Sırların sırrı rezonans mı?

Kar

Elit Üye
Katılım
24 Mar 2009
Mesajlar
637
Tepkime puanı
97

Her şey bir enerji. Düşünce bir enerji. Madde bir enerji. Enerji hem titrer hem salınır. Evren titreşen salınan enerji bütünü. Ve her şeyin bir titreşme sayısı var. Örneğin insanlar 62-64 Hertz titrerler. Hertz, saniyedeki titreme sayısı demektir. Organların da titreme sayıları bellidir. Ve işin ilginç yanı bir karaciğerin, böbreğin kalbin ne kadar titrediği biliniyor. Cihaza giriyorsunuz, bütün vücudunuzu tarıyor ve titreme sayılarının farklılığından, azalmasından sorun olduğu tespit edilebiliyor. İşte şifacıların da yaptığı bu. Elektriksel akımın geçmediği yerlerde sorun olduğu bazı hassas insanlar tarafından tespit edilebiliyor. Ve oraya şifa verme yöntemleriyle, yani elektrik geçmeyen titremesi farklılık gösteren organ ile rezonansa giriliyor. Ve şifacı belli düşünce ve niyet ile oradaki titreşimin eski haline dönmesini sağlayıcı şifa yöntemini uyguluyor. Şifa da aslında, niyet ile niyeti kabul eden arasındaki rezonanstır. Kabul ettiğiniz anda karşınızdaki insanın düşünce niyeti ile rezonansa girmiş oluyorsunuz ve iyi niyet titreşimleri alıyorsunuz. Zihniniz kabul ettiği anda olumlu etki yaratıyor ve benzer benzeri çeker kanunu işleme başlıyor. Ve rahatsız organ zamanla iyileşme durumunu gerçekleştiriyor
Elbette burada çok önemli bir durum var. Hasta organın titreşim ve rezonans sayesinde şifalanması durumu ne kadar gerçekleşse de, kişinin bunu kabullenmesinin uzun sürmesi gerekiyor.
Çünkü yeniden rahatsızlanmak mümkün. Hastalıkların tekrarlanması, zayıflayan kişilerin tekrar eski kilolarına dönmesi, sigarayı bırakanların bir gün tekrar başlaması gibi olaylar gerçekleşmesi bundan dolayıdır.
Düşünce yapısı değişmediği sürece, düşüncelerimizin olumlu düşüncelerle rezonans halinde olmadığı sürece bu devam etme olanağı taşır.

Rezonans yani titreşim sadece, organlarda, maddesel alemde işlemiyor. Hani eskilerin deyimi vardır etme bulma dünyası diye. Bir olay gerçekleştiğinde, o olayla ilgili olan kişilerin etkileri, evrende bir enerji alanı yaratıyor. Ve o enerji alanı asla kaybolmuyor. Çünkü var olan yok olmuyor, yok olan var olmuyor. Sadece dönüşüyor. Bunu artık herkes biliyor. Kaybolma yok sadece dönüşme var. İşte o enerji alanı kaybolmuyor ve titreşime devam ediyor. O olayın derinliği, insanların o enerji alanını düşünceleriyle beslemeleri ne kadar yoğun ise, olaya sebep olan kişilere etki etmesi de muhtemelen kaçınılmaz oluyor. Çünkü sebep sonuç yasası işliyor. Benzer benzeri çeker kanunu işliyor. Enerji bütünü, olaya sebep olanlara etki etmeye başlıyor. Ve işte o zaman diyoruz ki, etme bulma dünyası hali gerçekleşebiliyor. Yapan kişiye olmasa da, onun soyunu devam ettiren kişilere de etkileri dokunuyor.
Anadolu’nun pek çok yöresinde, evlerin duvarlarına mavi boncuk, nazarlık gibi cisimler asma adeti nereden geliyor?
Acaba gerçekten bilinçli yapılmış bir adet midir?
Çünkü eşyaların negatifi çekme (kem göz ya da olumsuz bakış) ve sonra da evde başka bir eşya ile rezonansa girerek bu enerjiyi yayma özellikleri artık biliniyor.
Evinize gelen kişilerin sizin hakkınızdaki düşünceleri eşyalarınıza sinebiliyor. Ya da sizin o an ürettiğiniz olumsuz bir düşünce, biriyle tartışırken sarf ettiğiniz olumsuz cümleler düşünce formları, eşyalara sinebiliyor.
Ve bu form dalgaları titreşerek mekanın enerjisi ile rezonansa girerek yayın yapabiliyorlar. Bu yüzden evlere, nazar boncukları, bereket duaları asılır, adaçayı otu ile tütsülenir ve olumsuz enerjilerden korunduğuna niyet edilir.
Çünkü bu işlem yapılırken iyi niyet ile asılan dua ya da nazar boncuğu, orada olumlu bir enerji yayar. Siz bilmeden olumlu enerjiyi yüklediğiniz eşyayı kapı girişine ya da evin en görünür yerine koyarsınız. Tüm olumsuz enerjileri absorbe edecen, mekanla rezonansa giren olumlu titreşim yayılmaya başlar.
kuantumbilgileri13.jpg

Aslında rezonans bir çok sırlı olaylara ışık tutuyor. Etme bulma dünyası, ah alma, lanetli yerler, lanetli eşyalar, maji, büyü, kem göz, nazar değmesi vs. gibi olaylara bilimsel olarak ışık tutabiliyor. Çünkü rezonansa girdiğiniz herşeyle etkileşim halindesiniz. Bu yüzden düşünce temizliğinden bahsedilir. Düşüncen ve niyetin neyse sen de O’sundur. Çünkü düşünce titreşir, ve titreşen tüm enerji bütünleri ile iç içesin. Rezonansa girdiğin vakit etkilenmen söz konusu olur.
Bilimsel çalışmalar ilerledikçe, aslında maddeciliğe dayalı bilimin, ruhsallık ile nasıl bütünleştiğini görmek gerçekten çok güzel.
Ve bilimin, kuantum alanındaki çalışmalar sayesinde, ruhsallığı ve bütünselliği, fiziki evrenin dışında, görünmeyen evrenin varlığına güngeçtikçe yaklaşması kaçınılmaz oluyor.
Ve birçok bilinmeyenin, açıklanamayanın temeline açıklayıcı ışık tutuyor.
Her zaman rezonans halinde kalmak kolay değil hatta imkansızdır.
Aynı tınıyı, aynı ritmi, aynı titreşimi, aynı rezonansta olma halini sürekli kılamayız.
Herkesin bir hayatı ve yaşantısı vardır ve bunu devam ettirmek zorundadır.
Önemli olan, bu bilgilerin, bizim anlayışımıza katkıları ve bilinmeyenlere, soru işaretlerine biraz ışık tutması, az da olsa açıklama getirebilmesidir.

Rezonans bilgilerinin, anlayışınıza katkı sağlaması ve ışık tutması dileği ile.
indigo dergisi
 

Voy

Kayıtlı Üye
Katılım
19 Ocak 2009
Mesajlar
525
Tepkime puanı
50
Evet rezonans olayı herşeye etki eder ,payı çok büyüktür tıpkı anlatılan gibi ama benim fikrime göre bizdeki,doğadaki,evrendeki enerjinin asıl bilinçli olma durumudur sır ,kendine bilme durumu.Paylaşımınız için teşekkür ederim :)
 

Kar

Elit Üye
Katılım
24 Mar 2009
Mesajlar
637
Tepkime puanı
97
Çok haklısın enerjinin bilinçli olması,çok müthiş bir durum.
 

dmkol

Kayıtlı Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
4,907
Tepkime puanı
529
İş
Web Master
Güzel açıklanmış. Bedensiz varlıkları da bu şekilde anlatmak basit ve doyurucu bir başlangıç sağlar.
 

Mermaid

Kayıtlı Üye
Katılım
23 Eki 2009
Mesajlar
258
Tepkime puanı
26
Sevgili Kar, açtığınız güzel konuya ilave olarak, daha da açıklayıcı olması açısından, aşağıdaki alıntıyı eklemek istedim :)

" Rezonansın basitmiş gibi görünen işlevinde gerçek bir gizem ve mucize saklıdır. Galaksilerden atom altı parçacıklara kadar, bütün insanlar ve parçacıklar onun gücüyle dans eder.
Bir piyano ve bir gitar akortluysa, piyanoda sol notasına bastığınızda, gitarın da sol teli titreşir. Havayı hareket ettiren ses dalgaları, akustik enerjiyi piyanodan gitara taşırlar. Benzer biçimde, aynı hızda titreşebilen uyumlanmış osilatörler(elektrik titreşimleri üreten aygıt), çok kolay bir şekilde birbirlerine enerji aktarabilirler. Piyano örneğinde, gitar teli aynı frekansa akortlu olduğu için, piyanodan gelen enerji dalgalarını emer. Yine birbirlerine uyumlanmış osilatörler, bir rezonans sistemi oluştururlar. Gitar ve piyanonun telleri, birbirleriyle rezonansa girerler.
Aynı duvara asılı saatlerin sarkaçlarına birbirlerinden farklı salınım verildiğinde, sarkaçlar sadece birkaç gün içinde aynı yönde salınmaya ve vurmaya başlarlar. Bu durumda saatlerin asılı olduğu duvardan geçen enerji, onların birbirleriyle uyumlanması için yeterlidir. Bu, aynı şekilde akortlanmış iki sistemin enerji ve hareketlerinin aynı seviyede gerçekleşmesine ve böylece fazlarının ve ritimlerinin birbiriyle örtüşmesine olanak sağlayan bir fenomendir. Bu fenomen, elektronik alanında da görülür. Aynı frekansta titreşen benzer şekilde akortlanmış osilasyon devrelerinde, yavaş olan devre daha hızlı olan devreye uyumlanmak için hızını artırır. Her iki örnekte de enerjinin birbirleriyle akortlu bir sistemden diğerine nasıl taşındığını görüyoruz.
Bundan ne öğrenebiliriz? İlk olarak, iki sistem farklı frekanslarda titreştiğinde, bu sistemlerin birbirlerine enerji aktarmalarına neden olan itici güce rezonans denir. Aynı şekilde akortlanmış ama, farklı hızlarda titreşen iki sistemin aynı hizaya gelip aynı hızda titreşmesine neden olan enerji aktarımına ise uyumlanma denir. Uyumlanma, sistemlerin aynı ritim ve salınım içinde olmak için hareketlerini ve enerjilerini aynı düzeye getirmesidir.
Bu durum, biyolojik sistemler için de geçerlidir. Dünyanın pek çok bölgesinde yaz geceleri, bir ağaçta toplanan ateşböcekleri ışıklarını önce rasgele yakıp söndürürler. Ancak birbirlerine uyumlanıp ışıklarını düzenli bir şekilde yakıp söndürmeleri çok zaman almaz. Cırcırböceklerinin veya kurbağaların aynı ritmi yakalayarak seslerini birbirlerine uyumladıklarına defalarca tanık oldum. Böyle durumlarda doğa, bireyleri ritmik olarak uyumlu kılmayı yararlı veya ekonomik buluyor olabilir. Belki de daha gizemli olan bir diğer süreç ise, aynı evi ya da yatakhaneyi paylaşan kadınların adet döngülerinin zamanla ritmik olarak aynı dönemlere denk gelmesidir. Hatta laboratuar koşullarında bedenlerinden çıkarılmış hayvan kalplerinin canlı tutularak birbirlerinin yakınına yerleştirildiğinde, uyumlandıları ve aynı ritimde atmaya başladıkları gözlenmiştir. Bu sürecin evrensel olduğu açıktır. İtzhak Bentov 1977'de yazdığı etkileyici kitabı Çılgın Sarkaç'ta söylediklerinde tümüyle haklı olabilir. Bentov şöyle diyor: " Hastalığa bedendeki organlardan birinin veya diğerinin uyumsuz davranışı olarak bakabiliriz. Güçlü bir uyumlayıcı ritim uygulandığında, organın karışmış enerji dalgaları yeniden uyum içinde akmaya başlayabilir." Bu kuramla, enerji şifasının gerçekten nasıl çalıştığını açıklayabildiğini ileri sürmüştür. Ona katılıyrum.
İki şey farklı frekanslarda titreşiyorsa, rezonans ve uyumlanma sırasında ya düşük olan titreşim yükselir ya yüksek olan titreşim düşer veya ortada buluşurlar. Kuantum Dokunuş'u uygulayanlar, nefes ve meditasyon teknikleriyle ellerindeki titreşimi çok yüksek bir frekansa çıkarmayı öğrenirler. Ellerini ağrısı olan birine yaklaştırdıklarında, hastanın bedeni, şifa verenin ellerindeki enerjiye uyumlanır ve rezonansa girer. Şifa enerjisini birbirimize aktarmamızı sağlayan evrensel titreşim, sevgidir. "

Kaynak : Kuantum Dokunuş / Richard Gordon
 

Mermaid

Kayıtlı Üye
Katılım
23 Eki 2009
Mesajlar
258
Tepkime puanı
26
Bana göre, bu durum, enerji çalışmalarımızda katılan her bireyin farklı deneyimler yaşamasını da açıklıyor. Kimisi oldukça etkilendiğinden bahsederken kimisi pek az şey hissettiğini söylüyor. Genellikle çalışmalara ilk kez katılan kişiler, çok yoğun deneyimler yaşadıklarını anlatırlarken, çalışmalara daha fazla katılmış kişiler, pek az deneyimden bahsederler. Enerji uygulayıcısıyla aynı frekansı yakalama süreci içerisinde, ilk başlarda titreşimimiz artarken, daha sonraları uyum sağlandıkça bu deneyimler daha sakin / uyumlu bir hal almaktadır.
 

Kar

Elit Üye
Katılım
24 Mar 2009
Mesajlar
637
Tepkime puanı
97
Size katılıyorum ,yazdıklarınızı bizzat yaşadım.İlk enerji çalışmamıda hiç unutamam origanumun kulakları çınlasın.
Yukarıdaki bilgiler gizemli görünen çalışmalarımızın, bilimsel sade bir açıklaması sayılır.
 

DARKKING011

Kayıtlı Üye
Katılım
16 Nis 2010
Mesajlar
410
Tepkime puanı
18
Evet rezonans çok tehlikeli bi konudur aslında ne için kullandığına ve kimin kullandığına bağlı :)
 

origanum

Yönetici
Katılım
15 Eki 2008
Mesajlar
3,090
Tepkime puanı
377
Size katılıyorum ,yazdıklarınızı bizzat yaşadım.İlk enerji çalışmamıda hiç unutamam origanumun kulakları çınlasın.
Yukarıdaki bilgiler gizemli görünen çalışmalarımızın, bilimsel sade bir açıklaması sayılır.

Çınladı:D:D:D
 

secrergarden

Kayıtlı Üye
Katılım
17 Ağu 2010
Mesajlar
1
Tepkime puanı
0
Yazdığınız yazı çok karışık. Kavramları çok karıştırmışsınız. Rezonans nedir? Aslında doğrusu REZONANS'TA OLMADIR; yani iki nesne (veya başka birşey) aynı frekansta titreşiyorsa, bu duruma REZONANS'TA OLMA DURUMU denir, yani aynı hızda titreşme.
 

Mermaid

Kayıtlı Üye
Katılım
23 Eki 2009
Mesajlar
258
Tepkime puanı
26
Yazdığınız yazı çok karışık. Kavramları çok karıştırmışsınız. Rezonans nedir? Aslında doğrusu REZONANS'TA OLMADIR; yani iki nesne (veya başka birşey) aynı frekansta titreşiyorsa, bu duruma REZONANS'TA OLMA DURUMU denir, yani aynı hızda titreşme.

Hangi yazı çok karışık geldi size? Kaynakları belirtilmiş 2 adet yazı var ve özellikle ikinci yazıda zaten REZONANS'ın ne olduğunun açıklaması yapılmaya çalışılmış. Rezonans'ın, yani İngilizce'deki "resonance" kelimesinin Türkçe karşılığı, "Yankılama, aksiseda" dır. Şifacılıkta ise, iki farklı enerji seviyesine sahip kişinin enerjilerinin, enerji akışı sağlıklı olana göre uyumlanması demektir. Her iki yazıda da bu anlamlara ters düşen, kavram karmaşası olarak nitelendirilebilecek bir içerik ben göremedim.
 

azra-

Kayıtlı Üye
Katılım
20 Ara 2010
Mesajlar
82
Tepkime puanı
3
Konum
ankara
çok güzel bir açıklama olmuş bilerek yapmak bilinçli yapmak gerekiyor
 
Üst