha önemli olarak da, zihinsel olarak dinlenik ve dinamik olmak uykulu veya uykusuz olmamak gerekir. Bu ana kurala rağmen bazı kimselerde az miktarda alınan alkolün de imajinasyon için verimli bir durum oluşturduğu görülmüştür. Ancak bu çalışmaları bir miktar alkolle denemek isteyenlerin alkolü çalışmadan on dakika kadar önce almaları, sarhoş olduktan sonra çalışmaya oturmamaları gerekir. Alkolün zaman zaman denenebilecek bir şey olmasına ve bazı kimselerde fiziksel yorgunluğun engel yerine yardımcı faktör olmasına karşılık uykusuzluk her zaman için önemli bir engeldir. Her şeyden önce insan uyku ihtiyacı içindeyken yapılan bir çalışmada uyuyup kalabilir veya istenen konuya konsantre olmak yerine hayallere dalabilir. En kötüsü de kişinin bunları yaşadığı sırada olanların farkında olmamasıdır.


* Çalışmalar için en uygun zamanlar kişinin uyanıp, zihnini ve dolayısıyla kendisini bedensel olarak toparlamasından sonraki zamandır. Mesela uyandıktan bir saat kadar sonrası imajinasyon için ideal zamandır. Tabii çalışan ve sabahları bu iş için zaman
ayıramayan kimseler için uygun zaman, işinden eve dönüp, bir süre dinlendikten sonra ve şayet uygun olursa on beş yirmi dakika uyuduktan sonrasıdır.


* Çalışmaların çok boş bir miğde ile yapılması konsantrasyonu zorlaştırır fakat çok dolu bir mide de uygun değildir. Sadece imajinasyon değil herhangi bir majikal çalışma veya meditasyon çalışması ya da bunların da dışında herhangi bir zihinsel faaliyet planlayan kimsenin akşamları yapmak istediği her şeyi yaptıktan sonra, televizyonunu seyredip, sohbetini yapıp tam uykusu geldiği sırada, âdet yerini bulsun diye, yatmadan önce son yapılan iş olarak çalışma yapması da sadece kendini aldatması ve boşuna zaman kaybetmesi olur. Bu durumdaki kimse için on beş dakika zihinsel çalışma yapmak yerine bir an önce yatıp on beş dakika fazla uyumak daha faydalıdır. Bu çalışmalar ciddi konulardır ve ciddiye alınmaları da gerekir. Ciddi şekilde planlanmaları ve zaman ayrılması gereken şeylerdir.


* Ciddiyetten uzak bir çalışma sadece kişinin başarısızlığı ile sonuçlanmaz. Bu durumun başka ve çok daha büyük zararları da vardır. Kişi bir çalışma programı uygulamaya karar verip buna başladığı zaman uygun olmayan şartlar altında, aşırı yemek yedikten veya ancak uykusu geldikten sonra çalışma yaparsa ya da çalışmaları sadece kendisini aldatmak için yaparsa çok açıktır ki, başarısız olacaktır. Bu başarısızlığın yanı sıra kişinin bilinçaltında kendi kendisine küçük düşmesi vardır ki, işte en zararlı olan da budur. Zamanla kişi kendisini hiç bir kararını uygulamayan, disipline gelemeyen, başarı kazanamayan ya da bu konularda başarı kazanamayan ve hatta başarısızlığa mahkum birisi olarak görmeye başlar. Bu durum gerçekleşmeye başladıktan sonra kişi durumu fark edip kendisini toparlamaya gayret etse bile artık başarılı bir sonuç alması sıfırdan başlayan birisinden çok daha zor olur. Bu kendine inançsızlık da zamanla kanserli bir hücre gibi büyüyerek bütün kişiliği kaplamaya başlar ve kişi her alanda, halk arasındaki deyimle “Yalak” bir kişilik haline gelir.

* Bu yüzden hayattaki her şeyde olması gerektiği gibi hatta çok daha fazla olarak majikal çalışmalarda da disiplinli ve kararlı olmak gerekmektedir. Ya yapmalı, ya yapmamalıdır. “Bir deneyeyim bakalım” asla olmaması gereken yaklaşımdır.


* Yapılacak olan çalışmaların süresi kişiden kişiye ve hatta aynı kişinin değişik ruh hallerine göre değişebilen bir durumdur. En az on dakikadan başlayarak motivasyon ve sıkılma durumlarına bağlı olarak saatlerce çalışılması mümkündür.


* Çalışmalara başlarken kişiden kişiye değişebilecek olan rahat bir konumda oturulur ya da uzanılır. Mesela odanın ortasındaki bir minderin üzerine bağdaş kurularak ya da iki diz üzerinde oturulur. Ya da odanın ortasına yayılmış olan ince bir örtü üzerine, yastık gibi bir cisim kullanmadan sırtüstü uzanılır. Bu pozların yerine rahat bir koltukta arkaya yaslanıp oturmak veya rahat bir divanda uzanmak da mümkündür. Bununla beraber sonuncu tercihte uyuyakalmamaya dikkat etmek gerekir.


* Baştan beri çalışmalarda uyuyakalmanın olumsuz bir durum olduğundan bahsediyoruz fakat bunun tam tersi olarak, normal gece uykusuna girerken yatakta on, on beş dakika kadar sırtüstü yatıp imajinasyon çalışması yapmak sonra farkında olarak veya olmayarak normal uykuya geçmek veya istenilen poza dönerek uyumak ya da uyuyana kadar imajinasyon çalışmasını devam ettirmek de mümkündür. Bu durumda insanların uyumadan önce hayal kurmalarının ve mesela cinsel fanteziler üretmelerinin yerini imajinasyon çalışmaları alır.


* Yine de unutmamak gerekir ki, uyumadan önce kurulan boş hayaller veya cinsel fanteziler de insan için gereklidir. Bunlar bir noktada uyurken rüya görmenin uyanık şeklidir ve beyni, zihni düzenleyip, dinlendirir. Bunların eksikliğinin herhangi bir zihinsel sıkıntıya sebep olup olmayacağı ruh doktorlarının cevaplaması veya araştırması gereken bir durumdur. Bu yüzden burada sadece uyku öncesinde imajinasyon çalışmaları yapmayı alışkanlık haline getirmemek gerektiğini, bu uygulamanın mesela üç, dört gün veya bir hafta boyunca yapılmasını, sonra normale dönülmesini ve daha sonra istenirse tekrar aynı şekilde yapılmasını tavsiye edebiliriz.


* Yine konumuza dönersek, uyuyana kadar imajinasyon çalışması yapmak da verimli olabilir ve çalışmalarla ilgili olan kişisel tercihlerden biridir. İmajinasyon çalışmaları bir tür fiziksel egzersiz gibidir. Yani öyle Astral planlarda tehlikeli de olabilecek çalışmalar değillerdir. Hele ruh çağırmak, Cin çağırmak, korkutucu kontaklar kurmakla hiç alakaları yoktur. Çalışmalar sırasında kişi korkutucu bir şey görürse bu tamamen onun kendi bilinçaltından ortaya çıkan bir durumdur.


* Çalışmaları yapan kimse çalışmada uyuyakalırsa, yani son anlatılan uyku öncesi çalışma yöntemini seçmemiş ve uyumaması gereken durumda uyumuşsa bile hiç bir zihinsel ya da ruhsal tehlikeye açık olmaz. Çalışmaların bu şekilde bitmesi veya çok az konsantre olup sonra uyunması ya da herhangi bir şey yüzünden dikkatin toplanamaması sadece çalışmanın verimsiz olmasıyla sonuçlanır. Başka en ufak bir ters etkisi söz konusu değildir.


* İmajinasyon çalışmaları için, zihinsel disiplin açısından belli bir saatin seçilmesi iyidir fakat şart değildir. İnsan isterse imajinasyon çalışmalarını iş yerinde öğle tatilinde veya işine gidip gelirken otobüste veya herhangi bir nakil aracında bile yapabilir. Tabii bunun için bir tek önemli şart vardır. O da aracı kullananın kendisi olmamasıdır.


* Tercih edilen rahat konuma girilir ve gözler kapatılır. Bu durumda ilk önce derin nefes teknikleri on veya yirmi defa tekrarlanarak zihin boşaltılır, günlük düşüncelerden soyutlanır. Yeterli gevşeme ve sakinlik durumuna ulaşılınca imajinasyon çalışmalarına başlanır. İlk olarak renklerin imajine edilmesi ile başlamak gerekir. En kolay imajine edilen renk de kırmızıdır.

* Önce gözün önüne kırmızı renk getirilir. Sadece kırmızı renk düşünülür. Bir süre sonra zihnin tamamı kırmızı renkle kaplanınca kırmızı renkli basit cisimler veya geometrik şekiller düşünülmeye çalışılır. Mesela küçük küpler, üçgenler, beş köşeli yıldızlar vs. Bu renkler ve şekiller sadece zihinde tutulan şekiller ve renkler olarak kalmamalı, gözler kapalı olduğu halde sanki gerçekten gözündeki renk ve şekillermiş gibi görülmelidirler.


* Kırmızı üzerinde yeteri kadar çalışıldıktan sonra renk değiştirmeli ve turuncuya geçmelidir. Çalışmalar aynen turuncu renkle tekrarlanmalı, sonra sarı, yeşil ve siyah dahil bütün renklerle çalışılmalıdır. Bütün renkler rahatlıkla imajine edilmeye başlandıktan sonra ki, bu günler veya haftalar da sürebilir, karışık renkler ve daha karışık şekiller imajine edilmeye başlanabilir. Mesela parlak lacivert zemin üzerinde kırmızı veya sarı geometrik cisimler ya da herhangi bir renk zemin üzerinde herhangi bir renkten oluşan şekiller görülebilir.


* Daha sonra görülen geometrik şekiller şekil olmaktan çıkıp cisim olmalıdır, yani üçgen yerine piramit ya da koni, dörtgen yerine küp gibi. Daha sonra da bu cisimler çok renkli olmalı mesela her yüzü başka renk olan küp veya piramit üzerinde çalışılmalıdır.


* Bu aşamadan sonra çalışmalarda daha karmaşık şeyler imajine edilebilir. Mesela tanıdık bir kimse. Böyle bir kimse imajine edildiği zaman o kimse gerçekten karşıda oturuyormuş gibi aşırı detaylı olarak görülebilmelidir. Bazı kimseler çalışma sırasında,tanıdıkları bir insanı imajine ettikleri zaman o kimsenin yüzünde, elinde ya da farkedilir bir bölgesinde, o zamana kadar bilinçli olarak fark edemedikleri bazı ayrıntıları da fark ederler ve sonra o kimse ile gerçekten karşılaştıkları zaman, fark ettikleri ayrıntının gerçekten de mevcut olduğunu görürler.


* Görsel imajinasyon tam olarak sağlandıktan sonra ses, tat, koku ve dokunma duyusu imajinasyonlarına geçilir. Ses imajinasyonu için değişik çınlamalar, notalar piyano, gitar gibi aletlerin tınlamaları imajine edilebilir. Koku için de kişi bildiği en aşina olduğu kokularla işe başlamalıdır. En zor imajinasyon ses ve dokunma imajinasyonlarıdır.


* Bütün resim imajinasyonları başarıldıktan sonra sıra hayallere hareket vermeye gelir. Mesela bir kuş yerine uçan kuş görülür. Kişiler hareket ederler. Bu durumda imajinasyon çalışan kişi sanki bir kukla oynatıcısı, imajlar da ipleri çekilerek hareket ettirilen kuklalar gibilerdir. Yani imajlara istenilen her şey yaptırılabilir.


* Bu çalışmaların sonunda mesela bir deniz kıyısı imajine edilirse, manzara tam olarak görülmeli, kıyıya çarpan dalgaların sesleri duyulmalı, suratta rüzgar ve dudaklarda da tuzlu su serpintisinin tadı duyulmalıdır. Anlamlı majikal operasyonlar ve çalışmalar ancak imajinasyon tam olarak geliştirildikten sonra mümkün olabilir.


* İmajinasyonun bir sonraki aşamasıysa projeksiyon ya da bir şeyi projekte edebilme yeteneği kazanmaktır. Bu da ancak imajinasyon yetisi son derece geliştikten sonra yapılabilecek bir şeydir ve her kimsede de gerçekleşmeyebilir. Bir imajın projekte edilmesi, imajinasyonun açık gözlerle yapılması ve imajine edilen objenin fizik plandaki eşya ve değişik cisimler içinde sanki maddi olarak mevcutmuş gibi görülebilmesidir.


* Projeksiyon çalışmaları için mesela bir masaya oturulur ve gene mesela oturulan masanın üzerinde duran, su dolu bir bardak imajine edilir. Bardak tam olarak görüldükten sonra gözler açılır ve bardak masanın üzerinde gerçekten mevcut olan bir cisimmiş gibi açık gözlerle görülür. Bu işlem sanki bir projeksiyon makinesinin bir resmi perdeye projekte etmesi gibi, düşünülen şeyin gözleri, makinenin merceği gibi kabul ederek projekte etmektir. Bu tür bir çalışmaya Zihinsel Projeksiyon demek de mümkündür.



VİZYON (Durugörü)


Görüldüğü gibi İmajinasyon kişinin bilinçli olarak elde ettiği bir yetenektir. Görülen şeylerin tamamı kişinin kendi isteği ile yarattığı, görmek istediği şeylerdir. Tamamen kontrollüdür.
Vizyon ya da “Görüş” ise bunun tam tersidir. Vizyon ya bir dalgınlık ya meditasyon veya herhangi bir çalışma sırasında kendiliğinden gelen bir görüntüdür.

Resimler, manzaralar, olaylar, kişiler veya mekanlar olabilir. Görsel bir durum yerine tamamen sesten ibaret de olabilir. Karışık ya da anlamlı şeyler olabilir. Karşılıklı konuşulan ya da kişiye bir şeyler anlatan kimselerin görüntüleri de olabilir. Burada, “Duru Görü, Duru İşiti” gibi isimlerle tarif edilen her şeyi Vizyon ismi altında topluyoruz. Değişik kutsal kitapların bir çok bölümünde anlatılan bir çok şey vizyonlar sonucunda edinilmiş bilgilerdir. Mesela Nostradamus’un ünlü kehanetlerinde anlatılan herşey vizyonlar vasıtasıyla edinilmiş bilgilerdir.

Bir insanın vizyon sahibi olabilmesi için imajinasyonunu mükemmel kullanabilir durumda olması şart değildir. Fakat vizyon sahibi olmayan kimseler imajinasyon gücünü geliştirdikten sonra vizyon görmeye daha yatkın olurlar. Vizyon görebilmek için yapılacak ayrı bir çalışma geliştirici bir teknik yoktur. İnsanın zihnini serbest bırakarak beklemesi ya da meditasyon veya benzeri durumlarda olması yeterlidir. Vizyon için yapılabilecek
olan çalışmalar imajinasyon çalışmalarından ibarettir.


İmajinasyon ve Vizyon konularını bitirmeden önce söylenilmesi gereken son şey de şudur: Vizyon asla hayal görmekle karıştırılmamalıdır. Kişi anlamasa bile Vizyonlar daima bir anlam taşırlar. Vizyon’un zihinsel rahatsızlıklardan kaynaklanan hayal görmeyle de karıştırılmaması gerekir.


(İmajinasyon ve vizyon uygulamaları Bülent Kısa – Büyü sohbetleri kitabından alıntıdır)


Uçmak ve Işınlanmak;


Uçmak ve ışınlanmak iki farklı olgu bunu anlamışsınız.

Evet ışınlanmada o yeri çağırıyorsunuz gibi düşünebilirsiniz fakat uçmada da ışınlanmada da görüntüyü siz yaratıyorsunuz siz projekte ediyorsunuz.

Astral seyahatte projeksiyonda ilerleyince dokunmak işitmek hissetmek de yapılabiliyor fakat bu gerçekten üzerine çok düşerseniz yıllarınızı verirseniz projeksiyon ve imajinasyonda çok ilerlerseniz olabilecek bir şey.

Lusid rüyanın ne olduğunu anlattım. Sen de görmüşsündür herkes görür.Gerçekçi rüyalardır.Adeta yaşarsınız.İşte astral seyahatte uçmak onun gibi aynı.Ama gerçekte astral seyahat o değil.

Önce anlaşılması gereken bir olgu var ama cidden anlaşılması zor bir olgu.

HERŞEY ASLINDA ŞU ANDA OLUYOR. GEÇMİŞ VE GELECEK DİYE BİR ŞEY YOK.

Geçmiş ve gelecek kavramı bir yanılgıdır. Her şeyin bir saniye içinde olduğunu anlayabilirseniz ve hissedebilirseniz arkadaşınızın yanında olmakta şimdi oluyordur onu görmekte her şey.

İmajinasyon yöntemi olmadan astral seyahate çıkılabilir. Özellikle lusid rüyadan geçişte zaten rüya imajinasyonu hazır olduğu için o gördüğünüz projeksiyonu gerçek şimdiki zamana uyarlarsınız ve çıkmış olursunuz. O zaman tek tek her şeyi imajine etmenize gerek kalmaz.

Ama siz çıktınız boş ekrana geldiniz. Her şeyi tek tek imajine etmek durumdasınız.S en üzerine tıklamadığın hiçbir şeyi göremezsin gibi düşün.

Mesela bir arkadaşını imajine ettin. O an sadece onu görürsün odasında olabilir ama sadece kamera ordadır. Etrafını görmen için etrafını da imajine etmen gerekir.

Ya da arkadaşını değil de sadece odasını imajine edersin odayı görürsün ama arkadaşın içindeyse onu da otomatikmen görmüş olursun. Bu durum projeksiyondur.

Okullarda vardır ya hoca projeksiyon makinesiyle ders anlatır. Maçları kafeler perdeye yansıtır.Sende o makine gibisin.Neyi yansıtırsan sadece onu görürsün.

Fakat lusid rüyadan geçişte durum farklıdır. Ben deneyimlerimin çoğunu lusid rüyadan geçerek yaptım. O yüzden uçma eylemi kolay oldu. Normalde uçma eylemi projekte edilmesi zor bir durumdur.

İmajinasyon tekniklerindede değinildiği gibi;

-Önce renkleri tek tek imajine edersin
-sonra iki boyutlu cisimleri
-sonra birkaç renkten oluşan iki boyutlu cisimleri
-sonra 3 boyutlu renki cisimleri
-sonra 3 boyutu cisimlere hareket verirsin
-sonra projekte etmeye çalışırsın

3 boyutlu cisimlere projeksiyon vermek en son aşamadır. Yani uçmak hareket olduğu için işlem zorlaşıyor. Yani ya lusid rüyadan geçeceksin yada aylarca imajinasyonu geliştireceksin ondan sonra deneyeceksin.

Size rüyaya girmeyi anlattım. O işte projeksiyondur.

Girince rüyaya onun sadece yüzünü görüyorsunuz. Çünkü hareketli bir projeksiyon mümkün olmuyor. Çünkü o anda hareket etmiyor girdiğiniz kişi.

Kendinize hareket verebilirsiniz ama projekte etiğiniz kişi gerçek zaman uyarlanınca nasılsa öyle görünür. Hareket ediyorsa siz onu farklı algılayabilirsiniz. Aynen kamera açılmış gibi görünmüyor yani.

Herke sanıyor ki sanki elinde kamera geziyorsun uçarak. Öyle bir şey yok. Sadece kısıtlı alanları görüyorsun ve üzerine geldikçe açılıyor görüntü.

İnternete yavaş giren cep telefonu gibi düşün. Çünkü doğru olan tek projeksiyona odaklanmaktır. Sen öyle çıkayım bir dünya turu yapayım diyemiyorsun. Bu neredeyse imkansızdır diyebilirim. Sen Paris’e gidersin ama uçmak bildiğin kuş gibi uçmak değil geçerken altındaki yerleri görmüyorsun. Görüyorsun ama görmeyi hissedince aşağıyı .O beyaz ekrandaki girdabın içinde orayı kendine çekiyorsun ya da diğer deyimle sen oraya bedenini götürüyorsun.

Astral seyahatte öyle gezeyim dolaşalım olayı yok. Ama kolaylıkla o anda odaklandığın ve hissettiğin birini görebilirsin. Ama öyle saatlerce filan sürmüyor. Genellikle tek bir hissetme şansın var. Tek bir olay var yoğunlaşıp yapabileceğin.

Yani dur ben bizim apartmanı dolaşayım değil. Bunu siz videolar da filan görmüşsünüzdür. Bunlar yalandır.

Diğer boyutlarla iletişim olayı ise tamamen diğer boyuttakilerin size gelmesiyle ilgilidir. Size gelmeleri için farkındalığınız ve bilincinizi üst boyuttakilere yakın olmalıdır. Eğer değilse siz sadece hayali varlıklar imajine edersiniz ve rüyaya geçersiniz. Sonrada gelip ben varlık gördüm dersiniz.

Kısaca internette okuduklarınızı unutun.. Dediklerimi yapın. Tahmin ettiğiniz düşünceyi değiştirin. Astral seyahat kitaplardan okuduğunuz videolarda anlatılan şey değildir.

Tamamen bir imajinasyon ve projeksiyondur.

Çok basit şekilde yapmanız gerekenleri anlatım. Diğer kalıplara takılmadan dediklerimi yapın boş ekranı görmek çok kolay. Çekilme hissini yakalayıp çıkmak çok kolay.Ama sıkıntılı olan yeri söylüyorum projekte etmek. Orada işte gözlerinizi açmadan gerçekliği sizin sağlamanız lazım.Bunun içinde projeksiyon ve imajinasyon uygulamalarıyla ilerletmeniz lazım.

Ha nedir mesela Ankara’daki dayınızın evinin balkonunda durduğunu gerçekten hissederseniz (hissetmeyi anlattım) o zaman orayı projekte edebilirsiniz. Bu da aslında zor değil ama rüyaya düşebilir gerçek sanabilirsiniz. Çünkü bildiğin projeksiyon makinesi gibi yansıyor görüntü. Evet diyorsun ben astral seyahatteyim.

Sen imajine ederek önünü açıyorsun. Mesela ben eski liseme gitmek istedim bir keresinde. Hop ordaydım. Okul binasını aynen görüyorum bahçeyi aynen görüyorum ama etrafında alakasız binalar vardı inşaat halinde mesela. Bu anlattığım 3 yıl önce filandı.

Ya dedim nasıl olur bu. Evet gerçekten gittim oraya gördüm. Gerçek zamandı ama aydınlıktı biraz. Normal zaten aydınlık olması çünkü görüntüyü sen ayarlıyorsun. Mesela sonra bu evler ne alaka dedim sonra yukardan savaş uçakları geçti filan o an anladım ki farkındalığım bozuluyor ve rüyaya geçiyorum.

Farkındalık olmadı mı böyle oluyordu işte. Ben 2 yıl önce farkındalığı bilmiyordum şimdiki kadar. Ama farkındalık oldu mu konsantrasyonun bozulmuyor. Ben farkında olmadan bilinçaltımdan demek ki artık o gün izlediğim filmin etkisi midir nedir savaş uçağını düşündüm demek ki baktım uçak geçiyor. İşte düşünmemek gerekiyor. En ufak bilinçaltı olmamalı. Temizlemelisin bilinçaltını. Düşüncelerini izlemelisin. Çünkü arınmak temizlenmek düşünmemek ve farkındalık gerekiyor.


Belirli mekanları belirle kendine oralara konsantre ol. Önceden plan yap yani. Mesela fotoğrafı varsa oraya odaklan. Odandaki her şeyin yerini çok iyi bil. Çıkınca tekrardan kontrol et masa buradaydı de masaya dokunmuştum de o hissi yaşadığında masanın yanına gelirsin. Pencere buradaydı dersen pencereye gidersin sokaktan manzaralara yaparsan oraya gidersin. Ama hissetmek lazım. Etraf orta aydınlıkta oluyor. Çok aydınlıkta olmuyor ama karanlık olmuyor bunu daha önce belirttim. Karanlık bu boyut gözümüz için geçerli.



Lütfen bunu anlayın;

Astral seyahat diye bir şey yoktur.Astral projeksiyon vardır.Seyahat kelimesi nasıl olduysa türkçeye yerleşmiş.

Maddeler atomlardan oluşur.Başka bir yazımda hacimsel olarak bir atomun yüzde 99 u nun boşluk olduğunu , elektron proton ve nötronların toplamının bir atomun sadece yüzde 1 ini kapladığını anlatmıştım.

O zaman tüm cisimler mesela baktığınız monitörün yüzde 99 u boşluktur.Ama biz onu nasıl görüyoruz madem boşluk?

Çünkü gerçek değil bu.Sadece projeksiyon yapıyoruz.Birşeyi görmek sadece projeksiyondur.Matrix filmini izlediyseniz adamlar ordada yırtınmışlar anlatabilmek için.

Bu kuantum fiziğinin en basit gerçeğidir.

Tamamen bir oyunun içindeyiz.Gördüğümüz herşey sanal.Hepsini beynimiz uyduruyor.Beynimizde bir çip var ego adı verilen ve (ram gibi) orada bilincimiz belirli oranlarda ön belleğe alınıyor ve beynimiz hızlı çalışmak için önceden kaydettiklerini kullanıyor.Bilgisayarda böyledir.Bazı şeyleri önceden hafızaya alır hızlı açılması için daha sonra.Bu sebeple ram vardır bilgisayarda.Yani önbellek.

Tüm gördüklerimizi beynimiz oradan uyduruyor.Bu bilinç yeni doğan bebekte bir süreye kadar çok farklıyken sonradan çevresinden öğrendikleriyle oda sıradan bilini öğreniyor ve sürüye katılıyor.Bir bebek eğer mümkün olsaydı da köpeklerin yada başka hayvanların ebeveyinliğinde büyüyebilseydi onların bilincine sahip olurdu.dünyayı onlar gibi görürdü.Köpeklerin dünyayı siyah beyaz gördüğü , sineklerin çokgenler şeklinde gördüğü canlıların her birinin farklı bilinç algısı olduğunu biliyoruz.

Demekki eğer o ego çipine bir şekilde ulaşıp rızamız dışında bize sonradan yüklenen bu bilinçaltını silip yeni bir bilinç oluşturabilirsek o zaman bebek gibi olabiliriz ve yeteneklerimizi tamamen kullanabiliriz.

Bu uygulamaya farkındalık dedim.

İşte farkındalık sağlandıktan sonra dünyaya bakışınız zaten değişecek.Renkler daha bir parlak yiyecekler daha bir tatlı olacak.

Astral projeksiyon da ise bu dünya projeksiyonundan fazla farklı değildir.

Yine beynimiz ve ego çipimiz devrededir aslında.Ama FARKINDA olarak yönetimi devralırsak sahip olunan astral bedenimizin gözüyle (enerjisel beden) projeksiyon yapabiliriz.Bu projeksiyonda tek noktadan heryere ışınlanabilen (aslında değil sabit duruyor) heryeri bilinçaltı kriterlerine takılmadan hızlıca önümüze getiren projeksiyondur.

Bu sebeple düşününce son bulur.

Lütfen artık şuraya gidiliyormu diye sormayın.

Siz rüyanızda antalya da denize girdiğinizi görünce antalyaya mı gidiyorsunuz?


Biryere gidilmiyor.Şu an nasıl görüyorsanız oluşturduğunuz astral boyuttaki paralelden bu dünyayı yansıtıyorsunuz.ama bulanık bir görüntüyü tek tek tanıtarak (deepening) netleştiriyorsunuz.çünkü önbellek boşta oluyor.sizin tanıtmanız gerekiyor.bu durumda belirli deneyim sayısı gerektiriyor.



Duygularınıza ve düşüncelerinize hatta korku ve tedirginliklerinize hakim olmak;

Belki şimdi neden hep astral projeksiyon için FARKINDALIK gereklidir dediğimi daha iyi anlıyorsunuzdur.

Olay çok basit ya inanın şaka gibi aslında. Ama insanlar hep olağanüstü şeylere mucizelere inanır ve meyleder.Şu an nasıl görüyorsunuz?

Projeksiyonla görüyorsunuz. Bu bilinç boyutunda kayıtlı olduğu netlikte her şeyi görüyoruz. Astral projeksiyonda da yeni bir paralel boyut açılıyor ve orada sıfırdan bir bilinç oluşturulup projeksiyon yapılıyor.İş aslında bu kadar basit.


İki püf nokta var;

1)sabah kalkınca deneyin
2)akışına bırakın hisleri çınlamaları uğultuları her şeyi öyle izleyin sadece filim izler gibi.



Baştan alalım;


Sabah kalktınız sırt üstü pozisyona geldiniz yorganı attınız üstünüzden. Sadece bekleyin. Nefesinizi izleyin. Burnunuzdan giriyor hava ve ışık ve sonra hava ve ışık çıkıyor yavaşça bir süre bunu izleyin. Sonra dudak arasındaki küçük boşluktan nefes girecek otomatikleşince.

Sabah kalktığınızda hava aydınlık olacağı için korkularınız geceki gibi olmaz zaten. Bu sebeple korku ihtimalini geçiyorum.

Akışına bırakmak çok mu zor. Müdahale etmeden tepkisizce sadece izlemek olaylara dışarıdan bir izleyici gibi bakmak. "çınlamalar başladı heh işte uğultuda geldi" dediğiniz için çıkamıyorsunuz. Öyle bırakın aksın.

GÜLÜMSEYİN.

Olaylara gülümseyin. Unutmayın onlar sadece duygu. İzleyin onları.

Astral seyahat uykuyu izlemektir sadece.

GÖRÜNTÜ NASILMI?

Aşağıdaki şekli anlatayım.

1. aşama = BEYAZ EKRAN (anlatmıştım ilk çıkınca görünen)
2. aşama= görüntünün başladığı an yani ilk olarak görüntü öyle gelir.
sonraki aşamalarda sen görüntüye yoğunlaşarak onu netleştirirsin. Mesela bardağı daha fazla hissetmen lazım. Onun her yerine iyice dokunman lazım her kıvrımının üstünden geçmen.




her kıvrımının üstünden geçtiğinde artık bilince (paralel boyuttaki) bardağı tanımlamış olursun. Sen körsün orda görmeyi bilmiyorsun. Orası başka bir boyut. Her şeyi sıfırdan tanıtıyorsun .



Yani çıkış olduğunda flu bir görüntü olur ve siz odaklandıkça netleşir görüntü.

Beyaz ekran çekilme hissi bitince gelir. Sakın gözlerinizi açmayın.
Beyaz ekran geldiğinde imajinasyon vermelisiniz. Yani odanızda iseniz mesela kendinize odanızdaki bir açıdan bakmayı hissedin sanki odaya girilen kağıda duruyormuşsunuz da yatağa bakıyormuşsunuz gibi yada pencerenizden dışarı ya da içeri bakıyormuş gibi. size kalmış burası.

sonra 2. karedekine benzer şekilde görüntü başlayacak. siz üzerine yoğunlaştıkça 3. cü gibi olacak.

3. kareden sonrakiler kadar netleştirmek için tamamen dokunarak yanına gidip hissetmeniz gerekir.

Projeksiyon boyunca ellerinizi birbirine değdirmeyi hissedin kendinizi hissedin ve imajinasyonları sırayla peş peşe verin. fotoğraf makinesi gibi düşünün sürekli fotoğraf çekin.


Zamanlama:

Bu konuda birçok yerde belirttiğim gibi “kalkınca” denemek en doğrusudur. Sabah kalkınca veya yorgunken eve geldiniz bir süre uyudunuz ve sonra uyandığınız vakitler en önemli vakitlerdir.

En iyi zamanlama yatakta uyandığınızda yataktan çıkasınız gelmez hani gözleriniz açılır sonra dur biraz daha uzanayım dersiniz ya işte o andır. O an ipe tırmanma hissi vermeniz hatta sadece kendinize dışarıdan bakmayı denemeniz çekilme hissini yaşamanızı sağlayacaktır ve heyecanlanmadan bir süre devam ederseniz çıkış gerçekleşir.Bu anlattıklarım 3-5 dakika içinde olur.

İzlenecek sıralama nasıl olmalıdır? Nasıl uzmanlaşabilirim?

Çıkış denemeleri – Çıkış – Detaylandırma – Hareket etme – Süreyi uzatabilme

İlk olarak deneme aşamasına değinelim. Söylediğim haldeyseniz yeni uyanmışlık durumda denemeleri kesinlikle ihmal etmeyin hiçbir fırsatı kaçırmayın. Lusid rüyaların sonlarına doğru artık uyandığınızı fark edersiniz hani gözünüzü açsanız çıkıp yataktan kalkarsınız adeta uyanıksınızdır ama yatakta durup o görüntüleri izlemeye devam etmek istersiniz ya işte o durumda çeklime hissi ve kendine dışarıdan bakma hissi en etkili yöntemdir.

Çıkış gerçekleştiğinde genellikle beyaz ekran görülür yani parlaklık ve anlamsız efektler. Fakat bilinçaltınız sebebiyle genellikle odanızda çıkarsınız. İlerlettikçe işi zamanla istediğiniz yerde de çıkışlar olabilir. İlk çıkıldığında görüntü yukardaki bardak örneğindeki gibidir .


zamanla bir nesneye odaklanırsınız ve nesneyi bilincinize detaylı olarak tanıtırsınız. Görüntü aynen şu an gördüğünüz hale dönmeye başlar. Tabi bu detaylandırma çalışmaları yaparsanız olur. Normalde görüntü fludur.


İmajinasyon Çalışması Uygulaması

Uykudan uyandıktan sonra gözlerini açmadan yatakta olduğunuz durumdasınız. Henüz uyandınız ama yataktan çıkmadınız. Odanızda bir yere koyacağınız bir nesne belirleyin. Yukarıda örnekte bir bardak seçilmiştir.3-5 saniye gözünüzde o bardağı canlandırmaya çalışın. Gözünüzün önüne bardak kısa bir sürede gelecektir. Geldiğinde bardağa yoğunlaşın ve odaklanın. Bardak görüntüsü gözünüzde netleşecektir zamanla. Daha sonra bardağın görüntüsü hareketlenmeye başlayacaktır yani farklı açılardan bardağı göreceksiniz. Sonra görüntü gerçek bardakla eşleşecek ve bardağa odanızda sanki onun yanına gitmişte bakıyormuşsunuz gibi göreceksiniz. Bu bardağı yatmadan önce biraz inceleyin öyle yatın.

Burada dikkat edilmesi gereken en önemli şey şudur. Sakin olmalısınız ve aceleci olmamalısınız. Bardağın detaylarını yavaş yavaş incelemelisiniz. Bardakla bir olmalısınız. Yani hemencecik bu tarafatan böyledir üstten böyledir yandan böyledir deyip geçmemelisiniz. Y oksa görüntüden uzaklaşırsınız dikkatiniz dağılır ve başka şeyler düşünmeye başlarsınız.Burada bardağın varlığını hissetmenizdir önemli olan nasıl göründüğünü onun size göstermesini bekleyin.Bardak size kendini gösterecektir.

Daha öncede belirttiğim gibi görüntü size gelir siz görüntüye gitmezsiniz.

Çıkış Denemelerinde Uygulanacak Bazı teknikler;

· Uykudan uyandığınızda gözlerini açmayın kımıldamayın yataktan çıkmayın.Gözleriniz karanlık görmeye devam etsin bir süre.Hiç kımıldatmadan ellerinizi ve kollarınızı ellerinizi kaldırdığınızı hissetmeye çalışın.Gerçekte kaldırmıyorsunuz fiziksel olarak ama kaldırma komutu verin kollarınıza.
· Yine aynı pozisyonda uyandığınız anda kafanızdaki gürültü gibi olan dip sesi dinleyin ona odaklanın. Çınlama ve uğultuya odaklanın
· UYANDIĞINIZDA HİÇ KIMILDAMADAN VE KALKMADAN GÖZLERİNİZİ AÇMADAN TEKRARDAN KENDİNİZİ UYUMAYA ZORLAYIN

GÖZLERİNİZİN KAPALI OLDUĞUNU BU ESNADA İMAJİNASYON ÇALIŞMASINA ODAKLANIN (YUKARDAKİ BARDAK ÖRNEĞİNDEKİ GİBİ) SADECE TEK BİR NESNEYE ODAKLANIN. Meditasyon çalışmalarında gül, mum ışığı vb. şeylere odaklanmak gibi.

Şimdi o belirlediğiniz nesneyi elinizle kavradığınızı hissedin ona dokunun her noktasına dokunun ve her detayını hissetmeye çalışın avuçlarınızın içinde gibi.

Ayrıca diğer teknikler olarak ;

· Gözleriniz kapalıyken arkanıza bakma hissi ayaklarınızın yerinde başınız başınızın olduğu yerde ayaklarınız varmış hissi, pencerenin ve kapının yerinin ters tarafta olduğu hisside (ters düşünme) kolaylaştırıcı etmenlerdendir.

· Alnınızın orta noktasını hissetmeye çalışın. Bir gerilme hissi gerçekleşecek ve alnının ortası tuhaf bir tepki verecektir. Bu tepkiye odaklanın.Eğer dönme ve titreme veya sallanma hisleri gelirse bunlara da odaklanın uzatmaya çalışın gerçekleşme sürelerini.

Hangisi gerçekleşirse sadece ona odaklanın. Daldan dala atlamayın. Mesela sallanma geldiyse sadece sallanmaya odaklanın ve sallandığınız hissi dışında aklınıza bir şey getirmeyin. Astral seyahati bile düşünmeyin sadece sallanmaya odaklanın.


· Uyandığınız esnada sanki kalkıp duvara dayanmış hissi verin kendinize. Elinizi kaldırmadan kaldırma komutu vermeniz gibi çok ani olsun bu ve gerçekçi çıkıp duvara yaslanmak ayağa kalkıp.Bedeniniz sabit dururken sanki uyanmışsınızda duvara dayanıyormuşsunuz gibi davranın.
· Üstteki örneklere ek olarak aniden kalkma, uçma, ipe tırmanma vs. de uygulanabilir.


Astral Seyahatte Ruhumuz mu bedenimizle ayrılıyor ? Ruh nedir ? Ruhumuzu bedenimizden ayırabilir miyiz? Astral beden nedir?


astral beden ruhun bir parçasıdır. astral seyahate çıktığında astral bedenini kullanıyorsun. Ruh çok daha büyük ve geniş bir mekanizma. yani ruh bedenimizle aynı büyüklükte değil . Çok daha büyük ve geniş öyle düşün. astral beden sadece astral seyahatte kullandığımız bedendir. normal bedenimiz et olan yani sadece ettir hiçbir özelliği yoktur. bir kamuflajdır. ruh ise kıyametten sonra da sahip olacağımız dünya yaratılmadan önce de sahip olduğumuz bir varlıktır. ruhlar eşit büyüklüktedir herkeste. yani öldüğümüzde ruh ölmeyecek beden ölecek. astral beden de ölecek. ama ruh ölümsüzdür.

kıyametten sonra mahşerde şimdiye kadar ne kadar yaşamış ruh varsa insan cin.. vs.. hepsi yan yana toplanacak.herkes 31 yaşında olacak.senin kızın seninle aynı yaşta olacak ve seni tanımayacak.çünkü hepsi ego.duygular hisler.hepsi yalan ve kandırmaca.rol.bu dünya tamamen bir yanılgıdır.aslında herkes bağımsız.

ruh yüksek düzeyli enerji formudur.ruh sayesinde insan bedenine enerji akışı sağlanır ve bedenimiz çalışır.sinir sistemine elektriksel bir enerji aktarılır ve kaslarımızı çalıştırabilir iskelet ve hareket sistemimizi kullanabiliriz.ayrıca ruh otonom bazı faaliyetleri de sağlar.bu faaliyetler dolaşım sindirim .. gibidir.ruh bedenden sadece ölünce ayrılır.onun dışında ayrılan astral bedendir.

sen parisi imajine ettiğinde yarattığın paralel evrenden seyr başlar. enerjisel olarak gerçek dünya boyutundaki paris ile senin yarattığın imajinasyon eşlenir ve imajinasyon verdiğin yeri izlemeye başlarsın.buna mevlana seyri zuhuri demektedir.duru görünün temeli astral seyahate dayalıdır.astral seyahat çıkıp dolaşması değildir ruhun.bunu söyleyenler tamamen kafadan atmaktadır.

alıntı/wishdropper
 

hfcy

Kayıtlı Üye
Katılım
12 Ağu 2010
Mesajlar
330
Tepkime puanı
47
Konum
istanbul
İş
öğrenci
Astral seyahate çıkınca hiçbir şey olmuyor. Beyaz bir ekran ve boş bir satıh. Bir hiçlik görüyorsunuz. Sadece söylediğimi yapın o boş beyaz ekranı göreceksiniz ;

Bazen sabah erken kalkarız 7-8 gibi. Çıkın dışarı dolaşın sonra gelip yorganın üstüne uzanın ve telkinleri yapın.Birden (5-10 dakika içinde) bir uğultuyla canınız yanacak ve çekileceksiniz korkacaksınız ve gözünüz kapalı olduğu için bir şey görmeyeceksiniz ama gözünüz kapalıyken karanlık bir görüntü varken ışıklı beyaz bir görüntü oluşacak ve girdap şeklinde bir efekt göreceksiniz. İşte boşluğa geldiniz. Çekilme bittiğinde hafiflemiş olacaksınız ve sesler kesilecek. Çünkü sesi de görüntüyüde sizin yaratmanız lazım. Çünkü artık bir kapı açtınız ve başka bir boyuttasınız. Astral boyuttasınız.Gözünüzü açtığınız anda astral seyahat biter. Gözünüzü açmadan o beyaz ekranda beklerken İMAJİNASYON yaparak hangi görüntüyü oluşturursanız o görüntünün yanına gidersiniz. Mesela kız arkadaşınızın görüntüsünü oluşturdunuz bir anda o görüntü gerçek olur ve o anda onu görürsünüz ama öyle kamera açmış gibi değil. Uçmayı imajine ederseniz (nesnelere hareket vermek) uçarsınız ve görüntüyü o an uçtuğunuz yer nasılsa öyle görürsünüz. Ama aslında o görüntüler yansımadır. Tamam bu dünyayı görürsünüz ama bazı farklar olabilir. Çünkü başka bir gözle bakıyorsunuz dünyaya.Unutmayın gerçek gözünüz gözünüzü kapattığınızda karanlık görüyordu. Bu göz öyle değil.

Şimdi astral seyahate çıkmak için söylediğim gibi alakasız bir saate uyanın bir süre bekleyin ve sonra uzanın yorganın üstüne .



SAKIN AMA SAKIN GECE YATMADAN ÖNCE DENEMEYİN ÇÜNKÜ OLMAYACAK

Düşüncelerinizin en az olduğu durumunuz genellikle sabah kalktıktan bir saat sonradır.

Uykulu da olmayın uykusuzda olmayın.
Aç da olmayın tok da olmayın.

Yorganı örtmeden uzandınız ve aynen en başlarda anlattığım gibi ellerinizi yana koydunuz bekliyorsunuz ve derin nefes aldınız verdiniz (10 kez derin nefes alıp verin en az 10-20 arası yeterlidir derin nefes için) nefes verdikten sonra bir bekleme süreci oluşuyor o süre. Uzayacak nefes alıp vermeniz kendiliğinden bir kısa alıp verme şeklinde düzene oturacaktır. Yavaş olun gözleriniz kapalıyken bekleyin. Çekildiğinizi hissedin.

Hissetmek nedir düşünmek nedir?

Hissetmek kavramı daha çok Kuantum ile ilgilidir. Bir şeyi hissetmek demek o olayı adeta yaşamak demektir. Mesela Rock müzik dinleyenler müzik dinlerken gitarı adeta çalarmış gibi yaparlar ellerini. İşte o hissetmektir. O esnada düşünmezler. Düşünmek ise kriter belirlemektir ve egodandır. Bir şeyi düşünüyorsanız o düşünme saatlerce sürecektir çünkü şeytan düşündürerek beslenir sizi.

Hissedin mesela kuantum olumlama ile araba istediniz evrenden. Arabanız var o esnada ve sürüyorsunuz direksiyonu çeviriyor gaz pedalına basıyorsunuz vites değiştiriyorsunuz. Kuantum olumlama ile isterken sadece şimdiki zaman vardır. Bir şeyi hissetmek sadece şimdiki zamanda mümkündür. Hissedin çekildiğinizi uçtuğunuzu ama düşünme yanlışına kapılmayın. Sadece gökyüzünde uçuyorsunuz gibi bildiğiniz uçun. Yaşayın o anı. Birden çekileceksiniz. Dediğim duygu çok şiddetlidir. Adeta bağıracak gibi olacaksınız çekileceksiniz ve bir süre (4-5 saniye) sürecek ve ses kesilecek görüntü siyahtan beyaza dönecek ve pencere açılacak.

İşte o pencereye görüntü vermek için imajinasyon vermeniz gerekir.Y oksa çıkarsınız ama ne oldu deyip gözünüzü açarsınız yada bir şey olmuyor der düşünür ve bitirirsiniz çıkışı.

İmajinasyon uygulamaları da sabah kalktıktan bir saat sonra yapılmalıdır.
Daha sonra imajinasyon uygulamalarından sonra Projeksiyon uygulamalarına geçmelisiniz .Astral Projeksiyon da adı üstünde bir projeksiyondur.Artık görüntüyü siz projekte edersiniz ama sonra o görüntü gerçek zamana uyarlanır ve siz o görüntünün içinde yaşarsınız.Bir gerçeklik yaratırsınız ve o gerçekliğin içine girersiniz.

Bunun uyumayla alakası yok. Dediğim gibi. Fountain filmini izlediyseniz orada adam gayet masada otururken yapıyor. İlk başta çıkış kolay olsun diye uzanın dedim. Bir süre sonra otobüste giderken müzik dinlerken de astral seyahat yapabileceksiniz.

Aslında sürekli yapıyorsunuz ama ne olduğunu bilmiyorsunuz.

Bazen gözünüz dalar gider, yok olursunuz bir meditatif etkiyle.Sonra arkadaşlarınız hop abi burada mısın der sana. Sende he efendim gözüm dalmış dersin.

Burda mısın dediler sana =)

Nerdeydin ki?


İleri Seviye Astral Seyahat Teknikleri ve Çalışmalar

Not: Herkes yapabilir. Lütfen söylenenleri deneyin. Yaş bilgi vs. kısıtlaması yoktur. Bazı insanların yatkınlığı vardır hızlıca başarır bazılarının yatkınlığı azdır biraz uzun sürer ama başarır.

Uygulamalı Teknik 1

İMAJİNASYON VE VİZYON(durugörü)

Çalışmalarda ve özellikle yeni başlayan ya da fazla bir gerçek deneyimi olmayan kimseler arasında en çok düşülen yanılgı İmajinasyon ve Vizyonu karıştırmaktır.
Bu iki konuyu ve farklılıklarını tam olarak ifade edebilmek için önce imajinasyonu ele almamız gerekir. Majikal keşifler, tebliğler ve bazı durumlarda da kehanetler için en önemli şey Vizyon’dur fakat imajinasyon sahibi olmayan bir kimse Vizyon sahibi de olamaz ya da çok zor olabilir.

Tabii bu doğuştan vizyon kabiliyetine sahip olan kimseler veya mesela peygamberler ve benzer kutsal kimseler için değil, İmajinasyon ve Vizyon gibi şeyleri sonradan çalışarak elde etmek isteyen kimseler için geçerli olan bir sözdür. Vizyona sahip olabilmenin en kestirme yolu İmajinasyonun geliştirilmesidir. Anlaşıldığı gibi İmajinasyon, onun bir ilerlemiş türü olan projeksiyon ve Vizyon; çalışmalarla geliştirilebilen, sonradan edinilebilen şeylerdir.


En yeteneksiz kimse bile zamanla ve disiplinli çalışmalarla imajinasyon kabiliyeti kazanabilir. Buna karşılık Vizyon için sadece zihni serbest bırakmayı bilmek gerekir. Vizyon kendiliğinden doğar. Mesela teorik olarak hayvanlarda vizyon olabilir. Buna karşılık imajinasyon kabiliyeti asla olamaz. Zihinsel özürlü kimseler de zaman zaman vizyon yaşayabilirler fakat imajinasyon geliştiremezler.


İmajinasyonun birbirinden az çok farklı olan bir çok tarifi vardır. Bunlardan biri de, “İmajinasyon bir şeyin ruhta şekillenmesidir” şeklindedir fakat burada, bu şekildeki iddialı anlatımlar yerine anlaşılabilir şekilde, basit tarifler yapmamız daha yerinde olur.

İmajinasyon hayal kurmanın son derece ileri ve kontrollü şeklidir.

İnsanlar hayal kurarlar. Bazı kimselerde bu hayal kurma alışkanlığı o derece ileridir ki, durum “Gündüz rüyası” veya “Uyanık rüya” denilebilecek kadar ciddileşebilir.

Kişi çevresinden kopar, olur olmaz zamanlarda hayallere dalıp gider. Hayal kurma sırasında insanlar çoğunlukla üzerinde hayal kuracakları konuları kendileri seçerler fakat kafalarındaki hayaller yoğunlaştıkça ipin ucunu kaçırıp olur olmaz hayaller peşinde koşmaya başlarlar. Hayaller birbirleri ile bağlantılı ya da tamamen ilgisiz şekilde peşpeşe akmaya başlarlar. Bu akış kişinin hoşuna giden ilk konuyla ilgili de olabilir, tamamen farklı alanlara da kayabilir. İmajinasyonun hayal kurmaktan farkı belli bir şeyin seçilmesi, onun üzerine yoğunlaşılması ve o şey veya o cisim her ne ise onun sabit olarak görülmeye devam edilmesidir. Gelişi güzel hayal kurmak gibi, düşünülen şey akıp gitmez. Fiziksel gözlerle görülen sabit bir resim gibi yerinde durur veya istek üzerine haraket ettirilir. Bu anlatılanlardan da hayal kurmanın zihni eğlendirmesine karşılık, İmajinasyon çalışmalarının neden sıkıcı şeyler olduklarını anlamak mümkündür.

İmajinasyonun hayalden farklı olan ikinci noktası da onun çok güçlü olmasıdır. Hayallerin zihindeki belli belirsiz şeyler olmalarına karşılık İmajinasyon gene fiziksel olarak mevcut olan bir resim gibi net ve canlıdır. Son derece detaylıdır. İmajinasyon, onu gerçekleştiren kimsenin istediği sürece sabittir. Buna karşılık rastgele hayal kurarken zihin yorulunca hayaller de uçup gider veya daha değişik konulara kayar.



İnsan, İmajinasyon kabiliyetini nasıl kazanır?

Bunu sağlayabilecek olan bir çok değişik yöntem bulunmakla beraber bunların hepsi de sonuç olarak aynıdır. Yapılacak olan uygulamada, kişinin istek ve eğilimlerine göre değişiklikler yapılması mümkün olmakla beraber, imajinasyon geliştirmek için kullanılabilecek olan ana yöntem aşağıda anlatıldığı şekildedir.


İMAJİNASYON GELİŞTİRME ÇALIŞMALARI


* İmajinasyon geliştirme çalışmaları için şayet mümkünse vücudun dinlenik olduğu saatler seçilmelidir. Bundan daha önemli olarak da, zihinsel olarak dinlenik ve dinamik olmak uykulu veya uykusuz olmamak gerekir. Bu ana kurala rağmen bazı kimselerde az miktarda alınan alkolün de imajinasyon için verimli bir durum oluşturduğu görülmüştür. Ancak bu çalışmaları bir miktar alkolle denemek isteyenlerin alkolü çalışmadan on dakika kadar önce almaları, sarhoş olduktan sonra çalışmaya oturmamaları gerekir. Alkolün zaman zaman denenebilecek bir şey olmasına ve bazı kimselerde fiziksel yorgunluğun engel yerine yardımcı faktör olmasına karşılık uykusuzluk her zaman için önemli bir engeldir. Her şeyden önce insan uyku ihtiyacı içindeyken yapılan bir çalışmada uyuyup kalabilir veya istenen konuya konsantre olmak yerine hayallere dalabilir. En kötüsü de kişinin bunları yaşadığı sırada olanların farkında olmamasıdır.


* Çalışmalar için en uygun zamanlar kişinin uyanıp, zihnini ve dolayısıyla kendisini bedensel olarak toparlamasından sonraki zamandır. Mesela uyandıktan bir saat kadar sonrası imajinasyon için ideal zamandır. Tabii çalışan ve sabahları bu iş için zaman
ayıramayan kimseler için uygun zaman, işinden eve dönüp, bir süre dinlendikten sonra ve şayet uygun olursa on beş yirmi dakika uyuduktan sonrasıdır.


* Çalışmaların çok boş bir miğde ile yapılması konsantrasyonu zorlaştırır fakat çok dolu bir mide de uygun değildir. Sadece imajinasyon değil herhangi bir majikal çalışma veya meditasyon çalışması ya da bunların da dışında herhangi bir zihinsel faaliyet planlayan kimsenin akşamları yapmak istediği her şeyi yaptıktan sonra, televizyonunu seyredip, sohbetini yapıp tam uykusu geldiği sırada, âdet yerini bulsun diye, yatmadan önce son yapılan iş olarak çalışma yapması da sadece kendini aldatması ve boşuna zaman kaybetmesi olur. Bu durumdaki kimse için on beş dakika zihinsel çalışma yapmak yerine bir an önce yatıp on beş dakika fazla uyumak daha faydalıdır. Bu çalışmalar ciddi konulardır ve ciddiye alınmaları da gerekir. Ciddi şekilde planlanmaları ve zaman ayrılması gereken şeylerdir.


* Ciddiyetten uzak bir çalışma sadece kişinin başarısızlığı ile sonuçlanmaz. Bu durumun başka ve çok daha büyük zararları da vardır. Kişi bir çalışma programı uygulamaya karar verip buna başladığı zaman uygun olmayan şartlar altında, aşırı yemek yedikten veya ancak uykusu geldikten sonra çalışma yaparsa ya da çalışmaları sadece kendisini aldatmak için yaparsa çok açıktır ki, başarısız olacaktır. Bu başarısızlığın yanı sıra kişinin bilinçaltında kendi kendisine küçük düşmesi vardır ki, işte en zararlı olan da budur. Zamanla kişi kendisini hiç bir kararını uygulamayan, disipline gelemeyen, başarı kazanamayan ya da bu konularda başarı kazanamayan ve hatta başarısızlığa mahkum birisi olarak görmeye başlar. Bu durum gerçekleşmeye başladıktan sonra kişi durumu fark edip kendisini toparlamaya gayret etse bile artık başarılı bir sonuç alması sıfırdan başlayan birisinden çok daha zor olur. Bu kendine inançsızlık da zamanla kanserli bir hücre gibi büyüyerek bütün kişiliği kaplamaya başlar ve kişi her alanda, halk arasındaki deyimle “Yalak” bir kişilik haline gelir.

* Bu yüzden hayattaki her şeyde olması gerektiği gibi hatta çok daha fazla olarak majikal çalışmalarda da disiplinli ve kararlı olmak gerekmektedir. Ya yapmalı, ya yapmamalıdır. “Bir deneyeyim bakalım” asla olmaması gereken yaklaşımdır.


* Yapılacak olan çalışmaların süresi kişiden kişiye ve hatta aynı kişinin değişik ruh hallerine göre değişebilen bir durumdur. En az on dakikadan başlayarak motivasyon ve sıkılma durumlarına bağlı olarak saatlerce çalışılması mümkündür.


* Çalışmalara başlarken kişiden kişiye değişebilecek olan rahat bir konumda oturulur ya da uzanılır. Mesela odanın ortasındaki bir minderin üzerine bağdaş kurularak ya da iki diz üzerinde oturulur. Ya da odanın ortasına yayılmış olan ince bir örtü üzerine, yastık gibi bir cisim kullanmadan sırtüstü uzanılır. Bu pozların yerine rahat bir koltukta arkaya yaslanıp oturmak veya rahat bir divanda uzanmak da mümkündür. Bununla beraber sonuncu tercihte uyuyakalmamaya dikkat etmek gerekir.


* Baştan beri çalışmalarda uyuyakalmanın olumsuz bir durum olduğundan bahsediyoruz fakat bunun tam tersi olarak, normal gece uykusuna girerken yatakta on, on beş dakika kadar sırtüstü yatıp imajinasyon çalışması yapmak sonra farkında olarak veya olmayarak normal uykuya geçmek veya istenilen poza dönerek uyumak ya da uyuyana kadar imajinasyon çalışmasını devam ettirmek de mümkündür. Bu durumda insanların uyumadan önce hayal kurmalarının ve mesela cinsel fanteziler üretmelerinin yerini imajinasyon çalışmaları alır.


* Yine de unutmamak gerekir ki, uyumadan önce kurulan boş hayaller veya cinsel fanteziler de insan için gereklidir. Bunlar bir noktada uyurken rüya görmenin uyanık şeklidir ve beyni, zihni düzenleyip, dinlendirir. Bunların eksikliğinin herhangi bir zihinsel sıkıntıya sebep olup olmayacağı ruh doktorlarının cevaplaması veya araştırması gereken bir durumdur. Bu yüzden burada sadece uyku öncesinde imajinasyon çalışmaları yapmayı alışkanlık haline getirmemek gerektiğini, bu uygulamanın mesela üç, dört gün veya bir hafta boyunca yapılmasını, sonra normale dönülmesini ve daha sonra istenirse tekrar aynı şekilde yapılmasını tavsiye edebiliriz.


* Yine konumuza dönersek, uyuyana kadar imajinasyon çalışması yapmak da verimli olabilir ve çalışmalarla ilgili olan kişisel tercihlerden biridir. İmajinasyon çalışmaları bir tür fiziksel egzersiz gibidir. Yani öyle Astral planlarda tehlikeli de olabilecek çalışmalar değillerdir. Hele ruh çağırmak, Cin çağırmak, korkutucu kontaklar kurmakla hiç alakaları yoktur. Çalışmalar sırasında kişi korkutucu bir şey görürse bu tamamen onun kendi bilinçaltından ortaya çıkan bir durumdur.


* Çalışmaları yapan kimse çalışmada uyuyakalırsa, yani son anlatılan uyku öncesi çalışma yöntemini seçmemiş ve uyumaması gereken durumda uyumuşsa bile hiç bir zihinsel ya da ruhsal tehlikeye açık olmaz. Çalışmaların bu şekilde bitmesi veya çok az konsantre olup sonra uyunması ya da herhangi bir şey yüzünden dikkatin toplanamaması sadece çalışmanın verimsiz olmasıyla sonuçlanır. Başka en ufak bir ters etkisi söz konusu değildir.


* İmajinasyon çalışmaları için, zihinsel disiplin açısından belli bir saatin seçilmesi iyidir fakat şart değildir. İnsan isterse imajinasyon çalışmalarını iş yerinde öğle tatilinde veya işine gidip gelirken otobüste veya herhangi bir nakil aracında bile yapabilir. Tabii bunun için bir tek önemli şart vardır. O da aracı kullananın kendisi olmamasıdır.


* Tercih edilen rahat konuma girilir ve gözler kapatılır. Bu durumda ilk önce derin nefes teknikleri on veya yirmi defa tekrarlanarak zihin boşaltılır, günlük düşüncelerden soyutlanır. Yeterli gevşeme ve sakinlik durumuna ulaşılınca imajinasyon çalışmalarına başlanır. İlk olarak renklerin imajine edilmesi ile başlamak gerekir. En kolay imajine edilen renk de kırmızıdır.

* Önce gözün önüne kırmızı renk getirilir. Sadece kırmızı renk düşünülür. Bir süre sonra zihnin tamamı kırmızı renkle kaplanınca kırmızı renkli basit cisimler veya geometrik şekiller düşünülmeye çalışılır. Mesela küçük küpler, üçgenler, beş köşeli yıldızlar vs. Bu renkler ve şekiller sadece zihinde tutulan şekiller ve renkler olarak kalmamalı, gözler kapalı olduğu halde sanki gerçekten gözündeki renk ve şekillermiş gibi görülmelidirler.


* Kırmızı üzerinde yeteri kadar çalışıldıktan sonra renk değiştirmeli ve turuncuya geçmelidir. Çalışmalar aynen turuncu renkle tekrarlanmalı, sonra sarı, yeşil ve siyah dahil bütün renklerle çalışılmalıdır. Bütün renkler rahatlıkla imajine edilmeye başlandıktan sonra ki, bu günler veya haftalar da sürebilir, karışık renkler ve daha karışık şekiller imajine edilmeye başlanabilir. Mesela parlak lacivert zemin üzerinde kırmızı veya sarı geometrik cisimler ya da herhangi bir renk zemin üzerinde herhangi bir renkten oluşan şekiller görülebilir.


* Daha sonra görülen geometrik şekiller şekil olmaktan çıkıp cisim olmalıdır, yani üçgen yerine piramit ya da koni, dörtgen yerine küp gibi. Daha sonra da bu cisimler çok renkli olmalı mesela her yüzü başka renk olan küp veya piramit üzerinde çalışılmalıdır.


* Bu aşamadan sonra çalışmalarda daha karmaşık şeyler imajine edilebilir. Mesela tanıdık bir kimse. Böyle bir kimse imajine edildiği zaman o kimse gerçekten karşıda oturuyormuş gibi aşırı detaylı olarak görülebilmelidir. Bazı kimseler çalışma sırasında,tanıdıkları bir insanı imajine ettikleri zaman o kimsenin yüzünde, elinde ya da farkedilir bir bölgesinde, o zamana kadar bilinçli olarak fark edemedikleri bazı ayrıntıları da fark ederler ve sonra o kimse ile gerçekten karşılaştıkları zaman, fark ettikleri ayrıntının gerçekten de mevcut olduğunu görürler.


* Görsel imajinasyon tam olarak sağlandıktan sonra ses, tat, koku ve dokunma duyusu imajinasyonlarına geçilir. Ses imajinasyonu için değişik çınlamalar, notalar piyano, gitar gibi aletlerin tınlamaları imajine edilebilir. Koku için de kişi bildiği en aşina olduğu kokularla işe başlamalıdır. En zor imajinasyon ses ve dokunma imajinasyonlarıdır.


* Bütün resim imajinasyonları başarıldıktan sonra sıra hayallere hareket vermeye gelir. Mesela bir kuş yerine uçan kuş görülür. Kişiler hareket ederler. Bu durumda imajinasyon çalışan kişi sanki bir kukla oynatıcısı, imajlar da ipleri çekilerek hareket ettirilen kuklalar gibilerdir. Yani imajlara istenilen her şey yaptırılabilir.


* Bu çalışmaların sonunda mesela bir deniz kıyısı imajine edilirse, manzara tam olarak görülmeli, kıyıya çarpan dalgaların sesleri duyulmalı, suratta rüzgar ve dudaklarda da tuzlu su serpintisinin tadı duyulmalıdır. Anlamlı majikal operasyonlar ve çalışmalar ancak imajinasyon tam olarak geliştirildikten sonra mümkün olabilir.


* İmajinasyonun bir sonraki aşamasıysa projeksiyon ya da bir şeyi projekte edebilme yeteneği kazanmaktır. Bu da ancak imajinasyon yetisi son derece geliştikten sonra yapılabilecek bir şeydir ve her kimsede de gerçekleşmeyebilir. Bir imajın projekte edilmesi, imajinasyonun açık gözlerle yapılması ve imajine edilen objenin fizik plandaki eşya ve değişik cisimler içinde sanki maddi olarak mevcutmuş gibi görülebilmesidir.


* Projeksiyon çalışmaları için mesela bir masaya oturulur ve gene mesela oturulan masanın üzerinde duran, su dolu bir bardak imajine edilir. Bardak tam olarak görüldükten sonra gözler açılır ve bardak masanın üzerinde gerçekten mevcut olan bir cisimmiş gibi açık gözlerle görülür. Bu işlem sanki bir projeksiyon makinesinin bir resmi perdeye projekte etmesi gibi, düşünülen şeyin gözleri, makinenin merceği gibi kabul ederek projekte etmektir. Bu tür bir çalışmaya Zihinsel Projeksiyon demek de mümkündür.



VİZYON (Durugörü)


Görüldüğü gibi İmajinasyon kişinin bilinçli olarak elde ettiği bir yetenektir. Görülen şeylerin tamamı kişinin kendi isteği ile yarattığı, görmek istediği şeylerdir. Tamamen kontrollüdür.
Vizyon ya da “Görüş” ise bunun tam tersidir. Vizyon ya bir dalgınlık ya meditasyon veya herhangi bir çalışma sırasında kendiliğinden gelen bir görüntüdür.

Resimler, manzaralar, olaylar, kişiler veya mekanlar olabilir. Görsel bir durum yerine tamamen sesten ibaret de olabilir. Karışık ya da anlamlı şeyler olabilir. Karşılıklı konuşulan ya da kişiye bir şeyler anlatan kimselerin görüntüleri de olabilir. Burada, “Duru Görü, Duru İşiti” gibi isimlerle tarif edilen her şeyi Vizyon ismi altında topluyoruz. Değişik kutsal kitapların bir çok bölümünde anlatılan bir çok şey vizyonlar sonucunda edinilmiş bilgilerdir. Mesela Nostradamus’un ünlü kehanetlerinde anlatılan herşey vizyonlar vasıtasıyla edinilmiş bilgilerdir.

Bir insanın vizyon sahibi olabilmesi için imajinasyonunu mükemmel kullanabilir durumda olması şart değildir. Fakat vizyon sahibi olmayan kimseler imajinasyon gücünü geliştirdikten sonra vizyon görmeye daha yatkın olurlar. Vizyon görebilmek için yapılacak ayrı bir çalışma geliştirici bir teknik yoktur. İnsanın zihnini serbest bırakarak beklemesi ya da meditasyon veya benzeri durumlarda olması yeterlidir. Vizyon için yapılabilecek
olan çalışmalar imajinasyon çalışmalarından ibarettir.


İmajinasyon ve Vizyon konularını bitirmeden önce söylenilmesi gereken son şey de şudur: Vizyon asla hayal görmekle karıştırılmamalıdır. Kişi anlamasa bile Vizyonlar daima bir anlam taşırlar. Vizyon’un zihinsel rahatsızlıklardan kaynaklanan hayal görmeyle de karıştırılmaması gerekir.


(İmajinasyon ve vizyon uygulamaları Bülent Kısa – Büyü sohbetleri kitabından alıntıdır)


Uçmak ve Işınlanmak;


Uçmak ve ışınlanmak iki farklı olgu bunu anlamışsınız.

Evet ışınlanmada o yeri çağırıyorsunuz gibi düşünebilirsiniz fakat uçmada da ışınlanmada da görüntüyü siz yaratıyorsunuz siz projekte ediyorsunuz.

Astral seyahatte projeksiyonda ilerleyince dokunmak işitmek hissetmek de yapılabiliyor fakat bu gerçekten üzerine çok düşerseniz yıllarınızı verirseniz projeksiyon ve imajinasyonda çok ilerlerseniz olabilecek bir şey.

Lusid rüyanın ne olduğunu anlattım. Sen de görmüşsündür herkes görür.Gerçekçi rüyalardır.Adeta yaşarsınız.İşte astral seyahatte uçmak onun gibi aynı.Ama gerçekte astral seyahat o değil.

Önce anlaşılması gereken bir olgu var ama cidden anlaşılması zor bir olgu.

HERŞEY ASLINDA ŞU ANDA OLUYOR. GEÇMİŞ VE GELECEK DİYE BİR ŞEY YOK.

Geçmiş ve gelecek kavramı bir yanılgıdır. Her şeyin bir saniye içinde olduğunu anlayabilirseniz ve hissedebilirseniz arkadaşınızın yanında olmakta şimdi oluyordur onu görmekte her şey.

İmajinasyon yöntemi olmadan astral seyahate çıkılabilir. Özellikle lusid rüyadan geçişte zaten rüya imajinasyonu hazır olduğu için o gördüğünüz projeksiyonu gerçek şimdiki zamana uyarlarsınız ve çıkmış olursunuz. O zaman tek tek her şeyi imajine etmenize gerek kalmaz.

Ama siz çıktınız boş ekrana geldiniz. Her şeyi tek tek imajine etmek durumdasınız.S en üzerine tıklamadığın hiçbir şeyi göremezsin gibi düşün.

Mesela bir arkadaşını imajine ettin. O an sadece onu görürsün odasında olabilir ama sadece kamera ordadır. Etrafını görmen için etrafını da imajine etmen gerekir.

Ya da arkadaşını değil de sadece odasını imajine edersin odayı görürsün ama arkadaşın içindeyse onu da otomatikmen görmüş olursun. Bu durum projeksiyondur.

Okullarda vardır ya hoca projeksiyon makinesiyle ders anlatır. Maçları kafeler perdeye yansıtır.Sende o makine gibisin.Neyi yansıtırsan sadece onu görürsün.

Fakat lusid rüyadan geçişte durum farklıdır. Ben deneyimlerimin çoğunu lusid rüyadan geçerek yaptım. O yüzden uçma eylemi kolay oldu. Normalde uçma eylemi projekte edilmesi zor bir durumdur.

İmajinasyon tekniklerindede değinildiği gibi;

-Önce renkleri tek tek imajine edersin
-sonra iki boyutlu cisimleri
-sonra birkaç renkten oluşan iki boyutlu cisimleri
-sonra 3 boyutlu renki cisimleri
-sonra 3 boyutu cisimlere hareket verirsin
-sonra projekte etmeye çalışırsın

3 boyutlu cisimlere projeksiyon vermek en son aşamadır. Yani uçmak hareket olduğu için işlem zorlaşıyor. Yani ya lusid rüyadan geçeceksin yada aylarca imajinasyonu geliştireceksin ondan sonra deneyeceksin.

Size rüyaya girmeyi anlattım. O işte projeksiyondur.

Girince rüyaya onun sadece yüzünü görüyorsunuz. Çünkü hareketli bir projeksiyon mümkün olmuyor. Çünkü o anda hareket etmiyor girdiğiniz kişi.

Kendinize hareket verebilirsiniz ama projekte etiğiniz kişi gerçek zaman uyarlanınca nasılsa öyle görünür. Hareket ediyorsa siz onu farklı algılayabilirsiniz. Aynen kamera açılmış gibi görünmüyor yani.

Herke sanıyor ki sanki elinde kamera geziyorsun uçarak. Öyle bir şey yok. Sadece kısıtlı alanları görüyorsun ve üzerine geldikçe açılıyor görüntü.

İnternete yavaş giren cep telefonu gibi düşün. Çünkü doğru olan tek projeksiyona odaklanmaktır. Sen öyle çıkayım bir dünya turu yapayım diyemiyorsun. Bu neredeyse imkansızdır diyebilirim. Sen Paris’e gidersin ama uçmak bildiğin kuş gibi uçmak değil geçerken altındaki yerleri görmüyorsun. Görüyorsun ama görmeyi hissedince aşağıyı .O beyaz ekrandaki girdabın içinde orayı kendine çekiyorsun ya da diğer deyimle sen oraya bedenini götürüyorsun.

Astral seyahatte öyle gezeyim dolaşalım olayı yok. Ama kolaylıkla o anda odaklandığın ve hissettiğin birini görebilirsin. Ama öyle saatlerce filan sürmüyor. Genellikle tek bir hissetme şansın var. Tek bir olay var yoğunlaşıp yapabileceğin.

Yani dur ben bizim apartmanı dolaşayım değil. Bunu siz videolar da filan görmüşsünüzdür. Bunlar yalandır.

Diğer boyutlarla iletişim olayı ise tamamen diğer boyuttakilerin size gelmesiyle ilgilidir. Size gelmeleri için farkındalığınız ve bilincinizi üst boyuttakilere yakın olmalıdır. Eğer değilse siz sadece hayali varlıklar imajine edersiniz ve rüyaya geçersiniz. Sonrada gelip ben varlık gördüm dersiniz.

Kısaca internette okuduklarınızı unutun.. Dediklerimi yapın. Tahmin ettiğiniz düşünceyi değiştirin. Astral seyahat kitaplardan okuduğunuz videolarda anlatılan şey değildir.

Tamamen bir imajinasyon ve projeksiyondur.

Çok basit şekilde yapmanız gerekenleri anlatım. Diğer kalıplara takılmadan dediklerimi yapın boş ekranı görmek çok kolay. Çekilme hissini yakalayıp çıkmak çok kolay.Ama sıkıntılı olan yeri söylüyorum projekte etmek. Orada işte gözlerinizi açmadan gerçekliği sizin sağlamanız lazım.Bunun içinde projeksiyon ve imajinasyon uygulamalarıyla ilerletmeniz lazım.

Ha nedir mesela Ankara’daki dayınızın evinin balkonunda durduğunu gerçekten hissederseniz (hissetmeyi anlattım) o zaman orayı projekte edebilirsiniz. Bu da aslında zor değil ama rüyaya düşebilir gerçek sanabilirsiniz. Çünkü bildiğin projeksiyon makinesi gibi yansıyor görüntü. Evet diyorsun ben astral seyahatteyim.

Sen imajine ederek önünü açıyorsun. Mesela ben eski liseme gitmek istedim bir keresinde. Hop ordaydım. Okul binasını aynen görüyorum bahçeyi aynen görüyorum ama etrafında alakasız binalar vardı inşaat halinde mesela. Bu anlattığım 3 yıl önce filandı.

Ya dedim nasıl olur bu. Evet gerçekten gittim oraya gördüm. Gerçek zamandı ama aydınlıktı biraz. Normal zaten aydınlık olması çünkü görüntüyü sen ayarlıyorsun. Mesela sonra bu evler ne alaka dedim sonra yukardan savaş uçakları geçti filan o an anladım ki farkındalığım bozuluyor ve rüyaya geçiyorum.

Farkındalık olmadı mı böyle oluyordu işte. Ben 2 yıl önce farkındalığı bilmiyordum şimdiki kadar. Ama farkındalık oldu mu konsantrasyonun bozulmuyor. Ben farkında olmadan bilinçaltımdan demek ki artık o gün izlediğim filmin etkisi midir nedir savaş uçağını düşündüm demek ki baktım uçak geçiyor. İşte düşünmemek gerekiyor. En ufak bilinçaltı olmamalı. Temizlemelisin bilinçaltını. Düşüncelerini izlemelisin. Çünkü arınmak temizlenmek düşünmemek ve farkındalık gerekiyor.


Belirli mekanları belirle kendine oralara konsantre ol. Önceden plan yap yani. Mesela fotoğrafı varsa oraya odaklan. Odandaki her şeyin yerini çok iyi bil. Çıkınca tekrardan kontrol et masa buradaydı de masaya dokunmuştum de o hissi yaşadığında masanın yanına gelirsin. Pencere buradaydı dersen pencereye gidersin sokaktan manzaralara yaparsan oraya gidersin. Ama hissetmek lazım. Etraf orta aydınlıkta oluyor. Çok aydınlıkta olmuyor ama karanlık olmuyor bunu daha önce belirttim. Karanlık bu boyut gözümüz için geçerli.



Lütfen bunu anlayın;

Astral seyahat diye bir şey yoktur.Astral projeksiyon vardır.Seyahat kelimesi nasıl olduysa türkçeye yerleşmiş.

Maddeler atomlardan oluşur.Başka bir yazımda hacimsel olarak bir atomun yüzde 99 u nun boşluk olduğunu , elektron proton ve nötronların toplamının bir atomun sadece yüzde 1 ini kapladığını anlatmıştım.

O zaman tüm cisimler mesela baktığınız monitörün yüzde 99 u boşluktur.Ama biz onu nasıl görüyoruz madem boşluk?

Çünkü gerçek değil bu.Sadece projeksiyon yapıyoruz.Birşeyi görmek sadece projeksiyondur.Matrix filmini izlediyseniz adamlar ordada yırtınmışlar anlatabilmek için.

Bu kuantum fiziğinin en basit gerçeğidir.

Tamamen bir oyunun içindeyiz.Gördüğümüz herşey sanal.Hepsini beynimiz uyduruyor.Beynimizde bir çip var ego adı verilen ve (ram gibi) orada bilincimiz belirli oranlarda ön belleğe alınıyor ve beynimiz hızlı çalışmak için önceden kaydettiklerini kullanıyor.Bilgisayarda böyledir.Bazı şeyleri önceden hafızaya alır hızlı açılması için daha sonra.Bu sebeple ram vardır bilgisayarda.Yani önbellek.

Tüm gördüklerimizi beynimiz oradan uyduruyor.Bu bilinç yeni doğan bebekte bir süreye kadar çok farklıyken sonradan çevresinden öğrendikleriyle oda sıradan bilini öğreniyor ve sürüye katılıyor.Bir bebek eğer mümkün olsaydı da köpeklerin yada başka hayvanların ebeveyinliğinde büyüyebilseydi onların bilincine sahip olurdu.dünyayı onlar gibi görürdü.Köpeklerin dünyayı siyah beyaz gördüğü , sineklerin çokgenler şeklinde gördüğü canlıların her birinin farklı bilinç algısı olduğunu biliyoruz.

Demekki eğer o ego çipine bir şekilde ulaşıp rızamız dışında bize sonradan yüklenen bu bilinçaltını silip yeni bir bilinç oluşturabilirsek o zaman bebek gibi olabiliriz ve yeteneklerimizi tamamen kullanabiliriz.

Bu uygulamaya farkındalık dedim.

İşte farkındalık sağlandıktan sonra dünyaya bakışınız zaten değişecek.Renkler daha bir parlak yiyecekler daha bir tatlı olacak.

Astral projeksiyon da ise bu dünya projeksiyonundan fazla farklı değildir.

Yine beynimiz ve ego çipimiz devrededir aslında.Ama FARKINDA olarak yönetimi devralırsak sahip olunan astral bedenimizin gözüyle (enerjisel beden) projeksiyon yapabiliriz.Bu projeksiyonda tek noktadan heryere ışınlanabilen (aslında değil sabit duruyor) heryeri bilinçaltı kriterlerine takılmadan hızlıca önümüze getiren projeksiyondur.

Bu sebeple düşününce son bulur.

Lütfen artık şuraya gidiliyormu diye sormayın.

Siz rüyanızda antalya da denize girdiğinizi görünce antalyaya mı gidiyorsunuz?


Biryere gidilmiyor.Şu an nasıl görüyorsanız oluşturduğunuz astral boyuttaki paralelden bu dünyayı yansıtıyorsunuz.ama bulanık bir görüntüyü tek tek tanıtarak (deepening) netleştiriyorsunuz.çünkü önbellek boşta oluyor.sizin tanıtmanız gerekiyor.bu durumda belirli deneyim sayısı gerektiriyor.



Duygularınıza ve düşüncelerinize hatta korku ve tedirginliklerinize hakim olmak;

Belki şimdi neden hep astral projeksiyon için FARKINDALIK gereklidir dediğimi daha iyi anlıyorsunuzdur.

Olay çok basit ya inanın şaka gibi aslında. Ama insanlar hep olağanüstü şeylere mucizelere inanır ve meyleder.Şu an nasıl görüyorsunuz?

Projeksiyonla görüyorsunuz. Bu bilinç boyutunda kayıtlı olduğu netlikte her şeyi görüyoruz. Astral projeksiyonda da yeni bir paralel boyut açılıyor ve orada sıfırdan bir bilinç oluşturulup projeksiyon yapılıyor.İş aslında bu kadar basit.


İki püf nokta var;

1)sabah kalkınca deneyin
2)akışına bırakın hisleri çınlamaları uğultuları her şeyi öyle izleyin sadece filim izler gibi.



Baştan alalım;


Sabah kalktınız sırt üstü pozisyona geldiniz yorganı attınız üstünüzden. Sadece bekleyin. Nefesinizi izleyin. Burnunuzdan giriyor hava ve ışık ve sonra hava ve ışık çıkıyor yavaşça bir süre bunu izleyin. Sonra dudak arasındaki küçük boşluktan nefes girecek otomatikleşince.

Sabah kalktığınızda hava aydınlık olacağı için korkularınız geceki gibi olmaz zaten. Bu sebeple korku ihtimalini geçiyorum.

Akışına bırakmak çok mu zor. Müdahale etmeden tepkisizce sadece izlemek olaylara dışarıdan bir izleyici gibi bakmak. "çınlamalar başladı heh işte uğultuda geldi" dediğiniz için çıkamıyorsunuz. Öyle bırakın aksın.

GÜLÜMSEYİN.

Olaylara gülümseyin. Unutmayın onlar sadece duygu. İzleyin onları.

Astral seyahat uykuyu izlemektir sadece.

GÖRÜNTÜ NASILMI?

Aşağıdaki şekli anlatayım.

1. aşama = BEYAZ EKRAN (anlatmıştım ilk çıkınca görünen)
2. aşama= görüntünün başladığı an yani ilk olarak görüntü öyle gelir.
sonraki aşamalarda sen görüntüye yoğunlaşarak onu netleştirirsin. Mesela bardağı daha fazla hissetmen lazım. Onun her yerine iyice dokunman lazım her kıvrımının üstünden geçmen.




her kıvrımının üstünden geçtiğinde artık bilince (paralel boyuttaki) bardağı tanımlamış olursun. Sen körsün orda görmeyi bilmiyorsun. Orası başka bir boyut. Her şeyi sıfırdan tanıtıyorsun .



Yani çıkış olduğunda flu bir görüntü olur ve siz odaklandıkça netleşir görüntü.

Beyaz ekran çekilme hissi bitince gelir. Sakın gözlerinizi açmayın.
Beyaz ekran geldiğinde imajinasyon vermelisiniz. Yani odanızda iseniz mesela kendinize odanızdaki bir açıdan bakmayı hissedin sanki odaya girilen kağıda duruyormuşsunuz da yatağa bakıyormuşsunuz gibi yada pencerenizden dışarı ya da içeri bakıyormuş gibi. size kalmış burası.

sonra 2. karedekine benzer şekilde görüntü başlayacak. siz üzerine yoğunlaştıkça 3. cü gibi olacak.

3. kareden sonrakiler kadar netleştirmek için tamamen dokunarak yanına gidip hissetmeniz gerekir.

Projeksiyon boyunca ellerinizi birbirine değdirmeyi hissedin kendinizi hissedin ve imajinasyonları sırayla peş peşe verin. fotoğraf makinesi gibi düşünün sürekli fotoğraf çekin.


Zamanlama:

Bu konuda birçok yerde belirttiğim gibi “kalkınca” denemek en doğrusudur. Sabah kalkınca veya yorgunken eve geldiniz bir süre uyudunuz ve sonra uyandığınız vakitler en önemli vakitlerdir.

En iyi zamanlama yatakta uyandığınızda yataktan çıkasınız gelmez hani gözleriniz açılır sonra dur biraz daha uzanayım dersiniz ya işte o andır. O an ipe tırmanma hissi vermeniz hatta sadece kendinize dışarıdan bakmayı denemeniz çekilme hissini yaşamanızı sağlayacaktır ve heyecanlanmadan bir süre devam ederseniz çıkış gerçekleşir.Bu anlattıklarım 3-5 dakika içinde olur.

İzlenecek sıralama nasıl olmalıdır? Nasıl uzmanlaşabilirim?

Çıkış denemeleri – Çıkış – Detaylandırma – Hareket etme – Süreyi uzatabilme

İlk olarak deneme aşamasına değinelim. Söylediğim haldeyseniz yeni uyanmışlık durumda denemeleri kesinlikle ihmal etmeyin hiçbir fırsatı kaçırmayın. Lusid rüyaların sonlarına doğru artık uyandığınızı fark edersiniz hani gözünüzü açsanız çıkıp yataktan kalkarsınız adeta uyanıksınızdır ama yatakta durup o görüntüleri izlemeye devam etmek istersiniz ya işte o durumda çeklime hissi ve kendine dışarıdan bakma hissi en etkili yöntemdir.

Çıkış gerçekleştiğinde genellikle beyaz ekran görülür yani parlaklık ve anlamsız efektler. Fakat bilinçaltınız sebebiyle genellikle odanızda çıkarsınız. İlerlettikçe işi zamanla istediğiniz yerde de çıkışlar olabilir. İlk çıkıldığında görüntü yukardaki bardak örneğindeki gibidir .


zamanla bir nesneye odaklanırsınız ve nesneyi bilincinize detaylı olarak tanıtırsınız. Görüntü aynen şu an gördüğünüz hale dönmeye başlar. Tabi bu detaylandırma çalışmaları yaparsanız olur. Normalde görüntü fludur.


İmajinasyon Çalışması Uygulaması

Uykudan uyandıktan sonra gözlerini açmadan yatakta olduğunuz durumdasınız. Henüz uyandınız ama yataktan çıkmadınız. Odanızda bir yere koyacağınız bir nesne belirleyin. Yukarıda örnekte bir bardak seçilmiştir.3-5 saniye gözünüzde o bardağı canlandırmaya çalışın. Gözünüzün önüne bardak kısa bir sürede gelecektir. Geldiğinde bardağa yoğunlaşın ve odaklanın. Bardak görüntüsü gözünüzde netleşecektir zamanla. Daha sonra bardağın görüntüsü hareketlenmeye başlayacaktır yani farklı açılardan bardağı göreceksiniz. Sonra görüntü gerçek bardakla eşleşecek ve bardağa odanızda sanki onun yanına gitmişte bakıyormuşsunuz gibi göreceksiniz. Bu bardağı yatmadan önce biraz inceleyin öyle yatın.

Burada dikkat edilmesi gereken en önemli şey şudur. Sakin olmalısınız ve aceleci olmamalısınız. Bardağın detaylarını yavaş yavaş incelemelisiniz. Bardakla bir olmalısınız. Yani hemencecik bu tarafatan böyledir üstten böyledir yandan böyledir deyip geçmemelisiniz. Y oksa görüntüden uzaklaşırsınız dikkatiniz dağılır ve başka şeyler düşünmeye başlarsınız.Burada bardağın varlığını hissetmenizdir önemli olan nasıl göründüğünü onun size göstermesini bekleyin.Bardak size kendini gösterecektir.

Daha öncede belirttiğim gibi görüntü size gelir siz görüntüye gitmezsiniz.

Çıkış Denemelerinde Uygulanacak Bazı teknikler;

· Uykudan uyandığınızda gözlerini açmayın kımıldamayın yataktan çıkmayın.Gözleriniz karanlık görmeye devam etsin bir süre.Hiç kımıldatmadan ellerinizi ve kollarınızı ellerinizi kaldırdığınızı hissetmeye çalışın.Gerçekte kaldırmıyorsunuz fiziksel olarak ama kaldırma komutu verin kollarınıza.
· Yine aynı pozisyonda uyandığınız anda kafanızdaki gürültü gibi olan dip sesi dinleyin ona odaklanın. Çınlama ve uğultuya odaklanın
· UYANDIĞINIZDA HİÇ KIMILDAMADAN VE KALKMADAN GÖZLERİNİZİ AÇMADAN TEKRARDAN KENDİNİZİ UYUMAYA ZORLAYIN

GÖZLERİNİZİN KAPALI OLDUĞUNU BU ESNADA İMAJİNASYON ÇALIŞMASINA ODAKLANIN (YUKARDAKİ BARDAK ÖRNEĞİNDEKİ GİBİ) SADECE TEK BİR NESNEYE ODAKLANIN. Meditasyon çalışmalarında gül, mum ışığı vb. şeylere odaklanmak gibi.

Şimdi o belirlediğiniz nesneyi elinizle kavradığınızı hissedin ona dokunun her noktasına dokunun ve her detayını hissetmeye çalışın avuçlarınızın içinde gibi.

Ayrıca diğer teknikler olarak ;

· Gözleriniz kapalıyken arkanıza bakma hissi ayaklarınızın yerinde başınız başınızın olduğu yerde ayaklarınız varmış hissi, pencerenin ve kapının yerinin ters tarafta olduğu hisside (ters düşünme) kolaylaştırıcı etmenlerdendir.

· Alnınızın orta noktasını hissetmeye çalışın. Bir gerilme hissi gerçekleşecek ve alnının ortası tuhaf bir tepki verecektir. Bu tepkiye odaklanın.Eğer dönme ve titreme veya sallanma hisleri gelirse bunlara da odaklanın uzatmaya çalışın gerçekleşme sürelerini.

Hangisi gerçekleşirse sadece ona odaklanın. Daldan dala atlamayın. Mesela sallanma geldiyse sadece sallanmaya odaklanın ve sallandığınız hissi dışında aklınıza bir şey getirmeyin. Astral seyahati bile düşünmeyin sadece sallanmaya odaklanın.


· Uyandığınız esnada sanki kalkıp duvara dayanmış hissi verin kendinize. Elinizi kaldırmadan kaldırma komutu vermeniz gibi çok ani olsun bu ve gerçekçi çıkıp duvara yaslanmak ayağa kalkıp.Bedeniniz sabit dururken sanki uyanmışsınızda duvara dayanıyormuşsunuz gibi davranın.
· Üstteki örneklere ek olarak aniden kalkma, uçma, ipe tırmanma vs. de uygulanabilir.


Astral Seyahatte Ruhumuz mu bedenimizle ayrılıyor ? Ruh nedir ? Ruhumuzu bedenimizden ayırabilir miyiz? Astral beden nedir?


astral beden ruhun bir parçasıdır. astral seyahate çıktığında astral bedenini kullanıyorsun. Ruh çok daha büyük ve geniş bir mekanizma. yani ruh bedenimizle aynı büyüklükte değil . Çok daha büyük ve geniş öyle düşün. astral beden sadece astral seyahatte kullandığımız bedendir. normal bedenimiz et olan yani sadece ettir hiçbir özelliği yoktur. bir kamuflajdır. ruh ise kıyametten sonra da sahip olacağımız dünya yaratılmadan önce de sahip olduğumuz bir varlıktır. ruhlar eşit büyüklüktedir herkeste. yani öldüğümüzde ruh ölmeyecek beden ölecek. astral beden de ölecek. ama ruh ölümsüzdür.

kıyametten sonra mahşerde şimdiye kadar ne kadar yaşamış ruh varsa insan cin.. vs.. hepsi yan yana toplanacak.herkes 31 yaşında olacak.senin kızın seninle aynı yaşta olacak ve seni tanımayacak.çünkü hepsi ego.duygular hisler.hepsi yalan ve kandırmaca.rol.bu dünya tamamen bir yanılgıdır.aslında herkes bağımsız.

ruh yüksek düzeyli enerji formudur.ruh sayesinde insan bedenine enerji akışı sağlanır ve bedenimiz çalışır.sinir sistemine elektriksel bir enerji aktarılır ve kaslarımızı çalıştırabilir iskelet ve hareket sistemimizi kullanabiliriz.ayrıca ruh otonom bazı faaliyetleri de sağlar.bu faaliyetler dolaşım sindirim .. gibidir.ruh bedenden sadece ölünce ayrılır.onun dışında ayrılan astral bedendir.

sen parisi imajine ettiğinde yarattığın paralel evrenden seyr başlar. enerjisel olarak gerçek dünya boyutundaki paris ile senin yarattığın imajinasyon eşlenir ve imajinasyon verdiğin yeri izlemeye başlarsın.buna mevlana seyri zuhuri demektedir.duru görünün temeli astral seyahate dayalıdır.astral seyahat çıkıp dolaşması değildir ruhun.bunu söyleyenler tamamen kafadan atmaktadır.

alıntı/wishdropper
 

PESS

Kayıtlı Üye
Katılım
14 Eyl 2010
Mesajlar
446
Tepkime puanı
136
Konum
Mersin
İş
Dans EÄŸitmeni , Grafiker
Sayın "hfcy" çok başarılı bir paylaşım :) uğraşınızdan dolayı tebrik ediyorum bu bilgileri çıktı olarak alacağım ve kitaplığımda yer alacak.

sizde çalışmalara başladınız sanırım :) +rep ;) darısı başıma :p :D
 

TorukMacto

Kayıtlı Üye
Katılım
10 Tem 2010
Mesajlar
8
Tepkime puanı
1
Sayın "hfcy" çok başarılı bir paylaşım :) uğraşınızdan dolayı tebrik ediyorum bu bilgileri çıktı olarak alacağım ve kitaplığımda yer alacak.

sizde çalışmalara başladınız sanırım :) +rep ;) darısı başıma :p :D
=) yapmayın Allah aşkına ne uğraşı,başka bir forumdan çok bilgili bir üyenin yazısını aynen kopyalamış...
 

BeLiaL

Banlı Kullanıcı
Katılım
17 Kas 2010
Mesajlar
443
Tepkime puanı
78
Konum
Eskişehir
İş
öğrenci
İster alıntı ister el emeği ben bu arkadaşı tebrik ediyorum çok güzel bilgiler bunu okuyupta astral projeksiyonun ne anlama ne manaya geldiğini anlamayan insan bu dünyada yoktur...
 

TorukMacto

Kayıtlı Üye
Katılım
10 Tem 2010
Mesajlar
8
Tepkime puanı
1
İster alıntı ister el emeği ben bu arkadaşı tebrik ediyorum çok güzel bilgiler bunu okuyupta astral projeksiyonun ne anlama ne manaya geldiğini anlamayan insan bu dünyada yoktur...
ben hazırladım demiş ben oyüzden tepki gösterdim
 

hfcy

Kayıtlı Üye
Katılım
12 Ağu 2010
Mesajlar
330
Tepkime puanı
47
Konum
istanbul
İş
öğrenci
ben hazırladım demiş ben oyüzden tepki gösterdim

Ben hazırladım demedim alıntıdır diye not bile düştüm alta eğer dediğiniz gibi bir şey yazıyorsada alıntı yaptığım kişi yazmıştır ve eğer alıntı yapıp bu sitede paylaşmasam bu sitenin üyeleri bu bilgiden faydalanamıyacaktı
 

TorukMacto

Kayıtlı Üye
Katılım
10 Tem 2010
Mesajlar
8
Tepkime puanı
1
Ben hazırladım demedim alıntıdır diye not bile düştüm alta eğer dediğiniz gibi bir şey yazıyorsada alıntı yaptığım kişi yazmıştır ve eğer alıntı yapıp bu sitede paylaşmasam bu sitenin üyeleri bu bilgiden faydalanamıyacaktı

evet görmemişim ben en altı,üst taraftta önemli yerleri derledim diyince başka başka sitelerden kendin derledin gibi gösteriyorsun sandım.. özür dilerim kusura bakma gerçekten benim hatam=)
 
Üst