Boyutlar konu 7

URUMHAMATAHAYİL

Yönetici
Katılım
5 Haz 2008
Mesajlar
7,097
Tepkime puanı
4,972
İş
Wellness Antrenör/Psikolog/ Sosyolog
ŞUURUN, KENDİNİ
“CEBERÛT BOYUTU”NDA
TANIMASININ SONUCU NEDİR?


“Rabbin namazı”, Rabb-ül Âlemiyn’in rubûbiyet hükümlerinin ef'âl âleminde yürürlükte olmasıdır.
Rabbin hükümlerinin, Rabbanî kudretiyle tahakkukundan "Rabbin namazı" diye sözedilmektedir.
“Rab”, esmânın mânâları üzere mahlûkatı varedip yönlendirendir!. Bu tasarruf, "terbiye" diye anılır.
Bu mertebe, boyutsal bir mertebedir ve "şuur sıçraması" diye adlandırdığımız bir tür mi'râc ile hâsıl olur. Şuurda oluşur!.
"Şuur" kendisini "Ceberût" boyutunda tanıdığı zaman, kendi vehmî benliği, birimsel benliği kalkmış olur; ve kendisinde Hakkânî vasıflar ile Rab zuhûr eder.
İşte bu namaz, bir mânâda "Rabbın namazı" denilerek, Rab’be izâfe edilir. Ki gerçekte Rabbin tasarrufu dışında kalan hiç bir şey yoktur.
Esasen, Rabbanî seyr, kendi esmâsı üzerinedir. Ef'âl ise esmânın tabiî neticesi olarak meydana gelir.
Hazreti Rasûlullah Aleyhisselâm, Allahû Teâlâ’nın ikrâmı olarak Mirâc‘a çıktığı zaman, Ceberût Âlemi’nde, Rabbül Âlemîn’in tüm mevcûdat üzerinde esmâ yollu mutlak tasarrufunu müşâhede etti, "Kâ'be kavseyn" noktasında.
"Ev ednâ". Hattâ bunun da ötesinde, Hazreti Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem ismi altında, "gören gözü, işiten kulağı, söyleyen dili, tutan eli ve yürüyen ayağı olarak"; "Şehâdet etti ki Allah, kendisinin dışında, ötesinde bir TANRI mevcut değildir"!.

EF’AL MERTEBESİ TÜMÜYLE
HAYÂLDEDİR; HAYÂLDİR!


Gerçekte, hakikatte “EF’AL mertebesi” mevcud değildir!
Hakikatte efal mertebesi mevcud değildir!
Efal mertebesinin varlığı, tümüyle hayâldedir; hayâldir. Hakikatte Zât, sıfat ve esmâ âlemi mevcuddur! Hakikatte bu üç mertebe mevcuddur!
Bu üç mertebenin ötesindeki efal mertebesi ise, hayâldir; “hayâli mutlak”tır. Bu hayâli mutlak içinde oluşan hayâli birimlerin kendi hayâli arz ve semâları vardır!
Bunların tamamı da EF’AL ÂLEMİ’dir!

TÜM OLUP BİTENLER,
GERÇEKTE, ESMÂ MERTEBESİNDE
OLUP BİTMEKTEDİR!


“ALLAH” adıyla işaret edilenin “Mürîd” isminin işaret ettiği “İrade” sıfatıyla üretilir tüm üretilmiş olanlar.
Üretme, gerçekte, esmâ boyutu seyridir.
Efâl boyutu, beyindeki varsayımdır; beynin yapısı dolayısı ile hissedilen!.
Beyin dahi, esmâ terkibi sonucu “var kabul edilen”dir!.
Gerçekte tüm olup bitenler, esmâ mertebesinde olup bitmektedir!.
Gerçekte, efâl boyutu yoktur; esmâ mertebesinde yaşayana göre!


“MELEKÛT ÂLEMİ”

(Melekler âlemi-Mânâ’nın maddeye dönüştüğü âlem-Teklik âlemi ile Ef’al âlemi arasındaki elçilik boyutu-Akl-ı Kül boyutu-Mikrodalga kökenli kozmik âlem)
Melekût âlemi, Allah’ın isimlerinin işaret ettiği mânâların zâhir olduğu bâtın âlemidir.

YARATILMIŞLAR BOYUTU

Göz boyutundan çıkıp, gözün algılama kapasitesini aşıp da, bilimsel ve düşünsel olarak yaklaşabilirsek;
Varlık âleminin; algılayamadığımız alt boyutlarında, santimetrenin milyarda biri kadarlık dalga boylarından, kilometrelerce uzunluğundaki dalga boylarına kadar, sayısız fakat her biri bir mânâ ifade eden dalga boylarından oluşan bir yapı olduğunu farkederiz. Bu, ‘’yaratılmışlar boyutu’’dur; “Ef`âl” âlemidir!.
Bunların her biri kendine has mânâlar ihtiva eder. Ve, bu mânâlar, kendilerini algılayacak yapılar tarafından algılanır. Algılayamayacaklar tarafından da “gayb” hükmü ile gizli kalırlar!.


MELEKÛT ÂLEMİ NEREDEDİR?!

Melekût, âfâkta, gök yüzünde, evrenin bir köşesinde; ya da ötesinde midir; yoksa algıladığımız boyutun, algılayamadığımız yanıyla mı alâkalıdır?
Yoksa, varlığımızı oluşturan, evrensel yaygın bir boyut mudur?.


MELEKÎ BOYUTUNUZU
KENDİ DIŞINIZDA ARAMAYIN!


Meleki boyutunuzu kendi dışınızda aramayınız!.
Düşündüğünüz her şeyi meleki boyutun sizde yansıması olarak farkediniz...
Gerçekleştirdiğiniz her şey sizdeki meleki boyutun kuvveti iledir!.
Melekût âlemi, Allah’ın isimlerinin işaret ettiği mânâların zâhir olduğu bâtın âlemidir.
Madde bedeninizle ortaya koyduğunuz fiilleriniz vardır ki, bu boyuta tasavvufta, “Ef’âl Âlemi” ya da “Nâsut” veya “Şehâdet Âlemi” denilir.
Görme, duyma, hissetme, algılama gibi özelliklerinizin olduğu boyut ise “Melekût Âlemi” olarak anlatılır.


MELEKÛT ÂLEMİ DE, EF’AL
(FİİLLER ÂLEMİ) İÇİNE GİRER!


“Ef’al âlemi” diye bilinen, fiiller âlemi; yani “kesret âlemi”dir.
“Ef’âl âlemi” denen fiiller âlemi.. Buna, tüm varlıklarıyla, “o varlıkların algılayabildiği evren” de denebilir...
Melekût âlemi denen melekler âlemi de gene bu ef’âl âlemi içine girer.

“Ef'âl âlemi” diye bilinen fiiller âlemi yani kesret âlemi, tümüyle “melekût” diye bahsedilen âlemdir. Bunun bir üst ya da alt boyutu olarak tanımlayacağımız, esmâ âlemi yani Allah'ın isimleri boyutu ise sırf mânâdan ibarettir ki bunda kesret yani çokluk kavramı mevcut değildir.


ÇOKLUK ÂLEMİNİN MEYDANA GELDİĞİ
İLK BOYUT, MELEKLER ÂLEMİ’DİR!


Esmâ âlemi dışında kalan âlem, ef’âl âlemidir!.
“Ef`âl Âlemi” denen fiiller âleminin, yani bütün bu gördüğümüz-göremediğimiz-algıladığımız-algılayamadığımız fiillerin, bireylerin, birimlerin yani "kesret" denen "çokluk" âleminin meydana geldiği, oluştuğu ilk boyut, “Melekler Âlemi”dir.
Melâike, varlığını "ALLAH"'ın "esmâ`ül hüsnâ"sından alır!. "ALLAH"ın isimleri yani esmâ’ül hüsnâ, (güzel isimler) mânâlarını ortaya koymaya başladığı anda oluşan mânâ varlıklar, "MELEK" adını alır.
"Melek", "melk"ten gelir ki, "güç, kuvve" anlamınadır. "ALLAH"ın kuvvede mevcut özelliklerinin-esmâsının açığa çıkması ile oluşan birimler anlamınadır.
 
Üst