Farkındalık ve Özgürlük

logii

Kayıtlı Üye
Katılım
17 May 2009
Mesajlar
1,044
Tepkime puanı
267




Farkındalık ve Özgürlük


Fulya Aykaç

Hepimizin en büyük isteği dengeli yaşamak, ruhsal ve fiziksel dünyamız arasında bir ahenk kurmaktır.
Dünyasal olayların etkisi altında kalmayan, anını yaşayan, çalışkan, vicdan sesini duyan ama maddi dünyanın gereklerini de yerine getiren bir insan kendi içindeki melekûtu ya da Taoistlerin deyimiyle “Sessizliğin Sesini” ve “Ruhsal Huzuru” bulmuş insandır.
Bu dengeyi, bu gerçek iyiye ve hayr-ı alaya yükselişi sağlayan tek unsur, varlığın bıkmadan usanmadan yaptığı içsel çalışmalardır.
İnsan, özünde zaten var olan fazilet, erdem ve güzelliklere duyulan sevgiyi yaratıcı hale getirmek istiyorsa farkındalığını artırmalıdır.
Farkındalık; sürekli bir kozmik araştırma ve geliştirme içinde kendi varlığını tanımak ve uyandırmak çabasıdır.
Farkına varmayı alışkanlık haline getirmek gerek. Olayların oradan buraya sürüklediği kuru bir yaprak değildir insan. O şuursal bütünlüğünü kurmak, şuur alanları arasındaki enerjetik dengeyi iyi korumak ve ruhsal enerjinin bir uzantısı olarak aldığı enformasyonları en saf şekliyle ait olduğu ruhsal plana iletmek için buradadır. Bu, insanın kaba düzeyli enerjileri süptilleştirme, inceltme vazifesidir ve kozmik bir görevdir.

FARKINDALIĞIN ARTIŞI KENDİNİ TANIMA ÇALIŞMALARINA BAĞLIDIR

Kendini tanımak ve hatırlamak isteyen insan bir olayla karşılaştığı zaman saliseler arasında gidip gelen bir süre içinde; nerede bulunduğunu, şu anda ne yapmakta olduğunu, neyle meşgul olduğunu fark edebilirse o olaya da hakim olabilir. Yani gerekli anlarda kendimize soru sormayı alışkanlık haline getirebilir, iç varlığımıza baktığımız aynayı temiz tutabiliriz.
Ben şu anda ne düşünüyor, ne yapıyorum? Düşüncelerimle fiillerim arasında bir birlik var mı? Az önce neler söylüyordum, şimdi tam tersini uygulamaya nasıl koyabiliyorum? Vicdanım sustu mu? Kişisel menfaatlerim söz konusu olduğunda hep kaygan bir zemin üzerinde mi hareket edeceğim? Bana neye mal olursa olsun karşımdakinin iyiliği için doğruyu söylemekten neden bu kadar çekiniyorum?
Şu andaki insanlara bakış açım, onlara ait sezgim, hislerim benim kendi orijinal duygularım mı? Yoksa değer yargılarım ait olduğum aileden, meslek grubundan, eski anılarımdan mı kaynaklanıyor?
Ben üzgün bir biçimde kendi kendime düşünebiliyor muyum yoksa düşüncelerim benim dışımdaki insanların yerli yersiz yargılarından, anlayışsızlıklarından, sevgisizliklerinden mi oluşuyor?
Bu tip iç konuşmalar bir insanın kozmik bir araştırma içinde olduğunun bir göstergesidir. Kendini tanıma, anlama ve farkında olma çalışmalarına daha derin ve daha kapsamlı bir anlam kazandırmanın zamanı çoktan geldi de geçiyor. Eğer bu anlayışımızı geliştirebilirsek, gündelik hayatımızı yaşarken bile kozmik bir yapıya, anlayışa ve farkındalığa ulaşabiliriz.

KENDİNİ TANIYAN, KOZMİK ve HOLOGRAMİK ŞUURU DA TANIR

Gündelik hayatın şuursal bir bütünlük ve farkındalık içinde yaşanması; modern ismiyle, insanın hologramik şuur anlayışını hayatına katması anlamına gelmektedir.
Bir hologram filminin koparılmış minicik bir parçasında dahi resmin bütünü vardır. Hologramdaki tüm nitelikler parçada da saklı şekilde bulunmaktadır. Parça ile bütün arasındaki bağlantıyı kuran herkes kozmik şuur hakkında kendi anlayışına göre bir bilgi sahibi olur.
Bu hologramik anlayış kutsal metinlerde, “Biz size şah damarınızdan da yakınız.” veciz ifadesiyle anlatılmıştır. “Sen benim bütünümün içindesin, sen benim parçamsın, senle ben biriz.” anlamına da gelen bu ifade “Sen Tanrı’sın” dememekte, “Sen Tanrı’dansın” anlamında kullanılmaktadır.
Bu çok ince ayrım bizlere kıldan ince kılıçtan keskin bir sırat köprüsü hazırlıyor. Ruhsal bilgiyle uğraşan, bu konuda çalışmalar yapan insanların sık sık içine düştükleri en büyük bilgi girdaplarından biri de bu Tanrı olmakla, Tanrı’dan olmak arasındaki ince çizgiyi fark edememekten kaynaklanıyor. Bu fark bilgi almakla, bilgiyi yasalara uygun şekilde kullanma hak ve yetkisini kazanmaya benzer. Bilgi almak başka şeydir, kanun koyucu, kanun uygulatıcı olmak başka şeydir.
Ruhsal organizasyonların izni ve rızası olmadan ne kanallaşmak, ne de bilgi tatbikatları yaptırmak mümkün değildir. Tarih boyunca inisiyatik ekollerin kuruluş nedeni de budur. Bilgi ruhsal bir hiyerarşi içinde kademe kademe indirilir ve merkezi bir noktadan dağıtımı yapılır. Kozmik Şuura ulaştım derken, sınavları ağırlaştırıcı yan yollara sapmamak için iç sorgulamaların büyük bir titizlik ve dürüstlükle yapılmasında büyük fayda vardır.
Tanrı’yı ve evreni tanımak isteyen insan önce kendini bilmelidir. Ben ve sen ayrımlarımız bir yanılgıdır. Biz büyük bir hologramın minik parçalarıyız ve kainatın her noktasına uzanabilecek güce sahibiz.
İnsan olarak bizi birleştirecek, arzu edilen birlik ve beraberliği kurduracak tek husus hologramik ruh kardeşi olduğumuzu anlamamızdır.

BEN ve SEN AYRIMI


Ben ve Sen ayrımından çıkıp birleşmek, iç içe olmak, kaynaşmak ve bütünleşmek ihtiyacımız; mutsuzluk, yalnızlık ve sevgisizlik olarak tezahür ediyor. Her şeyimizi olduğu halde kendimizi boş, yalnız ve mutsuz hissediyorsak bilelim ki, ruh varlığı olarak diğer insanlarla birlik halinde olmamızın, bir hizmet ve vazifeye aday olmamızın zamanı gelmiştir. Kendinden başkalarına yardım etmenin, dayanışmanın verdiği ilahi huzur ve tatmin duygusu dünya üzerinde yaşarken elde ettiğimiz rölatif tatminlerin hiçbirine benzemez.
Unutmayalım ki insani değerlerimiz ancak insanlarla beraber bulunduğumuz zaman bir kıymet kazanır. İçinde bulunduğumuz çağın kendine özgü bir dili vardır. Çağ bizden bir şeyler istiyor ve bazı hedefler gösteriyor.

Çağın icapları arasında da sen ve ben ayrımından kurtulmak, biz demeyi öğrenebilmek, maddeye, tutku ve duyulara hakim olmak, ve maddeyi iradi bir şekilde hedeflere ulaşmak için insanlığın hayrına kullanmak vardır. Dünya üzerinde ruh kardeşliğinin tesis edileceği yeni ve spiritüel bilgileri çok kapsamlı olan yeni bir dönem başlıyor.
21. yy çeşitli kozmik tesirlerin ve enerjilerin insanın ta hücrelerine kadar ineceği yepyeni bir yüzyıl. Fizik bedenimizin ruhsallığını, onun madde kainatıyla olan gerçek bağlantılarını öğreneceğiz.
Fizik beden, aslında ruhsal enerjinin dünya üzerindeki yoğunlaşmış halinden başka bir şey değildir. Madde kainatıyla olan bağlantıları doğru dengeli ve verimli olsun istiyorsak, yorum ve enerji alışverişi yapmak için kullandığımız kanalların duyu ve duygulardan geçtiğini unutmamalıyız. Duyuları ve duyguları arındırmak, negatif ve düşük seviyeli enerji alanlarından uzak kalmak için içimize dönmek ve bu iç mabedi harabiyetten kurtarmak zorundayız.
Bireysel Sorumluluktan Kozmik Sorumluluğa giden yolda; her bir kişinin ruhsal ve bedensel sağlığının ve arınmışlığının gerek kendisi gerekse dünyadaki ve diğer gezegenlerdeki tüm varlıklar için hayati önem taşıdığını anlayacağımız günler çok yakın.
Enkarne olan her varlık, bedeniyle de ruhunun, gezegenin ve kozmosun tekamülüne katkıda bulunmaktadır. Düşüncelerimizden sorumlu olduğumuz kadar bedenin gelişiminden de sorumluyuz.
 

Teta

Kayıtlı Üye
Katılım
13 Mar 2010
Mesajlar
7
Tepkime puanı
1
Güzel bi yazı. Paylaşım için teşekkürler
 
Üst