Trans ve Tarihçesi

aswang

Kayıtlı Üye
Katılım
12 Şub 2010
Mesajlar
176
Tepkime puanı
12

Trans : “Medyumun, bir ruh kendi yerine geçmiş gibi, kişiliğini kaybetmesi halidir.”
Terim, kaynaklara 19. Yüzyılda paralel olarak gelişen iki akım aracılığı ile gelmiştir. Birincisi: Allan Kardee tarafından başlatılan, medyumların, söz konusu olduğu Ruhçuluk akımıdır. İkincisi, canlı manyetizmine, manyetizör ile manyetize edilen arasındaki ilişkiye dayanan, Mesmer ile başlayıp, Charcot, Berheim ile gelişen ve Freud’a kadar uzanan bir akımdır.
Etnoloji sahasında keşfedilen trans kurumlarından biri “posesyon tapınçları”dır.

Posesyon: Bir ruhun, bir bedenliyle ilişki kurması, onu geçici olarak hakimiyeti altına alması, bedenini kullanmasıdır. Posesyon tapınçlarında özellikle halkın katıldığı uygulamalar söz konusudur. Herkes (kadınlar bile) katılabilir. Burada ayin şeklinde seanslar yapılır ve tapınç üyelerinin posesyon ve trans halleri vasıtasıyla görünmeyen, cansız, bedensiz varlıklar tezahür ederler. Bu haller sırasında “posede” (tasarruf edilen, ele geçirilen kimse) kendinden geçerek dans etmeye başlar. Bu haller talep üzerine gerek baş ve gövdenin sallanması ve döndürülmesi gibi hazırlık hareketleriyle, gerekse belirli ritimlerin söz konusu olduğu bir müzik aracı ile tahrik edilerek yapılır. Hazirün ve katılanlara göre, trans halinde dans eden, sujenin kendisi değil “posesör” (posede’ye hakim olan) ruhtur.
Tapınç üyelerine göre posede, posesör ruhun atı gibidir. Ruh nasılsa atı da öyle olur denir. Kendinden geçme hali topluluğun başkanı tarafından denetlenir. Ayrıca başkanda gerektiğinde bağlantı kurabileceği seçkin ruhlarla ilişki halindedir. Eğer tehlikeli bir durum ortaya çıkarsa seans başkanın müdahalesiyle son bulur.
Bir de şeytani posesyon kavramı vardır ki doğa üstü, uğursuz bir varlığın insana yerleşmesi ve onu yönetmesi anlamına gelir. Bu kavram da Hıristiyan ortamında şeytani bir anlam kazanmıştır. Buna karşılık bu kavram diğer kurumlarda hiç de şeytani bir anlam içermez.
Posesyon ile trans aynı şey değildir.

Şaman transı: kutsal, ilahi sahaya doğru açılan bir şuur deneyimidir. Buna yolculuk denir.
Şaman tipi transa Orta Asya ve Sibirya halklarında, Amerika yerli kabilelerinde, Kiwai papularında, Borneo Dayaklarında ve Avustralyalılarda rastlanır.
Şaman tipi trans ilkel toplumlardaki tek trans biçimi değildir ancak en olgun biçimidir.
Trans tarihsel süreci içinde ele alındığında ilkel denilen toplumlardaki ilk aşamasında henüz kollektif bir biçim kazanamamıştır. Şamanın mistik extazı (kendinden geçme çoşkunluk hali) bireysel bir davranıştır.
Transın kollektif bir biçim kazanması için organizatör bir kişinin aktif müdahalesi gerekir.
Bu kişinin transa hakim olması transın sorumluğunu üstlenmesi ve transı organize etmesi gerekir işte bu noktada transın iki biçiminden tahakkümcü biçimine geçilir.
Transa “açılmış şuur” öteki şuur, ikinci şuur halin diyebiliriz. W. James ikinci şuur halini şöyle açıklar “Bizim olağan, uyanık şuur halimiz yalnızca bir şuur tipinden ibarettir. Oysa bizde potansiyel halde, son derece farklı şuur biçimleri mevcuttur. Hayat onların varlığı akla bile getirmeden geçirilebilir. Ancak gereken uyaranlar sağlandığında bu haller oryaya çıkar. Bunlar tam olarak bilemediğimiz sahalarla uyum içinde olan o sahalarda tatbikat yapan şuur tipleridir. Kainat bütünlüğünden bu diğer şuur tiplerini bir kenara bırakarak söz etmek abes olur. Toplumumuzun bir kenara atıp bu ikinci şuur hallerini uyuşturucu kullananlar ressamlar şairler vs. keşfetmektedirler.
G. LAPASSADE
 
Üst