Realite Nedir?

aris

Kayıtlı Üye
Katılım
3 Tem 2008
Mesajlar
660
Tepkime puanı
142
Kabala ve Realitenin Algılanması

Kabala ilminde gizli bir yapının içerisine nasıl girebileceğimizi keşfederiz -maneviyat-. Dünyamızın üstüne onu kontrol eden alana nasıl çıkabileceğimizi çalışırız.

Dünyayı kendi içimizde algılarız. Beş duyumuz dış uyarıcılardan aldıkları hisleri beynimize iletir, burada işlem görürler ve bize dünya denilen yerin resmini gösterir ve bu resmin dışında hiç bir şey algılamayız.

“Bizim bildiğimiz” dünya dış etkilerin içimizdeki reaksiyonu. Dünyamızın “aslı” bilinmemektedir. Örneğin, eğer kulak zarımız zarar görürse duyma organımız sesleri algılamaz ve o ses benim için yok demektir. Sadece kendimi ayarladığım dereceye göre her şeyi algılayabilirim.

Dünyayı algılayışımız tümüyle öznel ve şahsidir - bizlere dışımızda olanlarla ilgili hiç bir şey söylememektedir. Sadece kişisel reaksiyonlarımıza sanki dışımızda olan olaylarla tutunuyor gibiyiz, ama gerçekten dışımızda bir şeyler oluyor mu?

Birçok teori bunu tartışmakta. Newton’un teorisi objektif bir realite olduğu yönünde, yani dünya aynen gördüğümüz gibi ve bizim var oluşumuz fark etmeksizin devam etmekte. Einstein sonradan teorisinde realitenin gözlem yapanla gözlem yapılanın hızlarının ilişkisine bağlı olduğunu belirtti. Başka bir deyişle, bir objeye nazaran hızımızı değiştirirsek, objeyi tümüyle farklı olarak görürüz- yer ya genişler, ya daralır ve zaman değişir.

Başka teorilerde var, örneğin Heisenberg’in belirsizlik teorisi, dünyayla kişi arasında karşılıklılık olduğunu ortaya sürdü. Başka bir deyişle dünyanın algılanması kişinin dünyayı etkilemesi ve dünyanın kişiyi etkilemesinin sonucu.

Kabala ilmi ise dışımızda algılanabilecek hiç bir realite olmadığını söyler. Dışımızda olan hiç bir şeyi etkilemiyoruz çünkü dışımızda olan hiç bir şeyi algılamıyoruz. Dışımızda, sadece sabit olan Üst Işık var. Tüm dünya kendi içimizde ve biz dışarıdan etkilendiğimizi sanıyoruz çünkü bu şekilde yaratıldık.

Eğer dünyamızdan çıkacak olursak, üst Işığın nasıl içimizde sürekli yeni dünyevi resimler yarattığını görürüz. O zaman bu dünya tümüyle dar ve kısıtlı bir alanmış gibi gözükür. Üst Işığın nasıl kendimizi, çevremizi algıladığımızı tayin ettiğini görürüz ve sonunda bu süreci biz kontrol etmeye başlarız.

Kabala ilmi bize bu olanağı sağlar. Sınırlı kapasitemizin nedeninin içimizden kaynaklandığını anlamaya başlarız. Eğer iç niteliklerimizi Üst Işığın nitelikleriyle eşitlersek, “sonsuz dünya” denilen mükemmellik ve sonsuzluk seviyesine ulaşabiliriz- sonu olmayan bir hayat ve mutlak doyum.

Bunların tümü sadece iç niteliklerimizi değiştirmemize bağlı. Bu yüzden Kabala ilminin amacı bize iç niteliklerimizi yani kendimizi nasıl değiştirebileceğimizi aktarmakta ve bunu çabuk bir şekilde bir ömürde yapabilmemizi sağlayarak bu dünyevi var oluşun üzerine çıkabiliriz. Bedenlerimiz ölene kadar aynen bu dünyada yaşamaya devam eder ve biz ailevi ve toplumsal hayatımızda yer alırız. Ama tüm bunlara ek bir şey ediniriz – Üst Realite – ve aynı anda orada bu ek duyu içerisinde var oluruz.
alıntı
 
Üst