Kanat Sembolü

dynamic apnea

Kayıtlı Üye
Katılım
25 Haz 2008
Mesajlar
2,596
Tepkime puanı
165
Konum
somewhere outthere
İş
dış ticaret uzmanı
Kanat, uçma fonksiyonunu sağlayan bir araç oluşundan ötürü yükselme, ilahi olana yönelme, yüksek enerjiler kullanma, sevgi gibi yüksek seviyeli bilgi alma ve yayma, ruhsallık ve semavi düşünceyle ilişkilendirilen bir semboldür. Kanat sembolü; kartal, şahin, leylek gibi kanatlı kuşlarla olduğu gibi insan, boğa, at, yılan gibi uçamayan hayvanlarla ve yıldız, güneş gibi göksel sembollerle de ilişkilendirildiği görülmektedir.
Sembolün çeşitli şekillerde kullanımlarına Asur, Pers, Aztek, Maya, Mısır, Hitit Uygarlıklarında olduğu gibi Hint Geleneklerinde de rastlanır.

En genel anlamıyla ele alındığında kanatlar ruhsallığı, ruhsal aydınlanmayı, yüksek bilgiye erişmeyi, imajinasyonu ve düşüncenin gücünü temsil eder. Yunanlılar sevgi ve zaferi kanatlı figürlerle resmetmişlerdir ve Atena, Artemis, Afrodit gibi bazı ilaheleri de önceleri kanatlı olarak betimlemiş, daha sonra bunu değiştirmişlerdir.

Anadolu’da kanatlı arslan, kanatlı arslan-insan ve kanatlı balık-at sfenkslerine rastlanmıştır. Alaska’da Haidan Kızılderilileri’ne ait bir totem direğinin en üstünde bir kanatlı yaratık bulunur, bu Yaradan’ın simgesi olan gökgürültüsü kuşudur.
Sözkonusu Kızılderili kabileye göre yıldırım, gökgürültüsü kuşunun gözlerini kırpması ve gökgürültüsü onun kanatlarını çırpmasıdır.

Mezopotamya’da bulunan bazı kabartmalarda Lagaş Kralı Gudea’nın kurban kadehinde yeralan bir desende, pençelerinin üzerinde ayakta duran ve bir arslanın ön pençelerine sahip kanatlı, kuş benzeri ve savaşmaya hazır bir çift canavar görülür. Yılanların bazı geleneklerde yeryüzünü temsil ettiği gibi bu tür kuş-varlıklar da gökkubbeyi temsil eder. Sözkonusu kuş-varlıklar yılan güçleriyle ezeli-ebedi bir çekişme içindedirler ve bu nedenle onlarla arşetipsel ve simgesel rakip bir çift oluştururlar; burada kuş-varlıklar gökyüzünün, yılanlar ise yeryüzünün savunucusudurlar. Yunan Mitolojisi’nde kartal Gök Baba’ya, Zeus’a aittir; yılan ise Toprak Ana Heraya bağlıdır ve ikisinin çekişmesini anlatan çeşitli mitolojik hikayeler vardır.

Hint Geleneği’nde gökyüzünün kavurucu güneşin ısısıyla yanan, toprağın nemini kurutan, açık renk tüylü, altın kanatlı ve yılanları yutan kuşa “Garuda” denir. Hindistan’ın Orissa Eyaleti’ndeki Puri’de yılanlar tarafından sokulan kişiler büyük tapınağın ana salonuna alınır ve burada göksel kuşun büyüsüyle dolu bir Garuda sütununa sarılırlar. Garuda genelde kanatlı, insan kollu, akbaba bacaklı ve kıvrık bir burunla tasvir edilir. Garuda, Yüce Tanrı Vişnu’nun taşıtıdır. Onu omuzlarında taşır, bu sırada tanrı da havaya kaldırdığı elinde hasmına savurduğu keskin kenarlı savaş diskini; başka bir deyişle bin telli kızgın güneş diskini göğe yükseltir.

Eflatun’a göre kanatlar zekanın sembolüdür, bu nedenle bazı efsanevi hayvanlar kanatlıdır, bu, o hayvanlara atfedilen o sembolik niteliklerin yüceltilmesinin tasviridir. Pelops’un atları ve Pegasus, Ceres’in yılanları da bu kapsamdadır. Kanatlar ayrıca bazı nesnelerde de bulunur, örneğin kahramanların miğferlerinde, kadüsede ve Jüpiter Kültü’ndeki şimşekte görülür. Dolayısıyla kanatların formunun ve doğasının sembolün ruhsal niteliklerini ifade ettiği görülmektedir.

Hıristiyan sembolizminde kanatların her zaman doğru olanın zihnini aydınlatan adalet güneşinin ışığı olduğu söylenir. Kanatlar aynı zamanda hareketi de ifade ettiklerinden dolayı bu anlam aynı zamanda aydınlanmadaki ya da ruhsal evrimleşmedeki sürekliliği ifade etmek için aydınlanma kavramı ile de birleşir. Simyada kanatlar her zaman yüksek, aktif, eril prensiple özdeşleştirilir; kanatsız hayvanlar ise pasif olan dişil prensiple ilişkilendirilir. Ayrıca şu da unutulmamalıdır ki ayak da ruhun bir sembolü olarak kabul edildiğinden bazı ilahların topuklarındaki kanatlar, özellikle de Merkürünkiler, kozmik evrimleşmeye benzer bir ruhsal yükselme gücünü temsil eder. Bazı kaynaklarda Tibet’te Budist Rahipler’in “ışıktan ayaklar” olarak bilinen özel bir tür ayakkabı giyerek havada dolaştığı belirtilir.

Kanat sembolünün mekandan bağımsız oluşu, yani esiri ortamdaki hareket yeteneğini sembolize ettiği de görülürken, dünya dışı kozmik yolculukları da sembolize eder. Meleklerin çok sayıda kanatla resmedilmesi o meleğin çok hızlı ve titreşim düzeyi çok yüksek ortamlarda hareket edebilmesini simgeler. Dünyaya ait bir insan için kullanıldığında ise kanat sembolü gevşeme halinde yaşanan bazı deneyimleri, ölüm ile bedenin terk edilişini ya da varlığın kendi evrimleşme hedefine ulaşmış olduğunu simgeler. Dünya dışı varlıklarla ilgili olarak ise sözkonusu olan kişi ya da makamın dünya dışı bir kökeni olduğunun temsilidir.

Kanat sembolü Güneş gibi bir daire ile veya ışınlı bir yıldız içeren daire ile birlikte kullanıldığında kanatlı yıldız ve kartal sembolü ile de ilişkilendiği görülmektedir. Kanatlı yıldız üstünde güneşi temsil eden bir dairenin iki yanında yeralan kartal kanatları ile birlikte gösterilmektedir. Üst kısmındaki daire bazen sade, bazen de ışınlar çıkarır halde gösterilir ve bu güneş, ruhsal güneşi ya da Sirius Güneşi’ni sembolize eder. Sözkonusu daire, kimi tasvirlerde iç içe geçmiş iki daire şeklinde gösterilir ki Sirius Yıldızı da bir çiftyıldızdır. Çiftyıldız tasvirine Ön-Türklere ait eski eserlerde de rastlanmıştır. (Kadim Bilgelik sayfasındaki semboller incelenebilir)

Kanatlı yıldız sembolüne bazı tasvirlerde spiral biçimler ve yaylar da eklenmektedir ve Mısır’da bu ekleme ortadaki daireyi sarmalayan iki yılan biçiminde yapılmıştır. Yılan sembolünün ezoterik geleneklerdeki temel anlamlardan ikisi, spiral galaksi ve Sirius’un yörüngesi oluşudur.

Neo spiritüalist görüşe göre, Kanat sembolü, bütün bu ifade ettiklerinin yanı sıra, kanat çırparak yükseğe çıkma eylemini içerdiğinden içsel özgürleşmeyi de temsil ettiği söylenebilir, içsel özgürleşme ise yasalara uygun hareket edebilmektir; yasaları tanıyarak, bilerek, yasalar çerçevesinde hareket edebilmek anlamına gelir. Yüksek bilgiye ulaşabilmek yasalarla hareket ediliyor demektir. Bu ise insana çok geniş olasılıklar sunar, çok geniş bir alanda kendini ifade etme imkanı verir ve daha da özgürleşmeye neden olur. Yasaları uygular halde olmak, geniş bir alanda hareket imkanını da beraberinde getirir fakat yaşanan bir isyan hali, yasaları ihlal etmek anlamına gelecektir. Yasaları ihlal etmek; dar bir alanda hareket etmek, küçük bir alana sıkışmak, kendi özünden, kendi içsel varlığından giderek daha fazla uzaklaşmak demektir ki, o zaman kişi kendini dar bir alan içerisinde ifade etmek zorunda kalır, bunun sonucunda da bir takım zorunluluklar ve icaplarla karşılaşılır. Bu durumda da özgürlüğün daha fazla kısıtlanması sözkonusu olur. Bir kuş havalanmak için hava akımlarını ve fiziksel kanunları kullanarak spiral çizer ve yukarı doğru çok da çaba harcamadan rahat yükselir. Bu durumda da onun için her şey çok daha rahat olur ve sürekli kanat çırparak yorulmaz çünkü yasaları nasıl kullanacağını bilir, hava akımlarının verdiği yönlendirmeyi doğru kullanır; yani akışla birlikte hareket etmeyi ve yukarı çıkmayı öğrenir. Veya bir suda giderken suyun akışını kullanır, suyun tersine gitmeye çabalamaz.

Yasaları daha çok uygulamak yükselebilme kolaylığı ile birlikte daha fazla özgürlük ve imkan sağlar. Kanat sembolü, Ruhsal İdare Mekanizması’nın kol kanat germesi, kanatlarını açtığında herkesin kendini, İdare Mekanizmasının tesirlerinin altında hissetmesi olarak da düşünülebilir.

Ayrıca çok yüksek tesir ve bilgilerle temas etmek demek, Ruhsal İdare Mekanizması ile de temas etmektir. Daha sonraki ilerleyen zamanlarda Ruhsal İdare Mekanizmasıyla daha koordineli çalışmak, daha iştirak içerisinde işler yapmak demektir. Bu İdari Sistemle müştereken bir çalışma içerisine girebilmek anlamına gelir ki, oldukça yüksek seviyeli bir çalışmadır ve tüm inisiyelerin en derin arzusudur. Sufiler bu hale Hak’la birlikte olmak, Hak’ka kavuşmak demişlerdir. Aslında kavuştukları şey yasaları ihlal etmeden dosdoğru yaşamak ve Ruhsal İdare ile birlikte işbirliği yapmak, net bilgiler almak ve dağıtmaktır.
 
Üst