Histerionik Kisilik Bozuklugu

Pantea

Kayıtlı Üye
Katılım
15 Eyl 2008
Mesajlar
921
Tepkime puanı
81
Gösterişli, oyuncu, dikkat çekmeye çalışan ve sadece kendilerini düşünen kişiler bu gruba girer. Genelde yaygın olarak ve yanlış bir yargı ile kadınlara yönelik olduğu düşünülür. Fakat araştırmalar Histerionik kişilik bozukluğunun eşit olarak erkeklerde de var olduğunu göstermektedir.

Bu psikolojik rahatsızlığa sahip kişiler genelde çalkantılı ve tatmin olamadıkları ilişkiler yaşarlar. Pek çok kişi çocukken dolaylı, baştan çıkarıcı ve manipule etmeye yönelik davranışları iletişim kurma yolu olarak öğrenir. Eğer bu hastalığa sahipseniz, yüksek ihtimalle insanları size çeken cazibeli, baştan çıkarıcı, girişken ve aşırıya kaçan bir karakteriniz vardır.

Genel olarak görünümünüz canlıdır ve zaman zaman sıradan duyguları biraz daha abartılı ve renkli olarak gösterirsiniz: örneğin sıcaklık şehvete, kızgınlık öfkeye, üzüntü kedere ve hayal kırıklığı trajediye dönüşür. Çoğunlukla flört eden bir tarza sahipsinizdir.

Her ne kadar Histerionik kişilik özellikleri başkalarına çekici gelsede kişi kendisini sahtekar olarak görür ve oynadığı rol kendisine yüzeysel, sahte ve utanç verici gelir. Gösterişli görünümün altında genelde derin duygusal boşluk ve açlık yatar. Sürekli olarak başkalarının dikkatini üzerinde toplayamamak ve başkalarının onayını alamamak kişinin mutsuz olmasına ve tükenmesine yol açar.

Histerionik kişilik bozukluğuna sahip insanlar çoğu zaman ilginin merkezi olma, sürekli iltifat edilmesi, övülme, fiziksel olarak sürekli çekici olma arzuları içinde hapis kalmış hissederler. Çok uzun bir zaman giyinmek ve süslenmek için kullanılır. Aynı zamanda kişi kendisini bir sahtekar olarak gördüğü için oyunun anlaşılmasından korkar.

Bu probleme sahip bireyler kolayca sinirlenir, arzularını geciktirmekte ve sabırlı olmakta çok zorlanırlar. Genelde Histerionik kişilik bozukluğu olan insanlar içsel boşluklarını gidermek ve sorunlarını çözmek için başka insanlara, özellikle güçlü ve idareci kişilere yaklaşırlar.

Belirtiler
  1. Kaçınılmaz bir boşluk hissi ve çaresizlik
  2. Başkalarının dikkatini çekmek ve onaylanmak için fiziksel görünüme ve baştan çıkarıcı davranışlara eğilim
  3. Sürekli olarak ilginin merkezi olma ihtiyacı
  4. Ani değişimler ve nisbeten yüzeysel ifade şekli
  5. Gösterişli olmaya, oyunculuğa ve acındırıcı davranışlara eğilim
  6. Başkalarının etkisine fazlası ile açık olma ve kendi değerini diğer insanların yaklaşımlarına göre ölçme.

Tedavi

Kişilik hastalıklarının erken yaşlarda gelişiyor olması ve insanların kendilerini bu hastalık ile tanımlıyor olması tedavinin çözümünü zorlaştırmaktadır. Psikolojik yada psikiyatrik tedavinin başarılı olabilmesi için kişinin kökleşmiş davranış şekline, yaklaşımlarına, bakış açılarına, ilişki yapılarına ve kapasitelerine değinilmesi gerekir. Genelde kişilik problemleri psikoterapi ile çözümlenebilmesine rağmen, uzun zaman içinde yerleşmiş olan bu duygu, düşünce ve davranış alışkanlıklarını değiştirmek yoğun ve sürekli tekrarlanan bir tedavi ve öğrenme süreci gerektirir.

Bazı zamanlar, özellikle kriz anlarında kişi intihar teşebüssünde bulunabilir. Bu durumda kişinin kısa bir süreliğine hastaneye yatırılması gerekebilir. Eğer kişinin hastalığı ilerlerse ve evde ihtiyacı olan bakım ve ortam sağlanamıyorsa, daha uzun süreli olarak hastanede kalması istenebilir.

Araştırmalar bazı kişilik sorunlarının kişide devam ettiğini ama bazılarının yok olduğunu göstermektedir. Görünüşe göre hayat tecrübeleri ile birlikte kişi karakterinin temel özelliklerini değiştirmeyi öğreniyor. Bir psikolog yada psikiyatrist tarafından tedavi uygulandığı zaman ise hastalığın gelişmesi hızlanıyor. Özellikle kişi tedaviye gönüllü olarak geliyorsa, iyileşmek için çaba sarfediyorsa ve problemlerinin sorumluluğunu üstleniyorsa hastalığın iyileşmesi daha hızlı oluyor. Ama diğer tarafta kişi sorunlarının başkalarından yada çevresinden kaynaklandığına inanıyorsa, sorumluluğunu üstlenmeyi reddediyorsa ve problemlerini çözemeyecek kadar güçsüz ve zayıf olduğunu iddia ediyorsa iyileşme süreci biraz daha uzun zaman alıyor.

Çiğdem Alper, MA
 
Ü

Üye silindi 56746

konu yine "değersizlik" hissine bağlanmış @berksurucu siz histerikler konusunda ne düşünüyorsunuz?
 

berksurucu

Banlı Kullanıcı
Katılım
3 Haz 2009
Mesajlar
356
Tepkime puanı
967
Konum
Güzel İzmir
@yay

Histerik kişilik bozukluğu denen kavramı, ergenliğimden hemen sonra 16-23 yaşlarım arasında yaşamış biri olarak bana tanıdık gelen bir duygu durum bozukluğu olduğunu biliyorum...

Kendini değersiz hisseden bireyler, bir takım başka özellikleri ile ilgi görmeyi başarıyorsa bu özelliklerine tutunup bunu abartırlar. Güzelse, yakışıklıysa, espiriliyse ya da zenginse vs bu özelliklerini daha çok ön plana çıkartıp bununla övünür ve kullanırlar. Değer duyguları dış dünyadan gelen uyaranlara bağlı olduğundan; ilgi görmedikleri durumlarda kendilerini kötü hissederler.

Ama burada ince nokta kişinin olumlu herhangi bir özelliği ile ilgili referansı olmasıdır. yani kişi etrafından bir özelliği sebebiyle olumlanmışsa o zaman oluşmaya başlıyor.

Lise çağlarımda, kendimi kabul ettirmek için arkadaşlarımı güldürdüğümü hatırlıyorum. Mizah duygum kuvvetliydi. Her an komik bir şey üretebiliyordum. Ve bana bunu belirtiyorlardı. Bunda o kadar aşırıya kaçıyordum ki, bir süre sonra bu abartılı bir hal alıyordu. Çünkü beni daha çok sevsinler istiyordum.

23 yaşımdan sonra ilgi görmek için okuduklarımı bildiklerimi anlatıp, ne kadar bilgili olduğumu göstermeyi seviyordum. çünkü çok bildiğimi söylüyorlardı ve ses tonumu çok beğeniyorlardı.

Sonra uzun vadede bu davranış modelinin sürdürelemez olduğunu anladım. Çünkü ben hangi özelliğimi gösterirsem göstereyim. ilk başta hayranlık duyuyorlar. Sonra büyük resimde ne tür bir insan olduğumu anlıyorlardı. Kendimi anlaması zor olmazdı. çünkü kendimi neden değersiz hissettiğimle ilgili o yıllarda çokça gözlem ve farkındalık içindeydim.

Sonraki 10 yıl içerisinde, hem yaptığım çalışmaların, hemde yaşadığım ilişkilerin sonucunda bunu aşabildim. Şimdi insanlar hakkımda türlü türlü yorumlar yapıyor. deli olduğumu, dahi olduğumu, çalışkan ya da tembel olduğumu, zeki ya da aptal olduğumu, gamsız ya da duyarlı olduğumu söyleyebiliyorlar. hiç etkilenmiyorum. tebessüm ediyorum. onlarca arkadaşlarımın sayısı 2-3 civarina düştü. sosyal ortamlarda çok konuşmuyorum. bir konuda fikrim sorulursa da, konu dışına çıkmadan fikrimi belirtiyorum. düşüncelerimi yargılayan olursa tartışmıyorum. haklı olduklarını söylüyorum.

Hatta olur da bir kişi benim herhangi özelliğimi ya da özelliklerimi abartarak beni överse yoğun bir mahçubiyet hissedip konuyu değiştiriyorum. hala da içimde kalan kırıntılar ortaya çıkarsa bunlar üzerine düşünüyorum.
 
Üst