Astral İmajlar

aris

Kayıtlı Üye
Katılım
3 Tem 2008
Mesajlar
660
Tepkime puanı
142
“Astral imajlar” teorisi, okultizmin en özel araştırma alanlarından birini oluşturmaktadır. Astral planın bir rolü de, yapılan kalıbın, meydana getirilmiş olan heykelin formunu muhafaza etmek ve üretilmesini sağlamak olduğu gibi, fizik formların korunması ve üretilmesini sağlamaktır.


Bu özelliği onun, İlahi Alem’in, meydana gelecek olan fizik formların aslını oluşturan prensiplerin negatifini oluşturan bir aynası gibi kabul edilmesinden kaynaklanır.


Okültizme göre, nasıl ki her obje yada varlık fizik plana bir gölge düşürüyorsa, aynı şekilde astral plana da bir yansıma gönderir. Bir obje yada varlık ortadan kaybolduğunda onun astral yansıması devam eder. Her insan astralde bir ansıma, bir imaj bırakır. Ölüm esnasında insan, çok değişik yapıda ve özellikte birtakım prensipleri bir arada tutmaya yarayan bir “birleştirici”, bir “yapıştırıcı”nın tahrip olması ile birlikte bir hal değişimi yaşar.


1-Fizik beden, et beden geldiği yere, yani dünya toprağına döner.

2-Dünya yaşamındaki faaliyetler ve hatıralarla ilgili irade, zeka ve hafıza ile aydınlanmış olan astral beden ve psişik varlık, astral plana ve daha ziyade onun üst tabakalarına geçerler ve okültistlere göre “elemanter”, ruhçulara da “perispirital varlık” olarak tabir edilen varlığı oluştururlar.

3-İnsan varlığının, dünyasal yaşamının çeşitli öğelerinden süzülmüş hatıralarından kaynaklanan en yüksek ilhamları, başka bir deyişle, o kişinin yaşamı esnasında yaratmış olduğu ideal, gaye, şahsın dünyasal kişiliğiyle tamamen alakasız bir varlık halinde, İlahi Aleme intikal eder.


Gelecekteki yaşamların karakterini belirleyen ve kaynağını oluşturan da bu gayedir.


Bir durugörünün, kayıp uygarlıklar yada ölmüş kişiler hakkında bilgi edinmesi, bu “astral imajlar” ile bağlantı kurmasıyla gerçekleşir. Psikometri (forumda bu konuda bilgi var) çalışmaları da, okültizmin bu iddialarının günümüzdeki birer kanıtını oluşturmaktadırlar.


Eski çağlarda tüm bunlar gayet iyi bilinirdi ve şöyle tarif edilirdi: Astral imaja “gölge” derlerdi. Bu, astral planın en alt bölgelerinde gelişimini sürdürürdü. Şahsi varlığa, astralin üst bölgelerinde gelişimini sürdüren “BEN”e “Mane” derlerdi. Varlığın yüksek gayesine ise “ruh” adı verirlerdi.


Dolayısıyla okültistler, ölmüş bir varlıkla irtibata geçildiğinde, özellikle materyalizasyon celselerinde, ilişki kurulanın, o varlığın “astral imajı” mı yoksa, gerçek Ben’i mi olduğu hususunda dikkatli olmak gerektiğini söylerler. Şayet bu bir “astral imaj” ise , varlık aynadaki bir yansıma gibi olacaktır. Görünür durumdadır, bazı
hareketler yapabilir, fotoğrafı da çekilebilir; ama KONUŞAMAZ. İkinci durumda ise, tezahür eden varlık KONUŞUR. Onu pek çok kişi görür.

astral2.gif


Özetleyecek olursak, Ruhsal plan ile fizik ortam arasındaki astral planda şunlar bulunur:


1-Astralde tekamül eden her şeyin idarecisi olan yönetici varlıklar. Bu psişik varlıklar, geçmiş nesillerin, kendi inisiyatifleriyle gelişmiş yüksek insanlardan oluşmaktadır. (Bunlar kabalada “yönetici ruhlar” diye geçer)

2-Elektriğe benzer bir cevherden oluşan, ama psişik özellikleri olan hususi seyyaleler: astral ışık.

3
-Bu seyyalelerin içinde dolanan, insanın etkilerini almaya elverişli bazı varlıklar: elemanteller.

4-Astral plana has bu özelliklerin dışında, orada ayrıca fizik planda gerçekleşecek olan formlar, İlahi Alem’in yaratıcı fikirlerinin negatif bir yansımasından oluşan formlarda bulunur.

5-Fizik planın, buradaki varlık ve objelerin negatif yansıması olan “astral imajlar”.

6-İnsan iradesinden yada İlahi Alem’den sudur eden ve astrali harekete geçirsen seyyaleler.

7-Enkarne olmak (doğum) için yada ölüm sonrasında astralden geçmekte olan insan varlıkları. Burada ayrıac, deney yapmakta olan inisiye ve majisyenlerin astral bedenlerine de rastlanabilir.
alıntı
 
Üst