MİTOLOJİ'NİN DOĞUŞU, ANLAMI VE ETKİLERİ

URUMHAMATAHAYİL

Yönetici
Katılım
5 Haz 2008
Mesajlar
7,096
Tepkime puanı
4,961
İş
Wellness Antrenör/Psikolog/ Sosyolog
MİTOLOJİ'NİN DOĞUŞU, ANLAMI VE ETKİLERİ Eski Yunan dilinde söz kavramını veren 3 kelime vardır; mitos, epos ve logos.
Mitos söylenen ya da duyulan sözdür, masal, öykü veya efsane anlamına gelir.Ancak insanlar gördüklerini, duyduklarını anlatırken kendilerinden de pek çok şey eklediklerinden mitoslara pek güven olmaz. Bu nedenle tarihçi Herodot, mitosa tarihi değeri olmayan güvenilmez söylenti demektedir. Platon'da mitosu, gerçekle ilişkisiz, uydurma boş ve gülünç bir masal diye tanımlar.

Epos, mitostan daha değişik bir anlam taşır. Belli bir düzen ve ölçüye göre söylenen, okunan sözdür ve insana tanrı armağanı olarak görülmüştür. Epos, şiir, destan ve ezgi anlamına gelmiş, ozan ve edebiyatçıların dilinde insanları büyülemiştir. Eskiçağlardan bugüne epik ya da epope olarak tüm Batı dillerine yerleşmiştir. Mitosla, epos arasında başlangıçtan itibaren bir yakınlık vardır; Mitos eposun içeriğidir ve çekirdeğini oluşturur. Epos ise mitosu biçimlendirir. Böylece epos mitosun aldığı ölçülü, süslü ve dengeli biçim olarak karşımıza çıkar ve epos ne kadar güzel ve başarılıysa mitos o kadar etkileyici olur.

Logos ise epos ve mitostan bütünüyle farklıdır. Logos gerçeğin insan sözüyle dile gelmesidir. Logos insanda düşünce, doğada kanundur. Her yerde ve her şeyde vardır.Ortaklaşa ve tanrısaldır.Düşünürün asıl görevi logosu bulmak ve sözle dile getirmektir. Logosla açılan bu yol doğruca bilime ulaşmıştır.Logos ya da loji (logia) bugün herhangi bir bilim dalını belirtmek için kullanılan ek olmuştur (Arkeoloji (eski bilimi), Jinekoloji (kadın bilimi) gibi). Mitosla epos uyumlu bir şekilde birleştikleri halde, logos ile aralarında gittikçe kesinleşen bir karşıtlık bulunmaktadır. Antikçağ bilginleri insanı ve evreni anlatırken, mitosun uydurduğu eposun dile getirdiği tanrı masallarını zararlı bulurlar. Fakat yine epos (epik) türden yararlanmışlardır. Platon bile Homeros'u tanrılarla ilgili yalan uydurmakla suçlarken, kendisi de tanrılar katındaki gerçeği açıklarken doğaüstü kanıtlara yönelir ve bir mitos uydurur. Aslında bu İlkçağ insanının yazgısıdır ve mitostan ayrı düşünemez.
Mitoloji
Yunancada söz, öykü anlamına gelen mitos (mythos), ilkel insan topluluklarının evreni, yeryüzünü ve tabiat olaylarını kişileştirerek yorumlama ve henüz sırrını çözemedikleri yaşamla ilgili her türlü oluşumu anlamlı bir biçimde açıklama gereksiniminden doğmuş öykülerdir. Eski çağ insanlarında doğa güçlerinin fizik ve etik etkilerini yansıtan mitoslar, dinlerin de başlangıcıdırlar. İlkel insanın fizik atılımlarına ek olarak metafizik ve psikolojik davranış ile yer yer tarihsel ve sosyolojik unsurları da içerirler. Örneğin; Homeros'un ünlü İlyada ve Odysseia adlı iki eserinin çıkış noktasını Akhalar ve Troyalılar arasındaki ünlü savaş oluşturur. İlyada'da savaşın son günleri, Odysseia'da ise savaşın sona ermesinden sonra evine dönmeye çalışan Odysseus adlı kahramanın hikayesi anlatılır.Mitoslar taşıdıkları sezgi gücü, insanın doğasında var olan zaaf ve tutkuları ortaya koymasıyla çağlar üstü bir kesinliğe, çok yönlü bir kullanışa imkan verir. Bunun sonucu olarak mitoslar, günümüze değin sanatın yararlandığı bir ilham ve kültür kaynağı olmuştur.Mitoloji, mitoslar bilimi ve mitosların sistemli bir şekilde toplamı demektir. Mitos çok tanrılı bir dinin tanrıları üzerine anlatılan efsane, mitoloji de bu efsanelerin bir araya geldiği kitap olduğuna göre mitoloji ilkçağın din kitabı olabilir mi? Olamaz, çünkü bu efsaneler tek tanrılı dinlerde söz konusu edilen inanç düzeyine hiçbir zaman ulaşmamıştır. İlkçağın mitosu laiktir ve din adamının değil sanatçının uğraşıdır. Sözlü ya da yazılı edebiyat ve sanat kollarının hepsinde konu edilen ve işlendikçe değişen mitoslar ne kadar ozan, yazar ya da sanatçı varsa o kadar biçim almış hiçbir zaman tek tanrılı dinlerin kutsal kitapları gibi değişmez ve mutlak bir hale gelmemiştir. Öylesine bir çeşitlilik ve özgürlük vardır ki Tanrıça Artemis Batı Anadolu'da başka, Yunanistan'da başkadır. Bölge bölge tanrıların özellikleri değişir. Daha eski yerel bir inancın etkilerini, yeni inanca aktarılmış olarak bulmak mümkündür. Örneğin eski adı Kilikia olan Silifke-Adana arasındaki bölgede yoğun bir biçimde tapınılan Zeus Olbios bir fırtınalar tanrısıdır. Oysa başka hiçbir yerde Zeus'un bu özelliği bu denli vurgulanmamıştır.
Mitosun gerçekle ilişkisi olup olmadığına gelince, mitosun gerçeği kendi içinde aranmalıdır.

Çok sayıda kent devletine ayrılmış olan Yunanistan'ın her bölgesi kendi yerli mitosunu yaratmıştır. Helenistik dönemde çoğalan ve karmaşık bir hale gelen efsaneleri toplama ve derleme işine girişilmiştir. Bu dönem İskenderiye ve Bergama kitaplıklarının kurulup, çalışmaya açıldığı ve elyazmalarının çoğaldığı eleştirel bir dönemdir. Efsane oluşturma Roma döneminde de devam etmiştir. Roma, Yunan mitolojisinden etkilenerek kendi din ve mitolojisini kurmak ister.Yunan tanrılarını kendi tanrılarıyla bir tutarak isimlerini değiştirir, efsanelerinin kimini benimser, kimini atar ve kimini de yerli efsaneleriyle karıştırır.Mitoloji denince akla ilk gelen Yunan-Roma mitolojisidir. Bu hatalı bir anlayıştır. Aslında bir Akdeniz çevresi efsaneler topluluğu vardır. Onun Yunan ve Roma'ya mal edilmesi, bu efsanelerin Yunan ve Romalı yazarlar tarafından yazılmasından kaynaklanır. Bu efsanelerin çıkış yeri Anadolu, Girit, Mısır ve Mezopotamya'dır.
 
Üst