EİNSTEİN ve Duru görü

dynamic apnea

Kayıtlı Üye
Katılım
25 Haz 2008
Mesajlar
2,596
Tepkime puanı
165
Konum
somewhere outthere
İş
dış ticaret uzmanı
EİNSTEİN RÖLATİVİTE KURAMIYLA DURUGÖRÜYÜ AÇIKLIYOR


Albert Einstein 1879 yılında Ulm kentinde doğmuştu. Fakat doğumundan bu kadar uzun zaman geçmesine rağmen bilim dünyasında herkes, Einstein’ın izafiyet teorisindeki, kartezyen zihniyetini bozan hususun, suskunlukla geliştirileceği inancını hala taşımaktadır.
Onun zaferini meydana getiren izafiyet teorisidir. Görüleceği gibi, fiziğin bu devrimi, sadece bilim dünyası içinde muazzam karışıklıklar ortaya çıkarmıyor aynı zamanda, parapsikolojinin sır ve tezahürleri alanlarında da karışıklıklar yaratıyor.
Ünlü E= mc² formülünde, Newton’dan beri inanıldığı gibi zaman, mesafe ve madde ayrı şeyler değillerdir. Şimdi, gözlemci hareketsiz kaldığında ve muazzam bir hızla hareket ettiğinde, zamanın aynı hızla geçmediği bilinmektedir. Esasen, 1971 yılı ekiminde, son derecede hassas, sezyumlu saatlerle donatılmış olan iki uçak bir dünya turu yapmak üzere, ters yöne havalandığı vakit, bu teoriye deneysel bir kanıt getirilmiş oldu. Dönüşte iki saat gibi önemli farklar ortaya çıkmıştı. Einstein tarafından sezilmiş olan, zamanın bu uzama veya kısalması “Langevin Çelişkisi” adı altında bilinmektedir. İki kız kardeşten biri, bir uzay gemisine binip, uzayda bir yıl süresince ışık hızına yakın bir hızda hareket ederken, uzaya giden, dönüşünde bir yıl ihtiyarlamış olacaktır, fakat kardeşi uzun zaman önce ölmüş bulunacaktır, çünkü bu arada dünya üzerinde birçok yıl geçmiştir. Bu duruma göre, zaman Einstein’dan beri geçmişi, şimdiki ve gelecek zamandan ayıran fizik boyut olarak dikkate alınmıştır. Bundan dolayı parapsikoloji ile ilgilenen fizikçi Costa de Beauregard durugörü olayını, izafiyet teorisiyle açıklamaya girişmiştir. Ona göre geçmişte aynı işi yapan gecikmiş dalgalar (ondes retardees) gibi, geleceği görmeye olanak veren, önceden haber verme (premonisyon) vakalarının sorumlusu olan ilerlemiş dalgalar (ondes avancees) vardır.
Aslında gelecek ve geçmiş yanlış kavramlardır. Gerçekte, gören kimsenin görmekte olduğu, daima şimdiki zamandır; yarının şimdiki bir zamanı veya dünün şimdiki bir zamanı… Burada, bazılarının inandırmak istediği gibi, Einstein’ın çalışmalarından itibaren, rasgele keşifler söz konusu değildir. Bizzat izafiyetin babası da, keşiflerinin değişmelerine göre yoruma girişerek, durugörü vakaları ile hayalet görme olaylarına birçok kez eğilmiştir.
İki İngiliz kadınına ait, klasik bir vaka vardır. 1901 yılı Ağustosunun 10. günü, Versay şatosunu ziyaret eden Bayan Jourdin ve Moberly, parkta 18. yüzyıl modasına göre giyinmiş, içlerinden bir tanesi de, acayip bir şekilde Marie-Antoinette’e benzeyen, bir grup insan görmüşlerdi.
Einstein bu konuya dair, tanıklarının samimiyetinden emin olduğu, pek çok belge topladı. Teorilerine göre, geçen (veya dilbilgisi mekan-zaman kavramına elverişli olmadığına göre, geçmiş olan) bir sahnenin, 1901 yılındaki şimdiki zamanı, 1789 yılında dünyadan 1901 ve 1789 arasındaki fark olan yüz on iki ışık yılı bir uzaklıkta bulunmaktadır. Bu noktanın berisinde bulunan kimse, sahneyi geçmişin içinde görürken (postkognisyon), ötesinde bulunan tüm gözlemciler, sahneyi geleceğin içinde göreceklerdir (premonisyon). Einstein, “Sır Antoinette’nin iki genç bayana görünmüş olmasında değil, fakat bayanların Antoinette’i, yüz on iki ışık yılı mesafede olacağı yerde, dünya üzerinde görebilmiş olmalarındadır” demiştir.
Çocukluğunda çok geç konuşmaya başlamış olan Einstein’ın üstün yetenekleri ileriki yaşlarda ortaya çıkmıştır. Einstein, kendisine has bir sezgi ile yaşamının sonlarına doğru “Tanrı’nın evrenle zar oynamayı reddettiğini” ileri sürerek kendisinin evrensel bir dine dahil olduğunu belirtmiştir. Bu büyük deha tüm bilimsel araştırmalarda, sürekli olarak, felç edici bir biçimde engellenen bilim adamlarına ve onlara engel olmaya çalışanlara bir örnek teşkil etmelidir.
Alıntı
 
Üst