Mutlu Olmak Varken...

mally

Kayıtlı Üye
Katılım
29 Ocak 2010
Mesajlar
720
Tepkime puanı
225
MERHABA Değerli DOSTLAR
Hepinize Güzel, Hayırlı Bir Gün Dilerim.

Sağlık, Huzur, Keyif, Mutluluk ve Hayır; Hanelerinizi Bereketle Gönüllerinizi Neşe İle Doldursun.

MUTLU OLMAK VARKEN BU DÜNYADA NEDEN MUTSUZ OLURUZ Kİ?

Beyin bilimcileri mutluluğun öğrenilebilir olduğunu düşünüyorlar.
Onlara göre birkaç basit adım atarak mutlu çalışanlar yaratmak mümkün.

Mutluluk…
Türkçe kökenli kelimelerde başta yer alan ‘m’ sesine rastlanmıyor.
Dolayısıyla ‘mutlu’ kelimesinin Türkiye Türkçesi dışında bir örneği bulunmuyor.
Ancak anlamdaşı olan ‘bahtiyar’ Farsça kökenli olup aynı İzlanda kökenli İngilizce karşılığı ‘happy’ gibi “şansı yardım eden, talihli” anlamına geliyor.
Buna göre mutluluk için tesadüfidir ve tarif edilemez denebilir mi?
Gerçek mutluluğa ancak beynin eğitilmesiyle ulaşılabileceği bir gerçektir.
Peki, çabalayarak mutlu olmak gerçekten de mümkün mü?
Aslında tabi ki mümkün.

1- Gülün.
Gülmenin mutlulukla doğrudan bir ilişkisi var.
Bu ilişki bir korazyon ile başlamış olabilir ancak beyin zaman içerisinde ikisi arasında bağlantı kurdu. Bana inanmıyorsanız şunu deneyin. Yüzünüze kocaman ve güzel bir gülücük oturtun ve negatif bir şey hakkında düşünmeyi deneyin. Ya gülmeyi bırakacak ya da olumsuz düşünceyi aklınızda tutmayı beceremeyeceksiniz.

2- Endişelenmeyi bırakın.
Endişe insanlığın en iyi özelliklerinden biridir.
Öngörü, planlama ve tahmin yeteneğinin arkasında bu duygu yatar.
Endişeleniriz çünkü henüz gerçekleşmemiş bir olay belirsizdir ve endişe duygusu o işi nasıl ele alacağımızı düşünmeye başlamak için bizi teşvik eder.
Sorun örneğin ekonominin gidişatı gibi kontrolümüz dışında gelişen olaylarla ilgili çok fazla endişeleniyor olmamızda. Ruhsal birçok hastalığın tetikleyicilerinden biri de endişe. Bugünlerde endişelenecek çok konu olduğu bir gerçek. O yüzden derin bir nefes alın ve küçük şeylerle ilgili endişelenmeyi bir kenara bırakın.

3- Mola verin.
Özellikle gelişmiş ülkelerde insanlar çok fazla çalışıyor.
Fazla çalışmak çağın “bilgi işçileri” için ters tepen, amaca zararlı bir durum.
Bu kişilerin bitkin düşecek kadar çok çalışması onlardan verim almaya çalışmanın en kötü yoludur. Mola vermek düşünüp taşınmak ve kendini dinlemek için iyi bir fırsat yaratır ve böyle zamanlarda en iyi fikirler, en derin iç görüler açığa çıkar.
Öğle yemeklerinin mutlaka ofis dışında yenmesi konusunda ısrar ediyorum.
Adına ‘siesta’ ya da mini tatil deyin, fark etmez. Tek başına bu bile daha mutlu insanlar yaratmak için oldukça işe yarıyor inanın.

4- İşleri farklı yöntemlerle yapın.
Birçok çalışan için sorunun bir parçası da can sıkıntısı ve bıkkınlıktır.
Ofis e girdiğimiz andan itibaren defalarca aynı şeyleri yaptığımız bir rutine sıkışmış gibiyiz. İşleri farklı yollardan icra ederek heyecan ve hevesinizi yeniden kazanın.
Her adımı öğrenmek, büyümek ve kendinizi zorlamak için atın.
Daha fazla sorumluluk alın ve daha önce becerebileceğinizi tahmin bile etmediğiniz yeni bir şeyler yapmayı deneyin. Eğer sorumluluklarınız esnekliğe çok fazla müsaade etmiyorsa var olan sorumluluklarınıza farklı bir yaklaşım getirmeyi deneyin.

5- Yönetmeyi bırakın liderlik edin.
Eğer yönetim ekibindeyseniz çalışanlarınızı motive ve teşvik etmenin yollarını bulmalısınız. Ama nasıl?
Beyinlerini esnetin.
Onlara daha fazla sorumluluk, karar verme gücü ve özerklik vererek ekibinizi güçlendirin. Kapsayıcı olun ve onları süreçlere dahil edin.
Şirketin genelinde neler olup bittiğini çalışanlarınıza açıklayın ve onlara yaptıkları işin, şirketin genel operasyonunu nasıl etkilediğine dair daha geniş bir perspektif verin.

6- Delege edin.
Küçülme dönemlerinin en yıkıcı ve ters tepen yan etkilerinden biri de korkudur.
Çoğu yönetici kendilerini kullanım dışı bırakacağı korkusuyla kontrolü elden bırakmaktan korkar. Eğer böyle düşünüyorsanız çoktan devre dışı kalmışsınız demektir.
Kontrol etmek fiziksel ve ruhsal sağlığınız için kötü olması yanında işin kendisi için de kötüdür. En iyi liderler kendilerinden daha iyi, daha akıllı ve yetenekli insanlarla çalışmayı tercih eder.

7- Eğlenin.
Eğer yaptığınız işi beğenmiyorsanız o işi yapmayı bırakın.
Hayat eğlenceyi bir kenara atmak için çok kısa.
Sevdiğiniz işi yapmalı ve onu sevmekten vazgeçmeye başladığınız an başka bir işe yönelmelisiniz. Bu ekonomik ortamda bile eğer yaptığınız işte iyiyseniz ve üstelik o işi yüzünüzde bir gülümseme ile icra edebiliyorsanız her zaman sizi talep eden şirketler olacaktır.

Bol şans ve başarılar dilerim herkese.

Kimse bizi kendimize sakladığımız bilgi/beceri, deneyim ve tarzla anmaz.
Eğer bu gün paylaşmazsanız; yarın da düne benzeyecektir.
Eğer hiç paylaşmazsanız çok ta önemli değil zaten.
Hissettiklerinizi söyleyin. Düşündüklerinizi yapın.
Ölüm yaşlanmakla değil; unutmak ve unutulmakla gelir.
Unutmadan/Unutulmadan; güzel olan her şeyi ve sevgiyi paylaşmak umudu/dileği ile.

SEVGİ VE SAYGILARIMLA
HOŞÇA KALIN
Okumakta ve Okutmakta yarar var.
Gerisi Size Kalmış.
İyi Çalışmalar Herkese

Nevzat A. ÇELEBİ'den


--ALINTIDIR--
 
Üst