Akaşik Kayıt Merkezi

dreamy

Kayıtlı Üye
Katılım
10 Eyl 2010
Mesajlar
272
Tepkime puanı
27
Kozal beden, insanın en son enkarnasyonunda biriktirmiş olduğu deneyimin eklenmesi suretiyle her yaşamda değişir. Bundan dolayı bazen kozal bedene “bilgi haznesi” denilir. Evrimleşmiş bir insan bu hazneyle istediği zaman bağlantı kurabilir ve geçmiş yaşamlarının deneyimlerini fizik seviyeye çekebilir. Bu da kendisini, her bir yeni bir fizik beyin edinişinde belirli bazı şeyleri yeni baştan öğrenmek zahmetinden kurtarır. Çünkü kendi başına beynin geçmiş deneyimlere ait hiçbir hatırası yoktur. Bundan dolayı da evrimleşmiş bir insan, evrim seviyesi kendisininkinin aşağısında olan kardeşine nazaran daha avantajlıdır. Fakat her birimiz, evrimsel gelişmenin bu safhalarına vardığımızda aynı pozisyonda olacağız.
Kozal Âlem'de, varlığa geçmiş yaşamının tüm kaydı bir filmin bölümleri gibi bir dizi resimler halinde gösterilir. Bu resimler geçmiş yaşamında nerede başarısız ve nerede başarılı olduğunu anlatır. Ayrıca gelecek
akasik%20kydmer.jpg
yaşamının kendisi için ne yapmayı kastettiğini ve daha fazla bir ilerleme kaydedilmezden önce karakterinde ne gibi değişimlerin oluşması gerektiğini de gösterir. Evrimleşmemiş bir insan bütün bunları görür ama sınırlı zekâsından ötürü bunun anlamını entelektüel bir insanın anladığı şekilde kavrayamaz. Evrimleşmiş insan geçmiş yaşamındaki hatalarının sonuçlarını görmekle kalmaz, bu hatalarının nedenlerini de derhal görür. Gelecek yaşamında aynı şekilde başarısızlığa uğramamaya karar verir. Böylece geçmiş yaşamının bu resimlerinden aldığı dersler kendi daimi atomunun –tüm geçmiş yaşamlarındaki deneyimlerinin özünü içeren o bilgi haznesinin- yapısına nakşedilir. Gelecekteki bir yaşamda, benzer sorunlara ilişkin kararlar alma zamanı geldiğinde bilgi haznesinin mevcut olduğu seviyeden fizik varlığa gönderdiği uyarı olan “vicdan sesi” benzer hataların ikinci bir kez yapılmamasını sağlar.
Bazen ilâçlar ya da zihnî disiplin ile uyarılan bir insanın bilinci, alışılagelmiş sınırlamaları aşar ve astral beden içerisinde geleceğe ya da geçmişe seyahat ederek olayları gerçekte oldukları gibi algılar. Bu üstü kapalı teori genel anlayışa aykırı düşmekte ve Mekân-Zaman evrenimimizle ilgili olağan kavramlarla çelişmektedir ama, yine de maddeci bilimimizi şaşırtan ve doğruluğu kanıtlanmış olan ‘gelecekte olacakları bilme’ (kehânet) ve ‘evvelce olanları bilme’ (retrocognition) vakalarını açıklayabilir.
Okültistler hiçbir şeyin hiçbir zaman kaybolmayacağını bilirler ve herhangi bir zamanda mevcut olmuş ya da meydana gelmiş olan her bir sahne fiil, düşünce ve şeyin, hiç de değişmeksizin ‘yüksek bir madde plânı’nda korunduğuna inanırlar. Bu Akaşik Kayıtları astral âlem yansıtır ve zaman duru-görürlüğünü geliştirmiş olan ve bu geçmiş ya da gelecek olan olayları aynen bizim televizyon seyretmemiz gibi izleyebilen, ileri seviyeden zeki varlıklar için ulaşılabilir haldedirler.
Bilim adamları, gökyüzündeki birçok yıldızın artık mevcut olmayabileceğini, belki de ışıkları bize ulaşmazdan çok önce patladıklarını kesinlikle kabul etmelerine rağmen, kendilerine tuhaf gelen bu tür (akaşik kayıtlar gibi) iddiaları reddederler. Görüldükleri yerlerde bulunmayan yıldızları etüd eden astronomi biliminden daha okült bir şey olabilir mi?
 
Üst