Düşüncenin Hareketi ve Yüzleşme

Amphitrite

Banlı Kullanıcı
Katılım
28 Şub 2010
Mesajlar
350
Tepkime puanı
41
İlginizi herhangi bir düşünceye verdiğinizde ne olduğuna hiç dikkat ettiniz mi?

İlgi gösterdiğiniz veya içten onay verdiğiniz her düşünce artık kişiliğinize eklenen yeni bir yapıdır.

İlgi gösterdiğiniz herhangi bir düşünce birbirleriyle çelişmeyen ve çatışmayan şeyler değildir. Çünkü her düşünce sınırlı, bölücü ve çelişkilidir. Tüm düşüncelerin doğası böyledir. Bu nedenle kişiliğimize eklenen her yeni düşünce, aynı zamanda eklenen yeni bir çelişkidir.

Ve çelişkiler, içimizdeki ve dışımızdaki tüm çatışmaların da tek kaynağıdır. İnsan, karmaşa ve çelişkilerle dolu bu yığını ben olarak kabul eder. Dünyaya ve evrene sıkıntı ve acı çektiren, kişiliklerdeki işte bu karmaşa ve çelişki dolu yapılardır. İşte insan, bütün bunların farkında değil. Ve o, uygarlıklar boyunca sayısız düşünceyi kendine dost edindi.

Ben, kişiliği ile yüzleşse, karmaşa ve çelişkiler hemen çözülmeye başlar. Oysa insanlar, kişiliği ile yüzleşmekten kaçar veya erteler. Karmaşa ve çelişkilerle dolu kişiliği ile yüzleşmekten kaçmak veya ertelemek, hem koca bir boşluk, hem de tüm evrenlere verilen sıkıntıların ve acıların olumsuz ruh hallerini üretmiştir. Yüzleşme sırasında tüm bunlar ortaya çıkmaya başlar. Yüzleşme boşluk, sıkıntı, pişmanlık, hüzün, anlamsızlık, tuhaf ruh halleri gibi şeylerden birkaçını veya tümünü yaşatır.

Yüzleşme sırasında kişiliğimizdeki olumsuzluk üreten yapılar yıkılmaya başlar.

Onlar yıkılırken, ölmemek yok olmamak için rahatsızlık, korku, kaçış ve feryat üretirler.

Yıkım, karmaşa ve çelişkilerin ölmesidir. Karmaşa ve çelişkilerin ölmesi, iç özgürlüğün bize ve yaşamımıza egemen oluşudur.

Hem düşüncelerin kişiliğimize eklenmemesi, hem de gerçek ve tam yüzleşmenin olması, ancak ve ancak "KENDİMİZ DÂHİL HERŞEYDEN VE HERKESTEN TAMAMEN ÖZGÜR KALMAK" ile mümkün. Elbette "düşünceler" de her şey ve herkes kelimesine dâhil.

Kaynak: İnternet.
 
Üst