Psikoskopi

dynamic apnea

Kayıtlı Üye
Katılım
25 Haz 2008
Mesajlar
2,596
Tepkime puanı
165
Konum
somewhere outthere
İş
dış ticaret uzmanı
Bir psikoskopist olarak Gerard Croiset’ye Güney Afrika’da bulunmuş ve geçmişi asırlar öncesine dayanan bir fosil (taş parçası) verilmişti. Croiset bu taşı, nereden geldiği hakkında herhangi bir bilgiye sahip olmaksızın avucunun içine almış ve gözlerini kapatmıştı. Ve çok geçmeden Croiset, gözleri kapalı halde, subtropikal bir iklimin hüküm sürdüğü bir yöredeki palmiye ağaçları ve büyük meyve ağaçları ile bunların arasında dolaşan dev yapıtı hayvanlardan söz etti.
Duyular Dışı Algılamalardan (DDA) biri olan psikoskopi, uzun bir zaman “psikometri” sözcüğü ile ifade edilmiştir ve halen de kullanılmaktadır. Bir nesneye dokunarak onu kullanmış olan kimseler ve yaşadıkları hakkında bilgi vermesiyle ilgili olarak psikometri sözcüğü uygun görülmekle beraber, bu sözcük aynı zamanda psikolojide, psikoanaliz ve zeka testlerindeki zihinsel aktivite süresinin ölçümü olarak da kullanılmaktadır. Ancak karakter ve obje okumada kapsam alanının genişlemesiyle beraber daha ayrıntılı bir ifade olarak artık “psikoskopi sözcüğü tercih edilmektedir. Bu konuda hassasiyeti olan insanlara psikoskopist denir.
Tüm Duyular Dışı Algılamalarda olduğu gibi psikoskopiyi de halk arasında altıncı duyu olarak ifade etmenin yanlışlığından söz etmemiz gerekmektedir. Çünkü Duyular Dışı Algılamalar insanın ruhsal olan yanının yetenekleridir; yani fizik bedenin algılama araçları olan beş duyu ile bir ilgisi yoktur.
Çevremizde psikoskopi yeteneği açığa çıkmış olan insanlar, dokundukları eşyaların sahiplerinin geçmiş ve gelecekleriyle ilgili olarak birçok şey söyleyebilmekteler, karşılarında duran insanlarla ilgili karakter tahlilleri yapabilmektedirler. Hatta bazıları söz konusu eşyalara dokunmadan veya insanları görmeden, bu işi uzaktan da yapabilmektedirler.
Peki, bu tür olayların arkasındaki bilgi nedir?
Belli başlı teorilerden biri şöyle:
Meydana gelen her şey evren eterine siner, kaydedilir. Bunu bir benzetme ile açıklamaya çalışalım. Bilindiği gibi sesleri ve görüntüleri, belli bazı cihazları kullanarak kaydetme ve daha sonra da bu kayıtları tekrar dinleme, izleme ve bakma imkanına sahibiz. Yıllarca önce çektirdiğimiz bir fotoğraf ile geçmişteki o ana bakmamız mümkün. Yine yıllarca önce ölmüş birçok insanın çekilen filmlerini izlememiz mümkündür. Nasıl ki bir video cihazına yerleştirilen videobandındaki kayıtları bu materyallerin özellikleri sebebiyle televizyon ekranında görüntüleyebiliyorsak, yine psikoskopi yeteneğini kullanabilen insanlar, aynı bir video cihazı gibi evrende kaydedilmiş ve kaydedilecek olan olayları böyle muhteşem bir hafızaya girişler yaparak algılamaktadırlar. Bu hafızaya Doğu mistisizminde Akaşik Kayıt” denmiştir. Bu ifadenin içeriği, Carl Jung’un geliştirdiği “Kolektif Şuur” anlayışına benzemektedir. Bu aşamada diyebiliriz ki, EVRENDE HIÇBIR ŞEY KAYBOLMAZ. Örneğin birçok insan diyebilir ki, ben yaptım ama kimse ne gördü ne de duydu. Bu mümkün değildir. Çünkü en başta kişinin vicdan, bundan haberdardır ve psikoskopi bilgisi içinde de diğer insanlar yapılanlarla ilgili bilgiye sahip olabilmektedirler. Bu insanların, psikoskopi bilgisi karşısında bir şaşkınlık ve şok içerisine girmeleri muhtemeldir. Bu gerçekler evrensel yasalar çerçevesinde işlemektedir.
Ünlü psikoskopistlerden olan Gerard Croiset Hollanda’da Utretch Üniversitesinde parapsikoloji araştırıcısı Prof. W.H.C. Tanhaeff ile birçok denemeler yapmıştır. Yine aynı üniversiteden Prof. Th. Enkiar, Croiset’nin eline bir zarfın içinde Orta Çağ’dan kalma bir doküman verdi. Hemen hemen, medyomun parmakları zarfa değer değmez, “Bununla Orta Çağlara gidiyorum.” demişti. Sonra bir papayı gördüğünü, Öteki rahip ve din adamlarının da manzara içinde yer aldıklarını sözlerine ekledi. Medyomun tasvir ettikleri, sonradan yapılan araştırma sonucu doğru çıkıyordu. Prof. Enklar ve denemelerde hazır bulunan diğer araştırıcıların ifadesine göre söz konusu doküman (el yazması eser) o zamanki papanın isteğiyle bir rahip tarafından kaleme alınmıştı.
Örnekte de görüldüğü gibi, insan, eşyaların üzerine ve çevresine bazı etkiler ve tesirler bırakır. Hatta kişiliğinin izlerini yaşadığı çevreye adeta sindirir. Ve psikoskopi yeteneğini kullanabilen hassas insanlar bu tesirleri görsel, işitsel Veya sezgisel olarak algılayabilirler.
Duyular Dışı Algılamaların diğerlerinde de olduğu gibi psikoskopi yeteneği, tüm insanlarda (hatta tüm canlılarda) potansiyel olarak vardır. Bu tür yetenekler bazı insanlarda kendiliğinden ortaya çıkmakla birlikte, bazı çalışmalarla diğer insanlarda da açığa çıkarılabilmektedir.
Bir örnek verecek olursak, ilk defa içine girdiğimiz bir mekan da, içinde insan, hayvan, bitki olsun ya da olmasın bize bazı tesirleri vermektedir Bu tesirler çerçevesinde o mekan içinde mutluluk veya mutsuzluk, korku veya cesaret, huzursuzluk veya huzur duyabiliriz. Bu, o mekanda eğer o anda yoksa bile, daha önce bulunan insanların tesirlerinin çevreye sinmesi ve bu tesirlerle insanların karşılaşması durumudur.
Çevremizde karakter tahlilleri yapan bazı insanlarla karşılaşmış ya da haklarında duyumlar almışızdır. Her ne kadar bu işin sahtekarlığını yapanlar olabileceği gibi, doğal bir süreç içerisinde yaptıklarının fazla farkında olmadan bu işi icra edenlerin olduğu da doğrudur.
Psikoskopi, durugörü medyomluğunun bir türüdür. Birçok durugörü medyomu, psikoskopi yeteneğini kullanarak kayıp insanların bulunmasıyla ilgili olarak başarılı denemeler yapmışlar ve hatta geçmişte bazı ünlü medyomlar, hem kayıp insanların hem de yasa dışı olaylara karışan insanların bulunmasıyla dolaylı olarak yardımlarda bulunmuşlardır. Bir psikoskopist, hiç tanımadığı bir insanın fotoğrafına bakarak, o insanın karakteri, yaptıkları, bulunduğu yer ve hissettikleriyle ilgili olarak ve hatta o anda yaşayıp yaşamadığı hakkında bilgi verebilir. Parapsikoloji ve metapsişik tarihi, bu ve benzeri tür psikoskopi denemelerinin kayıtlarıyla doludur. Yapılan araştırmalar bizi, denemeler sırasında verilen bilgilerin birçoğunun su götürmez bir şekilde doğru olduğu sonucuna vardırmıştır.
Böyle bir yeteneğin açığa çıkması, o medyomun ya da psişik süjenin (hassas kişi), tekamül bakımından bu yeteneği açığa çıkmamışlardan daha ileride olduğu anlamına gelmemektedir. Gerçekte, birçok şeyde olduğu gibi, bu konu da insanın tekamülü için bir araçtan başka bir şey değildir.
 

Similar Threads

Cevaplar
0
Görüntüleme
3K
Üst