Gücün kaynağını sizce ne?

İgnas

Kayıtlı Üye
Katılım
12 Kas 2009
Mesajlar
76
Tepkime puanı
4
Selam dostlar.Kafama takıldı,büyü gücünün kaynağı hakkında farklı fikirler gördüm.Kimileri büyünün tanrı ve tanrıçalardan,kimi doğadan,kimi düşünce gücünden,kimi varlıklardan geldiğini düşünüyor.Sizlerin bu konudaki şahsi fikirleri nelerdir?

Kendi adıma büyü,ruhsal şifa ve başka mistik şeylerin aslında beyin gücünden kaynaklandığına inanıyorum.Tüm ritüeller sadece inançımızı pekiştirmek için bir araç bence.
Sizin fikir ve inanışlarınızı bekliyorum,bakalım en çok neye inanılıyor.
 

gülden

Kayıtlı Üye
Katılım
27 Ara 2008
Mesajlar
170
Tepkime puanı
4
tartışmalı ama bence doğadan
 

Allison

Kayıtlı Üye
Katılım
26 Şub 2010
Mesajlar
27
Tepkime puanı
0
Enerjiyi fizikçilerin açıkladığı gibi düşünürsek, ''Hep varolan, yokedilemeyen,sadece forum değiştirebilen'' bu yüzden Evrensel Enerjidir diye düşünüyorum.
 

La-edri

Kayıtlı Üye
Katılım
21 Haz 2010
Mesajlar
2,195
Tepkime puanı
509
güc deyince aklima Allah'in disinda hic birsey gelmez,tabiki bu Allah büyü yapiyor anlaminada gelmez hasa!
ama secme hakkina sahibsin, bazi kullar büyü yapmayi terih eder ve bazi kullar ( cinler) bunun olusumunda yardimci olur..Ama Allah'in izni olmadan hic birsey vuku bulmaz
ayeti hatirlayamayacagim ama kuranda iki melegi bu ilmi ögretmesi icin yeryüzüne indirdiginden bahseder..
(hatam var ise düzeltin ayetler hakkinda yanlis birsey söylemek istemem)
 

Tanrıcam

Kayıtlı Üye
Katılım
27 Haz 2010
Mesajlar
186
Tepkime puanı
7
Konum
İstanbul
İş
Üni. öğrencisi
Düşüncem ne kadar doğru bilemiyorum ama bence varlıklarla olabilir
 

schutze07

Kayıtlı Üye
Katılım
11 Nis 2010
Mesajlar
347
Tepkime puanı
19
Bende varlıklarla olduğunu düşündüğüm için o şekilde oyladım.
 

ilim-sahibi

Banlı Kullanıcı
Katılım
21 Haz 2010
Mesajlar
64
Tepkime puanı
3
evet tek ve mutlak güç Allah'ındır... yalnız insanlara seçme hakkı ve irade verilmiştir ve bu iradede yaşama hakkı tanınmıştır... Allah'ın yasalarında büyü çok günahtır ama ,radesi olan insan ya bu yolu yada doğru yolu seçme özgürlüğüne sahiptir...

nitekim insan seçti diyelim... büyüyü bazı ilimler olmadan yapamaz... bu ilimler şeytani ilimler ve sözlerdir... insan öncelikle büyücü olmayı seçmişse şeytana tapması gerekir ki bu ilimleri öğrensin... şeytan büyücüden bir çok şey yapmasını söyler; Allah'ı inkar etmesini, kendisine kul olmasını ve buna benzer bir çok şey ister...

sonuçta büyücü ne kadar şeytana tapmışsa ve onun dediklerini yerine getirmişse o kadar ilim öğrenir ve büyüsünün tesiri de o kadar etkili olur... büyücünün emrine şeytan bir çok ifrit cin verir...

bu nedenle büyünün gücü fizik ötesi varlıklardan doğar... ama bu gücü egale eden veya kabul eden de tabiki Allah'tır...

Ama güç nerden doğar derseniz güç kötü insan ve kötü fizik ötesi varlıklardan doğar...
 

dynamic apnea

Kayıtlı Üye
Katılım
25 Haz 2008
Mesajlar
2,596
Tepkime puanı
165
Konum
somewhere outthere
İş
dış ticaret uzmanı
evet tek ve mutlak güç Allah'ındır... yalnız insanlara seçme hakkı ve irade verilmiştir ve bu iradede yaşama hakkı tanınmıştır... Allah'ın yasalarında büyü çok günahtır ama ,radesi olan insan ya bu yolu yada doğru yolu seçme özgürlüğüne sahiptir...

nitekim insan seçti diyelim... büyüyü bazı ilimler olmadan yapamaz... bu ilimler şeytani ilimler ve sözlerdir... insan öncelikle büyücü olmayı seçmişse şeytana tapması gerekir ki bu ilimleri öğrensin... şeytan büyücüden bir çok şey yapmasını söyler; Allah'ı inkar etmesini, kendisine kul olmasını ve buna benzer bir çok şey ister...

sonuçta büyücü ne kadar şeytana tapmışsa ve onun dediklerini yerine getirmişse o kadar ilim öğrenir ve büyüsünün tesiri de o kadar etkili olur... büyücünün emrine şeytan bir çok ifrit cin verir...

bu nedenle büyünün gücü fizik ötesi varlıklardan doğar... ama bu gücü egale eden veya kabul eden de tabiki Allah'tır...

Ama güç nerden doğar derseniz güç kötü insan ve kötü fizik ötesi varlıklardan doğar...
Büyü ilmi diyince genelleme çıkar karşımıza tüm ledünni ilimler, havas hatta rukyeler bile girebilir, bu baglamda ledünni ilim alimlerini, havascıları, rukyecileri, şeytan'a tapmakla eş göstermişsiniz, büyünün günah oldugu aşikar buna elbette kısmen katılıyorum neden kısmen derseniz detay çok uzun bir ara bu konuda bir makale hazırlarım senedleri ile.. Lakin şeytana tapmak konusunu bence yeniden gözden geçirin çok agır bir ithamda bulunmuşsunuz.. Bu sözleriniz size vebal yükler dikkatli seçim yapmalı degilmisiniz..?
 

yohauns

Kayıtlı Üye
Katılım
22 Şub 2009
Mesajlar
73
Tepkime puanı
1
ben büyüğü düşünce,inanç ve doğa olarak algılıyorum ama tabikide varlıklarında katkılarını unutmamak lazım sonuçta bir büyücü isen onlara mutlaka ihtiyacın olacaktır.

-yohauns
 

Sydonay

Kayıtlı Üye
Katılım
19 Haz 2010
Mesajlar
27
Tepkime puanı
1
Yaş
39
Konum
Ankara
İş
EÄŸitimci
Gücün tek bir kaynaktan yayıldığını düşünmüyorum.

Düşünce gücü öncelikli gereksinimdir. Düşünce gücü derken hem zihnimizden hem de ruhumuzdan kaynaklanan gücü kastediyorum elbette. Birey tanrısallığının farkında olduğu durumlarda madde ve madde ötesi konularda daha büyük başarı elde eder. Bu bilinen gerçektir.

Ardından fizik bedenimizle bağlı olduğumuz 3. boyuttan söz edilebilir. Bu iki yönlü bir kaynağı ortaya çıkarır bu kaynak elementlerdir. Fizik bedene sahip ya da bedensiz herhangi bir varlık kendindeki öz gücü elementlerin gücüyle birleştirerek kullanır. Buna iki yönlü dememin sebebi ise madde ve ruh ayrımıdır. Yani bilinç sahibi varlık elementlerin gücünü iki yönüyle kullanabilir. Bu iki yönden birincisi; madde boyutudur elementin. Bu boyutta bilinç sahibi varlık elementi doğrudan kullanabilme yeteneklerine sahipse bunu yapar. İkinci boyut ise ruhsal çalışmalarla ortaya çıkmaktadır. İkinci boyutta kişi elementlerin fizik dünyada yer alış şekillerine çok fazla bağlı kalmaksızın ruhunun ve zihninin özgücüyle kullanılacak elementin ruhunu çağırarak olaylara, kişilere ya da dünyaya ruhsal etkilerde bulunabilir. (Elementin ruhu sözüyle bilinçli bir element ruhundan söz etmiyorum. Zaten bedenli varlıklarda yapı itibariyle hem söz konusu elementler fiziki anlamda bulunurlar hem de bunların bedenlinin vücudunda yer alan ruhunda izdüşümleri vardır. Bu izdüşümler elementlerin ruhu kabul edilebilir. Yani yine öz ve farkındalık gerektiğini rahatlıkla söyleyebiliriz.)

Demon, Cin vs. varlıklar da kişiye belirli anlaşmalara dayanarak ya da kişinin inisiye durumuna bağlı olarak yardımda bulunabilir. Ancak bu onları ruhsal enerjinin ve 'kudret'in kaynağı kılmaz. Varlıklar bu tip anlaşmalar ya da özel durumlar nedeniyle bilinç sahibi bedenli varlığa yardım ettiklerinde ya o bedenlinin fiziksel ve ruhani gücünü bir süreliğine arttırırlar ya da bedenlinin işini onun adına kendileri yaparlar.

Evren gücün devasa kaynaklarından birisidir elbette. Bu noktada söylenebilecek çok fazla bir şey yok. Bildiğimiz ve kullandığımız bir çok enerji, neredeyse tümüne yakını evrene aittir. Önemli olan bu gücü ve enerjiyi evrenin hangi noktalarından alacağımızdır.

Özellikle belli ruhsal merkezlerde 'karanlık boşluğun gücü', 'kara deliklerin gücü' gibi kavramlar üstüne yoğunlaşılarak güç bu tip belirli noktalarından çekilmeye çalışılmaktadır evrenin.

Gücün bir diğer kaynağı olarak özel boyutlardan söz etmek de gereklidir. Bu özel boyutlar. Astral boyut vs. bize yabancı gelmeyen boyutlar olabildiği gibi 'Kara örtü', 'Kristal ülke' gibi isimlerle adlandırılan ve görece az bilinen boyutlar da olabilir. Bu özel boyutlarla ilgili çalışmalar özellikle 1928-1945 yıllarında yoğunlaşmış ve sonrasında unutulmaya yüz tutmuştur. Günümüzde ise az sayıda insan halen bu boyutlarla alşverişini sürdürmektedir. Bu boyutlardan bazıları tamamiyle belirli karakteristik özelliklere sahip güçlerden meydana gelmekte gibi görünmektedir. Örnek olarak sadece nefretten kurulu bir boyut ya da sadece sevgiden kurulu bir boyut düşünebilirsiniz. Haliyle bu boyutlar da bahsi geçen duygulara ait güçler açısından mükemmel kaynaklardır. Ancak bu gücü kullanmak için de yine farkındalık gerekmektedir.

Bunları yazmaya devam etsem de bu konu altında bir süre sonra yazılanlar birbirine benzemeye başlayacaktır. Bu yüzden fazla uzatmamaya çalışıyorum.

Özetle her insanın bir Tanrı olduğunu bilmesi ve bu farkındalıkla hareket etmesi onu en büyük kaynağı bulmaya yöneltecektir. Bu kaynak insanın kendi özgücünün geldiği yerdir. Yani kendisi. İnsan öyle mükemmel bir yapıyla varolmuştur ki bu onu gücün kaynaklarından kılar. Evrenden ve ötesinden, maddeden ve ötesiden, varlıklardan ve tanrı-tanrıçalardan, çeşitli boyutlardan ve varlığın her yönünden akan güç kişi 'güce uygunsa' yani farkındaysa onu doldurur. İnsan ruhu ve bedniyle tüm ırmakların döküldüğü bir denize benzer evrende varlık yönüyle benzediği tanrılar gibi. Bu deniz sonsuz sayıda ırmaktan beslenerek sonsuzluğa ulaşma potansiyelini her daim içinde taşır.

Irmak sözcüğü de çok önemli. Çift yönlü akan bu ırmaklar evrendeki tüm şeyleri birbirine bağlar doğrudan ya da dolaylı olarak. Doğrudan bağlantılar öz gücü doğururken dolaylı bağlantılar bu güçleri hissetmemize olanak veirr ama kullanmamızı zorlaştırır. Denizler arasında çift yönlü olarak su taşıyan bu ırmaklara ulaşmanın yolu da bilinçten, farkındalıktan, disiplinden ve adanmışlıktan geçer.

Elimden geldiğince açık anlatmaya çalıştım. Umarım fikrim faydanıza olur. Bu fikri tamamiyle bana aitmiş gibi lanse etmek de hata olur. Bu fikre hayatımın bir döneminde öncelikle kendi bilgilerimle ulaşmış olsam da bu fikri benimseyen yaşamış ve halen yaşayan birçok değerli ruhçu vardır. Aynı şekilde ezoterizmden, tümtanrıcılık felsefesine sahip gruplara kadar geniş yelpazede bir çok grup inançlarının temelinde bu bağlı ırmakları bulundurmaktadırlar. Bağlı ımaklar sadce güçle ve kaynakla değil; 'kader', 'tektanrı', 'enel hak', her insan bir tanrıdır', 'aydınlık-karanlık güçler ve denge' gibi konularla da ilintilidir.
 

dynamic apnea

Kayıtlı Üye
Katılım
25 Haz 2008
Mesajlar
2,596
Tepkime puanı
165
Konum
somewhere outthere
İş
dış ticaret uzmanı
Syn. Sydonay güzel açıklamışsınız teşekkürler, herşeyin ilk kaynagı elbette zihindir, var olmayanlar zihinle var edilir, zihinle tasarlanır zihinle hareketlendirilir, zihin önce niyet eder tasvir eder sonra zihin ele alır şekil verir.. Maji işlemleri içinde bu güç çok önemlidir hatta en önemlisidir.. Dogada kurumuş tek bir yaprak, ufacık bir kum zerresi, bazen bir kömür ucu, minik bir sinegin kanı, Gökyüzünün durakları, Gezegenler, saatler, varlıklar, kelimeler, hep majinin oluşumunda etken oluşumlardır.. Elbette takdir makamı yaratıcıdır, ancak güç sizdedir bunu verende zaten O'dur...
 

Sydonay

Kayıtlı Üye
Katılım
19 Haz 2010
Mesajlar
27
Tepkime puanı
1
Yaş
39
Konum
Ankara
İş
EÄŸitimci
Ben teşekkür ediyorum Sn. Kontejyan. Yazdıklarınız yazdıklarımı farklı bir boyutuyla açıklar nitelikte olmuş. Maji konusunu anlatış tarzınız gerçekten yalın ve çok güzel. Zaten belli bir noktaya kadar insanlara bir şeyleri yalın şekilde anlatmaya çalışmanın önemine inanıyorum ben de. Bu sayede ağır ağır da olsa insanların; bu konuların yaşamın gerçek ve doğal yönleri olduğunu anlayacağını ve önyargıların kırılacağını düşünüyorum.

Bilinçli tek yaradan inancınıza da sonsuz saygı gösteriyorum. Herşey gibi bu evrenin de bir ilk nedene gereksinim duyduğu bir gerçektir. Ve ilk nedenin bir kurgu değil bu evrenin bir gerçeği olduğunu aynı şekilde kabul ediyorum ben de.

İnancım zannediyorum ki sizden farklı. (Zaten biz insanları güzel kılan da bu.) Bu farka rağmen olumlu yanıtınızdan güç alarak olayın İslam'da yer alan ve hoşuma giden bir boyutuna değinmek istiyorum. İslam inancında ilk neden ve her şeyin varedicisi olan tektanrının 99 ismidir değinmek istediğim bu boyut. 99 isim yani Esma-ül Hüsna'da hem ateşle ilgili hem de nurla ilgili özellikler göze çarpmaktadır. Yani bu yaradan sadece safi bir iyi niyet tanrısı gibi tek yönlü ve kısır bir tanrı kavramına değil, varlığı çok yönlü olan 'gerçek' bir tanrı kavramına karşılık gelmektedir. İslam Tanrısı Allah bu yönüyle hem 'tümtanrıcılık ruhu'na hem de 'çoktan çıkan bir'in ruhuna ya da 'kaos ruhu'na uygundur.

Saygılar.
 

erdemtekin1

Kayıtlı Üye
Katılım
2 May 2010
Mesajlar
13
Tepkime puanı
5
Dost istersen,Hz. Allah Yeter
Rehber İstersen,Hz. Kur'an yeter

İlimide,fennide,herşeyide bulacağınız tek rehber Kur'andır..Büyülerin nelerle yapıldığını yada hangi sözlerle söylendiğini,aracı olarak neyi kullandıkları dikkate alırsanız kaynak zaten ortaya çıkıyor..Ama Allah'ın sözleriyle oynamak kendi veya başkasının çıkarları için kullanmak,onları değiştirmek ne kadar doğrudur buna ancak düşünerek vakıf olabilirsiniz..Güçte orada, biat' da orada.....Bilmem anlatabildim mi...Teşekkürler herkese
 

Kar

Elit Üye
Katılım
24 Mar 2009
Mesajlar
637
Tepkime puanı
96
Syn.Sydonay tebrik ederim çok açıklayıcı bir yazı olmuş.Sizinde dediğiniz gibi çeşitlilik ,değişik bakış açıları ,düşüncenin sonsuz oluşu,biz insanları gerçeklere götürecek özde birleştirecektir.
 

aswang

Kayıtlı Üye
Katılım
12 Şub 2010
Mesajlar
176
Tepkime puanı
12
Tartışmasız tek tanrı, sonrada düşünce..
 
Üst