İridoloji

Kar

Elit Üye
Katılım
24 Mar 2009
Mesajlar
637
Tepkime puanı
96
Vücudu gözlerden görmeGözler vücudumuzun aynasıdır. İridoloji, iris tabakasını inceleyerek, sağlık durumumuzu, kalıtsal olarak getirdiğimiz güçlü ve zayıf yönlerimizi değerlendiren ve semptomlar ortaya çıkmadan tedbir almamızı sağlayan güçlü bir metot, bir sağlık analizi bilimidir.
İridoloji, gözün iris tabakası üzerindeki işaretleri izleyip, bunlardaki değişiklikleri gözlemleme esasına dayanır. Bir teşhis ve sağlık izleme yöntemi olarak kullanılır. İridoloji, göz üzerindeki belirli noktaları vücudun bölümlerine bağlar; bu pozisyonlardaki değişimlerden bedensel ve ruhsal problemlerin yeri ve niteliği tanımlanabilir.
Eski hekimler de hastalarının sağlık sorunları hakkında gözlerinden ipuçları elde etmeye çalışmışlardır. Ancak modern iridoloji Macar doktor Ignatz von Peczely (1826-1911) ile başlamıştır. Küçük bir çocukken ayağı kırık bir baykuşa bakmakta olan von Peczely, baykuşun iris tabakasında siyah bir çizginin oluşmuş olduğunu görür. Baykuşun ayağı iyileştikçe bu siyah çizginin beyazlaşıp, küçük bir noktaya dönüştüğünü gözlemler.
Daha sonra doktorluk hayatında, aynı hastalığın defalarca hastalarının gözünde, aynı yerde bir iz oluşturduğunu görür. 1881'de yayınladığı bu buluşu, önce tüm Avrupa'da sonra da Amerika'da büyük ilgi uyandırır. 1950'lerde Amerikalı Dr. Bernard Jensen irisin detaylı şemasını çıkartmış ve iris üzerindeki hangi noktanın vücudun neresiyle bağlantılı olduğunu ayrıntılarıyla harita halinde uygulamaya sunmuştur.
İris, bedendeki kısımlar ve işlevlere bağlı olan (kek dilimleri gibi) dilimlere, ayrıca bedensel işlevlere bağlı olan altı adet iç içe geçmiş halkaya ayrılmıştır. En içteki birinci halka mideye, ikincisi bağırsaklara, üçüncüsü kan ve lenf sistemine, dördüncüsü salgı bezleri ve organlara, beşincisi kaslar ve iskelete, en dışta olan altıncısı ise deri ve dışkıya bağlantılıdır.
Sol gözün irisi, vücudun sol tarafını, sağ gözün irisi ise sağ tarafını gösterir. Birçok kısım ve işlev her iki iriste de yansıtılır. Genelde, üst bedendeki organ ve işlevler, irisin üst kısmında, alt bedendekiler ise irisin alt kısmında gözlemlenir.
İris üzerindeki beyaz noktaların, şişmeler, aşırı uyarı ve stresten oluştuğu düşünülür. İris çevresinde oluşan siyah çizgi ise, ciltte toksinlerin oluşmaya başladığının ve düzenli dışkı atılamamasının göstergesi olarak değerlendirilir.
İridolojistler on değişik bünye yapısı tespit etmişlerdir. Bu bünyelerin her biri vücut sistemi, organlar ve bezler açısından değişik güçlülük-zayıflık dengesi gösterir. Her yapının kendine özgü bir iris dokusu vardır. Sık dokunmuş ipek gibi olan iris dokusu güçlü bir bünyeyi gösterir. Çuval gibi gevşek dokulu bir iris ise zayıf bir bünyeye işaret eder.
Normalin dışındaki iris işaretleri incelendiğinde, gerek iridolojistler gerekse diğer terapistler, o hastanın bünyesini dengeleyecek tedavileri oluşturabilirler. Deneyimli bir iridolojist, oluşmakta olan sağlık sorunlarının erken uyarılarına da özellikle dikkat eder.
Bir iridolojiste gidildiğinde, irislerin fotoğrafını çeken özel bir fotoğraf makinesi kullanılır. Bu makine sağdan-sola, yukarı-aşağı, ileri-geri hareket edebilir. Gözün dokusu yanlardan aydınlatılarak izlenir. Böylece uzman gözün tüm detaylarını film üzerinde yakalar ve bunları inceleyerek hastanın zayıf ve sağlıklı yönlerini tespit eder.
internet
 

dmkol

Kayıtlı Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
4,907
Tepkime puanı
529
İş
Web Master
İridoloji'ye göre, renkli gözlülerin genetik olarak koyu renk gözlülere oranla daha zayıf oldukları belirleniyor ve "Mavi, yeşil ve ela gözlüler hastalıklara karşı daha savunmasızdırlar. Örneğin dünyada astımlılar üzerine yapılan bir araştırma, en çok mavi gözlülerin bu hastalığa yakalandıklarını ortaya koymuştur'' deniyor.

Göz renklerine göre dikkat edilmesi gereken hastalıklar:


Kahverengi gözlüler: Kan dolaşımı sistemi ve kalp ile ilgili hastalıklara yatkındırlar. Anemi, kansızlık, mineral eksikliği, nadiren de karaciğer rahatsızlıkları yaşarlar.

Mavi gözlüler: Allerjik bir bünyeye sahip oldukları için astım türü rahatsızlıklar yaşarlar. Boğaz iltihabı, anjin, romatizma ve artrit bu grupta en çok görülen hastalıklardandır.
Karışık (Yeşil-Ela gözlüler): Karaciğer, safra, pankreas ve sindirim sistemi hastalıklarına yatkındırlar. Şeker hastalığına (diyabet) yakalanma riskleri fazladır, vücutlarındaki şeker dengesizliği anksiyete türü ruhsal problemler yaşamlarına da sebep olur.

İristeki lagün, hare, benek gibi işaretler bulundukları yere göre anlamlandırılıyor: "Üst kısımdaki işaretler beyin ve baş ile ilgili genetik problemleri, alt kısımdakiler bacak, karın ve üreme bölgelerindeki, yan taraftakiler de kalp, ciğerler ve sırt bölgesindeki genetik zayıflıkları gösterir. Örneğin sağ göz irisinin sağ, sol göz irisinin de de sol yarısının tam ortasında bulunan ve lagün denen lekeler kişinin genetik olarak kalp hastalıklarına yatkın olduğunu ifade eder.
İristeki turuncu veya kırmızımzı lekeler ise vücudun kansere olan yatkınlığını gösterir. Pankreasa ait bölümdeki işaretler kişinin kendisine dikkat etmezse şeker hastası olabileceğinin sinyalini verir. Yani iristeki işaretler vücudumuzdaki genetik olarak problemli organların tespit edilmesini sağlayarak önlem almamız için bizi uyarır.
Gözlerimiz ayrıca vücudumuzda yaşanan bir takım aksaklıkları da yansıtır. Mesela fazla ilaç aldığımızda biriken toksinler veya vücutta oluşan iltihaplar da kendisini göz içindeki bir benek şeklinde gösterebilir."

Kaynak: İridoloji (İris Analizi) Uzmanı Op.Dr.Levent Ersan
 

Similar Threads

Cevaplar
0
Görüntüleme
2K
Üst