Gizli birim ve bilgiler [Twinkle Projesi,bluebook v.b]

Aftiel

Kayıtlı Üye
Katılım
24 Ara 2009
Mesajlar
28
Tepkime puanı
2
Bluebook Projesi​
11 Eylül 1951’de, Yüzbaşı Edward J. Ruppelt, Grudge Projesi’nin başına getirildi. Bir ay sonra, Proje Grudge II adıyla yeni bir girişim başlatıldı ve projenin raporlama prosedürü, biçimi gibi yönleri yeniden organize edildi. Bir danışmanlık firması olan Batelle Hafıza Enstitüsü’nden, o güne kadar toplanan UFO raporlarını üzerinde istatistik bir çalışma yapması istendi. Mart 1952’de Grudge II, BLUE BOOK PROJESİ adıyla halka açıldı ve bunu takip eden 17 sene boyunca Hava Kuvvetleri’nin resmi UFO araştırma programı olarak kaldı.​
Blue Book’un görevi Sign ve Grudge’dan tamamen farklıydı. Blue Book’un oynayacağı rol, 1952’de CIA tarafından düzenlenen bir panelde kararlaştırıldı. Robertson Paneli olarak da bilinen bu “UFO Konulu Bilimsel Danışma Paneli”nde UFO’ların dünya dışından gelip gelmediği ya da ulusal güvenliği tehdit edici bir yanlarının olup olmadığıyla ilgili kesin bir kanıt sunulamamasına rağmen, katılımcılar UFO raporlarının ulusal güvenlik açısından potansiyel tehlike arzettiğine karar verdiler.​

Eğer Amerikan vatandaşları gökyüzünün güvenliği konusunda endişe taşıyorlarsa ve tanımlanamayan bir gök aracı istediğinde ABD hava sahasına dalıp ardından durdurulamadan ya da tanımlanamadan yoluna devam ediyorsa, bu, Amerika’nın dünya üzerindeki düşmanlarının kendi çıkarlarına kullanabilecekleri bir korku ortamı yaratabilirdi. Ayrıca, ABD’ye bir hava saldırsı yapılması durumunda, UFO raporları bildirimi nedeniyle sık sık tıkanan iletişim hatları, ulusal savunma için büyük önem taşıyacaktı. Bu kaygılardan dolayı, Robertson Paneli’nde halkın iyiliği için UFO olaylarının yalanlanmasına karar verildi. Bu Blue Book Projesi’nin oynamak zorunda olduğu bir roldü.​
Yüzbaşı Ruppelt gibi bazı Blue Book liderleri, UFO problemine gerçekten de ilgi duyuyor ve kendilerine gönderilen olayları çözmek için büyük çaba harcıyorlardı. Yine de gözlemlere çoğu kez basit ve basma kalıp açıklamalar getirilmekteydi. Bu açıklamalar, dikkatlice yapılan araştırmalarla çürütüldüğünde ise, halkın Blue Book araştırmacılarının dürüstlüğüne ve zekasına olan inancı büyük ölçüde zarar görüyordu.​
Hava Olayları Ulusal Araştırma Komitesi’nden Donald Keyhoe ve diğerleri, Hava Kuvvetlerinin UFO’larla ilgili gerçekleri örtbas ettiğini ve halktan gizlediğini duyurmaya başlayınca, UFO tartışmalarını takip eden insanlar için sadece iki olasılık kaldı: Blue Book araştırmacıları fazla zeki değillerdi ve tembellerdi, ya da hükümetin gizlediği bir şeyler vardı.
Blue Book Projesi devam ettiği süre içinde proje birimine toplam 12.618 UFO raporu bildirilmiştir. Bunların yüzde 18’i (701 olay) kayıtlara ‘tanımlanamaz’ olarak geçmiştir. Bu olayların yarıya yakını, yalnızca, ABD tarihindeki en şiddetli UFO dalgasını yaşandığı 1952 yılında bildirilen raporlardan oluşmaktadır​

Grudge Projesi​



11 Şubat 1949’da, Sign Projesi GRUDGE adı altında yeniden hayata geçirilmiştir. Sign Projesinin gizli olarak sınıflandırılan en son raporu bir uyuşmama mutabakatıydı. Bazı Hava Kuvvetleri araştırmacıları, UFO’lardan bazılarının dünya dışından gelen uzay araçları olduğunu açıkça söylerken, diğer Sign yetkilileri, ortada bu tür bir sonuca varılmasına yol açacak bir kanıt olmadığına işaret etmekteydiler.[

Grudge ekibi Sign’a göre farklı bir yol izlemekteydi. Kendilerine bildirilen tüm UFO raporlarını açıklamaya çalışmaktaydılar. Bu ayrıntılı bakış açısı daha sonra yürütülecek program olan Blue Book Projesi’ne problemli bir örnek oluşturmaktaydı.
Saturday Evening Post muhabiri Sidney Shalet, 30 Nisan 1949’da Hava Kuvvetleri’nin ‘uçan daireler’le ilgili çalışması hakkında bir makale yazmıştır. “Grudge” gizli bir kod adı olduğu için, Shalett makalesinde Hava Kuvvetleri’nin çalışmasından ‘Uçan Daire Projesi’ olarak söz etmiştir. Shalet’in makalesi halk arasında kullanılan “UFO” teriminin ilk kez yayımlandığı yer olmuştur.
Proje Grudge, yalnızca 8 ay sonra kapatıldı. Grudge ekibi verdikleri son raporda, yüzde 23’ü “tanımlanamamış” olarak kayda geçen 273 UFO gözlemi listelenmişti. Hava Kuvvetleri’nin UFO’lara olan ilgisi 1950 yılında azaldı. Fakat bu uzun sürmeyecekti.​
Sign Projesi​


30 Aralık 1947’de, Hava Kuvvetleri Araştırma ve Geliştirme Bölümü Başkanı General L.C. Craigie, bir UFO çalışma grubu kurulmasını onaylamıştır. Kurulan bu yeni birime “SIGN PROJESİ” kod adı verilmesini istemiştir.
Sign Projesi çerçevesinde 147 rapor kaydedilmiştir fakat bunların yalnızca 20 tanesi açıklanabilmiştir. Gelen raporlardan oldukça etkilenen Sign Projesi yetkilileri, 1948 yılında, “Durum Tahmin Raporu” adı verilen gizli bir belge yayımlamıştır. Belge radikal yorumlar içermektedir: “Bazı UFO’lar gerçek birer araçtır ve kaynakları bu gezegen değildir”.​
Hava Kuvvetleri Personel Şefi Hoyt S. Vanderberg, bu durum tahmin raporunu, “Elde edilen kanıtlar böyle şaşırtıcı bir sonucu destekleyecek nitelikte değil”, diyerek geri çevirmiştir. Vanderberg’in raporu bu şekilde geri çevirmesi, Sign Projesi çalışanlarının morallerini bozmuştur; çalışanlar sadece rapor toplama ve hazırlama işlemleriyle uğraşmaya başlamış ve araştırmacı çalışmalara son vermişlerdir.​


Twinkle Projesi​


1949 yazında New Mexico’dan yapılan sayısız yeşil ateş topu gözlemi TWINKLE PROJESİ adında özel bir projenin geliştirilmesine yol açmıştır. Gözlemlerin benzerliği (pek çok kişi aynı tip cisim rapor etmiştir), raporların Los Alamos gibi hayli hassas bir nükleer üssün ve White Sands füze test bölgesinin yakınlarından gelmesi, bu ateş toplarının bir çeşit keşif aracı olabileceği endişesini doğurmuştur. Ateş topları yok olduğunda onlara gösterilen ilgili de azalmış ve sonunda, yapılan resmi bir açıklamayla cisimlerin bir tür renkli meteor olduğu gibi komik bir açıklama olayları örtbas etmek için söylenmiştir.

bazı gizli belgeler

Bu belgede yer alan bilgiler ÇOK GİZLİ olarak sınıflandırılmıştır ve sadece bilgi kaynağı tarafından duyurulabilir. Yalnızca MJ12, Aquarius Projesi hakkındaki bilgilere ulaşma hakkına sahiptir. Onun dışında Ordu da dahil olmak üzere hiçbir hükümet biriminin bu brifingte yer alan bilgilere ulaşım hakkı bulunmamaktadır. Aquarius Projesi hakkındaki bilgilerin sadece iki kopyası bulunmaktadır ve projenin uygulandığı yer sadece MJ12 tarafından bilinmektedir. Bu belge brifingten sonra yok edilecektir.
Sayfa 1/9 (TS/ORCON) (PAROLA: DANS) Aquarius Projesi, ABD’nin tanımlanamayan uçan cisimler (UFO) ve tanımlanabilen dünya-dışı araçlar (IAC) hakkında yürüttüğü soruşturmanın başından itibaren toplanan 16 ciltlik belgelenmiş bilgiyi içermektedir. Proje birimi 1953 yılında, Başkan Eisenhower’ın emriyle, Ulusal Güvenlik Konseyi (NSC) ve Majestic 12 (MJ12)’nin denetimi altında kurulmuştur. 1966 yılında projenin ismi Gleem’den Aquarius’a çevirilmiştir. Projenin finansmanı CIA’in gizli fonlarından sağlanmıştır. Proje ilk başta GİZLİ olarak sınıflandırılmış, Aralık 1969’da Blue Book Projesi’ne son verilmesinin ardından da şu anki gizlilik sınıfına alınmıştır. Aquarius Projesi’nin amacı UFO/IAC gözlemleri ve uzaylı yaşam formlarıyla temas hakkında tüm bilimsel, teknolojik, tıbbi bilgiyi ve istihbarat bilgilerini toplamaktı. Toplanan bu bilgiler ABD Uzay Programı’nı geliştirmek amacıyla kullanılmıştır. Aşağıda sunulan brifing, ABD Hükümeti’nin hava olayları, ele geçirilen uzay araçları ve dünya-dışı yaşam formlarıyla temas konulu araştırmasına ilişkin resmi bir kayıttır.


2

Haziran 1947’de Washington eyaletindeki Cascade dağları üzerinde uçan sivil bir pilot havada daha sonra UFO olarak adlandırılacak olan 9 uçan disk gözlemledi. Dönemin Hava Kuvvetleri Teknik İstihbarat Merkezi Komutanı hemen konuyla ilgili bir soruşturma başlatılmasını emretti ve ABD’nin UFO araştırmaları resmen başladı. 1947 yılında dünya-dışı kaynaklı bir uçan araç New Mexico Çölü’ne düştü. Araç Ordu tarafından bulundu ve enkazda dört uzaylı bedeni ele geçirildi. Bu uzaylıların insanlara benzemeyen yaratıklar olduğu tespit edildi. 1949 yılının sonlarına doğru, bir başka uzaylı aracı daha ABD’ye düştü ve Ordu tarafından ele geçirildi. Aracın uzaylı mürettebatından biri kazadan kurtulmuştu. Kurtulan uzaylı erkekti ve kendisine dünya-dışı biyolojik varlık anlamına gelen EBE adını vermekteydi. Uzaylı, New Mexico’daki askeri istihbarat personeli tarafından titizlikle sorgulandı ve kullandığı dil resimli grafikler yoluyla tercüme edildi. Yapılan sorgulama sonucunda uzaylının Dünya’dan yaklaşık 40 ışık yılı uzaklıktaki Zeta Reticuli yıldız sistemindeki bir gezegenden geldiği öğrenildi. 1952 yılına kadar hayatta kalan EBE, 18 Haziran 1952’de açıklanamayan bir hastalık sebebiyle öldü. EBE, yaşadığı süre boyunca uzay teknolojisi, Evrenin başlangıcı ve dünya-dışı konular hakkında çok değerli bilgiler verdi.


3


Uzay araçlarının ele geçirilmesi, ABD’nin, uzaylıların ülke güvenliğine doğrudan bir tehdit oluşturup oluşturmadıklarını belirlemek amacıyla yoğun bir araştırma başlatmasına neden oldu. 1947 yılında Hava Kuvvetleri UFO olaylarını araştırmak için bir program yürütmeye başladı. Program üç farklı kod adı altında yürütülmekteydi: Grudge, Sign ve en son olarak Blue Book. Hava Kuvvetleri programının amacı UFOlarla ilgili tüm gözlemler ve olaylar hakkında bilgi toplamak ve incelemek, ve olayların ABD’nin güvenliğiyle ilgili bir sorun yaratıp yaratmadığına karar vermekti… Aquarius Projesi altında toplanan raporlar, gerçek uzay aracı gözlemleri ve uzaylı varlıklarla gerçek temas olayları olarak kabul edilmekteydi. Olayların çoğu güvenilir askeri görevliler ve sivil savunma personeli tarafından rapor ediliyordu.

4

ABD, 1958 yılında Utah Çölü’nde üçüncü bir uzay aracı ele geçirdi. Araç uçuş açısından mükemmel durumdaydı. Aracın uzaylılar tarafından bilinmeyen bir nedenden dolayı terk edildiği açıkça görülmekteydi, çünkü aracın ne içinde ne de çevresinde hiçbir dünya-dışı yaşam formuna rastlanmamıştı. ABD’li bilim adamları aracın bir teknoloji harikası olduğunu düşünmekteydiler. Araç, çok güvenli bir yerde muhafaza edildi ve burada kaldığı yıllar süresince en iyi uzay bilimciler tarafından incelendi. ABD ele geçirilen bu uzaylı aracı sayesinde çok geniş kapsamlı teknolojik bilgiler edindi.

5

Blue Book Projesi döneminde, Hava Kuvvetleri ve CIA’in talebi üzerine birbirinden bağımsız pek çok bilimsel araştırma yürütüldü. Fakat 1966 yılında MJ12, Hava Kuvvetleri’nin UFO araştırmalarını resmi olarak sona erdirmesine karar verdi. Bunun iki nedeni vardı.
Birincisi, ABD uzaylılarla iletişim kurmuş ve uzaylıların dünyadaki araştırmalarının saldırganca ya da düşmanca olmadığı kanısına varmıştı. Ayrıca, uzaylıların varlığının ABD’nin güvenliğine karşı doğrudan bir tehdit oluşturmadığına karar verilmişti. Araştırmaların sona erdirilmesinin ikinci nedeni ise, halkın UFOların gerçek olduğuna inanmaya başlamasıydı. NSC bu hissin yurt genelinde bir panik yaratmasından endişeleniyordu. Söz konusu dönemde ABD çok hassas projeler yürütmekteydi ve halkın bu projelerden haberdar olmasının ABD Uzay Programı’nın geleceğini tehlikeye atabileceği düşünülüyordu. MJ12, halkın merakını giderebilmek için UFO olayları hakkında bağımsız bir bilimsel çalışmanın yapılmasını kararlaştırdı. Çalışma sonucunda UFOların ulusal güvenliği tehdit ettiği yolunda yeterli kanıt bulunmadığına karar verildi. Bu sonuç Hükümet için yeterliydi; Hava Kuvvetleri UFO araştırmalarını halka resmen durdurduğunu bildirdi ama perde arkası araştırmalar tüm hızıyla sürmekteydi..

6

Blue Book Projesi’nin Aralık 1969’da sona erdirilmesine rağmen, Aquarius Projesi NSC ve MJ12’nin denetimi altında yürütülmeye devam etti. NSC, UFO gözlemleri ve olayları ile ilgili araştırmaların gizlice ve halkın bilgisi dışında sürdürülmesi gerektiğini düşünüyordu: Eğer Hava Kuvvetleri UFO araştırmalarına devam etseydi, bazı Hava Kuvvetleri görevlileri ve Savunma sivil personeli eninde sonunda Aquarius Projesi ardında yatan gerçekleri öğrenecekti. Buna izin verilemezdi. UFO araştırmalarının gizlilik içinde yürütülmesini sağlamak amacıyla, CIA/DCD ve MJ12’den araştırmacılar çeşitli askeri birimlere ve hükümet birimlerine yerleştirildi ve UFO/IAC olaylarını incelemekle görevlendirildi. Bu ajanlar ABD ve Kanada’nın çeşitli yerlerinde görev yapmaya devam etmektedir. NOT: Uzaylılar nükleer silahlar ve nükleer araştırmalarla çok yakından ilgilenmekteydiler. Rapor edilen pek çok UFO gözlemi ve olayı nükleer silah üsleri yakınlarında gerçekleşmiştir. Uzaylıların nükleer silahlara olan bu yakın ilgisi gelecekte Dünya üzerinde meydana gelebilecek bir nükleer savaş tehdidine karşı önlem almak olarak yorumlanabilir. Hava Kuvvetleri nükleer silahların uzaylılar tarafından çalınması ya da yok edilmesi tehlikesine karşı önlemler almıştır. MJ12, uzaylıların güneş sistemimizi barışçı amaçlarla seyahat ettiklerine emindir. Yine de, uzaylıların geleceğe yönelik planlarının ulusal güvenliğe ve medeniyetin gelişimine karşı bir tehdit oluşturmadığı kesinlikle belirlenene kadar uzaylıların hareketlerini gözlemlemeye ve kaydetmeye devam etmeliyi

7

Eldeki bilgilerin düşman istihbaratlarınca ele geçirilmesinden korkan MJ12, uzaylıların tıbbi durumlarıyla ilgili teknolojik gerçeklerin -örneğin bir uzaylının canlı olarak ele geçirildiği ve üç yıl hayatta kaldığı gerçeğinin- halka açıklanmaması gerektiğini düşünüyordu. EBE tarafından verilen ve konunun hassasiyeti dolayısıyla halka açıklanmaması gerektiği düşünülen başka bilgiler de vardı. EBE, uzaylı atalarının 2000 yıl önce Dünya sakinlerinin bir medeniyet geliştirmelerine yardımcı olmak üzere Dünya’ya insan tohumu attıklarını bildirmişti. Her ne kadar bu homo-sapienin kimliği hakkında bilgi edinilememiş olsa da kesin olan bir şey vardı: Eğer bu bilgi halka duyurulursa dünya genelinde dinsel bir panik yaratabilirdi.

8

AQUARIUS PROJESİ KAPSAMINDA YÜRÜTÜLEN PROJELER
1. BANDO PROJESİ: (Parola: Risk) 1949 yılında başlatıldı. Görevi, hayatta kalan uzaylı yaratık ve bulunan diğer uzaylı bedenleri hakkında tıbbi bilgi toplamak ve değerlendirmekti. Bu proje kapsamında EBE tıbbi incelemelerden geçirilmiş ve evrim teorisi hakkındaki sorulara kesin yanıtlar bulunmuştur. Projeye 1974 yılında son verilmiştir.
2. SIGMA PROJESİ: (Parola: Gece yarısı) 1954 yılında, Gleem Projesi’nin bir kolu olarak kuruldu. 1976’da ayrı bir proje olarak yürütülmeye başlandı. Görevi, uzaylılarla iletişim kurmaktı. Bu proje, 1959’da ABD’nin uzaylılarla ilkel düzeyde iletişim kurmaya başlamasıyla başarıya ulaşmıştır. 25 Nisan 1964’te bir Hava Kuvvetleri istihbarat yetkilisi New Mexico Çölü’nde daha önceden belirlenen bir yerde iki uzaylıyla görüşmüştür. Temas yaklaşık 3 saat sürmüş ve istihbarat yetkilisi bu iki uzaylıyla temel bilgi alışverişinde bulunmayı başarmıştır.
3. SNOWBIRD PROJESİ: (Parola: Balina yıldızı) 1972’de kurulmuştur. Görevi, ele geçirilen uzaylı araçlarını test uçuşuna çıkarmaktı. Bu proje hala Nevada’da yürütülmektedir. 4. POUNCE PROJESİ: (Parola: Dixie) 1968’de kuruldu. Görevi uzay teknolojisi hakkında elde edilen tüm bilgileri değerlendirmekti. Pounce Projesi de halen devam etmektedir.
Kaynak: Sirius
 

pole45

Kayıtlı Üye
Katılım
21 Şub 2009
Mesajlar
10
Tepkime puanı
0
Arkadaşlar neden hep ABD uğraşırki bu bilimle Acaba Bizim Bilim adamları Mit görevlilerimiz uyuyormu ben bunu anlayabilmiş değilim
 

dmkol

Kayıtlı Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
4,907
Tepkime puanı
529
İş
Web Master
Birincisi bu bilgilerin doğruluğu ispat edilmemiştir. İkincisi ülkemizde ve dünyanın diğer yerlerinde, uzaylı meselesi üzerinden rant sağlamak, para kazanmak gibi amaç güdenler bu gibi aslı astarı olmayan, sadece beyin bulandıran, saçma veya mantıklı, doğru veya yanlış olarak ayırt etmeksizin bu gibi şeyleri büyük bir iştahla insanlara yedirmişlerdir. Üçüncüsü bizim ülkemizde de özellikle askeri istihbarat nezdinde ufo(tanımlanamayan uçan nesne) araştırmaları ve dosyaları vardır.
Şimdi oturun aklınızı ve mantığınızı kullanın.

- Amerika uzaylılarla temas etti ve onların zararsız olduğunu anladı ama her ne hikmetse insanlara açıklamadı belki panik olur diye.
Nasıl yani? O insanlar zararsız olduğunu madem anladı o şekilde açıklasınlar, panik de olmaz, heyecan da..

-Amerika bunlarla fikir alış verişinde bulundu, bir birlerini tanıdılar. Bu da diğer ülkeler tarafından bilinmemeliydi. Önlemler aldılar, faln filan yaptılar.
Hadi ABD bu dünyada süper güçlerden biri de istediğine istediğini yedirip yaptırıyor, peki ABD yıldızlar arası da süper güç mü ki, 40 ışık yılı uzaktan gelen o inanılmaz teknolojik ve zeki canlılar sadece onların sözünü dinleyerek, tüm dünyada sadece Amerikan hükümetiyle görüşecek?

Bu ve bunun gibi bir sürü saçmalığı kendi mantığınızla bile çürütebilirsiniz. Bu tür haberler ve yazılar Amerikan think tanklerinden çıkan, istihbarat stratejisine uygun haberlerdir.

Amerika=Korku imparatorluğu

Bu yazıyı okuduğunuzda hanginiz acaba iyi şeyler düşündü? Pozitif oldu? Hiçbiriniz! Üstelik yazıda anlatılan şey gayet zararsız oldukları, barışçıl olduklarıdır. Neden hiçbiriniz pozitif etki almadınız? Hatta her biriniz bu yazı sonunda, ''YÜCE AMERİKA!'' , ''VAY NE GÜÇLÜSÜN SEN AMERİKAA!!'' diye içinizden geçirmediniz mi? Haydi kendi kendinize itiraf edin. İşte bu ve buna benzer yazıların amacı budur. Uyanın artık. Hem Amerika madem bu kadar ultra süper güçlü bir ağa sahip, sizce bu denli kritik bilgilerin her hangi bir forumda karşınıza çıkması çok şaşırtıcı değil mi?
Tamam kabul ediyorum, uzaylılarla etkileşimler var, uzay araçları da kullanılıyor ama bu yazılar gibi değil, bu anlatılanlar gibi değil. Bir yerlerde mantık hatası var zira.
 

Belladona

Banlı Kullanıcı
Katılım
20 Tem 2010
Mesajlar
69
Tepkime puanı
1
internet bu tür bilgilerle dolu, ciddiye almamak lazım sanırım
 

sogukates

Kayıtlı Üye
Katılım
6 Ağu 2010
Mesajlar
61
Tepkime puanı
1
Chillout , sonun kadar haklısın sana katılıyorum. Yalnız birşey var mesela 18.000 veya alemleri senin için halk ettim gibi . Buraa bahsedilen alemleri herkez kendince yorumlamış kimisi doğada bulunan bir ottan tutunda atomlara kadar , kimisi dahada ileriye giderek evrende bizim bildiklermiz (insan , hayvan , nebat ,cin , melek gibi) dışında birde başka gezegenler orada yaşayanlar hatta dünyaya gelip kaçırmalar hormon çalmalar filan. Ben yorum yapmıyorum her ikiside doğru olabilir belki dahada ileri boyutlarıa vardır bu kısmı bize karanlık.
Ufolar ve uzaylılara yok demiyorum Gal-ü Beladan bu yana bukadar insanı yaratmış insanın yer yatak yapmış insan haricinde bildiğimiz gibi bir sürü varlık yaratmış ol diyince olduran Rabbimiz eğer istediyse bizim tabirimizle uzaylıa yaratabilirdi yada yaratmıştır. Yalnız kuranda ezelden ebede herşeyi bulmak mümkünken , insandan , cinden , melekten , cennetten , cehennemden , burdaki görevlilerden ,semalardan gördüğümüz ve görmediğimiz herşeyden bahsederken ve bize yol gösterirken neden ufolardan bahsetmemiş . Gerçi hafız değilim kuran okurum ama tercüme edemem tercüme edebilmiş olsam dahi meal edemem meal edip yorumlasam dahi her harfinde binlerce mana gizli olan kuran ufo ve uzaylılardan bahsetmemiş bunu biliyorum.Bahsetmiş olsaydı bunu sizde bende bugüne kadar bir şekilde duyardık.Ama oladabilir reddetmiyorum. Yalnız ne ben nede çevremden herhangibirin ufo yada uzaylı gördüğünü bugüne kadar görmedim duymadım.En doğrusunu Allah bilir.
 

dmkol

Kayıtlı Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
4,907
Tepkime puanı
529
İş
Web Master
Chillout , sonun kadar haklısın sana katılıyorum. Yalnız birşey var mesela 18.000 veya alemleri senin için halk ettim gibi . Buraa bahsedilen alemleri herkez kendince yorumlamış kimisi doğada bulunan bir ottan tutunda atomlara kadar , kimisi dahada ileriye giderek evrende bizim bildiklermiz (insan , hayvan , nebat ,cin , melek gibi) dışında birde başka gezegenler orada yaşayanlar hatta dünyaya gelip kaçırmalar hormon çalmalar filan. Ben yorum yapmıyorum her ikiside doğru olabilir belki dahada ileri boyutlarıa vardır bu kısmı bize karanlık.
Ufolar ve uzaylılara yok demiyorum Gal-ü Beladan bu yana bukadar insanı yaratmış insanın yer yatak yapmış insan haricinde bildiğimiz gibi bir sürü varlık yaratmış ol diyince olduran Rabbimiz eğer istediyse bizim tabirimizle uzaylıa yaratabilirdi yada yaratmıştır. Yalnız kuranda ezelden ebede herşeyi bulmak mümkünken , insandan , cinden , melekten , cennetten , cehennemden , burdaki görevlilerden ,semalardan gördüğümüz ve görmediğimiz herşeyden bahsederken ve bize yol gösterirken neden ufolardan bahsetmemiş . Gerçi hafız değilim kuran okurum ama tercüme edemem tercüme edebilmiş olsam dahi meal edemem meal edip yorumlasam dahi her harfinde binlerce mana gizli olan kuran ufo ve uzaylılardan bahsetmemiş bunu biliyorum.Bahsetmiş olsaydı bunu sizde bende bugüne kadar bir şekilde duyardık.Ama oladabilir reddetmiyorum. Yalnız ne ben nede çevremden herhangibirin ufo yada uzaylı gördüğünü bugüne kadar görmedim duymadım.En doğrusunu Allah bilir.
Ben yorumu dini sebeplerle yapmadım açıkçası. Fakat sizin sorunuzu anladığım kadarıyla diyorsunuz ki neden Kuran'da açıkça belirtilmemiş. Aslına bakarsanız Kuran zaten bir çok şeyi açıkça belirtmiyor. Örneğin atomlar, atom altı parçacıkları, karanlık madde, kara delikler vs. vs. bunları açıkça söylemiyor ama bunlar var. ayrıca Kuran bilim kitabı da değil, bütün bunları açık açık anlatacak bir kitap milyonlarca sayfa olurdu. Ancak atıfda bulunulan bazı şeyler var. Bunları da neye göre nasıl anlayacağımız bize kalıyor.
 

sogukates

Kayıtlı Üye
Katılım
6 Ağu 2010
Mesajlar
61
Tepkime puanı
1
Tabi ki buda sizin yorumunuz doğru olmakla beraber , saygı duyuyorum.İşte elimizde kesin bir kaynak yada bilgi omadığı için veya bizzat bu duruma şahit olmadığımız için bize karanlık.Yalnız dikkat eilmesi gereken bir konu daha var bildiğim kadarıyla en çok amerakaya uğruyo bu ufolar nedne acaba , tabi ülkemizdede gördüğünü iddia edenler var.Şöyle bir varsayımla yola çıkarsak , oturduğumuz semtte bir sürü tanıdığımız insan var eş dost arkadaş ve geçmişiniz köklü ise bu kişilerin akrabalarına kaar tanıyorsunuz artı o kişilerin diğer çevre arkadaşları okul iş vs gibi .Birde akrabalarımız var derken toplandığı zaman baya büyük bir rakam eder bunlrın kenilerinin şahit olduğu yada tanıdıklarının şahit olduğu bişr urum olsa mutlaka bu kulagınaza gelir.Demek istediğim şu neden biz yaa çevremizdeki insanlar tanık olmuyor.Tabi yinede kesin olarak var veyahut yok demiyorum.İspat edilene kadar kafa kurcalamaya devam eder.
Saygılar,
 

dmkol

Kayıtlı Üye
Katılım
24 Kas 2008
Mesajlar
4,907
Tepkime puanı
529
İş
Web Master
.Şöyle bir varsayımla yola çıkarsak , oturduğumuz semtte bir sürü tanıdığımız insan var eş dost arkadaş ve geçmişiniz köklü ise bu kişilerin akrabalarına kaar tanıyorsunuz artı o kişilerin diğer çevre arkadaşları okul iş vs gibi .Birde akrabalarımız var derken toplandığı zaman baya büyük bir rakam eder bunlrın kenilerinin şahit olduğu yada tanıdıklarının şahit olduğu bişr urum olsa mutlaka bu kulagınaza gelir.Demek istediğim şu neden biz yaa çevremizdeki insanlar tanık olmuyor.
Bir veriye göre dünyada 350 milyon kişi ufo gördüğünü iddia ediyor. Ne gördüklerini bilemiyorum. Bu insanlar arasında bilim adamları ve askerler bir hayli fazla. Bir de gördüğünü söyleyemeyenler var. Mesela bizim ülkemizdeki askeri dosyalarda kim bilir neler vardır. Şimdi bazı şeyler de her yerde konuşulamıyor. Anlatabildim sanırım. :)
 

sogukates

Kayıtlı Üye
Katılım
6 Ağu 2010
Mesajlar
61
Tepkime puanı
1
Anlıyorum , ama yşnede karanlık bir konu.Teşekkürler, :)
 
Üst