Fezadaki hadiseler

Kar

Elit Üye
Katılım
24 Mar 2009
Mesajlar
637
Tepkime puanı
96
Biz farkında olmasak dahi fezada, yıldızlarda ve güneşte çok mühim astronomik hâdiseler meydana gcimektedir. Güneşten fezaya sürekli elektrik yüklü parçacık akımı vardır. Bu parçacıklar saatte milyonlarca kilometrelik hızla güneş sathından fezaya fışkırmaktadır. Buna “güneş rüzgârı” ismi verilmektedir. Rüzgar hızlı estiğinde elektrik yüklü parçacıklar atmosferimizi bombardıman eder. Pusula ibresinde sapma, arzın manyetik alanında değişme, radyo ve telsiz yayınlarında ise bozulmalar olur. Şüphesiz insan beden ve ruhiyatındaki değişiklikler, beşeri münasebetlerimizde de elektriklenmelere sebeb olmaktadır.
Güneşte 11 yıllık periyodik hususiyet gösteren lekeler olmaktadır. Son 5000 senede güneş lekeleri 12 kere büyük çapta artıp azalma göstermiştir. Bunun dünya iklimi üzerinde tesirleri olmuş, Avrupa’da son derece şiddetli kışlar görülmüştür. Güneş lekelerinin büyüyüp, çoğalması neticesi 1979′da Amerika’nın “Skylab” ‘ı (feza laboratuarı) dünyaya düşmüştür. Gerek lekeler ve gerek rüzgarlar vücudumuzun elektirikî dünyası üzerine menfi tesirler icra ederler. Bu esnada, ruhlarda elektriklenme sebebiyle kavgalar artmaktadır. Güneşteki patlamalarla Kiev’de trafik kazalarının sayısının artışında, sinir sistemlerinde bozuklukların hasıl oluşunda paralellik görülmüştür.
Ayda meydana gelen hâdiseler de insanın parapsikolojik dünyası ile yakından alâkalıdır. Sovyet ve Bulgar yayınlarına göre dolunay, telepatiyi kolaylaştırıyor. Brooklyn’deki Maimonides Hastahanesi yayınları da bunu teyid etmektedir.
Alexander Chijevski’nin araştırmasına göre bakteriler arasındaki üremenin devriyle, güneşin peryodik faaliyeti arasında paralellik vardır. Vücudumuzun elektromanyetik alanında da güneş lekelerine bağlı değişikliklerin hâsıl olması ruhî değişikliklere sebep olmaktadır.
Fizikçi Velchover güneşteki nükleer reaksiyonların bakterilerin rengine tesir ettiğini tesbit etmiştir.
Podshibyakin insan cildindeki elektrik potansiyelinde değişikliklerin güneş fırtınasıyla alâkalı olduğuna dikkatleri çekmiştir. Platonava’nın çalışmasına göre güneşteki leke değişikliği kanın pıhtılaşmasına tesir etmektedir. Bence her hekim şu noktada hemfikirdir. “Hasta hastayı çeker” Mesela dünyada nadir olan bir hastalık servisimizde görüldü. Hemen arkasından aynı hastalıktan birisi çıkageliyor. Mesela “trombositopeni” si (kanda bir hücre çeşidinin azalmasıyla kanama) olan bu hasta gelsin. Muhakkak aynı odaya bu cinsten hastalığı olan birisi daha geliyor. O halde gerek bu hastalık gerekse başka hastalıkların teşekkülünde, virüs denen küçük mikropların müdâhelesi vardır. Demek ki virüs faaliyetlerinin artması da, güneş lekelerinin bakterilere yaptığı tesirden ileri geldiği iddiası ortaya atılabilir.
Fezada bir takım patlamalar hâsıl oluyor. Kozmik ışınlar ortaya çıkıyor. Muhtemeldir ki kozmik ışınlar hücre seviyesinde moleküllere tesir ediyor ve bazı hastalıklar ortaya çıkıyor. Nitekim alfa ve röntgen şuaları kanser yapıyor. O halde ortaya şöyle bir iddia atılabilir. “Güneşteki patlamalar, nötron yıldızlarının faaliyetleri ve diğer feza hâdiseleriyle gerek kanser (kozmik ışın ve virüs faaliyeti) gerek diğer hastalıklar arasında bir alâka vardır. Bu durumda hekimlerle astronomlar işbirliği yaparak bazı hastalıklarla feza hâdiselerinin oluş zamanı arasında bir paralellik ortaya çıkarabilirler.
Kiev Fizyoloji Enstitüsü’nden Elektro fizyolog Dr. Podshibyakin güneş patlamalarıyla, vücuttaki akupunktur noktalarındaki elektrik potansiyelinde değişiklik bulmuş. Akupunktur ile birçok hastalık tedavi edildiği malûmunuz. Bu durumda güneş patlamalarıyla birçok hastalık arasındaki irtibat ortaya çıkmış oluyor.
Dr. Ravitz’in “Yale Journal Of Biology and Medicine” deki raporuna göre güneş ve ay’ın vücudun elektromanyetik alanına tesiri var. Sergeyev bulmuş olduğu dedektörüyle bu değişikliği tespit edebilmiş. Güneş lekelerinin artmasıyla dünya manyetik alanında değişiklik olmakta ve psikokinezi (uzaktan cisimlere bakarak tesir etme veya bir çeşit nazar) faaliyetlerinde artış oluyor. Dr. Sergeyev kötü havalarda telepati çalışmalarında başarısızlık olduğunu söylüyor. Duyu dışı idrak denen parapsikolojik hâdiselerin dolunay zamanı daha kolay olduğu bildiriliyor.
Güneş faaliyetlerinin arttığı senelerde suikastlar, ihtilâller, trafik kazaları, kalp krizleri fazla olmaktadır.
Prof. Maby 12,5 senelik güneş devrinin meteorolojik hadiseler üzerinde tesiri olduğunu, endüstri ve ziraatta verimin arttığını ifade ediyor.
Dexter’in New York’ta polis arşivlerinden 50 yıllık çıkardığı istatistiklere göre, kötü havalarda silahlı çatışma, kavga çok oluyor. Dexter’e göre, rüzgarlı ve sıcak nemli zamanlarda çocuklar söz dinlemiyor. Daha çok kavga yapıyor. Havalar güzel ve soğuk olduğunda davranışları düzeliyor. Yağmurlu havalarda çocukların hayatı enerjileri azaldığından sınıfta dikbaşlılık etmiyor, disiplin daha rahat kuruluyor.
Temmuz ve ağustosta suç nisbetlerinde artış görülmüş. Hukukçu Lombroso ihtilâl ve ayaklanmaların mayısla ağustos arasında fazla olduğu neticesini araştırmasından çıkarmış.
Rüzgârlarla insan davranışları arasında da bir paralellik vardır. Voltaire, gün doğusu rüzgârının esmesiyle Londra’da intiharların arttığından bahseder.
Kanadalı Dr. Hoffcr ruhi çöküntü zamanlarının mart ayı olduğunu, sinir hastalarının ocak ve temmuzda kötüleştiğini ifade eder. ABD’den Androws 1000 bademcik ameliyatı üzerinde yaptığı incelemede kanamaların %82’sinin ayın (hilâl) 1. ve 3. çeyreklerine rastladığını ifade eder.
Duke üniversitesinden Ravite, normal insanların akıl hastalıklarının elektrikî alanlarının ayın dönemlerine ve mevsimlere göre değiştiğini, akıl hastalarının durumunun dolunayda şiddetlendiğini ifade eder. New York’tan Becker, Kackman akıl hastalıklarıyla yer kürenin manyetik alanı arasında bir bağlantı tesbit ediyor.
Bizim kendi müşâhedelerimize göre belli zamanda belli hastaların aynı anda geldiği, bir sükunet dönemini takiben fırtına; fırtınayı takiben de sükunet gelmektedir. Şöyle diyelim, şu an servis çok sakin olsun, bakarsınız bir gecede aynı anda 8–10 hasta birden yatar, servis karışır. Karışıklığı takiben de sükunet gelir.
Bir cildiyeci arkadaşım “Nevüs blue” denen gözünün çevresinde mavi renkli bir hastasından bahseder. Bu mavi renk ayın belli zamanlarında ay hareketleriyle paralel olarak artış ve azalış gösteriyor.
Northwester Üniversitesinden Prof. Brown, ışık sızdırmayan bir kutuya, fare koyuyor. Fare, ay ufuğun altındayken, durgun oluyor. Ay ufukta yükselmeye başlayınca farede canlılık oluyor.
Bu cihetle feza hadiselerinin zamanı hakkında gerekli astronomik bilgi toplanırsa birçok hastalığın henüz ortaya çıkmadan önce tedbiri alınabilir.
Dr. Polat HAS
 
Üst