Psişik Bilgiyi Nasıl Yükleriz ?

aris

Kayıtlı Üye
Katılım
3 Tem 2008
Mesajlar
660
Tepkime puanı
142
Alan Joel
Verilerimizin bedensel hisler veya zihnimiz vasıtası ile ortaya çıktığı “duyular – dışı algı” ile tecrübelerimizin çoğunu kavramaya başlıyoruz. Ya “L – çubuklarının” ya da sarkacın kullanıldığı yöntemde, bedenlerimiz sorularımızın yanıtlarını bulmak için aletin parçası olur. Astral tapınak tekniklerini veya zihinsel telepati olarak bilinen düşünce – formu aktarımlarını kullandığımız zaman, bize bağlantıyı sağlayan zihinlerimizdir. Ruhumuzun bilgi toplayıcı olarak meydana çıkmasını düşünerek, bilgi “yüklemesinin” nasıl gerçekleştiğini merak etmekten kendimizi alamayız, işlemi keşfetmenin bu teknikleri kullanmamızı geliştireceğini speküle etsek de.

“Yüklemenin” tek bir olasılığını inceleyelim. Bu, Ruhtan – bedene – zihine aktarımdır. Ruh algısal cihazını fiziksel olarak dışsal dünyaya genişlettiği zaman, yükselmiş farkındalık “bölgesine” girer ve bedene mesajlar göndermeye başlar. Buna uygun olarak, sinir hücrelerimiz, alışıldığı şekilde uyumakta olan kendi “alıcıları”nı daha yüksek derecede kullanmaya başladığında, bedenin girdiği benzer bir durum vardır. “Bunu, böyle fiziksel uyarıcıları “boyunlarımızın arkasında saçların dikilmesi” olarak veya hatta küçük içsel titremeler olarak fark ederek doğrulayabiliriz. Şimdi nöro – peptitlerin kullanılması ile sinir sistemi beyne mesajlar gönderir, ancak bu nasıl yapılır ve sonra zihin için mantıklı/tutarlı mesajlara nasıl çevirilir ?

Bu kafa karıştırıcı soruları yanıtlamak için Michael Talbot’un yazdığı “Holografik Evren” de sergilendiği gibi, holografi bilimine döneriz. 27 nci sayfada “Furier Transformları” ile ilgili bilgiyi buluyoruz. Furier, ne kadar kompleks olursa olsun, herhangi bir modeli dalga formları lisanına çevirmenin ve bunun tersi olarak kendi orijinal modellerine döndürmenin matematiksel bir yolunu geliştirdi. Aynen bir kameradaki televizyon görüntülerinin TV setimiz tarafından resimlere yeniden toplanması için havadan veya kablo vasıtası ile gönderilen elektromanyetik frekanslara dönüştürülmesi gibi, bu da zihinlerimize bilgiyi aktarmada sinir sistemimiz tarafından kullanılan aynı işlemdir.

Bu benzetmede, beyin sadece bir TV kulesinin fonksiyonu hizmetini görür – sinyalleri yayımlar. Sonra zihin bu imgeleri alır ve Ruh olarak biz zihinden, yaşam durumlarımız ile başa çıkmak için kullandığımız çeşitli kişiliklerimiz tarafından tanınabilen ve anlaşılabilen bir formda bir “çıktı” (print out) vermesini isteyebiliriz.

Şüphesiz, bu problemlerin ortaya çıktığı bir noktadır. Çoğumuz için zihin, geçmiş tarih veya inançlar tarafından değiştirilmemiş doğru “çıktı” sağlamak için eğitilmemiştir. Böylece özel eğitimin girdiği yer burasıdır.

(Çeviri ; Saffet Güler)
 
Üst