Hayatınızdaki Zor İnsanların Yaşamınıza Etkisi

Pantea

Kayıtlı Üye
Katılım
15 Eyl 2008
Mesajlar
921
Tepkime puanı
81
Hayatınızdaki “zor” insanlar ile yaşarken, sürekli her an patlayacak bir mayın tarlasında yürür gibi hissedersiniz. Yaşamak bazen öyle zor bir hale gelirki, onları memnun etmenin, onları anlamanın, onları sevmenin yada tolere etmenin imkansız olduğuna inanırsınız fakat bir türlü onlardan kopamazsınız. Yaşamınızda ki bu zor insan anneniz yada babanız gibi bakımınızı üstlenmiş biri ise, büyüme sürecinde sizin kendiniz ile ilgili düşüncelerinize ve duygularınıza büyük etkileri olmuş olabilir.
Herkes zaman zaman zor olabilir fakat bahsettiğimiz kişiler, çeşitli duygusal problemleri (kişilik bozuklukları, stres bağlantılı sorunlar, anksiyete sorunları vb) olan insanlardır. Duygusal sorunların, sadece hastalığın sahibine değil aynı zamanda çevresinde bulunan insanlara da büyük etkileri vardır. Bu kişiler zeki, eğlenceli, yaratıcı, empatik, keyifli olabilirler ama genede “yaşanması zor” insanlardır. Oldukça hassas ve alıngan olabilirler, kendi duygularını anlamakta ve duygularını kontrol etmekte zorlanabilirler. Bu durumda olan kişiler kendilerini iyi hissetmek için çeşitli savunma mekanizmaları kullanmaya başlayabilir ve bu nedenle birlikte yaşadığı diğer insanlara sıkıntılı anlar yaşatabilirler.

Küçük bir çocukken yetersiz olduğunuzu, ailenizi hayal kırıklığına uğrattığınızı, hiç bir şeyi doğru yapamadığınızı, hep hatalı olduğunuzu, ne yaparsanız yapın annenizi yada babanızı asla memnun edemediğinizi düşündünüz mü? Ailenizin mutluluğundan kendinizi sorumlu hissettiniz mi? Mutlu olduğunuz zaman suçluluk duygusu yaşadınız mı? Öylede suçlu, böylede suçlu olduğunuzu, ne söyleseniz yada yapsanız hep hatalı oldunuza inandınız mı? Yapmadığınız şeyler için suçlandınız mı? Manipüle edildiğinizi hissettiniz mi? Bir an takdir edilip ardından suçlandınız mı? Annenizin yada babanızın davranışları ve tepkileri mantıklı gelmediği için kendinizi “çıldırıyormuş” gibi hissettiniz mi? Bir şeyleri yanlış anladığınız yada hatırladığınızı düşünüp kendi iç güdülerinizi, yargılarınızı yada hafızanızı sorguladınız mı? Aileniz ile yaşayacaklarınızı önceden kestiremediğiniz için hep kendinizi savunmada hissettiniz mi? Bütün bunlar sizde bir sorun olduğuna işaret gibi görünebilir yada delirdiğinizi hissedebilirsiniz. Aslında deliriyormuş gibi hissetmenize yol açan içinde yetiştiğiniz yaşam koşullarıdır ve Borderline Kişilik Bozukluğuna sahip yada bu hastalığın belirtilerini taşıyan bir ebeveyn tarafından yetiştirilmiş olma ihtimaliniz yüksektir.

Hiç kimse ailesini seçmez. Ve bir kere bu dünyaya geldikten sonra, küçük bir çocuk olarak aileniz ile ilişkilerinizi sonlandırabilecek bir pozisyonunuz olmaz. Hatta aşırı derecede onlara ihtiyaç duyarsınız – barınak ve yiyecek için, eğitiminiz için, toplum içinde yolunuzu bulmak için, bakımınız için, ilgi ve şefkat için, ve koşulsuz sevgi için. Sizde hiçbir sorun yada eksiklik olmamasına rağmen duygusal sorunu olan bir ebeveyn ne yazıkki bütün bu ihtiyaçlarınıza tutarlı olarak cevap veremeyebilir. Aynı şekilde anneniz yada babanız sağlıklı bir yetişme koşullarına sahip olmamış ve kendi ihtiyaçları asla temin edilmemiş olabilir. Bu nedenle küçücük bir çocuk olmanıza rağmen, sizi kendi ihtiyaçlarını sağlamaya, bakımını yapmaya ve duygusal destek vermeye yönlendirmiş olabilir.

Aşağıdakiler size tanıdık geliyor mu?

Aşağıdakilerden hangisi büyürken anneniz/babanız ile yaşadıklarınıza benziyor.

_____ Anneniz/babanız sürekli, fiziksel özellikleriniz, zekanız, aklınız, alışkanlıklarınız yada diğer kişisel özellikleriniz konusunda bazen acımasızlaşan, şakalar yaptı

_____ Geçmişte yaşanan olayları ve konuşmaları ailenizin anlattığından daha farklı şekilde hatırlıyorsunuz.

_____ Anneniz/babanız sizinle özel sırlarını, hatta uygun olmayan detayları sizinle paylaştı ve sırrını saklamanızı yada onun tarafında yer almanızı bekledi.

_____ Size bir çocuk gibi değil, küçük bir yetişkin gibi davranıldı, annenizin/babanızın üstlenmesi gereken görevler sürekli size verildi, örneğin duygusal olarak ailenizi desteklemek, onları rahatlatmak, cesaret vermek, sürekli yemek pişirmek, temizlik yapmak, küçük kardeşlere bakmak gibi.

_____ Duygularınız kritize edildi, göz ardı edildi, önemi-değeri olmadığı hissettirildi.

_____ Öfke gibi güçlü duyguları ifade etmeniz yasaklandı yada engellendi.

_____ Annenizden yada babanızdan fiziksel yada duygusal olarak fazla sevgi almadınız. Büyürken ender olarak kucaklandınız, öpüldünüz, yada sevildiğinizi duydunuz.

_____ Büyürken aileniz tarafından genelde çok yüksek, hatta ulaşılması imkansız standartlarda tuttuldunuz. Çoğu kez bu standartlar o kadar hızlı değişti ki sizden ne beklendiğini anlamakta güçlük çektiniz.

_____ Dış görünümünüz yada davranışlarınız konusunda karışık mesajlar gönderildi

_____ Kendi fikir ve görüşlerinizi geliştirmek için araştırma yapmanız, tecrübe etmeniz yada keşif yapmanız aileniz tarafından desteklenmedi.

_____ Özel hayatınıza ve size ait özel eşyalarınıza saygı gösterilmedi.


Büyürken nasıl hissettiniz?

_____korkmuş
_____kafası karışmış
_____öfkeli
_____suçlu
_____sorumlu
_____yaşıtlarınızdan çok daha yaşlı
_____ilgisiz ve kayıtsız
_____görünmez
_____sevgiyi haketmeyen

Şimdi bir yetişkin olarak nasıl hissediyorsunuz?

_____Mutlu olamadığınız, kötü muamele gördüğünüz yada sağlıksız ilişkiler içindesiniz
_____Başkalarına güvenmiyor ve savunma kalkanlarınızı asla indiremiyorsunuz
_____Ailenizden ve arkadaşlarınız dahil tüm insanlardan hep en kötüyü bekliyorsunuz.
_____Başkalarının ruh hali, duyguları yada davranışları için kendinizi sorumlu hissediyorsunuz.
_____Başkalarının ihtiyaçlarını kendi ihtiyaçlarınızın önüne koyuyorsunuz.
_____Ne istediğinizi bulmakta güçlük çekiyorsunuz
_____Kendi duygularınıza ve tepkilerinize güvenemiyorsunuz
_____Başarılarınız karşında kendinizi rahatsız hissediyorsunuz yada basitçe yaşamdan keyif almayı başaramıyorsunuz.
_____Yeni durumlarda yada sosyal ortamlarda fazlasıyla huzursuz hissediyorsunuz
_____Her alanda ama özellikle ilişkilerde risk almaktan korkuyorsunuz.
_____Kendinizi neredeyse mükemel olmak için zorluyorsunuz
_____Kendinizi değersiz, ümitsiz yada depresyonda hissediyorsunuz.

Eğer bu durumların bir çoğunu yaşamışsanız, duygusal sorunu olan bir ebeveyn tarafından yetiştirilmiş olma ve çocukluğunuzdan itibaren yaşadıklarınızın etkilerinin hala yaşamınızı etki ediyor olma ihtimali yüksektir. Yaşadıklarınız, muhtemelen kim olduğunuzu, başka insanlar ile olan ilişkilerinizi, kimle arkadaş olacağınızı, kimi kendinize eş olarak seçeceğinizi, kimle zamanınızı geçirmeyi tercih edeceğinizi önemli bir oranda etkiledi ve hala etkilemeye devam ediyor.

Tedavi:

Duygusal sorunu olan bir ebeveyne sahip olmak yaşanılan hastalığa ve kişiye özel bir tecrübe olmakla birlikte çocuklar büyümeye ve yaşadıklarını anlamaya başladıkça geçirdikleri aşamalar genel olarak birbirine benzerdir. Fakat bu süreçler aynı sırada ve sürelerle yaşanmaz. Uzun yıllar sonra, kendi iç barışınızı sağlasanız ve ailenizi affetseniz bile duygularınızda iniş çıkış yaşayabilirsiniz; çok yoğun duyguların gidip geldiğini hissedebilirsiniz. Tam her şeyin geçtiğini düşündüğünüzde bir kelime, bir görüntü, bir yorum yada bir etkileşim sizi duygusal karmaşanızın içine geri götürebilir. Sonu asla gelmeyen, çok uzun süren bir yolculuğa çıkmış gibi hissedebilirsiniz. Genelde yaşadığınız bu karmaşa, hayal kırıklığı, mutsuzluk hissinde yalnız olmadığınızı bilmek ve anne/babanızın hastalığını öğrendikçe, yeni beceriler geliştirdikçe , büyüdükçe her şeyin daha iyi olacağını bilmek daha iyi hissetmenizi sağlayabilir. Değişim konusunda pozitif ve umutlu olmak zaman zaman zor olabilir fakat kendinize gerçekçi hedefler belirlemeniz, değişime açık olmanız, ya hep ya hiç türünde düşünce şeklinden kaçınmanız ve kendinize karşı sabırlı olmanız çok önemlidir.
Tedavi, birilerini suçlamak yada kendine acımak için ortam anlamına gelmez – her insan bozuk aile yapısından çok daha fazlası ile şekillenir ve herkes bir noktada istediği yaşamı yaratabilmek için sorumluluğu üstlenmek zorundadır. Elbette hayatınızdaki duygusal sorunu olan kişinin size nasıl etki ettiğini belirlemeniz ve farkında olmanız önemlidir. Fakat aynı zamanda geçmişte yaşadıklarınızın sizi tanımlamayacağını yada kaderinizi belirlemeyeceğini farketmenizde bir o kadar önemlidir. Çözüm aslında iki kavramı başarmanıza bağlıdır: Anlamak ve Değişmek.

Duygusal sorunu olan bir ebeveynin çocuğu olarak, bebekliğinizden beri belli bazı inançları ve davranışları devam ettiriyorsunuz. Şimdi hatırlamayabilirsiniz fakat bebekken çevrenizdeki insanların öfkesini, karmaşasını ve korkularını onların dokunuşlarında, ses tonlarında, nefes alış verişlerinde ve havanın gerilmesinde hissettiniz. Aşırı yoğun ve değişken duyguların bulunduğu bir ortamda büyümek size bir takım refleksler geliştirmeyi öğretti. Bu refleksler tıpkı isminiz çağrılınca bakmanız gibi ani ve otomatiktir. Uzun zamanda ve defalarca yaşayarak öğrendiğiniz bu tepkiler çocukken kendinizi fiziksel, ruhsal ve duygusal olarak korumanıza yardım etmiş olabilir fakat muhtemelen şu anda yaşamınıza o kadar iyi hizmet etmiyor – hatta kendinizi tam olarak anlamanızı ve kabul etmenizi, başka insanlar ile sağlıklı ilişkiler kurmanızı engelliyor olabilir. Bilmelisiniz ki, savunma mekanizmalarınız, kendinize ve başkalarına olan bakış açınız, sizin duygusal birikiminizin bir parçasıdır ve çok ender olarak durup bu kavramları sorgularsınız. Bu birikim tıpkı renkli bir gözlük gibi dünya görüşünüzü etkiler, dolayısıyla dünyayı nasıl gördüğünüze ve nasıl ilişki kuracağınızı belirler.

Peki geçmişin gözlükleri olmadan, yaşamınıza dönüp gerçekçi bir şekilde bakmaya nasıl başlayabilirsiniz? Kendinizi nasıl tanıyabilirsiniz? Kendi içgüdülerinize, duygularınıza ve düşüncelerinize nasıl güvenmeyi öğrenebilirsiniz? Sizi çevreleyen savunma duvarlarınızı nasıl indirmeye başlayabilirsiniz? Yeni ve daha iyi bir yaşamı nasıl tasarlayabilirsiniz? İnsanların içindeki iyiliği nasıl görebilirsiniz? Sağlıklı ilişkileri ve sizi mutlu edecek bir yaşamı hakettiğinizi nasıl görmeye başlayabilirsiniz? Ne yazık ki bu soruların kolay ve kısa bir cevabı yok. İyi bir sporcu olmayı yada mesleğinde yükselmeyi hedeflemek gibi, insanın kendi sınırlarının ötesine geçmesi için çok çalışması ve istikrarlı olması gerekir. Bu kendi içinizde çıkacağınız bir yolculuk gibidir, kendinizi keşfetme yolculuğu diyebilirsiniz: başarınız, zamana, pratik yapmanıza, beceriler geliştirmenize, hatalar yapmanıza ve ders almanıza, yeni tecrübeler edinmenize ve her düşüşte yeniden ayağa kalkmanıza bağlıdır. Bir terapist ile birlikte çalışmak size önceden denenmiş bir takım yol haritaları ve rehberlik hizmeti kazandırabilir. Bu yolculuğu size destek olan biri ile geçirmeniz özellikle zor zamanlarda, ayağa kalkacak gücünüz kalmadığında size destek olması açısından faydalı olabilir. Fakat temelde bu sizin yolculuğunuzdur ve içinizdeki güçlükleri sizin aşmanız gerekmektedir.

Psikoterapi Nasıl Yardım Eder
Tedavi sırasında terapistiniz yaşadıklarınızı dinler ve tecrübelerinizin gerçek olduğunu, yaşamınıza nasıl etki ettiğini ve hala bu etkilerin nasıl yaşamınızı yönlendirdiğini anlamanıza yardım eder. Terapi süresince çocukluğunuzdan itibaren öğrendiğiniz negatif düşünceler, inançlar, duygular ve davranışlar yerine daha pozitif alternatifler geliştirmeye başlarsınız. Terapi aynı zamanda yaşamak istediğiniz geleceğinizi hayal etmenize ve kendinizi hayal ettiğiniz yönde geliştirmenize yardım eder.

Profesyonel yardım almaya karar verdiğiniz zaman, terapistiniz yaşamınızda pozitif değişimler yapmaya karar verdiğinizi düşünür. Diğer bir deyimle, yaşamda sizin için, ailenizde öğrendiklerinizden daha fazlasının bulunduğunu görebiliyorsunuz ve bütün korkularınıza rağmen, içinizdeki sesi takip etmek istiyorsunuz demektir. Bunu sağlayabilmek için ailelerde yaşanan duygusal sorunların etkileri konusunda uzman bir terapist, kendi iç dünyanızı keşfetmenize ve yapmanız gereken değişimleri gerçekleştirmenize yardımcı olabilir. Bilgili bir terapist sizi aceleye getirmeden, düşünmeniz ve özümsemeniz için gereken zamana saygı duyarak size yardımcı olur. Ödülünüz, yavaş ve küçük adımlarla gelse bile, sonunda çok büyüktür.

Çiğdem Alper, MA
Psikoterapist
 
Üst