Psikometri

dynamic apnea

Kayıtlı Üye
Katılım
25 Haz 2008
Mesajlar
2,596
Tepkime puanı
165
Konum
somewhere outthere
İş
dış ticaret uzmanı
NESNELERİN DİLİNİ ANLAMA YETENEĞİ: PSİKOMETRİ



Psikometri'yi derinlemesine incelemiş olan Osty ve Tenhaeff onu, "hassas psişik yapıya sahip bir kimsenin tutmuş olduğu bir nesnenin öyküsünü oluşturan bilgiyi veya bilgileri duyular dışı algılama yeteneği vasıtasıyla okuyarak nakletme" diye tarif etmişlerdir. Bugün için üzerinde en çok durulan sorun, nesnelerin üzerine yüklenmiş halde bulunan bu psişik izlerin, spiritizm veya animizim ile bir ilişkisi olup olmadığı sorunudur.
20. asrın başlarında, Rus araştırmacısı N. Notik, ipnoz halindeki bir kimseye, boş bir beyaz kağıdın üzerinde resim bulunduğunu telkin etmiş, ardından da bu boş kağıdı aynı özelliklere sahip diğer boş kağıtların arasına karıştırmıştır. Üzerinde resim bulunduğu söylenmiş olan boş kağıdı, psi süjesi, diğerlerinin arasından derhal ayırabilmiştir. Çünkü Notik tarafından resimli diye tanıtılmış olan sayfa zihinsel açıdan onun içine işlemiş ve onu derinden etkilemiştir.
Psikometri'nin en ilginç yanı da şudur: İzlenimlerini ilgili nesnenin üzerine yöneltmiş olan hassas yapılı bir kimse, düşüncelerini ve sözlerini o nesneye bulaştırmış da olmaktadır. Öyle ki, aynı nesneyi daha sonra eline alacak olan bir diğer hassas yapılı insan, önceki hassas kişi tarafından nesneye yüklenmiş olan izlenimleri, uydurma ve yalan yanlış şeyler olsalar bile, tekrarlayabilmektedir.
Polisçe yürütülen soruşturmalarda görevlilerin sık sık hataya düşmelerinin sebebi budur işte. Bir cinayetin suç aleti durumunda olan bir tabancayı eline aldığında, hassas psişik yapıya sahip kişi, cinayet zanlısı kişiye ilişkin hipotezlerini gerektiği şekilde dile getirmektedir. Ancak ne var ki, polisin doğal mantığına göre, bu hipotezlerin teyidi için aynı nesnenin bir başka hassas kişiye daha gösterilmesi gerekmektedir. Bu yola başvurulduğu takdirde, yeni hassas kişinin söylediklerini, onlardan habersiz olarak hemen hemen aynen tekrarlamaktadır. Görüldüğü gibi, bir nesne onu eline almış olan herkesin psişik tesirlerine bulanmaktadır.
Tekinsizlik fenomenleri, yani bazı mekanlara bağlı bulunan ve de kaba maddeden meydana gelmiş olup tıpkı nesneler gibi kendilerine bulaşmış haldeki zihinsel tesirlere karşı açık ve duyarlı olan şu fantomlar veya aparisyonlar, işte bu şekilde açıklanabilmektedir. Böyle mekanlarda, hassas psişik yapıya sahip kişi (psikometr), o mekanda daha önce cereyan etmiş olan dramatik sahnenin baş oyuncusunu veya oyuncularını "görebilmektedir". Demek ki, mekana bulaşmış haldeki bu zihinsel tesirleri algılayan kişi, mevcudiyetini elbette ki açıklayıp ispatlamayacağı bir insan formunun tezahür ettiğine pekala inanabilecektir.
Bulaşmış haldeki bu psişik tesirler, ruhun ölüm sonrasında da yaşadığını ve medyomları vasıta ederek insanlarla irtibat kurabildiğini ifade eden spiritizm tarafından veya bu tesirlerin, doğrudan doğruya canlı insanların güç ve yeteneklerinden kaynaklanan şeyler olabileceğini öne süren animizm tarafından ispatlanabiliyorlar mı acaba?
Muhakkak olan bir şey varsa, o da, oluşmuş bulunan bir zihinsel tesirin, beden ortadan kalksa bile yine de mevcut olmaya devam ettiğidir. Demek ki, insan kişiliğine ait bir unsurun fizik anlamdaki ölümden sonra da yaşamaya devam ettiği kesin bir gerçektir. Bu da, parapsikoloji tarihinde yer alan ve bilimsel olarak ispatlanma özelliğine sahip bulunan yeni bir vakıayı oluşturmaktadır.
Şu halde zihinsel tesir vakıası, bir veya birçok bireyin, kaba maddelere bulaştırmak suretiyle geride bazı kalıntılar bıraktığının delilidir; yoksa bir medyomun gelişmiş durumdaki parapsikolojik yeteneklerinin sonucu filan değildir.
Ama şurası yine de gerçektir ki, zihinsel tesir, spiritüalistlerin "ruh" diye adlandırdıkları şeyin tıpatıp aynısı değildir. Çünkü "ruh"un, mevcut sayılmak için, ölmüş kimsenin şuurlu kişiliğine ait bir kalıntıyı geride bırakmaya ihtiyacı yoktur.
Fakat şu hususu vurgulamak isteriz ki, böyle bir psi tesirini, eşyanın çevresinde oluşan böyle bir tesir alanını, ilke olarak öne sürmekle insan, geçmişte cereyan etmiş olayların içinde yaşamış insanların, ölüm ötesinde de yaşamakta olduklarını pekala fısıldayabildiklerini tam olarak anlamaktadır.
Alıntı
 
Üst