Birlik ve Tam Farkındalık

Amphitrite

Banlı Kullanıcı
Katılım
28 Şub 2010
Mesajlar
350
Tepkime puanı
41
BİRLİK VE TAM FARKINDALIK

Kişi, olana nasıl bakıyor?
Elindeki kaleme, doğan güneşe, yollara, dağılmış çöpe, pişmanlıklarına, sessizliğe, etrafındaki insanlara, yerdeki karıncaya, evinde gezinen hamamböceğine, kardeşine, annesine, kabullendiği ideolojilere, geleneklere, eşine, işine, savaşan insana, sevişen insana, doğana, ölene, içindeki boşluğa, korkularına, acılarına, isteklerine, mutsuzluğuna ve diğer her şeye nasıl bakıyor?
Ben, kendini beden olarak kabul etmiş.
Beden ise ilk varoluş anınızdan itibaren olup biten herşeyin ve her anın tüm kayıtlarının toplamından başka bir şey değildir.
Ve bu kayıtlar karmaşa, çelişki, arzu ve korkuların hâkimiyetindedir.

Her beden diğerinden farklı. Ve olanı da diğer bedenlerden farklı görüyor. Oysa olan birdir. Ve bu yüzden her beden aynı şeyi görmelidir. Burada anlatılanı siz de görüyor musunuz?
"Olan" ile "insanın olana bakarken gördüğü" arasında çelişki var.
Peki bu çelişki nasıl oluşuyor?
Ben, her şeyin kaynağı ve özüdür. Ben, yaşamın da kaynağı ve özüdür. Ben, aynı zamanda birlik, uyum, güzellik ve sonsuzluktur. Ben, sizsiniz, tanıdığınız ve tanımadıklarınızdır; bu yazıyı yazandır, yaratılan herşeydir. Bu nedenle sen, ben, o, bu, şu, siz, biz, onlar, tanıdıklar, yabancılar, uzaylılar yok. Sâdece "ben" var. Beden ise ilk varoluş anınızdan itibaren olup biten herşeyin ve her anın tüm kayıtlarından oluşur. Sonsuzluk ve birlik olan ben, yâni siz, kendinizi beden olarak kabul edersiniz.
Beden ölümlüdür, sonsuzluk ise ölümsüzdür.
Beden kırılgandır, sonsuzluk ise yıkılmazdır.
Ve beden sonsuzluğa göre bir hiçtir. Kendinizi beden olarak kabul ettiğinizde problem başlar. Ve beden, kendi arzularını yerine getirmenin, kendi güvenliğini ve kendi doyumunu sağlamanın peşine düşer.
Bir beden sınırlıdır ve diğer bedenlerden ayrıdır. Bu yüzden ben, kendini de sınırlı ve diğerlerinden ayrı görür. Böylece korkular, acımasızlıklar, iyiler, kötüler, güzeller, çirkinler, günahlar, sevaplar, sayısız düşünceler, hayaller, ideolojiler, dinler, gelenekler, sistemler, anlayışlar, bakışlar üretir. Bunlar ise onu gerçek anlamda mutlu etmez; diğer insanlardan, doğadan ve doğallıktan uzaklaştırır. Bu bir çeşit girdaptır; ve sayısız acılarla doludur. Siz bunu fark etmedikçe bu girdap giderek büyür. Bu yüzden aynı şeye bakan, ama farklı şeyler gören varlıklar hâline gelirsiniz. Bu durum, zâten kendinizi beden olarak kabul ettiğiniz ilk anda başlar ve giderek büyür; karmaşık ve çelişkilerle dolu bir hâl alır. Ve sonuç: İnsanların içinde gerginlik, dışında gerginlik. İnsanların içinde kavga, dışında kavga. İnsanların içinde savaş, dışında savaş. İnsanların içinde acı, dışında acı. İçin dışa yansıması kaçınılmaz. Ve kişi iyilikten, güzellikten, mutluluktan, sevgiden, aşktan, barıştan, birlikten bahsediyor. Dünyayı mahveden bu çelişkiyi görüyor musunuz?

Olan birdir. Tüm zamanlarda ve tüm evrenlerde "olan" ile "görülen" bir olmadıkça aşk, huzur, mutluluk, barış, uyum, güzellik ve coşku olmayacaktır.
Çözüm, tam farkındalıktır.
Tam farkındalık, tam bağımsızlığın kendisidir. Ölümsüzdür. Yâni zaman ve mekândan tamamen bağımsızdır.
Tam farkındalık herkeste var.
Tam farkındalık ile yaşamayan tüm kişilikler bölücü, yıkıcı ve acı üreticidir. Kişi, kendisinin çok iyi niyetli olduğunu söylese de böyledir; insanlığın kurtarıcısı olduğunu söylese de böyledir.

Peki tam farkındalık nasıl işler?
Ben olarak bildiğiniz her şeyi ama her şeyi ve onun dışındaki her şeyi ama her şeyi tamamen özgür bırakın. Burada her şeyi tümüyle kendi haline bırakmak, yâni tamamen özgür bırakmak, temel ve yaşamsaldır. Herşeyi tümüyle özgür bırakmazsanız, tam farkındalık kesinlikle işlemez. Sâdece buna dikkat edin. Başka hiçbir şeye ihtiyacınız yok. Ne bir çabaya ne de özel bir eğitime. Bütün kontrolleri terk edin. Hiçbir şeye ama hiçbir şeye ne ilgi gösterin, ne de onlarla içinizde tartışın. Hepsini tamamen koyverin. Bırakın olanlar olsun. Burada bedeninizin hiçbir ayrıcalığı yok. Bedeniniz de herşey sözüne dâhildir. Onu da tamamen özgür bırakmanız gerekiyor. Bunu kesinlikle unutmamalısınız.
Burada tam farkındalık için söylenenleri yapın.
Asıl olan size söylediklerimizi uygulamanızdır. Yoksa tam farkındalık işlemeyecektir.
Sâdece burada yazılanları okumakla yetinmeyin. Bekletmeyin, ertelemeyin. Hemen uygulayın.
Tam farkındalık, aşk, güzellik, coşku, huzur ve mutluluk içinde yaşam demektir.
Tam farkındalık durumunda olan her şey, sizin iyiliğinize olmaktadır. Herşeyi koyvermek, her şeyin düzelmesine yol açar. Burada bir yanlışlık ya da çelişki yok. Bir buğday toprağa düşüyor. Filiz verip serpiliyor. Ve başağında başka buğdaylar yetişiyor. İşte bunu ve tüm evrenlerde olanları düzenleyip dengeleyen, görünmez bir güç var. O güç tektir. İşte o güç, her şeyi tamamen koyverdiğimizde içimizde ve dışımızda olup biten her şeyi daha iyi, daha güzel, daha uyumlu, daha adaletli yapmak için sürekli işler. Hiç durmaz. Birliğin doğası böyledir. Bütün bunları hiçbir güç, ideoloji, din, kural, ahlâk, devlet, sistem, uyuşturucu veya başka herhangi bir şey sağlayamaz.
Deneyin. Ertelemeyin. Denemeyi ertelemek, insanoğlunun hastalığıdır.

Tam farkındalık işlerken, ilk zamanlarda içimizde ve dışımızda birçok alabora oluş, yıkım, çözülme, anlamsızlık, tuhaflık, sıkıntı veya boşluk olabilir. Hepsi geçici. Telaşa kapılmayın. Geçmişin ağır koşullanmışlığı sizi tam farkındalıktan uzaklaştıracaktır. Ancak yaşam, tam farkındalıktan uzaklaştığınızı size hatırlatır. Bu uyarı, yaşamımızın her anında bize sürekli yapılır. Ancak biz bunu bilmeyiz. Uyarıyı mutlaka alırsınız. Uyarıyı alınca tam farkındalığa tekrar dönün. Kendiliğinden hatırladığınızda, tam farkındalığı tekrar işletin. Geçmişin sizdeki ağır koşullandırmaları, giderek etkisini kaybedecektir. Ve böylece siz, gerçek barışın, huzurun, mutluluğun, coşkunun, aşkın, güzelliğin, adaletin, sonsuzluğun ve özgürlüğün ne olduğunu giderek daha iyi görür ve bütün bunları daha çok yaşarsınız. Bütün bunları eksiksiz yaşayacağınız ve hiçbir şüpheye düşmeyeceğiniz bir an gelir. O an gördüğünüz sizsiniz. O an gördüğünüz biziz. O an gördüğünüz herşeydir. O an gördüğünüz gerçek yaşamdır. O an gördüğünüz ve yaşadığınız birliktir. Ve anlarsınız ki, birlik kelimesi de birlik ile ilgili atılan tüm nutuklar da birlik değildir. O, tek ve yıkılmaz olandır. Onun dışındaki her şey geçicidir. Sâdece o kalıcıdır, sâdece o ölümsüzdür. İşte gerçek benimiz o ölümsüzlüktür.

Kaynak: İnternet.​
 
Üst