Meditasyon Yapamazsın Onun İçinde Olabilirsin !

logii

Kayıtlı Üye
Katılım
17 May 2009
Mesajlar
1,044
Tepkime puanı
267
İnternetten buldum güzel bir öğretici yazı okunmasını tavsiye ederim..

Meditasyon Yapamazsın Onun İçinde Olabilirsin !

On yıldır devamlı çalışıyor, gevşeme teknikleri öğretiyorum. Benim için kolaydı, bu yüzden herkes için kolay olacağını düşünüyordum. Sonra, yavaş yavaş, bunun imkânsız olduğunu fark ettim. Yanlış düşünüyordum, bu mümkün değildir. Ben ders verdiklerime, "Gevşe!" diyordum. Sözcüğün anlamını anlıyor gibi görünüyorlardı ama gevşeyemiyorlardı. Sonra yeni meditasyon yöntemleri tasarlamak zorunda kaldım. Bunlar ilk önce gerilim yaratıyordu- daha fazla gerilim. Öyle bir gerilim yaratıyor ki, çıldırıyorsun. Ve sonra, "Gevşe!" diyorum.
Zirveye ulaştığın zaman bedeninin tamamı, zihninin tamamı gevşemeye aç oluyor. Öylesine bir gerilimle durmak istiyorsun ve ben seni devam etmen için, sonuna dek devam etmeniz için zorluyorum.
Gerilim yaratmak için elinden geleni yap ve sonra, durduğunda zirveden derin bir uçuruma düşersin. Uçurum sondur, çabasızlık sondur ama aracı olarak gerilimi kullanabilirsin.
BEN ÜNİVERSİTEDEYKEN MESLEKTAŞLARIMDAN BİRİ meditasyon öğrenmek istedi. Orada küçük bir meditasyon okulum vardı. O da katıldı ve sessizlik deneyimini yaşadığı ilk gün, bizim oturduğumuz küçük tapınaktan fırladı ve kaçtı! Ne olduğunu anlayamadım. Onu takip ettim. Bana bakıyor, takip ettiğimi görünce daha hızlı koşuyordu. "Bir şey var!" diye düşündüm. "Bu adama ne oldu?"
"Bekle, Nityananda!" diye bağırdım -adı Nityananda Chatterji idi -"
Biraz bekle!"

"Bitti” anlamında elini salladı ve dedi ki, "Ben meditasyon yapmak istemiyorum. Sen tehlikeli bir adamsın!"
Sonunda evine girmeden hemen önce onu yakaladım. Artık kaçacak yeri yoktu. Dedim ki, "Bana ne olduğunu anlatsan daha iyi olur”
Şöyle dedi, "Ne yaptın, bilmiyorum ama o kadar sessiz oldum ki - ve beni bilirsin, gevezenin biriyim" -adı da Chatterji idi.

Bengalliydi. "Sabah konuşmaya başlarım ve neredeyse bir cümlenin ortasında uyuyakalana kadar konuşurum - devamlı konuşurum. Bu beni meşgul ediyor, sorunları unutturuyor, endişesiz kılıyor. Sorun olduğunu biliyorum ama herkesle konuşmak istiyorum... Kimse yoksa kendi kendimle konuşurum.
"Ve orada seninle otururken aniden konuşma durdu. Bomboş kaldım. Ve dedim ki, 'Tanrım, deliriyorum! Yirmi dört saat boyunca bana bu olursa işim biter! Nityananda Chatterji...' dedim, 'hayatın bitti. Zihin geri gelmezse... Bu sessizlik daha fazla sürmeden buradan kaç. Ve bu otuz, kırk insan neden burada gözleri kapalı oturuyor? Ama bu onların sorunu. Herkes kendi işine bakar.' Böylece kaçtım”
Dedim ki, "Endişelenme. Sessizlik zihnini yok eden bir şey değildir, yalnızca zihnin dinlenmesine yardımcı olur. Ve sana kolay oldu çünkü sen gevezenin birisin; zihnin yorgun. Normalde oturan diğer insanlara o kadar kolay olmaz. İlk defa meditasyon yapmak için oturduğun zaman zihnin sessizleşmesi o kadar kolay değildir.
Sen tüm yaşamın boyunca zihnini o kadar sıkıntıya soktun ki, insanlar senden korkuyor. Karın korkuyor, çocukların korkuyor. Üniversitede profesörler korkuyor. Sen ortak salonda otururken tüm ortak salon boşalıyor; herkes oradan kaçıyor. Bu zihnini fazla kullanmandan kaynaklanıyor. Bu bir mekanizma, biraz dinlenmeye ihtiyacı var.
Bilim adamları metalin bile yorulduğunu söylüyor; onun da dinlenmeye ihtiyacı oluyor. Zihin çok karmaşık bir olgudur, tüm evrendeki en karmaşık şeydir ve sen onu o kadar çok kullandın ki, sessiz olmak için fırsat bulur bulmaz sessizleşti. Mutlu olmalısın”
Dedi ki, "Ama yine çalışmaya başlayacak mı, başlamayacak mı?"
"Sen ne zaman istersen, başlayacak” dedim.

Dedi ki, "Bir daha çalışmayacağından korktum... o zaman Nityananda Chatterji, hayatın biter. Seni delievine tıkarlar - neden bu adama meditasyon hakkında soru sordum ki!"
Ve ben dedim ki, "Ben de kendime senin neden meditasyon yapmak istediğini soruyordum”
Dedi ki, "Bundan bahsetmek kolay, tıpkı her şey hakkında konuşmak gibi ama sen beni yakaladın. Dedin ki, 'Hiç sorun yok. Benimle arabaya gel.' Ben gelmeyi hiç düşünmemiştim... Ben bilsem de, bilmesem de, her şey hakkında konuşurum. Fark etmez, saatlerce konuşabilirim. Ortak salonda yalnızca sen vardın ve başka kimse yoktu. 'Hangi konu doğru olur?' diye düşündüm. Seni görünce, ilgileneceğin tek konunun meditasyon olacağını düşündüm, bu yüzden konuştum. Ve sen beni yakaladın; beni arabana bindirdin... Düşündüm ki, 'Ne zararı olabilir?
Evim onun evinden birkaç dakika uzakta, bir araba gezisi güzel olur.
Ve yolda konuşurum.' Ve yol boyunca meditasyon hakkında konuştum. İşte tuzağına böyle düştüm çünkü sonra geri dönemedim. Sen beni kırk insanın oturduğu o tapınağa soktun, bu yüzden ben de oturmak zorunda kaldım. Daha baştan kaçmak istedim! Ben hiç meditasyon yapmak istemedim çünkü nereye gittiğini bilmediğim hiçbir şeye girişmek istemem.

Ve orada oturup dururken her şey sessizleşti. Gözlerimi açtım, çevreme baktım, herkes gözlerini kapatmış, sessizdi. 'Şimdi kaçma zamanı geldi.' diye düşündüm. Ve sen öyle bir adamsın ki, kaçmama izin vermedin. Tüm sokak kaçtığımı ve senin kovaladığını gördü... Kendi kendime, 'Durmayacağım!' dedim. O kadar korktum ki... Ben sessizlikten korkuyorum. Konuşmak çok iyi”
Dedim ki, "Talihlisin çünkü o kadar konuştun ki, zihnin gevşemeye hazır. Bu fırsatı kaçırma ve korkma! Beni görmüyor musun?
Konuşabiliyorum. Sen de dilediğin zaman konuşabileceksin. Şu anda konuşmak için gücün yok. O kendi kendine devam eder, sen yalnızca gramofon kaydısın. Sessizlik seni bir usta kılacak”
Dedi ki, "Eh, söz veriyorsan... sana güveniyorum ve her gün geleceğim. Ama unutma, zihnimi kaybetmek istemiyorum. Çocuklarım, bir karım ve yaşlı anne babam var..”
"Endişelenme” dedim. "Zihnini kaybetmeyeceksin”
Ve şaşıracaksın: Adam meditasyonda başka herkesten daha iyi ilerledi. Bu bana özel bir meditasyon yöntemi için fikir verdi ve yeni bir teknik kullanmaya başladım: Anlamsız sözler. Bu tamamen yeni değil ama kimse onu pek çok insanın meditasyon yapması için bir araç olarak kullanmadı...
Nityananda Chatterji'ye şöyle dedim, "Sen endişelenme. O kadar çok gevezelik yaptın ki, kesinlikle derin bir sessizliğe erişeceksin”
Ve adam çok sessiz oldu. Tüm üniversite şok geçirdi. Buna inanamadılar - ona ne yapmıştım? Artık insanlar ona yaklaşıyor, onun konuşmasını istiyordu ve o, "Hayır, yeter. Eskiden ben konuşurken hepin kaçardın. İşim bitti. Beni rahat bırakın” diyordu.

Terfi ettirildi ama o reddetti. Bunun üzerine karısı, çocukları rahat yaşayabilsin ve o da sessizliğini sürdürebilsin diye emekli maaşı bağlandı. Onu on yıl sonra gördüm. Bambaşka bir adam olmuştu, o kadar genç ve taze, sanki yeni açılan ve gül olan bir tomurcuk gibi - öylesine tazeydi. Ve konuşmuyordu; geliyor, saatlerce oturuyordu ve konuşmuyordu.
Zihin yalnızca bir mekanizmadır, konuşabilir ya da sessiz kalabilir. Tek sorun, onun efendi olmamasının gerekmesidir; o hizmetkâr olmalıdır. Bir hizmetkâr olarak harikadır; bir efendi olarak tehlikelidir. Onun efendisi sen olmalısın.
MEDİTASYON YAPAMAZSIN, MEDİTASYON İÇİNDE olabilirsin. Bu bir şey yapma meselesi değildir, olma meselesidir. Bu bir eylem değil, bir durumdur.
 

Macro

Kayıtlı Üye
Katılım
23 Eyl 2008
Mesajlar
39
Tepkime puanı
1
Yaş
2023
Okunması gereken güzel bir ders.
 
Üst