Ölümden sonra hayat!

Oddie

Kayıtlı Üye
Katılım
12 Haz 2009
Mesajlar
139
Tepkime puanı
9
Ölümden sonra hayat var mı? 18 milyon Amerikalı yaşam ile ölüm arasındaki ince sınırdan geçip geri döndüğünü ve bir başka hayatın olduğunu iddia ediyor.



Gelişen tıp teknolojisi sayesinde artık daha fazla insan ölümün eşiğinden tekrar yaşama dönebiliyor. Böylece ölüm ile yaşam arasındaki bu ince sınırdan geçip geri gelenlerin anlattıkları hikayeler gittikçe çoğalıyor. Amerika'da yapılan son araştırmalar da ülke nüfusunun yüzde 18'inin ölümün eşiğinden döndüklerini iddia ettiğini ortaya çıkardı. Araştırmalar yaklaşık 15 milyon Amerikalı'nın bu tür bir deneyim yaşadığını öne sürüyor. Amerika'da yayınlanan "US News and World Report" dergisi de son sayısında ölümden sonraki hayatı bilimsel ve ciddi bir şekilde araştıran psikiyatrist nörolog ve psikologların incelemelerine geniş bir şekilde yer verdi.
Yapılan araştırmalara göre, ölümden dönen pekçok insanın anlattığı hikayelerindeki ortak noktalar arasında ışık tünelleri, cennet bahçeleri ve b beyaz melekler yer alıyor. Bunun yanında ölümden dönen alkoliklerin tekrar içmedikleri, suçluların başkalarının yardımına koştuğu, Tanrı'ya inanmayanların bu fikirlerini değiştirdikleri belirtilirken dinine bağlı insanlar da ölümü sanki bir kilise cami ya da bir tapınağa giriş olarak nitelendirdikleri kaydediliyor.
Amerika'da geniş çapta devam eden ölüm sonrası hayata dair araştırmalardan biri de Virginia Üniversitesi'nde yapılıyor. Meslek hayatının büyük bir bölümünü bu alandaki araştırmalarla geçiren Psikiyatrist Bruce Greyson ölümle yaşam arasındaki ince çizgiden dönen insanların, ruhani hayatın büyüsüne kapıldıklarını ve mal, mülk, güç, prestij gibi dünyevi işlerle ilgilenmediklerini ifade ediyor.
"Yaşam Sonrası Araştırmaları Derneği" başkanı Doktor Nancy Evans Bush ise bu deneyimin ilahi olduğunu belirterek "Ölümle yaşam arasında küçük bir yolculuk yaptıktan sonra tekrar hayata dönenlerin artık Tanrı'nın varolduğunu düşünmediklerini, artık O'nun varlığını bildiklerini kaydediyor.
Araştırmacılar, ölümden dönenlerin anlattıkları hikayelerin yeni olmadığını, Atinalı ünlü düşünür Eflatun'un "Devlet" adlı eserinde ve Ortaçağ'daki keşişlerin yazılarında bu tür hikayelerin yeraldığını belirtiyorlar.

Kültürle bağlantılı

Bu arada ölümden dönenlerin anlattıkları hikayelerin geldikleri kültürle ve bir bağlantısı olduğu da doğrulandı. Örneğin Endonezya yakınlarındaki takımadalardan biri olan Mikronezya'da bu deneyimi yaşayanlar, ölüm yolculuğunu gökdelenler ve otomobillerle dolu bir Amerikan şehri gibi anlatırken, Hindistan'da ise ölüm sonrası hayat, din adamlarının hatası nedeniyle dünyaya geri gönderilecek insanların kargaşa yaşadığı tam bir bürokrasi olarak görülüyor. Doktor Greyson, ölümden dönen insanların anlattıklarında kültürel etkinin çok fazla olduğunu, insanların gördüklerinin aslında onlara çok fazla sürpriz gelmediğini belirtiyor.
Uzun yıllar boyunca halüsünasyon olarak nitelendirilen ölüm sonrasındaki hayatı anlatan hikayelere 1975 yılında Raymond Moody'nin "Life After Life" (Ölümden Sonra Hayat) adlı kitabından sonra bilim dünyasının bakış açısı yumuşadı. 150 kişiyle yüzyüze görüşmeler yapan Moody, ölüm anını yaşayıp hayata dönenlerin bu deneyimden sonra daha fedakar, daha az materyalist ve daha sevgi dolu olduklarını ortaya çıkardı.
Ontario'daki Laurentian Üniversitesi nörologlarından Michael Persinger, yaptığı araştırmalarda ölümle yaşam arasındaki deneyimlerin birkaç çeşidi olduğunu buldu. Persinger, beynin anlayış kabiliyetini yöneten sağ tarafını hafif elektrik akımıyla uyardıktan sonra insanların ölümden sonraki hayatın başlangıcının bir tünelden geçerek ya da parlak bir ışığa doğru yürüyerek başladığını ortaya çıkardı. Persinger "Burada büyülü hiçbir şey yok" diyor.
Sinir Sistemleri Laboratuvarı başkanı Daniel Alkon ise beyne kan gitmemesi durumunda da vücudun ölümü yaşadığını bu süre içinde de insanların ölüm sonrasına ait bir takım deneyimler yaşadığını savunuyor.
Aynı alanda araştırma yürüten psikologların bir kısmı ise bu deneyimleri halüsünasyon olarak değerlendirmeyi bırakıp, insan aklının yarattığı bir takım kavrayışlar şeklinde değerlendirmeye başladılar. Shervin Nuland adlı psikolog, "How We Die" (Nasıl Ölürüz) adlı kitabında ölümle yaşam arasındaki deneyimin beynin fiziksel stres ve acıyı hafifletmek için salgıladığı kuvvetli endorfinin etkisiyle yaşandığını anlattı. Öte yandan beyindeki her kimyasal değişimin, ölümle yaşam arasında yaşanan bir deneyime sebep olmasının beklenmemesi gerektiğini söyleyen Dr. Greyson, laboratuvarlarda bu deneyimlerin yalnızca beyindeki kimyasal değişmelerle yaşandığını kanıtlamaya çalışanların sorunun sadece küçük bir bölümünü çözebileceğini belirtiyor. Greyson bazı meslektaşlarının konuya çok önyargılı yaklaştıklarını ve bilimsel bulmadıklarından şikayet ediyor. Greyson, bulguularındaki en önemli noktayı, anlık ölüm deneyimini yaşayanların hayata döndükten sonra daha sevgi dolu ve yardımsever olmaları şeklinde ifade ediyor. Bu arada Yale Üniversitesi'nde pediatrist olan Diana Komp'un konuya yaklaşımı ise daha farklı. Komp, 8 yaşında lösemili bir hastasının okul otobüsünü Hz.İsa'nın kullandığını düşündüğünü, başka bir hastasının da etrafında melekler korosunun şarkı söyleyerek dolaştığını anlattıklarını söyledi. Komp "Ben ateisttim ama gördüklerim bunların ilahi olduğuna beni ikna etti ve artık Tanrı'ya inanıyorum" diyor.


ALINTIDIR
 

My_soul

Banlı Kullanıcı
Katılım
14 Ara 2009
Mesajlar
143
Tepkime puanı
22
Bence başka bir hayat yok . Öldükten sonra herkezi nereye gideceği belli ya cennet ya cehennem . Orasıda bir hayat tabi ama kastım o değil
 

büşranur

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Ara 2009
Mesajlar
40
Tepkime puanı
2
Bence başka bir hayat var. Bundan on yıl kadar önce yaşlı bir bayan eceliyle ölüyor. eskiden köy evlerinin hemen alt tarafında lağım kuyuları vardı bahçelere gübre buralardan alınıp kullanılırdı. bayan öldüğü zaman evin yakınındaki bir tarlaya gömülür. Gömüldükten sonra bayan istanbul'da bulunan kızının rüyasına girmeye başlar. Ve sürekli şu sözleri söyler kızına kızım ben namaz kılamıyorum elbiseme pislik bulaşıyor. Bu böyle aylarca devam eder kızı mevlitler okutur kuranlar okutur durum bir türlü değişmez. Rüyaların ardı arkası kesilmez en sonunda kızı dayanamaz duruma gelir. Doğruca kastamonu'ya gider. Müftülükle görüşüp mezarı açtırmak için hoca ister. isteği onaylanınca köyün ileri gelenleri ve hocayla birlikte mezarın üzerine bir örtü çekilerek mezar açılır. Mezar açılınca herkes şok olur. Çünkü lağım kuyusundan sızan su mezara dolmuş ve mefta kefeniyle lağım suyunun üzerindedir. Meftayı mezardan çıkarıp yeniden yıkanması için camiye götürürler yıkama işlemini yapacak olan bayanlar kefeni açtıkları zaman bir kere daha irkilirler mefta mezarın açılacağını biliyormuş gibi elleriyle mahrem yerlerini kapatmış durumda görürler. Bedeninde hiç bir çürüme belirtisi dahi yokmuş. meftayı yeniden yıkayıp başka bir mezarlığa defnederler bu olaydan sonra rüyalar kesilir. olayın gerçekleştiği yer KASTAMONU BOZKURT
 

büşranur

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Ara 2009
Mesajlar
40
Tepkime puanı
2
Evet tanıdığımız köyden komşumuz oluyordu. istanbulda bağlı bulunduğumuz köyümüzün derneği var. bu olayı köydeki herkes bilir. derneğimiz istanbul da bile gıyabında cenaze namazı kıldırdı. Benim için dehşet bir şey bu olaydan bir hafta kadar önce anneannem ölmüştü. anne ve babam anneannemin 40 için köyde kalmışlardı bu olayda ben bulunmadım ama anne ve babam hepsine katıldılar
 

göçmenoğlu

Kayıtlı Üye
Katılım
10 Şub 2010
Mesajlar
719
Tepkime puanı
128
Yaş
48
Konum
Manisa merkez
İş
Elektironik müh.
bizdede buna benzer bir olay oldu,ölen kızı annesinin rüyasına girer ve anne beni kurtar der bu bir kaç zaman gider,anne dayanamayıp hoca ile beraber kızının mezarına gider açılır mezar,birde ne görsünler mezar su dolu kar ve yağmur suları mezarı doldurmuş kızın naaşı suda yüzüyor,başka bir mezara alınır ve anne bir daha görmez kızını...
 
Üst