Vajra

Kar

Elit Üye
Katılım
24 Mar 2009
Mesajlar
637
Tepkime puanı
96


Sağdaki resimde Tibet Tantrik Budizm'in belki de en önemli sembolü Vajra (Sanskritçe) gösterilmektedir. Tibetçe Dorje olarak bilinen bu sembolün birkaç ezoterik anlamı vardır. Vajra yenilmez ve muzaffer en yüksek ruhsal güçtür. Bu bağlamda Vajra elmasla bir tutulmakta, çünkü elmas saf ve berraktır, her şeyi keser, fakat hiçbir şeyle kesilemez. Bir Mahayana Budist metine göre: "... elmas gibi sert ve sivridir, her türlü gereksiz kavramları kesip atar ve kişiyi Aydınlanmanın karşı kıyısına vardırır." (2)
vajra.JPG

Vajra'nın üç bölümden oluşmuş olması, spiral içeren bir küre ve alta ve üste olmak üzere iki taçtan oluşmuş bir asa oluşu bizim açımızdan anlamlıdır. Taç mutlak iktidarın sembolüdür. Ters yönde giden bu iki taç evrendeki zıt güçlerin sembolüdür. Yukarı bakan taç erkek, aşağı bana taç dişi unsurudur. Yorumumuz şudur: orta küre saf şuur, bilinç, özdür. Buradaki spiral hareket içten dışa ve dıştan içe hareket gösterir. Yukarıya bakan taç, taç çakranın sembolüdür ve kozmik bilinci simgeler. Aşağı bakan taç doğa, toprak ana, yeryüzüdür. Bu üç unsurdan her birinin kendine has enerji ve sahaları vardır.
Birçok öğreti, bu üç unsurdan biri üzerinde veya ikisi üzerine yoğunlaşır. Bu üç unsuru kısaca şöyle tanımlayabiliriz: Ruh, Madde ve İnsan/Şuur. Dünyada hemen hemen bütün öğretiler bu üç unsuru taşır, ama pek azı onu dengeli bir şekilde barındırır. Örneğin bazı mistik öğretiler sadece ruhsallığa yöneliktir. Bu tür sistemlerde genelde kadınlar dışlanır ve erkek egemendir. Hatta uç vakalarda kadınların ruhu yoktur gibi doktrinler bile ortaya atıldığı görülmüştür. Bunun sebebi kadında doğa unsurunun daha hakim olması ve salt ruhsal bir anlayışa kolay kolay sürüklenemez. Bu tür sistemler aslında yanlıştır, çünkü maddeye sırt çevirmek çözüm değildir. Ancak modern toplumda maddesellik maddeciliğe yol açmıştır, o da doğru değil. Diğer yandan, Şamanizmde madde unsurunun arkasında ruhsal güce yönlenilmiştir, doğa ana diye yerküresine huşu ile bakılmıştır. Doğayı kutsal olarak görmüştür. İşte zamanla biz bu anlayışı kaybetmişiz. Doğadan uzaklaşmamız çok vahim bir durumdur ve okült çalışmalarda başarı sağlamamızın yolu doğaya tekrar yaklaşmamızla olacaktır. Doğa sevgisini içimizde beslersek yol adeta kendiliğinden açılır. Böylesi olmadan gelişme kaydetmemiz mümkün değildir. Aslında, iki unsurun, madde ve ruhun dengelenmesi gerekir ve aynı anda şuur gelişmelidir. Ancak bütünsel bir öğreti her üç unsuru kapsar.
internet
 
Üst