alevilikte ölüm ve ölüm ötesi

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

aris

Kayıtlı Üye
Katılım
3 Tem 2008
Mesajlar
660
Tepkime puanı
142
Ölümün, Alevilikte başlıca iki yorumu bulunmaktadır. Birincisi “biyolojik ölüm”dür. Biyolojik ölümü, “ölme”, “ölüm”, “kalıbı dinlendirmek” ve “Hakk’a yürümek” gibi terimlerle dile getirmektedirler. Bu terimlerden “kalıbı dinlendirmek” ve “Hakk’a yürümek” ölümün bir son olmadığını yeni bir durumun başlangıcı olduğu inanışından kaynaklanmaktadır. Burada sözü edilen kalıp bedendir ve beden yaşlanmıştır, yorulmuştur ya da hasar görmüştür işlevini yerine getirmeyecek durumdadır. Bu durumda beden (kalıp) terk edilir. Kalıbını terk eden, Tanrıdan gelmiştir, Tanrıya dönecektir. Bu nedenle de, Hakk’a ulaşmak üzere kalıbı terk eder (Hakk’a yürür) denilmektedir. Yani ölüm/ölme, Tanrıya ulaşmak/öze yeniden kavuşmak olarak kabul edilmektedir.
İkinci ölüm ise, “Nasip (ikrar) törenindeki ölüm”dür. Bu ölüm, Alevilerce “ölmeden önce ölmek” ve “ölmek” terimleri ile ifade edilmektedir. İkrar törenindeki ölmek, iradi bir ölümdür ve bu aşama Alevi eğitiminin belki de en çarpıcı ve en zorlu aşaması olarak kabul edilmektedir.Aleviler öğreti yolunda, bütün tutkulardan, aşırı isteklerden, dünyaya bağlı geçici dileklerden, eğilmelerden kurtulmaya ve özünü gerçeğe adamaya yani öğretiyi benimseyip yola girmeye -“İkrar (Nasip) Alma”-, “ölmeden önce ölmek” demektedirler. Bu öğreti için, kişinin kendi isteğiyle maddi ve manevi dileklerinden tümden vazgeçmesiyle (yani iradi olarak ölmekle), mana aleminde, ruh bakımından hayat bulacağına inanılmaktadır. Alevilikte benimsenmiş olan Batıni yorumda iradi olarak ölen yani ikrarını alan can, dünyaya yeniden gelmiş gibidir. Yani, insanların yaşamları boyunca yaptıkları pek çok şeye, ölümle karşılaştıklarında pişmanlık duyacak olmaları ve “bir daha dünyaya gelsem böyle yapmazdım” düşüncesine varmaları “ikrar töreni”ile canlara kavratılmaktadır. Böylece insanın son veda anındaki hesaplaşmasını, önceden ikrar töreninde yaşayan Aleviler, kendilerini yeniden doğmuş olarak kabul ederler ve bu olayı da “ikinci doğum” olarak adlandırırlar. Yola girmenin ön koşulu olan “ölmeden önce ölmek” (iradi olarak ölmek), Aşık Veysel tarafından şöyle dile getirilmiştir:
Topraktandır cümle beden /Nefsi öldür ölmeden/Böyle emretmiş yaradan
Yine iradi olarak ölmeyi ve ikinci doğumu Şâhi bir nefesinde şöyle anlatmaktadır:
Dört kapı selâmın verip aldılar,/Pirim huzuruna çekip yettiler;
El ele, el Hakk’a olsun dediler, /Henüz mâsum olup cihana geldim.
Münire Bacı da bu doğumu bir nefesinde:
Doğdum iki âneden/Kimdir beni taneden
Mürşidim imdat eden/Haydariyim, Haydari.
biçiminde dile getirir. Nefeslerde de belirtilen, Alevilikte yapılan ikrar töreninden sonra, yola girenlerin kendilerini yeniden doğmuş gibi hissetmektedir.
Alevilikte biyolojik ölümün “Tanrıya yeniden kavuşmak” olarak kabul görmesinin ana nedeni; nesnelerin, düşüncelerin yoktan var olmayacağına inanılmasıdır. Heterodoks yapıdaki bu öğretiye göre, İnsan-Evren-Tanrı bir bütündür (vahdet-i vücud); bundan dolayı evrendeki nesneler ve düşünceler Tanrının varlığından kaynaklanmakta ve bu durum (ölüm), varlığın (insanın) öze dönüşümü olmaktadır.
Hakk’a yürüyen “can”ın aslında ölmediğine öze (Tanrıya) geri döndüğü inanışına Alevi-Bektaşi menakıbnamelerinde sıkça rastlanır. “Cenazeye İmam Olmak” biçiminde de ifade edilen bu duruma dayanak olarak şu söylence anlatılmaktadır: “Hz. Ali’nin ölmeden önce vasiyeti üzerine, cenazesi evden almak üzere gelen kişiye verilir. Hz. Ali’nin cenazesini devenin üzerine yükleyip, oradan uzaklaşan yüzü örtülü yabancıyı Hz. Ali’nin oğulları gizlice takip ederler. Bir ara yüzündeki örtünün açılmasıyla, cenazeyi alıp götürenin de Hz. Ali olduğunu görürler”. Yani bu düşünce de ölüm, aslında bir yok oluş değil, bir dönüşümdür. Bu söylence, birçok Alevi-Bektaşi deyişine ve söylencesine de kaynaklık etmektedir. Hatai’nin, bu olayla ilgili dörtlüğü ise şöyledir:
Ali’dir cesetin kendisi yuyan/Yuyup kefeniyle tabuta koyan
Ali’dir devesin kendisi yeden/Hak ile Hak olan Arslan Ali’dir .
Tanrısal bir varlık olan insanın öz olarak yok olmayacağı inancını Aşık Ali İzzet Özkan şöyle anlatmaktadır:
Cenazeme imam oldu nazarım /Öldüren de benim ölen de benim
Mezarımı elim ilen ben kazdım /Ağlayan da benim gülen de benim
Allah gizli değil sana benziyor/Canı katı teni bana benziyor
Gâh doğar gâh batar güne benziyor/Gidenler de benim kalan da benim
Affedici, bağışlayıcı olan Tanrıdan korkmayan Aleviler, aşk derecesine varan Tanrı-Evren-İnsan sevgisiyle yoğrulmuş dünya görüşüne ve alışılmamış bir öbür dünya anlayışına sahiptirler. 16. Asır Alevi ozanlarından Azmi bu anlayışı şöyle dile getirmektedir:
Esirci misin, koydun cehenneme Arap/Hoca mısın, okur yazarsın kitap
Aslın katip midir, görürsün hesap /Hesabın mı var, yok hancı mısın?
Yüz bin cehennem olsa, korkmam birinden/Rahman ismi nazil değil mi, senden
13. Asır Alevi ozanlarından Yunus Emre de ölüm sonucunda Tanrıya ulaşmayı, dosta gitmek olarak kabul etmekte ve bu olayı dizelerinde şöyle dile getirmektedir:
Sala verin kasdımıza /Gider olduk dostumuza
Namaz için üstümüze /Duranlara selam olsun
Ortodoks yapıdaki Sünni inanışın aksi bir öteki dünya anlayışını taşıyan Aleviler; Sünni inanç içerisinde yer alan korkutmalara, cennet inancına, cehennem inancına ve Azrail inancına da karşı çıkmaktadırlar. Al’İzzet der “Tanrı korkusu” yerine “Tanrı sevgisi”nin temel alındığı bu şiirde, tümü ile sevgi, dostluk ve içtenlik içeren bu ifadelerin özünde, Alevi öğretinin insana verdiği etki açıkça görülmektedir.
Biçimci Tanrı anlayışını, kuralcı Tanrısal düzeni eleştiriye, hırpalamaya yönelik bu şiirlerin felsefesi kaynağı, Batı’dan gelen kamutanrıcılık anlayışının Doğu’dan alınan çilecilik felsefesiyle kaynaştırılmasından doğmuştur. Bu felsefeyi oluşturanlar yalnız Anadolu’da yaşayan Alevilerde değildir. Heterodoks muhalefetin, Anadolu başkaldırısı ile birleşmesinden doğan bu öğretiye göre, kabaca; evren Tanrının gerçek olmayan bir görüntüsüdür. Bu anlayışta, yaratan ve yaratılan diye ayrım sanal bir gerçektir. Var olan yalnızca Tanrıdır. O’nu, canlı ve cansız varlıklardan ayrı saymak, “ikilik” yaratmaktadır. Gerçek bozgunculuk, gerçek nifak da budur. Tek varlık ya da varlığın tekliği (vahdet-i vücut) anlayışına göre, Sünni şeriat kuralları, Kur’an’ı Kerim’in biçimini öne alarak yaratan-yaratılan ikiliğini ortaya çıkarır ve bu durum, Tanrı dışında başka bir varlığı kabul etmek ve de benimsemektir ki, bozgunculuğa ve Tanrıyı yadsımaya uzanır. Gerçek küfür işte bu anlayıştır.
Düşünsel dokusunu “Bâtıni” yorumla oluşturan Alevilik, bu ilkeden yola çıkarak Ortodoks Sünni şeriat kurallarının geçersiz, biçimsel kurallarından oluşan bir anlayış olduğunu ileri sürmektedir. Alevilere göre, önemli olan Tanrı ile bir olunacak veya Tanrıda yok olacak yolu bulmak ve bu yolda ilerlemektir.
Heterodoks öğretide yaratıcı diye Ortodoks Sünni kurumlarca öne sürülen, soyut varlığa karşı bir başkaldırı görülmektedir. Yani heterodoksi içinde yer alan topluluk üyeleri, ortodoksiye göre tanımlanan Tanrıyı yadsımakta ve bu kesimin belirlediği düzende, Tanrısal olarak belirtilen kuralları anlamsız bularak buna karşı çıkılmaktadır.dinin belli bir yorumuna (Ortodoks Sünni yorum) ve onun getirdiği Tanrısal kurallara yani Tanrı adına, insanların ortaya koyduğu anlayışa başkaldırmaktır ve yermektir.
Kul Himmet de dört büyük melekten söz ederken Azrail için can alıcı değil, canı cana ulaştırıcı olarak bahsederken yine bu anlayış, egemen (Ortodoks Sünni) üslubun dışındadır:
Kudret kelâmını söyler Cebrail
Rıza lokmasını sunar Mikail
Canı cana ulaştırır Azrail
İsrafil ağzında düğündür Muhabbet.
alıntı
 
  • Beğendim
Tepkiler: dgo

ENOCHİAN

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Ocak 2009
Mesajlar
6
Tepkime puanı
0
Yaş
33
dostum bende aleviyim ama senin şu bahsettiğin yeniden doğmak gibi bişeyi ilk defa senden duyuyorum. Aşık Veysel den verdiğin örneğede açıklık getirmek isterim:
topraktan yaratıldığımızı,ölmeden önce nefsimizi öldürmemiz gerektiğini çünkü insana kötülüğü yaptıran nefistir bunu bilerek söylemiştir. nefsi öldürmeliyizki kötülük yapmayalım. Allah ında zaten bunu yapmamızı söylediğini emrettiğini dile getirmiştir senin bahsettiğin "yeniden doğuş" u ilk defa duyuyorum kaynağının doğru olduğundan emin olmalısın.
 

mecra

Kayıtlı Üye
Katılım
9 Ara 2008
Mesajlar
482
Tepkime puanı
40
ben de ilk defa duydum kopyala yapıstır yaptın herhalde.....
 

külkedisi

Kayıtlı Üye
Katılım
23 Ara 2008
Mesajlar
17
Tepkime puanı
4
arkadaşlar,bende aleviyim ama böyle bir şeyi ilk defa duydum,kaynagın dogrulugundan eminmisiniz.
 

külkedisi

Kayıtlı Üye
Katılım
23 Ara 2008
Mesajlar
17
Tepkime puanı
4
arkadaşlar,bende aleviyim ama ilk defa böyle bir şey duydum.
 

ENOCHİAN

Kayıtlı Üye
Katılım
30 Ocak 2009
Mesajlar
6
Tepkime puanı
0
Yaş
33
aris nerden buldun bu yazıyı bir açıklama bekliyoruz:)
 

selenim

Banlı Kullanıcı
Katılım
4 Ocak 2009
Mesajlar
280
Tepkime puanı
11
arkadaşlar ben alevi değilim ama bu tür sapkın yazılar alevi kulturunu zedeleyen yazılardır. burada sanki alevilik değilde budizmden bahsediliyor.sonuçta alevilik müslümanlık kökeni olan bir inanış bir felsefedir...gerçekte alevilik ve şiilik mezheplerine bakarsanız asıl dini yaşayanların onlar olduğunu görürsünüz...her inanısın sapkınları ve dinini sömürenleri vardır..mesela hala alevilikte ensest ilişki olduğunu düşünen cahil bir zihniyet bu sapkın fikri yürütmeye çalışıyor ve yeni nesillere aktarıyor..oysaki işin kötü yanı araştırmalara göre en çok ensest ilişki dini aşırı derece hayatında idame ettiren biz sunilerde yaşanıyormuş:(hepimiz kardeşiz)
 

selenim

Banlı Kullanıcı
Katılım
4 Ocak 2009
Mesajlar
280
Tepkime puanı
11
arkadaşlar...
üaslında yazıyı tam manasıyla okuduğunuzda iyi niyetle yazılmış ve örneklemeler verilmiş gibi ama inceden bir serzeniş ve karalama olduğunu anlamak zor değil..
 

Şaman

Kayıtlı Üye
Katılım
4 Haz 2008
Mesajlar
376
Tepkime puanı
21
evet farkettim bende bir aleviyim ama bizde böyle bir inanç olduğunu hiç hatırlamıyorum
 

agnostic_man

Kayıtlı Üye
Katılım
27 Ocak 2009
Mesajlar
3
Tepkime puanı
0
Bu Gerçekten Saçma Bende Aleviyim Bunlar Bizi Zedeleyici Yazılardır Konunun Kaldırılmasını Ve Özür Dilenmesini İstiyoruz İşini Bilen Moderatörler Alınsın Ve Kopy Yapıştır Yapılmasın:eek:fftopic:
 

Voy

Kayıtlı Üye
Katılım
19 Ocak 2009
Mesajlar
525
Tepkime puanı
50
bende aleviyim ve bunu biliyorum..kısmende doğru aleviklikye yaratan korkusu değil sevgisi vardır ışığa sevgi denir bunada ve yaratılan herşey sevilir.alevilik zaten alevilerin bile artık ne olduğunu bilmediği birşey ne yazıkki.yapılan zulümler sayesinde.isteyen ark.lara tavsiye ederim çok fazla araştırın çünkü erenlerin bilgisi açık seçik öğretilmiyor.neden başkalarının düşüncesi sapkın oluyor saygı duymak yerine onu anlamıyorum..teşekkürler paylaşım için aris. :smash:
 

dmkol

Kayıtlı Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
4,907
Tepkime puanı
529
İş
Web Master
Bu Gerçekten Saçma Bende Aleviyim Bunlar Bizi Zedeleyici Yazılardır Konunun Kaldırılmasını Ve Özür Dilenmesini İstiyoruz İşini Bilen Moderatörler Alınsın Ve Kopy Yapıştır Yapılmasın:eek:fftopic:
1- Bu site ne Alevilerin ne de Alevi karşıtlarının resmi sitesi değildir!
2-Saçma ise bunu nedenleriyle belirtisiniz ve Aleviler hakkında bilgi sahibi olacakları kendinize göre bilgilendirirsiniz.
3-Paylaşımda bulunan arkadaşımız eğer kasti bir karalama ve bilgi karmaşası yaratmışsa özür diler.Ötesi paylaşım meselesidir.
4-Kopyala Yapıştır yaptığını inkar etmiyor ''ALINTIDIR'' diyor zaten.O da kendince ilginç bulduğu bir konuyu burada paylaşmak istemiş.Size uymayan bir bilgiyse yanlış olduğunu kendinize göre doğrularla açıklayınız.
5-Kendinizi imtiyazlı görmeyiniz.Burada kasti olmadıkça her bilgi paylaşıma açıktır.Burada bunun yapılması gerekir.Bilgisi olanlar da saygılı biçimde karşı bilgiyi çürütür veya destekler.Bu sebeple de Modaretör (yani ben) işini oldukça iyi biliyor.
Teşekkür ederim.Bu tartışmayı uzatmayacağınıza inanıyorum,varsa bilgilerinizi paylaşmanızı rica ediyorum.
 

SaSSa

Banlı Kullanıcı
Katılım
16 Ocak 2009
Mesajlar
100
Tepkime puanı
7
Konum
Dağ başı
İş
Teacher
Konuyu açan ve mesajlarda konuyu eleştirenler tarafından geçerli bir kaynak belirtilmediği,gerçekleri yansıttığına dair eminlik arzetmediği,tartışma ortamı yaratacağı düşünüldüğü-kaldı ki bu forumun böyle bir platform olmadığı;ve konunun üyelerde hassasiyet-rahatsızlık oluşturduğu gerekçesiyle konu kapatılmıştır.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst