mutlu adamın gömleği

AphraeL

Kayıtlı Üye
Katılım
11 Mar 2010
Mesajlar
524
Tepkime puanı
69
Konum
from out of nowhere
Mutlu adamın gömleği


Bir hükümdar amansız bir hastalığa yakalanmıştı. Ülkenin bütün hekimleri saraya geldi, komşu ülkelerin hekimleri de çağırıldı. Ama hastalığa hiçbir çare bulunamadı. Hükümdar, herkesin gözü önünde her gün biraz daha erimeye devam ediyordu. Umutsuzluk içinde çırpınırken son çare olarak bütün falcıların, büyücülerin bulunup saraya getirilmesini istedi.

Adamları koşuşturdu. Ülkede ne kadar adı falcıya büyücüye çıkmış insan varsa toplayıp getirdiler.

Falcılar, büyücüler hükümdara tek tek baktılar, bildikleri bütün numaraları yaptılar, ama hiçbiri herhangi bir iyileşme sağlayamadı.

Hükümdar artık iyiden iyiye umutsuzluğa düşmüşken günün birinde sarayının kapısına bir yaşlı kadın geldi. Bu kadın hükümdarın derdini nasıl çözeceğini bildiğini söylüyordu!

Yaşlı kadını hükümdarın yanına götürdüler.

Hükümdar yatağında doğrulamadan, “Söyle kadın” diye güç bela konuştu: “Neymiş senin çaren!”

Kadın bildiği çareyi anlattı: “Adamlarınız ülkeyi dolaşacak, ülkenin en mutlu adamını bulacak, onun gömleğini alacak ve size getirecek. Siz de bu gömleği giyince iyileşeceksiniz...”

Hükümdar emir verdi, adamları hemen ülkeye dağıldı. Önce en zenginlerin kapısını çalmaya başladılar. Ama hangi zenginle gidip konuştularsa onun hiç de tahmin ettikleri gibi mutlu olmadığı gördüler. Aralarından bir iki kişi, en değerli gömleklerini verdi. Hükümdar gömlekleri giydi fakat bunların da herhangi bir faydası olmadı. Böylece o gömleklerin sahiplerinin söyledikleri gibi mutlu olmadıkları ortaya çıktı.

Hükümdar köpürüyor, adamları bütün ülkeyi adım adım dolaşıyor, artık zengin fakir dinlemeden mutlu insan arıyor ama bir kişi bile bulamıyorlardı.

Durmaksızın dolaşırken susuz kalan hükümdarın adamlarından birkaçı dökülen bir kulübenin yanından geçmekteydi. Su istemek için yaklaştıklarında içeriden gelen sesi duydular.

Bir adam kendi kendine konuşuyordu:

“Ne kadar mutluyum, benden iyisi yok, karnımı doyurdum, yarın çalışabilecek gücüm de var... Benden iyisi yok...”

Hükümdarın adamları suyu falan unutup hemen içeri daldılar. Bu son derece yoksul kulübede bir adam yere oturmuş, kağıt üzerine serdiği peynir ekmeğin son kırıntılarını ağzına atarken bir yandan da türkü söylüyordu.

Hükümdarın adamları “Nihayet bulduk” diye adama doğru hamle ettiler ve yanan tek bir mumun zayıf ışığında adamın gömleğinin olmadığını gördüler.
Yazan : Okay Gönensin
 

scorpion1

Banlı Kullanıcı
Katılım
14 Ara 2009
Mesajlar
228
Tepkime puanı
3
Yaş
41
Mutluluk insanı hem güzelleştirir hemde zenginleştirir çok hoş bir hikayeydi ellerine saglık.
 

focus

Kayıtlı Üye
Katılım
14 Nis 2010
Mesajlar
414
Tepkime puanı
26
ya bu tamamen hikaye, içinde çaresizliğin çare ile sıkı baglarını anlatıyor.

idda ediyorum ki yokluklarıma şükredderek tabi,

insan hiçbir zaman varlıksız (zengin olmadan) mutlu olamaz.

bakın ben kendimi örnek vereyim,

arzulanan bir zenginliğim (parasal yönden yok) ancak arzulanmayacak kadar borçlarımda var. e hadi bana mutlu ol diyin bakalım.
yahu ben geceleri sıkıntıdan uyuyamazken nasıl mutlu olabilirim. sıkıntılı insanın akli ve bedeni saglığı nasıl olur sizce hadi soruma yanıt verin.
diyorumki iyi düşünmeye gayret edeyim ama bir noktada tıkanıyorsunuz. niye?
gelen taleplere gücünüz yetmiyor.
imzamı niye öyle yazdıgımı belki anlarsınız.
parasız mutluluk falan yalan kimse kendini kandırmasın.
kafilik kavramına inanıyorum. ama insanlar olmuş bir paylaşmasızlıklar toplamı, bir mal edinme bir mal ve para hırsı almış başını gidiyor.
yahu kim götürmüş bir yerlere nerde duracak daha ne kadar eksik yazık herşeye yazık.
kafilik yeterli diyip ötekilerle paylaşsanız. çok mu şey istedim acaba?:Angel_anim:
 
Üst