Grup içinde Çalışma

aris

Kayıtlı Üye
Katılım
3 Tem 2008
Mesajlar
660
Tepkime puanı
142
GRUP İÇİNDE ÇALIŞMA

Dersten seçmeler

Soru: Çalışmada kişinin düşünceleri manevi arzuların ortaya çıktığı çatıdır ve bu arzular duygular tarafından belirleniyor ve daha ileri davranışları belirliyor demem doğru oluyor mu?

Kişinin düşüncelerindeki çalışma, kesinlikle her şeyi belirler. Dostlar arasındaki çalışma farklıdır. Bizler düşüncelerde ve davranışlarda çalışıyoruz. Böyle yaparak, burada, bizim dünyamızda orjinal Kli’mizi açığa vurmak istiyoruz. Bu, başkaları için hiçbir şey yapma arzumuz olmadığını göstermek istememiz. Bizler başaramayacağız, erişemeyeceğiz veya hiçbir şeyi düzeltemeyeceğiz ta ki bu kötülüğün içimizde olduğunu fark edene kadar. Biri düzeltmek için düzelmemiş bir Kli’ye ihtiyaç duyar.

Kişi düzelmemiş Kli’yi ortaya çıkarmak için ayrıca Işık’a ihtiyaç duyar. Her şey sadece karşıtlıkta aydınlanır. İşte bu nedenle birey bir grup oluşturmak zorundadır ve grup içinde sadece mutlak sevgi, vb. uğruna hareket etmeye çalışmalıdır. Ondan sonra kişi her şeyin, sadece zıt olanda gerçekleştiğini ortaya çıkarır; kişi kendi nefretinin veya hoşlanmamasının kapsamını başkasına karşı görür. Yaratan’ın büyüklüğünü ve kendisinin bugünkü tam ters durumunu fark etmekle, bireyde ağlama, bir rica ile açığa çıkar ve ADAM yükselir.

Bu nedenle grup içindeki ilişkiler, fiziksel bir seviyede bağlantı oluşturma girişimleri ve Yaratan ile ilişkili olarak yapılan diğer her şey – aslında sadece niyettedir.

Soru: Şöyle yazıyor: “Algının başarısı manevi önderin büyüklüğüne ve neslin kendisine bağlıdır veya ikisine birden.” Gruptan bahsedilmiyor. Neslin bununla ilgisi nedir?

Ne zaman ki her şey nesle veya manevi lidere veya her ikisine birden bağlıdır dendiğinde, “nesil” grubu temsil eder. Bunun büyük veya küçük bir grup olması fark etmez.

Ben amaca ulaşmalıyım! Her zaman diğer uçtan başla. Son nokta, amaç her şeyi belirliyor. Amaç, Yaratan ile bütünleşme, özel bir seviye elde etme. Buna ulaşmak için, pratikte kendimi düzeltmek zorundayım ve bütün manevi Kli’nin, Âdem’in bütün ruhunun bir iç parçası olmalıyım.

Bu manevi Kli’nin bir parçası olmak için, şuan ki durumumda harekete başlamalıyım ki bu durum maneviyattan tamamen kopuk, bunun anlamı şuan ki durumum, seviyem maneviyatta düzelmeleri gerçekleştirdiğim seviye ile bağlı değil.

Ne yapmak zorundayım? Gerçekten nerede olduğumu fark etmeliyim. Maneviyatla olan kopukluğumu fark etmeliyim. Bu [fiziksel] bedenler arasında var olmamın nedeni. “Komşunu kendin kadar sev” sözünün Kabalistik bilgisi, düzelmenin başlaması için kişi Yaratan için sevgiye ulaşmayı başarmalıdır, anlamındadır. Yaratan için sevgi demek ise O’nunla bağlanmak, O’nun seviyesinde var olmak demektir.

Öyleyse, “komşunu kendin kadar sev’’. Ama benim komşum kim? Bize şöyle söylerler: “Komşun bütün dünya.” Tamam, o zaman gidin – bütün dünyayı sevin! Bu nedenden dolayı size: bütün dünyayı sevmek zorunda değilsiniz denmektedir. Bunu yapamazsınız, buna rağmen bütün insanlar, içinde yaşadığınız ve var olduğunuz ortak Kli’yi temsil ediyorlar. Yalnızca, onlarla bir olursanız, ancak ondan sonra Yaratan’ın tüm varlığını gerçekten hissedebilirsiniz.

Ama ben bunu yapamam. Siz yapamaz mısınız? Yapmak zorunda değilsiniz. Bu dünyanın ufak bir kısmını alın. Hangi kısım? Sizler insan seçmede daha iyi durumdasınız, kim sizlerle aynı düşünceleri paylaşıyor. Öyleyse, en azından, son düzelme aşamasında beraber, karşılıklı çalışıyor olacaksınız. Tıpkı sizin gibi, onlarda aynı seviyeye ulaşmak istiyorlar, bu şekilde beraber bir model oluşturuyorsunuz.

Bu bir yetişkin ile oynayan bir çocuğa benzer, yayaş yavaş o da bir yetişkin olur. Benzer şekilde, siz de oynamaya ve manevi bir model oluşturmaya başlıyorsanız ki bu zamanla sizi kendisinin yanına çekecek. Bu tip bütün davranışlar, düzelmiş olarak var olduğumuz Üst sistemden Üst Işık’ı uyandırır, Ohr Makif’i. Bizi düzelten Işık’tır.

Çocuklar oynadıkları zamanda bu olur. Ohr Makif bir çocuğu ulaşmak istediği seviyeden etkiler. Fark ise sizin bunun bilincinde olmanız ve bu nedenle bir çocuğun durumundan daha güçlü ve hızlı olacaktır. Hepsi bu.

Temel olarak, grup ve insanlık – aynı. Yine de, insan olarak grup olarak yaptığınızdaki aynı içsel pratik davranışları sergileyemezsiniz. Grup sizin deney alanınız, bir laboratuar gibi. O zaman insanlık bunu nasıl başarabilir? Bu oldukça mümkün, bu benzer deneysel gruplar aracılığı ile başarılacak.

İnsanların okul; sınıf, çocuk bahçesi vb. dışında eğitim şekli yok. İnsanlar her şeyi gruplar halinde yapıyorlar. Çünkü bir kişi her şeyi kuşatamaz, her şey üzerinde egemen olamaz ve kişisel olmayan bir yolla bütün insanlık ile ilişki kuramaz.

İşte bu nedenden dolayı, bilginin herhangi bir alanında, bizler her zaman insanlığın küçük bir kısmını alır ve onun ile çalışırız. Herhangi bir girişim veya eğitim kurumu oluşturmak; kendi üzerimizde, kendimizle ve diğerleriyle herhangi bir kişisel çalışma yapmak, bizler daima toplumun belirli bir kısmının çevresinde hareket ederiz. Aksi takdirde, bu tamamen bizim kontrolümüzün dışındadır.

Bizim durumumuzda diyoruz ki, bizler kendimizi standartta – Yaratan’a uygun şekilde yeniden düzeltmeliyiz. Başka kelimelerle anlatmak gerekirse, bizim grup içindeki çalışmamız, dünyamızda yaptığımız herhangi bir şey ile farklılık göstermez. Bizler her zaman belirli bir grup seçeriz ve bu grup içinde bir şeyler yaparız ya da grupla beraber bir şeyler yaparız. Her neyi ele alırsanız alın – okul çocukları, bilim adamları, sanat toplulukları veya tiyatro kümeleri – bunların hepsi gruptur, belirli bir şeydir. İnsanlığın tamamı değildir.

Öyleyse, insanlar bunu öğrenirken de, tıpkı daha önce çocuk bahçeleri, okullar veya üniversitelerde de olduğu gibi olacaktır – grup metodu kullanılarak. Ancak, bilgi almaya ek olarak, aynı zamanda bazı beceriler de geliştirmek zorundalar. Öğrenci grupları pratik dersler idare etmeli, pratik çalışma ile ilgili olmalı böylece kendi durumlarını ortaya çıkarırlar ve kendilerini anlarlar. Bu çalışmayı, günümüzde enstitülerde olduğu gibi reaktiflerle veya aletler ile yapmayacaklar, kendileri ile yapacaklar.

Mesela psikologları ele alın. Araştırma yürüttükleri zaman, kendilerini de test etmiyorlar mı? Aslında, bizim metodumuz geriye kalan her şey ile çelişmiyor. Bundan başka şunu söyleyebilirim, insanlık düzelmeye bu belirli şekilde yaklaşmak zorunda olduğu için, dünyamızın geri kalan sisteminde insanlar sürekli bilinçsiz olarak gruplara dönüyorlar.

Başka şekilde anlatmak gerekirse, bizler gruplar halindeki insanların bu dünyada neler yaptıklarının örneklerini takip etmiyoruz. Bizim dünyamıza da insanlar bu şekilde hareket ediyor çünkü Üst prensipten kökünü alıyor; ortak ruhumuzun aşamalı düzelme metodundan.

(28 Temmuz 2004 günkü dersten alıntılar).

alıntı
 
Üst