Rav’a İnanmak

aris

Kayıtlı Üye
Katılım
3 Tem 2008
Mesajlar
660
Tepkime puanı
142
RAV’A İNANMAK BUNUN ÖLÇÜSÜ NEDİR? - ŞAMATİ 40

Bilinen şudur ki bir sağ bir de sol çizgi vardır. Sağ kelimesi doğru olan kelimesinden gelir ve şu satırlardandır “Ve o Yaratan’a inandı.” Çeviride sağ olarak yazmakta, şöyle ki Rav öğrencisine doğru yolu (sağ) al dediği zaman.

Sağa genelde “bütünlük” denir ve sola “eksik/kusurlu”, yani orada ıslahın eksik olduğu anlamındadır. Bu hal içerisindeyken kişi Rav’ının söylediklerine inanmalıdır, zira kendisine sağ çizgide yürü demektedir yani “bütünlük” içerisinde.

Nedir öğrencinin içerisinde yürümesi gereken “bütünlük”? Şöyle ki öğrenci kendisine bütünlüğü tanımlamalı yani sanki Yaratan’a olan inancın tümünü edinmiş gibi, ve organlarında Yaratan’ın tüm dünyayı “İyi ve İyilik yapan” olarak yönettiğini hisseder, şu demektir ki tüm dünya O’ndan sadece iyilik görür.

Ancak, kişi kendisine baktığında kendisini fakir görür. Ek olarak, dünyayı gözlemlediğinde, tüm dünyanın ve herkesin derecesine göre ızdırap çektiğini görür.

Böyle bir duruma kişi şöyle demeli, “Gözleri var ama görmüyorlar.” Bu şu demektir kişi birden fazla/çoklu otoritenin altındayken, buna onlar denir, onlar gerçeği görmemektedir. Nedir çoklu otorite? Kişinin birden fazla arzusu olduğu sürece, şöyle ki tüm dünyanın Yaratan’a ait olduğuna, ama tek bir şeyin insana ait olduğuna bile inanırsa buna çoklu otoritenin altında olmak denir.

Hatta kişi kendi otoritesini Yaratan’ın önünde pasifize etmelidir ve demelidir ki kişi kendisi için yaşamak istememelidir ve yaşamak istemesindeki tek niyet sadece Yaratan’ına mutluluk vermek içindir. Bu şekilde kişi kendi otoritesini tümüyle pasifize eder ve kişi kendisini tek bir otoritenin içerisinde bulur, yani sadece Yaratan’ın otoritesinde.

Ancak o zaman kişi gerçeği görebilir, Yaratan’ın tüm dünyayı nasıl iyilikseverlikle yönlendirdiğini. Ancak, kişi birden fazla otorite altındayken, yani hala hem kalbinde hem de aklında iki arzu varken, kişi gerçeği görememektedir. Bunun yerine kişi mantığının üzerine çıkmalı ve şöyle demelidir, “onların gözleri var” ama gerçeği görmüyorlar.

Şöyle ki kişi kendisine riayet etmek istediğinde, düşüş demi yoksa yükseliş demi olduğunu bilmek istediğinde, kişi bunu da bilemez. Şu demektir ki kişi kendisinin düşüş de olduğunu düşünebilir ve bu da yanlıştır, zira şimdi yükseliş de olabilir, şöyle ki kendisinin Kutsal Çalışmadan ne kadar uzak olduğunu görür. Dolayısıyla, şimdi kişi gerçeğe daha yakınlaşmıştır.

Bunun terside olabilir, kişi kendisini yükseliyormuş gibide hissedebilir ve aslında kendisi için alma arzusu tarafından kontrol ediliyordur ve bu koşula düşüş denir.

Sadece tek bir otoritenin altında olan bir kişi gerçeği ayırt edebilir. Dolayısıyla kişi Rav’ının görüşlerine güvenmelidir ve Rav’ın kendisine anlattıklarına inanmalıdır. Şöyle ki kişi Rav’ının kendisine söyledikleriyle ilerlemelidir, kişi çelişkili birçok şey görmesine ve Rav’ından duyduklarıyla okudukları bir biriyle tutmamasına rağmen.

Kişi bu koşulda bile Rav’ının fikirlerine itimat etmelidir ve kendisine kitaplarda okuduklarıyla Rav’ın görüşleri arasındaki çelişkiyi, gerçeği görmediği ve çoklu otorite altında olduğu sürece anlayamayacağını söylemelidir. Kişi kitaplarda nelerin yazdığını göremez, yazdıkları gerçeğin ne olduğunu bilemez, zira kişi arınmadığı sürece kişinin maneviyatı kendisi için ölümün zehri olur denir.

Neden, “Ödüllendirilmedi ve maneviyatı kendisi için ölümün zehri oldu” denir? Bunun nedeni kişinin öğrendiği veya duyduğu öğretinin kişiye her hangi bir menfaat getirmeyeceğindendir, yani hayatın algılanmasını, Hayatın Hayatı ile Dıvekut (Bütünleşmek) getirmeyeceğidir. Tam tersine, kişi Hayatın Hayatından her defasında daha da uzaklaşır, zira kişinin her istediği sadece bedeninin ihtiyaçları içindir ve buna “kendisi için almak” denir.

Buna ayrı olmak denir, şöyle ki kişi yaptıklarından, hayatın hayatından giderek uzaklaşır ve buna ölümün zehri denir, zira bu kişiye ölüm getirir hayat değil. Bu şu demektir, kişi ihsan etmekten iyice uzaklaşmıştır ki ihsan etmek “O nasıl merhametli ise, sen de merhametlisin” koşuluyla Yaratan’a benzemektir.

Ayrıca bilmeliyiz ki kişi sağ taraf ile çalıştığı zaman, yukarıdan hazinenin uzatılması için doğru zamandır, zira “kutsanan kutsal olanla uyumludur.” Başka bir deyişle, kişi bütünlük içerisindeyken “kutsanmış” denir ve bu durumda form eşitliği içerisindedir zira bütünlüğün göstergesi kişinin mutluluğundadır. Zira yoksa bütünlük içerisinde olamaz.

Hocalarımızın söylediği gibi, “Kutsallık sadece işlenen sevaptan alınan mutluluğun içerisinde kalır” Bunun anlamı şu ki kişiye mutluluk getirmesinin nedeni işlediği sevap, şöyle ki Rav’ının kendisine sağ çizgiyi al demesindeki anlam gibi.

Dolayısıyla, kişi Rav’ının söylediklerini yerine getirir, yani kişinin sağ çizgide ilerlemesi için özel ve sol çizgide ilerlemesi için özel bir zaman vardır. Sol, sağ tarafla çelişkilidir, zira sol demek kişinin kendi adına hesap yapmasıdır ve şimdiden Yaratan’ın yolunda ilerleyerek ne elde ettiğine bakmasıdır ve görür ki fakirdir. Peki, kişi nasıl bütünlük içerisinde olabilir?

Her halükarda, kişi Rav’ının dediklerinden dolayı mantığının üzerinde ilerlemelidir: Şöyle ki kişinin tüm bütünlüğü sadece mantığının üzerine inşa edilmiştir ve buna inanç denir. Bu şu cümlede yansıtılmaktadır “Benim adımın geçtiği her yerde sana geleceğim ve seni kutsayacağım.” “Her yerde” demek kişi hala kutsanmaya layık olmasa da ona Benim kutsamamı verdim demektir. Bunun nedeni kişinin bir yer oluşturduğundandır, yani mutlu olacağı bir yer ve buraya Üst Işık yerleşebilir.

alıntı
 
Üst