Melek arşivi-En büyük melek kütüp hanesi[ melekler hakkında geniş bilgi ]

Aftiel

Kayıtlı Üye
Katılım
24 Ara 2009
Mesajlar
28
Tepkime puanı
2
Melekleri diğer varlıklardan ayıran birtakım özellikler vardır. Bunları şu şekilde sıralamak mümkündür:
1. Melekler nurdan yaratılmış; yemek, içmek, erkeklik, dişilik, evlenmek, uyumak, yorulmak, usanmak, gençlik, ihtiyarlık gibi fiillerden ve özelliklerden arınmış, nüranî ve ruhanî varlıklardır: "...O'nun huzurunda bulunanlar, O'na ibadet hususunda kibirlenmezler ve yorulmazlar. Onlar, bıkıp usanmaksızın gece gündüz (Allah'ı) tesbih ederler" (el-Enbiya 21/19-20), "Onlar rahmanın kulları olan melekleri dişi kabul ettiler. Acaba meleklerin yaratılışlarını mı görmüşler? Onların bu şahitlikleri yazılacak ve sorguya çekileceklerdir" (ez-Zuhruf 43/19).
2. Melekler Allah'a isyan etmezler, Allah'ın emrinden çıkmazlar, asla günah işlemezler hangi iş için yaratılmış iseler o işi yaparlar. "Onlar, üstlerindeki Rablerinden korkarlar ve kendilerine ne emrolunursa onu yaparlar" (en-Nahl 16/50).
3. Melekler, son derece süratli, güçlü ve kuvvetli varlıklardır; "Gökleri ve yeri yaratan, melekleri ikişer üçer ve dörder kanatlı elçiler yapan Allah'a hamdolsun. O, yaratmada dilediği artırmayı yapar. Şüphesiz Allah her şeye gücü yetendir" (el-Fatır 35/1). İslamî kaynaklarda meleklerin kanatları olduğu bildirilmekle birlikte bu kanatların mahiyeti konusunda bir şey söylemek mümkün değildir. Meleklerin nüranî varlıklar olduğu göz önünde tutulursa, bunları kuş veya uçak kanatları gibi maddî nitelemelere konu etmenin doğru olmayacağı ortadadır. Kanatların mahiyetini ancak Allah ve melekleri gören peygamberler bilebilirler. Meleklerin kanatları onların süretini, kanatlarının fazlalığı onların güç ve sürat yönünden derecelerini, Allah katındaki değerlerini gösterdiği şeklinde anlaşılabilir.
4. Melekler Allah’ın emir ve izniyle çeşitli şekil ve kılıklara bürünebilirler. Cebrail (a.s) Hz. Peygamber’e ashapdan Dihye şeklinde görünmüş, bazan kimsenin tanımadığı bir insan şeklinde gelmiştir. Yine Cebrail (a.s), Hz. Meryem'e bir insan şeklinde görünmüş (Meryem 19/16-17), meleklerden bir grup, Hz. İbrahim'e bir oğlu olacağı müjdesini getiren insanlar şeklinde gel****miş, o da onları misafir zannederek kendilerine yemek hazırlamış, fakat yemediklerini görünce korkmuş, sonra da melek olduklarını anlamıştır (Hud 11/69-70). Bu ayetten meleklerin yiyip içmedikleri sonucu da çıkmaktadır.
5. Melekler gözle görünmezler. Onların görünmeyişleri, yok olduklarından değil, insan gözünün onları görebilecek kabiliyet ve kapasitede yaratılmamış olmasındandır. Melekler peygamberler tarafından aslî şekilleriyle görülmüşler****dir. Asıl şekillerinden çıkıp bir başka maddî şekle, mesela insan şekline girmeleri durumunda diğer insanlarca da görülmeleri mümkün olur. Cibril hadisi diye bilinen, iman, İslam ve ihsan kavramlarının tanımlarının yapıldığı hadiste belirtildiği gibi, Cebrail ashap tarafından insan şeklinde görülmüştür (bk. Buharî, "İman", 37; Müslim, "İman", l; Ebu Davud, "Sünnet", 15).
6. Gaybı ancak Allah bildiğinden melekler de gaybı bilemezler. Eğer Allah tarafından kendilerine gayba dair bir bilgi verilmiş ise, ancak o kadarını bilebilirler. Kur'an'da ifade edildiğine göre Allah, Hz. Adem'e varlıkların isimlerini öğretmiş, sonra da isimlerin verildiği varlıkları meleklere göstererek, bunların isimlerini haber vermelerini onlardan istemiş, bunun üzerine melekler "Seni tenzih ederiz. Senin bize öğrettiğinden başka bizim hiçbir bilgimiz yoktur. Çünkü her şeyi hakkıyla bilen, hüküm ve hikmet sahibi olan sensin" demişlerdir. Bunun üzerine de Cenab-ı Hak Hz. Adem'in, varlıkların isimlerini haber vermesini emretmiş, o da söyleyiverince şöyle seslenmiştir...


Bu dört melekten başka diğer meleklerden bazılarıda şunlardır:

Kirâmen Kâtibin: Bunlar iki melektir. Biri insanların sağında
virgs.gif
diğeri solunda bulunur. sağındaki
virgs.gif
insanların yaptığı iyi işleri.
Solundaki ise kötü işleri yazar. Böylece her insana ait iyiliklerin ve kötülüklerin yazıldığı "Amel Defteri" meydana gelir.

Münker ve Nekir: Bunlar öldükten sonra kabirde insanlara soru sormakla görevli iki melektir.

Rıdvan: Cennetteki meleklerin başkanıdır.

Mâlik: Cehennemde görevli olan meleklerin başkanıdır

Ve batı kültürü[ batı kültürü yazdıma bakmayın
genç okur arkadaşlarımızın aklı bulanmasın.
Çıkışları batı doğu aynı yaratandır....
sadece isimleri farklıdır.
ancak bulabildiklerim şuan bunlardan ibaret.


Akatriel (Akatreil) : Melek bildirilerinin ve tanrısal gizemlerin göstericisidir.
Anafiel : Merkabah'ın taçlandırılmış yargı meleklerinin başıdır.
Azbuga (h) : 8 büyük saltanat meleklerinden biridir.
Barakiel (Barkiel, Barbiel) : Şubat ayının yöneticisi, Seraphim hiyerarşisinin düzenleyicisi ve 7 Archangel'dan biridir.
Camael (Kemuel) : Power hiyerarşisinin düzenleyicisi; ilahi adaletin kişileştirilmiş hali olarak Tanrı'nın huzurunda bulunan 7 kutsal sefiroth'dan biridir.
Chayyiel : Kutsal Cheribum'ların başıdır.
Gabriel : Bildiri, diriliş, merhamet ve intikam meleği; Cennet'in ilk katının baş prensi; Cennet'teki meleksi gardiyanların başıdır.
Galgaliel : Galgalim (Merkabah'ın savaş arabaları) düzeninin yöneticisi; güneş meleklerinin başıdır.
Haniel (Anael) : Enoch'u Cennet'e taşımakla ün kazanmış; Principalites ve Virtues'in düzenleyicisi; 7 Archangel'dan biri ve Thrones hiyerarşisinin yöneticisidir.
Jehoel (Jaoel) : İsmi bile koyulmamış şeylerin düşünürü, huzur prensidir.
Metatron : Cennetin baş yöneticisi, yetkili meleklerin prensi, insanlığın yaşamının devamlılığını sağlayan melektir.
Michael : Lord'ların başmeleği, sadakatin dağıtıcısı, İsrail'in varisi, tövbe meleğidir (vb.)
Phanuel (Raguel) : Ramiel ve Uriel ile tanımlanmış, huzur prensi ve ceza başmeleğidir.
Redueriel (Vretil) : Kayıt tutan melek, kutsal koronun lideri, daha küçük meleklerin yaratıcısıdır.
Raphael : Şifa, ilim ve bilgi meleği; huzur prenslerinden biri ve güneşin kral naibidir.
Raziel (Galizur) : Büyük gizemlerin başı; Bratik dünyasının başmeleğimsi yöneticilerinden biri; Adem'in yönlendiricisi ve ölümün habercisidir.
Rikbiel : Merkabah meleklerinin prensidir.
Sopheriel Mehayye ve Sopheriel Memeth : Ölüm ve hayat kitaplarının koruyucusu, Merkabah'ın 2 yüce melekleridir. (8 taneden 2'si)
Soqued Hozi : Tanrı tarafından kılıç olarak belirlenen ilahi dengelerin koruyucusu 8 yüce Merkabah meleklerinden biridir.
Sandalphon (orjinali Elijah) : Görkem ve gücün meleği; Metatron'un ikiz kardeşidir.
Suriel : Ölümün yardımsever meleği, ilham perilerinin eğitmeni, huzurun prensidir.
The Irin : İkiz Quaddisinlerle birlikte cennete özgü adalet mahkemelerini oluşturan ikiz meleklerdir.
The Quaddisin : İkiz Irinlerle birlikte cennete özgü adalet mahkemelerini oluşturan ikiz meleklerdir.
Tzadkiel : İlahi adaletin meleğidir.
Uriel : Kurtarıcı Archangel; güneşin kral naibi; Tartarusların başıdır.
Yefefiah (Dina) : Cabala'nın gizemlerindeki ilham perilerini eğiten Torah meleğidir.
Zagzagel : Bilgelik meleği; cennetin dördüncü katının baş koruyucusudur.

A'albiel - Archangel Michael'ın bir yardımcısı.

Abel - Cennete inen ruhlar Abel tarafından sorgulanır. 12 Yüce Güç'ten biridir. 4.Cennet'in meleği.

Achaiah - Sabırın ve doğanın meleği.

Af Bri - Yağmuru kontrol eden melek.

Aftiel - Alacakaranlık meleği.

Akatriel- Esrar meleği, yargılanan suçluların cezalarını o ilan ederdi.

Ambriel - İnsanların özgürlüklerini korur, onun sayesinde düşündüğümüz şeyleri rahat söyleyebiliriz.

Anael - Yaratılan 7 melekten bir tanesi. Baş Meleklerin (Archangels) Prensi, Venüs'ü yönetirdi. 2.cennet meleğidir ve dünyadaki krallıkları o yönetirdi.

Anafiel - Merkabah'in Baş Meleği.

Ashriel - Ölenlerin ruhlarını bedenden ayıran melek.

Azrael - Ölüm meleği. ''Hiç durmadan büyük bir kitaba insanların doğumlarını yazan ve öldükleri zaman silen melek.''

B

Baabiel - Cabala'da birinci cennette görev alan melek.

Bahram - Zafer meleği.

Baradiel - 7 cennetin prenslerinden biri. 3.cennet meleği olan Baradiel, yeryüzünü yöneten prenslerin en ''büyük, güzel, harika ve onurlusuydu.'

Baraqyal - Ölümlü kadınlarla beraber olmak icin cenneti terkeden meleklerden bir tanesi. Bazı kaynaklarda Baraqyal 200 Düşen Melekler (fallen angels) listesinde yer almıştır.

Barbiel - Bir Ekim meleği.

Barkiel - Işık meleği, bazı yerlerde Uriel olarak da geçer.

Bethor - Güçlü bir melek, Jüpiter'i yonetirdi.

Black Angels - [Kara Melekler] Özellikle İslam kültüründe ''Fallen Angels''[Düşen Melekler] anl***** gelir.

Blinded Angels - Seytan icin kullanılan bir terim.

Blaef - Hava ve rüzgarın bir Cuma meleği.

Boel - 7 melekten bir tanesi, 1.cennette görev alıyordu. Dünyanın 4 köşesinin anahtarları onda gizliydi. Ayrıca Satürn'ü yönetirdi.
C

Calliel - 2.Cennette görev alan meleklerden biri.

Camael - En büyük meleklerden biri, güzelliği, neşeyi, mutluluğu, barışı temsil eder. Ona dua edenleri ödüllendirirdi.

Cassiel - Cumartesi'nin meleği. 7.cennetin yöneticisi.

Chaldkydri - Baş Melekler ve güneşin uçan elementleri. 12 Kanatları var ve güneşe yükseldikçe şarkı soylerler. 4.Cennette Anka kuşları ve bunun gibi cennet yaratıklarıyla görev alırlar. Tuhaf ama olağan üstü güzel bu yaratıkların altları aslana, üstlerininse timsaha benziyordu, kanatları rengarenk kartal kanatlarıydı. Archangel Gabriel'in yönetimi altında çalışırlar Eden'in bahçesini korurlardı.

Cheriour - Yaptığı korkunç bir suç sonunda cezalandırılmış melek.

Chosniel - Yalvarılmanın sonucunda birinin kalbinin açmasına neden olan melek.

Colopatiron - Yüreğimizdeki ekonomik, piskolojik ve her türlü sıkıntıların hapisanesini açan melek.

Cupra - En büyük ışık meleği.

D

Dalquiel - 3.Cennetin 3 meleğinden biri.

Damael - Bir Salı günü meleği, 5.Cennette görev alıyordu.

Dark Angel - Esrarlı bir yaratık, neredeyse melek denilebilir, İbrani'lerin reisi Jacob ile güreşti. Bu gönderilen meleğin kim olduğu konusunda karışıklıklar var. Olabilecekler Michael, Uriel, Chamuel, Peniel ve Metatron. Ayrıca Dark Angel(Kara Melek)'ların kutsal ruhlar olduğu da söyleniyor.

Angels of Darkness (Karanlik Melekler) - Karanlık Prensi ile eş tutulan, korku dolu bir melek. Satan, Lucifer ve ya Belial'ın Karanlık Melekler olduğu söylenir.


Death Angel - Tarih boyunca, dünyanın her yerinde bulunan Seytan Melekleri, Fallen Angel'larla karıştırılmalarına karşılık Tanrı'nın en sadakatlı hizmetkarlarından biridir. Bebriel, Metatron, Sammael, Adriel, Azrael ve Hemah ölüm melekleridir.

Derdekea - Güçlü, yeryüzündeki insanların duaları üzerine yere inen dişi melek.

Dina - Dünya yaratıldığı zaman Dina insanlara 70 farklı dili konuşmayı öğretti.

Djibril - İnanç meleği.

Djin - Archangel Gabriel'in yardımcısı. Atesin Kralı, saçları ateşten olan, çok iri yapılı olan bir melekti.

Duma - Mısır'da sessizlik meleği. Bazı yerlerde Fallen Angel olarak geçer.

E

Eden - Adam ve Eve'in cennetten kovulmadan önce yaşadıkları yer.

Eheres - Öfkenin çıkarılması için dua edilen melek.

El Auria - Ateş meleği.

Elders - Tanrı'nın tahtının çevresinde oturan 24 melek grubu. Bu melekler Tanrı'nın en kıdemli yardımcılarıydılar.

Elimiel - Ay meleği.

Eloa - İsa'nın bir gözyaşından doğduğu söylenen melek.

Emmanuel - İsimsiz meleklere verilen genel ad.

Erelim - En cesur meleklerden biri.

Esme - Nazik ve cana yakın bir koruma meleği.

Eth - Güçlü bir melek, ''herşeyin zamanında olacağını'' insanlara anlatır.

Eurabatres - Bir Venüs meleği.

Exael - Kutsal kitapta anlatılan 10 kutsal melekten biri. Cennetten dünyada yaşamak istediği için düşmüştür.

F

Fabriel - 4.cennette görev alan bir melek.

Famiel - Bir Cuma meleği.

Forneus - Cennetten düşmesinden önce, Tanrı'nın cok sadık bir hizmetkarıydı. Düştükten sonra yeraltının prensi oldu.

Fraciel - 5.Cennetin bir Salı meleği.

Framoch - Gecenin 7.saatinin meleği.

Friagne - 5.cennetin bir Salı meleği.

Fromzon - Gecenin 3.saatinin meleği.

G

Gaap - Cennetten düşen meleklerden biri, şuan cehennemde görev alıyor.

Gadiel - En kutsal meleklerden biri.

Gadreel - Azazel gibi, Gadreel de insanlara savaşı ve silahları tanıştırdı.

Gamsiel - Narcoriel'e hizmet veren gecenin 8.saatinin meleği.

Garfiel - 5.cennetin koruyucularından biri.

Gaviel - Gargatel ve Tariel ile beraber yaz mevsiminin 3 meleğinden biri olarak görev alır.

Geburah ve ya Geburael - Tanrı'nın sol kolu olan meleklerden bir tanesi.

Gedemel - Hagiel'in komutasında Venüs'de görev alan bir melek.

Gehegiel - 6.cennetin koruyucularından biri.

Germael - Tanrı tarafından dünyaya Adem'i topraktan yaratmak için gönderilen melek. Bu görev ayrıca Gabriel'e de verilmiştir.

Grigori "izleyiciler" - Tanrı'nın emirlerine karşı geldikleri için cezalandırılan, yeryüzünde insanlarla beraber yaşayan dev boyutlarında melekler.

K

Kabniel - Aptallığı önleyen bir melek.

Karoz - Raporcu melekler.

Katzfiel - 6.cenneti kılıcıyla koruyan prenslerden biri.

Kyriel - Ay gezegeninin 28 konağını koruyan 28 meleklerden bir tanesi.

L

Labezerin - Başarı meleği.

Lazai - Ateşten kurtulmaya yardımcı olan bir melek.

Leliel - Gecenin efendilerinden biri.

Lepha - Sembollerin ve işaretlerin meleği.

Logos - En yaşlı melek.

M

Madan - Merkur'un yöneticilerinden biri.

Mael - Su elementini yöneten Baş Meleklerden biri.

Maktiel - Ağaçları yöneten bir melek.

Manakel - Su hayvanlarının meleği.

Manu - Kader meleği.

Melioth - Cennet ve yeryüzünde yolculuk eden 9 melekten biri.

Memuneh - Rüya ve hayaller meleği.

Michael - İnanış, yardımseverlik ve bu gibi erdemleri taşıyan bir Baş Melek. Ayrıca uykusuzluk meleğidir. Bu melek savaş sırasında Tanrı'nın sağ kolu olmuş, Satan ve güçlerini bozguna ugratmıştır.

Mordad - Ölüm meleklerinden biri.

Munkir and Nakir - Islamiyet'e göre insanları mezarlarında sorgulayan melekler. Ancak aniden ölenleri ziyaret ederler. Cehenneme ve ya cennete gidip gitmeyeceklerine karar verirler.

Murmur - Düşen bir melek.

N

Nahaliel - Irmakların meleği.

Narsinha - Yarısı insan gibi olan, diğer yarısı ise aslana benzeyen ruh.

Neria - "Tanrı'nın ışığı"

Nisroc - Özgürlüğü temsil eden kartal biçiminde simgelenmiş melek.
O

Och - Güneşin meleği.

Oertha - Kuzey meleği.

Omophorus - Dünyayı omzunda bir atlas gibi taşır, insanlara yön gösterir.

Onayepheton - Tanrı'nın ölüleri diriltip yeniden hayata döndürmesinde görev alan ruh.

Oriares - Kış mevsiminin meleklerinden biri.

Otheos - Hazinelerin bulunmasını sağlayan kutsal ruh.

Ouestucati - Deniz rüzgarını estiren bir dişi melek.

Oumriel - 4.cennette görev alan bir melek.

P

Penat - 3.cennette görev alan bir cuma günü meleği.

Pendroz - 7.saatin meleklerinden biri.

Phaldor - Kehanetlerin meleği.

Phul - Gezegen Ay'ın efendisi.

Presnostix - Gecenin 6.saatinin meleği.

Pruel - Güney Rüzgarının kapılarını koruyan meleklerden biri.

Psychopompoi - Ölümden sonra ruhlara cennetteki ikematgahlarına kadar refakat eden koruyucu melek. Michael, Elijah ve Sandalphon Psychopompoi'lerden bazılarıdır.

Q

Qadosch - Mürekkep ve renkler ile çağırılan bir ruh.

Qafsiel - Gezegen Ay'ın hükümdarlarından olan bir melek. 7.cennet koridorunun koruyucusu. Eski İbranilerde Qafsiel düşmanlara karşı büyüyü kuşun kanıyla yazar ve güvercinin ayağına ya da kanadına bağlayarak uçmasına izin verirdi. Eğer güvercin uçarsa bu büyünün tuttuğu ve o düşmanın da uzaklara uçtuğu anl***** gelirdi.

Quelamia - İlk cennetin 7 tahtının hükümdarlarından biri.

R

Ra'asiel X - Dini Ayinler sırasında çağırılan melek.

Radueriel (Vretil) - Cennetin kayıt tutan meleği, kutsal ilahilerin başı ve kendinden zayıf olan meleklerin yaratıcısıdır. Bütün şiir meleklerinin ve ilham perilerinin ustasıdır, Yüce Meleklerin arasında eşsiz bir yere sahiptir.

Rahdar - Kardeşi Phakiel'in de yardımıyla Yengec burcunu yönetir.

Rain - Su ve yağmurun melekleri, isimlerini tekrar tekrar söyleyince gelirlerdi; " Mathariel, Ridia, Matriel ". Suyun kutsallığına inananlara yardımcı olurlar. Ayrıca bu meleklere reankarnasyon (yeniden doğuş) için de dua edilirdi.

Ramona - Cermenler'de bilgen olan bir dişi koruyucu.

Rampel - Bir dağa tırmandığımız ve ya en basitinden dağa gözümüzü kaydırdığımızda bile bize yakın olan melek.

Raphael - Cennetin prenslerinden ve Güneş'in koruyucularından biri. Bu Baş Melegin bütün canlılara karşı iyileştirme gücü vardır. Raphael neşe, aşk, merhamet ve mucizeleri temsil eder. İnsanları dua etmeye teşvik eder. Yolculuğa çıkmış kişilerin arkasını kollar. Ayrıca Raphael bilimsel yönlerden de insanları cesaretlendirir.

Raziel (Galizur) - Gizem ve sır dünyasının meleği.

Rehel - Dine karşı olanlar ile savaşan bir melek.

Risnuch - İnsanların tarım ve tarlaları için dua ettikleri melek.

Rochel - Kayıp eşyaları bulan melek.

Rusvon - Müslümanlara göre cennetin anahtarlarının olduğu melek.
S

Sachluph - Bitkilerin meleği.

Sahaqiel - Gökyüzü meleği.

Salilus - Mühürlü kapıları açan bir melek. Ayrıca günün 7.saatinin bir meleğidir.

Sam Hii (Shom Hii) - Kuzey Yıldızı'nın hükümdarlarından biri. İsmi "Hayatın Yaratılısı" anl***** gelir.

Samandiriel - Hayal gücünün meleği, bize geniş bir hayal gücüne sahip olmanın ne kadar önemli olduğunu ve bu şekilde bir çok şeyi gerçeğe dönüştürebileceğimizi gösterir.

Sangrariel - Cennetin kapılarını koruyan meleklerden biri.

Schrewneil - Güzel bir anıyı hatırlayınca cağırılan melek.

Sebhael - Bir kişinin kötü ve iyi davranışlarının yazıldığı kitaptan sorumlu olan ruh.

Sedim - Kötü ruhların çıkarılmasında yardımcı olan ruhlar.

Seheiah - Ateş ve hastalığa karşı direnç sağlayan melek.

Shamshiel - Gün ışığı meleği.

Shateiel - Sessizliğin meleği.

Shekinah - Kurtuluş ve özgürlüğün bir dişi meleği. Her zaman insanlara yakın olur, onları doğru söylemeye iter. Bazıları onun Tanrı'nın feminen tarafı olduğunu söyler.

Shetel - Tanrı'nın Adem'e hizmet etmesi için görevlendirdigi 3 melekten biri. Görevlerinden biri etini pişirmek ve şarabını soğutmaktı. (Fallen: o ne bee?)

Sizajasel - Bir Yay burcu meleği.

Sofiel - Ölü ve canlı ruhların kayıtlarının tutulduğu kitaptan sorumlu bir meleksel yaratık.

Sphener - Hastalık iblisi Mardero ile savaşması icin çağırılan bir kutsal ruh.

Strateia - Cennetteki yıldızların düşmesini sağlayabileceği söylenen bir meleksel yaratık.

Sui'el - Yeryüzünde olan depremler üzerinde güç sahibi olan melek.

Suriel - Aynı Raphael gibi, Suriel de cennetin prenslerinden biri ve iyileştirme gücü olan bir melektir. Olüm meleklerinden ve Yüce Baş Melek'lerden bir tanesidir, çağırıldığı zaman bir öküz şeklinde belirebilir.

T

Tablibik - Erdemlerinden bir tanesi çekicilik olan melek.

Taharial - Aklımızı netleştirmemize ve düşüncelerimizi temizlememize yardımcı olan melek.

Talia - Cennetin damlası, melek anl***** gelir.

Tarot - Zaman meleği. Beyazlar içinde, başında halesi ve alevli kanatlarıyla dünya ve cennet arasında bir yerlerde durur.

Trsiel - Nehirlerin hükümdarı olan bir melek.

Tsaphiel - Ay Gezegeninde görev alan bir melek.

Tzadiqel - Jüpiter Gezegenini perşembe günlerinde yöneten melek.

Tzadkiel - İlahi adaletin meleği.

U

Uriel - Edebiyat ve muziğin ustası, en kötü hayal kırıklıklarımızın en güzel dualara dönüşmesini sağlar.

Urpaniel - Kötü ruh ve şeytan cıkarmayı sağlayan bir melek.

Uzziel - Merhamet meleği.
V

Valoel - Barışı sağlayan melekler.

Vassago - Kadınların en gizli sırlarını bile bulabilen melek.

Vesta - Kutsal Ateş'in meleği.

Y

Yekahel - Merkur Gezegeninin meleklerinden biri.

Yephiel - Kötü ruhlara karşı koruma sağlayan melek.

Yrouel - Korku meleği, hamilelik sırasında kadınları korur.

Yurkemi - Kendisine diz çökülen bir melek.

Z

Zachriel - Anı ve hatıraların meleği.

Zafrire - Gün boyunca gezinen ruhlar.

Zagzagel (Wisdom) - Bilgelik meleği, 4.cennetin en büyük koruyucusu.

Zahariel (Brightness) - Ayartma ve şeytana uyma gibi günahlara engel olmamızı sağlayan melek.

Zaliel - 5.cennette görev alan bir Salı günü meleği.

Zazel - Asiel ile birlikte ani ölüme karşı insanları korur.

Zizuph - Esrar ve gizem dolu olayları çözmeye yarayan melek

Alıntıdır.

Umarım yardımcı olabilmişimdir arkadaşlar....
 

Luxor

Kayıtlı Üye
Katılım
9 Ara 2009
Mesajlar
28
Tepkime puanı
0
Benim anlamadığım şu; "Melekler Allah'a isyan etmezler, Allah'ın emrinden çıkmazlar, asla günah işlemezler hangi iş için yaratılmış iseler o işi yaparlar. "Onlar, üstlerindeki Rablerinden korkarlar ve kendilerine ne emrolunursa onu yaparlar" (en-Nahl 16/50)". Eğer böyle ise düşmüş melekler neden düştü? Ayrıca Hz.Adem'e secde etmeyen şeytan nasıl isyan etti? Bunları anlamadım gitti...
 

auk__12

Kayıtlı Üye
Katılım
25 Kas 2008
Mesajlar
121
Tepkime puanı
8
Benim anlamadığım şu; "Melekler Allah'a isyan etmezler, Allah'ın emrinden çıkmazlar, asla günah işlemezler hangi iş için yaratılmış iseler o işi yaparlar. "Onlar, üstlerindeki Rablerinden korkarlar ve kendilerine ne emrolunursa onu yaparlar" (en-Nahl 16/50)". Eğer böyle ise düşmüş melekler neden düştü? Ayrıca Hz.Adem'e secde etmeyen şeytan nasıl isyan etti? Bunları anlamadım gitti...
Hz.Adem'e isyan eden şeytandır.Yani melek değildir.Meleklerin hocası olması onunda melek olduğu anlamına gelmez.Şeytan yaradılış itibariyle Ateşten yaratılmıştır.Melek nurdan yaratılmıştır.Yani şeytan düşmüş bir melek değildir.Şeytan şeytandır.Sanırım bundan bahsediyordunuz??

Eğer genel olarak meleklerin düşmesinden bahsediyorsanız.İslam inancında böyle birşey mevcut değildir.Meleklerin iradesi yoktur.Yanlız Allah'a ibadet ederler.Dolayısıyla Ben neden böyleyim;dünyada yaşamak istiyorum Deyip isyan edip Ben düşeyim de insan olayım demezler;diyemezler.Yaradılışları bu şekildedir.Bakmayın siz Holywood sinemasına...
 

Yesil Cingene

Kayıtlı Üye
Katılım
15 Ara 2008
Mesajlar
907
Tepkime puanı
56
Bunun sinemayla alakası yoktur. Çeşitli dinlerde buna inanılmaktadır. Araştırmadan konuşmayın ve insanların inançlarına saygılı olun.
 

auk__12

Kayıtlı Üye
Katılım
25 Kas 2008
Mesajlar
121
Tepkime puanı
8
Bazı dinlerde inanılıyor olabilir..İslam inancında yoktur..
 

Mortho

Kayıtlı Üye
Katılım
26 Haz 2009
Mesajlar
363
Tepkime puanı
33
Konum
Ankara
İş
Öğrenci
Benim anlamadığım şu; "Melekler Allah'a isyan etmezler, Allah'ın emrinden çıkmazlar, asla günah işlemezler hangi iş için yaratılmış iseler o işi yaparlar. "Onlar, üstlerindeki Rablerinden korkarlar ve kendilerine ne emrolunursa onu yaparlar" (en-Nahl 16/50)". Eğer böyle ise düşmüş melekler neden düştü? Ayrıca Hz.Adem'e secde etmeyen şeytan nasıl isyan etti? Bunları anlamadım gitti...

İslam inancı meleklerin iradelerinin olmadığını kabul eder fakat benim görüşüme göre iradesiz meleklerin yanısıra iradeli meleklerin de olduğudur.
Bir varlık ancak iradeli ise isyan edebilir. Hem düşmüş melekleri kabul eder hem de onların iradesiz olduğunu kabul edersek, yaratıcının onları kendine isyan etmek üzere programladığı gibi saçma bir sonuç çıkar. :D:D
 

Luxor

Kayıtlı Üye
Katılım
9 Ara 2009
Mesajlar
28
Tepkime puanı
0
Yani ben de öyle olmalı diyorum mortho.Yoksa işin içinden çıkılmıyor.Aslında düşmüş melekler meselesini İslama göre yorumlamaya kalkıp ben hata yaptım.Bu meleklerden neden İslam'da bahsedilmez acaba?Ateş olmayan yerden duman neden çıksın ki?
 

Mortho

Kayıtlı Üye
Katılım
26 Haz 2009
Mesajlar
363
Tepkime puanı
33
Konum
Ankara
İş
Öğrenci
Kuran'da "şeytanlar" kelimesi geçer. Şeytan tektir halbuki. Yine benim düşünceme göre şeytanlar kelimesinden kasıt şeytanla beraber kovulmuş diğer varlıklar.
 

blacksword

Kayıtlı Üye
Katılım
7 Şub 2010
Mesajlar
3
Tepkime puanı
0
Benim bildiğim kadarıyla melekler düşünebilir ancak birçoğu (tahminen %98'i) Tanrı'nın herşeyi ile doğru olduğunu düşünüp onun yolunu izler. Geriye kalan %2'lik kesim ise Allah'tan şüphe etmiş ve Şeytan'ın yolunu izlemiştir. Bu yüzde 2'lik kısma biz "Fallen-Angel" diyoruz. :)

Dipnot: Melekler aynı zamanlarda yarı tanrılardır. Tanrı insan gibi Melekleride kendinden bir parça ile yaptı. Demon dediğimiz olayda zaten ya 2'li oynayan yada Şeytanın tarafını seçen meleklerdir.
 

URUMHAMATAHAYİL

Yönetici
Katılım
5 Haz 2008
Mesajlar
7,096
Tepkime puanı
4,962
İş
Wellness Antrenör/Psikolog/ Sosyolog
Ruhani varlıklaın özeliği bizim iki ikilik ile yaratılmamalardır. İnsan iyi ve kötü olarak yaratılmıştır; güzel ve çirkin, zengin ve yoksul. vs. yani zıtlıkların bir uyumu içinde yaratılmıştır. Bu ikilem içeresinde seçim özgürlüğü tanınmıştır.

Ama ruhani varlıklar teklik ile yaratılmışlardır; iyi, güzel, kötü gibi. İkilik kavramı yoktur. Bu nedenle seçimleri de bulunmamaktadır.

Meleklerin görevini hepimiz biliriz; ''Allah'ın emirlerini yerine getirmekten başka bir görevleri yoktur.'' denir.

Yine insana öğretilen kelimelerden bahsedilir. Bu kelimeleri bilmesinden dolayı insan melekten üstün tutulmuş.
Burada ince bir nüans vardır. Meleklerin özelliği zıtlığı ile var olmalarıdır. Kelime aynı zamanda bilgidir ve bu bilginin işlenme şeklidir. Yani kelimelere sahip olmazsanız bilgiye sahip olamazsınız ve bu bilgileri beyniniz işlemez. Sadece gören-duyan-yiyen varlıklar olurduk. Bitkiye benzer bir şey yani. sSadece otomatik tepki verirdik.

Meleklerde buna benzer otomatik tepki veren varlıklardır. Yaratılma özlere göre otomatik tepki veriler. Karar verme, karşı çıkma hakları yoktur. Bu nedenle özü kötü olan bir varlık iyilik nedir bilmediği için bunu işleyemez, karar veremez. Otomatik davranır.

Diyelim ki bir meleğin görevi bilgi vermek. Bilgi vermek dışında başka şey bilmez. Karar veremez. Yorum yapamaz. Otomatik olarak bilgi verir.

Şeytanın ise bundan farklı bir durumu vardır. Karşı çıkar, yorum yapar, değerlendirir gibi görünebilir. Hayır o da otomatik olarak tepki verir. Kibir ile yaratılmış bir varlık kibirsiz olmayı boyun eğmeyi bilmez. Yani özüne göre hareket eder. Karar vermez,yorum yapmaz, otomatik davranır.
 

darkm@ster

Banlı Kullanıcı
Katılım
21 Eki 2009
Mesajlar
238
Tepkime puanı
6
Konum
bedenimde
İş
asker.
Ellerine sağlık güzel olmuş da bu kadar meleği nereden buldun ben şaşırdım şahsen.
 

eccentiric

Kayıtlı Üye
Katılım
15 Kas 2009
Mesajlar
70
Tepkime puanı
5
Ben de aynı şeyi soracaktım. Meleklerin seçim şansı yoksa tek bir ilahi programdaysa nasıl oluyor da isyan edip cennetten düşebiliyorlar?
 

Amethyst

Banlı Kullanıcı
Katılım
28 Şub 2010
Mesajlar
416
Tepkime puanı
3
Gerçekten çok güzel bir melek arşivi ...
 

marchosias

Banlı Kullanıcı
Katılım
17 Mar 2010
Mesajlar
68
Tepkime puanı
0
Kur’an-ı Kerimde iki yerde, İblis’in ateşten yaratıldığı bildirilir(1). Âdem(a.s)'e secde ile emrolunduğu zaman itaat etmeyişinin sebebi olarak, cevherini, yani kendisinden yaratıldığı varlığı ileri sürerek, “Ben o(Âdem’den) daha üstünüm. Çünkü (ey Allahım), beni ateşten yarattın, onu ise çamurdan yarattın.” (A’raf, 12; Sad, 76) demişti. Cenab-ı Allah’ın şeytanın sözü olarak naklettiği bu söz, İblis’in yaratılışını bize haber veriyor.

Kur’an’ın iki yerinde de, “Cân”nın, ateşten yaratıldığı bildirilir. “(Allah) Cân’nı da ateşin mâricinden yarattı.” (Rahman, 15) ayeti yaratılışın “mâric”den olduğunu bildirir. Mâric, hem dumanla karışık olan ateş, hem de dumansız-yalın-saf ateş manasına gelmektedir. Ama. ayette ayrıca ateş kelimesinin zikredilmesi bunun, dumansız-saf ateş manasında olduğunu gösteriyor. Böylece Cân’nın, katıksız-öz ateşten yaratılmış olduğu anlaşılıyor(2). İbn Abbas(r.a.)'a göre bu ifade, “ateşin en güzeli ve safı” manasınadır. Mücahide göre de, ateş yakıldığı zaman yükselen, sarı ve yeşilimsi alevdir(3). Âlusî, bunu “dumansız saf alev” olarak tefsir eder(4). Dikkat edilirse, bunların hepsi hemen hemen aynı manaya gelmektedir.

“Allah Teala, insanı salsâldan, yani katıksız-özlü çamurdan yarattığını bildirdiği gibi, cânnın da katıksız ateşten yaratıldığını beyan etmiştir. Eğer, me’âric kelimesi “katıksız” manasına olduğu halde, aynı zamanda “karışık” manasına olduğu nasıl söylenebilir?” denilirse, buna söyle cevap verilir: “Ateş kuvvetli olduğu zaman, alevleri yükselir ve biribirine alabildiğine karışıp, tıpkı güzel ve uyumlu bir şekilde birbiriyle imtizaç etmiş, birbirinden ayırt edilemez hale gelmiş ve adeta, iyice karışmış çamur gibi yekpare olmuş olur. Bu durum iyice tutuşmuş fırında da gözlenir: Eğer o fırına odun atılacak olsa, hemen onu tutuşturur. İşte cinlerin yaratıldığı “me’âric”, aynen bunun gibi, kısımları birbirine girip, tek parça haline gelmiş bir ateştir ki bu ateşin dumanı, alevi ve yerde yanan kısımları birbirinden ayırt edilemez olmuştur.”(5)

Bu husustaki ikinci ayette Allah Teala iki cins varlığın yaratılışını anlatarak, “Andolsun ki biz, insanı pişmemiş çamurdan, kokuşmuş cıvık balçıktan yarattık. Cân’nı da (insandan) daha önce semûm ateşinden yarattık.” (Hicr, 26-27) buyurur. Ayetten anlaşıldığı gibi Cân, insanoğlundan önce(6) yaratılmıştır. İnsanın yaratılışının, kainattın yaratılışında son halka olduğu düşünülürse, Cân sondan bir önceki halka olarak yaratılmıştır(7).

Ayetteki “semûm ateşi” hususunda, bazıları, “Bu, ateşin alevidir.” demişler; bazıları da “O, öldürücü derecede sıcak olan sam rüzgarıdır.” demişlerdir(8). Önceki ayetin de yardımı ile, İbareden anlaşılan bunun bir çeşit ateş olduğudur. Fakat, bedenin gözeneklerine, yani derideki o küçücük deliklere nüfuz edip, içine işlediği için buna, “semûm” ismi verilmiştir. İnsanın içine işleyen rüzgara da bu yüzden “sam rüzgarı” denmiştir(9) . Bir rivayette, “Semûm, dumansız ateştir. Yıldızlar da bu ateşten yaratılır.” denmiştir(10) ki, bu, “semum ateşi” ile geçen ayetteki “ateşin mârici”’nin aynı olduğunu gösterir. Buna göre aynı şeyi anlatan bu kelimelerden biri, o ateşin yalın, saf ve dumansız bir ateş olduğunu, diğeri de yakıcı ve kavurucu olduğunu anlatmış olur. Âlûsî “semum ateşi”ni, “fevkalade hararetli ateş” diye tefsir ederken buna işaret etmektedir(11). Bazı hadislerde Cân’nın yaratıldığı ateşin, bildiğimiz ateşlerden çok daha sıcak olduğu bildirilmektedir. Ebu Davud et-Tayalisî’nin İbn Mes’ud(r.a.)'dan naklettiği bir hadise göre, “Bu (dünyada gördüğümüz) ateşler, Cân’nın yaratıldığı ateşten yetmiş kat daha hafiftir.”(12)

Ahmed Hulusi konumuzla ilgili kitabında yeni bir yaklaşım ortaya koyarak, ayetteki “semum ateşi”nin, ışınlar olabileceğini söylüyor ve şu fikirleri ileri sürüyor: “Kur’an-ı Kerim’de, geldiği günün anlayış seviyesi nazar-ı itibara alınarak, “Biz, cinleri filanca ışınlardan yarattık.” şeklinde açıklanmamış; mecazi bir ifade ile, “dumansız ateş”, “en ince gözeneklere nüfuz edici ateş” diye tarif edilerek, insanların anlayışına, ilimlerinin bu konuyu anlayacak bir seviyeye gelmesine bırakılmıştır.”(13)

Son iki ayette konu, Cân’nın yaratılması; ilk iki ayette de İblis’in yaratılması idi. İblis ile Cân’nın aynı olup olmadığı tartışılmıştır. Daha önce de geçtiği gibi, Hasan Basrî, “Cân, cinlerin atası olan İblis’tir.” derken, Mücahid, “O, cinlerin atasıdır, ama İblis değildir.” demiştir. Kimileri de, “Cân, bütün cinleri içine alan bir cins ismidir.” derler(14). Buna göre, insan kelimesi, nasıl bütün insanları ve ataları olan Hz.Âdem’i içine alan bir isim ise, Cân da, bütün cinleri ve ataları olan İblis’i içine alan bir cins ismidir. Zaten dikkat edilirse, son ayette, genel olarak insanın çamurdan, cânnın ateşten yaratıldığı anlatılırken, sanki iki cins varlıktan bahsedilmektedir.

Taberî, Hasan Basri gibi, İblis’in, cinlerin atası olduğu ve buradaki Cân ile İblis’in kastedildiği görüşündedir(15). Mukatil, Katade ve Atâ gibi önemli müfessirler de bu görüştedir. İbn Abbas(r.a.) da bu görüştedir ve ondan gelen, “Cân, cinlerin atasıdır.” şeklindeki rivayet(16) farklı bir görüşü ortaya koymuyor, Cân’nın aynı zaman da İblis olduğunu gösteriyor. Bazı kimseler daha değişik bir görüşle, “Cinler, şeytandan başka bir cinsdir.” demişlerse de, görüldüğü gibi çoğu alimin kabul ettiği doğru görüş, şeytanların, cinlerle aynı cins olduğu ve mümin olmayan cinlere, şeytan ismi verildiğidir(17).

İblis ile Cân’nın aynı olduğuna, bazı hadisleri de delil gösterebiliriz: Hz.Âişe(r.a.)'den gelen bir rivayette Resulullah(a.s), “Melekler nurdan, Cân ateş alevinden, Âdem de, size (Kur’an’da) anlatıldığı şeyden yaratılmıştır.” demiştir(18). İbn Merdûye’nin yine Hz.Âişe annemizden rivayet ettiği hadiste, “Allah, melekleri Arş’ın nurundan; Cân’nı, ateş alevinden; Âdem’i de, (Kur’an’da) size anlatılan şeyden yaratmıştır.” buyurulmuştur(19). Bu gibi hadislerde, yukarıdaki ayetlerde geçen “insan” yerine, insanın atası olan Âdem konduğuna göre, “Cân” yerine, o cinsin atası olan, daha önceki ayetlerde açık ismi ile geçen İblis konabilir(20). Zaten Kur’an’da, Hz.Âdem’den bahsedildiği yerde, hemen yanısıra ve ona karşı olan cins olarak İblis’den bahsedilmektedir. Hadislerde de durum aynıdır. Fakat görüldüğü gibi bu bazan İblis ismi ile, bazan Cân ismi ile bazan da şeytan sıfatı ile olmaktadır.

Bu iki cinsin yaratılışlarını mukayeseli olarak ele alan şu izahlar da enteresan görünmektedir: “Cinler açısından Cân, tıpkı biz insanlar açısından Âdem gibidir. Bizim cinsimizin ilki “salsâl”dan, yani katıksız özlü çamurdan, ondan sonra gelenlerimiz de onun sulbünden yaratılmış ise; ilk cin de ateşden, ondan sonra gelen zürriyeti ise “mâric”den, yalın ateşten yaratılmıştır..”(21)İblis, meleklerden biri, yani bir melek mi idi ki, meleklere verilen bu emre itaat etmeyişi bir isyan sayıldı? İşte bu da, İslam alimleri arasında farklı görüşlerin söylendiği konulardan olmuştur.

İlgili ayetler, bütün meleklere secdenin emrolunduğunu, hepsinin bu emre uyduklarını, sadece İblis’in uymadığını; emre uyanlardan, “istisna” olduğunu gösteriyor. Ayetlerin açık manasını alırsak, bu “istisna”nın, Arapça teknik tabiri ile, “müstesna-ı muttasıl” sayılarak, İblis’in meleklerden kabul edilmesi gerekir(26). Yani mesela “İnsanlar çok günahkardırlar, peygamberler müstesna...” dediğinizde, peygamberlerin de, insanlara dahil olduğunu, ama farklı bir derecede olduklarını vurgulamış oluyorsunuz. İşte bu şekilde, istisna edilenler ve edilmeyenler, aynı cinsten varlıklar olunca, buna “müstesna-ı muttasıl” denir. Buna göre de “Melekler secde ettiler, İblis müstesna..” dediğinizde, ilk bakışta bu, “Demek ki İblis de meleklerden birisi idi.” manasına gelir.

Allah Teala Kehf Suresi’nde, “Meleklere, “Âdem’e secde edin.” dedik, İblis müstesna, hepsi secde ettiler. O, cinlerdendi; Bundan dolayı rabbisinin emrinden çıktı...” (Kehf, 50) buyurarak, böyle bir mananın yanlış olduğuna, yine teknik tabiri ile buradaki istisnanın, “müstesna-ı munkatı”, yani istisna edilen ile edilmeyenlerin, iki ayrı cins varlık olduğunu göstermektedir. Bu, mesela “Köylüler geldi, ama eşekleri gelmedi.” cümlesindeki istisna türündendir.

Keza bu ayette İblis’in Allah’ın buyruğunun dışına çıktığı bildirilmiştir. Meleklerle ilgili başka ayetlerde ise, meleklerin kesinlikle, Allah’ın emrinin dışına çıkmayacakları bildirilmektedir. Zaten ayetin son cümlesi, Allah’ın emrini tutmayışının kaynağına işaret ediyor.

İslam alimleri bu hususta çeşitli izahlar yapmışlar, bazı kelimelerin aynı anda farklı manalara gelişinden dolayı ayetlere farklı manalar vermişlerdir: Bir kısmı İblis’in, cinler taifesinin atası olduğunu söylerken; bir kısmı da, “O bir melekdi. Ama Allah’a isyan etmek suretiyle kafir oldu.”, “Nasıl kafir olan bir insan, insan tabiatının dışına çıkmazsa, o da ateşten olan melek tabiatının dışında çıkmadı.”(27) demişlerdir.

İbn Abbas(r.a.)'dan gelen bir rivayete göre, “İblis, meleklerin bir kabilesindendi. Bu, kendilerine cin denen ve yakıcı ateşten yaratılmış olan bir kabile idi. İblis’in o zamanlar ismi “Hâris”di ve cennet bekçilerindendi. Bu kabile dışındaki melekler, nurdan yaratılmışlardı.” Yine İbn Abbas(r.a.)'dan gelen bir başka rivayete göre, “İblis’in ismi, “Azâzîl” idi ve yeryüzünde kalırdı. Meleklerin, bilgi ve akıl bakımından en kuvvetlilerindendi.”(28)

Yeryüzünün ilk sakinleri, cinlerdi. Cinler yeryüzünde karışıklık çıkardılar ve kan döktüler. Allah Teala, meleklerden bir ordu başında İblis’i onların üzerine gönderdi. İblis, ordusu ile bu azgın varlıkları mağlup edip, adalara ve dağların eteklerine sürdü. İblis ve meleklerden ordusu yeryüzünün mamur ve verimli yerlerine yerleştiler(29) Bu işi yaptıktan sonra, kendi kendine, “Daha önce kimsenin başaramadığı bir şeyi başardım.” diye gurura kapıldı. Tabii ki Allah Teala, onun bu gururundan haberdardı. Ama beraberinde bulunan melekler bunu bilmiyorlardı.

Allah Teala meleklere, yeryüzünde bir halife yaratacağını söylediğinde, “Daha önce cinlerin yaptığı gibi, orada fesat çıkarıp, kan dökecek bir varlık mı yaratacaksın? Biz bu yüzden onların üzerine gönderilmiştik.” diye sordular. Allah Teala da, “Ben sizin bilmediğinizi biliyorum.” yani, “Ben, İblis’in kalbinde olup da sizin bilmediğiniz o kibir ve gururu biliyorum.” dedi. İşte bundan sonra Allah Teala, Âdem’in toprağının getirilmesini emretti. Toprak getirildi ve Allah, Âdem’i yarattı... Âdem, bir tarafa atılmış cansız heykel olarak kırk gece bekledi. İblis, onun bu cansız heykeline geliyor, ayağıyla vuruyor ve ondan ses çıkarıyordu; bir kamışın içine üfler gibi, içine üflüyor; ağzından girip, arkasından çıkıyor; arkasından girip, ağzından çıkıyordu. O kupkuru çamura, “Sen bir hiçsin. Eğer sana musallat olsam, seni mahvederim. Eğer sen bana musallat olsan, seni dinlemem.” diyordu...”(30)

İbn Abbas ve İbn Mes’ud(r.a.)'a dayanan bir rivayette de, “İblis, birinci göğün ve yeryüzünün idaresi ile vazifelendirilmişti ve meleklerin, cin denilen bir kabilesine mensubtu. Bu kabileye, cenneti korumakla görevli oldukları için “cin” denilmişti. Binaenaleyh İblis aynı zamanda cennetin bekçilerindendi.”(31) denilmiştir.

Bu rivayetlerde İblis’in cinlerden olduğu, cinlerin de bir çeşid melek olduğu ifade edilmektedir. Her ne kadar bu rivayetler, ayette İblis’in isyan sebebi olarak gösterilen, “O cinlerdendi, bundan dolayı rabbisinin emrinden çıktı.” ifadesi ile, Meleklere yönelik secde emrine muhatab oluşunun zahiren çelişmesi problemini çözüyorsa da, ilgili ayetleri oldukça zorladığı için fazla kuvvetli görünmemektedirler.

Bu husustaki farklı izahları ve neticeyi, Fahreddin Razî’nin bakış açısı ile vermek istiyoruz:

“Allah Teala bu ayette, İblis’in cinlerden olduğunu söylemiştir. Alimlerin bu konuda üç izahları var:

1) İblis, meleklerden idi. Onun meleklerden olması, aynı anda cinlerden de olmasına ters değildir....Çünkü meleklerden bir kabile, cin diye adlandırılmıştı... Bir de cinlere, gözle görülemediği için bu ad verilmiştir. Melekler de görülemez. Dolayısıyla melekler de, cinler sınıfına dahildir. Ayrıca İblis, cennetin bekçilerinden idi ve bundan dolayı cennete nisbet edilerek, “O, cinlerdendi.” denilmiştir. Hatta bir rivayete göre o, yaratıldıklarından beri, cennetliklerin takılarını kalıba döken bir melek kabilesi olan, “cinânîler”dendi.

2) Bu husustaki ikinci izaha göre ise, İblis ateşten yaratılmış olan cin şeytanlarındandı ve onların ilk atasıydı.

3) Üçüncü görüşe göre o, meleklerdendi, ama sonra şeytana dönüştürüldü.. İblis’in meleklerden olmadığına delalet eden asıl şey, Allah Teala’nın, bu ayette, yani Kehf, 50. ayetin sonunda, “Ama siz beni bırakıp da, sizin düşmanlarınız oldukları halde, onu ve soyunu dostlar ediniyorsunuz.” buyurarak, İblis için zürriyetin olduğunu bildirmiş olmasıdır. Halbuki melekler için zürriyet ve tenasül, yani doğurarak soy sahibi olma söz konusu değildir. Binaenaleyh İblis’in meleklerden olmaması gerekir.”(32) Bu görüşte olan İbn Zeyd,

“Âdem (a.s) insanların atası olduğu gibi, İblis de cinlerin atasıdır.” der(33). Halbuki meleklerin atası olarak, hiçbir varlıktan bahsedilmez. Eğer onlarda da bir tenasül olsaydı, insanlar ve cinler gibi onların da bir atası olurdu. Binaeaaleyh Allah onları, üreme-türeme yoluyla değil, direkt olarak yaratmaktadır

Yine İblis’in meleklerden olmadığını ileri sürenler şu hususları delil gösterirler: Allah Teala Kur’an’da, İblis’i ateşten yarattığını haber veriyor; melekleri neden yarattığını ise bildirmiyor. Sonra Kur’an’da, İblis’in, meleklerin yaratıldığı maddeden yaratıldığına dair bir haber yok. Ayrıca İblis’in, cinlerden olduğu da haber verilmiştir. Binaenaleyh İblis’i, Allah Teala’nın nisbet ettiği şeyin dışında birşeye nisbet edilmesinin caiz olduğunu söylemek doğru değildir.”(34)

Taberî bu delillere itiraz ederek şöyle der: “Bu deliller, sahiblerinin bilgilerinin zayıflığından kaynaklanmaktadır. Çünkü Allah Teala’nın, meleklerin çeşitli sınıflarını, kimini nurdan, kimini ateşten, kimini de dilediği herhangi birşeyden olmak üzere, çeşitli şeylerden yaratmış olabileceği inkar edilemez. Zaten Kur’an’da meleklerin neden yaratıldığına dair bir bilgi yok ve İblis’in yaratıldığı şeyin haber verilmiş olması da, meleklerden olmadığını göstermez. Aynı şekilde bu, İblis’in, Allah Teala’ın ateşten yarattığı bir melek zümresinden olma ihtimaline engel değildir. Keza İblis’in soyunun bulunması da, meleklerden olmamasını gerektirmez. Çünkü Allah Teala, onun günah işlemesini murad ettiği zaman, diğer meleklere verilmeyen lezzet hissi ve şehvet duygusu vermiştir. Yine Allah Teala’nın, İblis’in cinlerden olduğunu haber vermesi de melek olmasına engel değildir. Çünkü sadece İblis’e değil, insanlarca görülemedikleri için ve her görülemeyen şeye “cin” denebildiği için,meleklere de bu isim verilmiştir.”(35)

Görüldüğü gibi Taberî, İblis’in aslında bir melek iken, emr-i ilahiye itaat etmediği için şeytan olduğu görüşündedir. Ama İbn Kesir aynı görüşte değildir. O, İblis’in, meleklerden olmadığı halde, onlarla beraber “Âdem’e secde” emrine muhatab sayılmasını şöyle izah eder: “Allah Teala, meleklere, Âdem’e secde etmelerini emrettiğinde, İblis de bu emre dahil sayıldı. Çünkü o, onların cinsinden olmadı halde, onlara benziyor; onların amellerini işliyordu. Bundan dolayı meleklere yönelik olan bu emre, İblis de muhatab sayıldı. Emri yerine getirmediği için de kınandı.”(36)

Âlûsî de Taberî gibi, İblis’in meleklerden olmadığını söyleyenlerin delillerini zikredip, bunlara karşı cevaplar vererek, aynı görüşü paylaşır. Onun tesbitine göre bir kısım alimler, “O cinlerdendi.” (Kehf, 50) ayetini; meleklerin kibirlenmez oluşuna karşılık, İblis’in kibirlenişini; hadis-i şerifte bildirildiği gibi, meleklerin nurdan yaratılışına karşılık, İblis’in ateşten yaratılışını ileri sürerek, “İblis, cin denen ve meleklerden başka olan bir taifedendi.” demişlerdir. Âlûsî bu noktada ,

“Sahabenin ve tabiînin bütün alimleri ise, meleklere Âdem’e secde etmelerini haber veren ayetlerde, İblis’in bu emre uymadığını gösteren “istisna” kısmının, istisna-ı muttasıl olduğunu ileri sürerek, İblis’in meleklerden olduğunu söylemişlerdir.” der(37). Merhum Âlûsî’nin bu sonuca nasıl ulaştığını bilemiyorum. Eğer böyle olsaydı, İblis’in meleklerden olduğu görüşü, ümmetin sonrakileri tarafından itirazsız benimsenirdi.

İblis’in meleklerden olduğu görüşünü benimsemiş görünen Âlûsî, delillere şöyle cevap veriyor: “Meleklerin kibir sahibi olmamalarına rağmen, İblis’in kibirlenmesi, meleklerden olmasına engel değildir. Bu da, ya melekler içinde masum olmayanların bulunmasından dolayıdır, ya da Allah Teala’nın İblis’den meleklik sıfatlarını soyup, ona şeytanlık sıfatlarını giydirmesinden dolayıdır. Buna göre İblis, şeytanlık sıfatlarını giydikten sonra isyan etmiştir... İblis’in ateşten yaratılmasına karşılık meleklerin nurdan yaratılmış olması da bu duruma engel değildir. Çünkü ateş ile nur, özde birdir... Yine de doğrusunu Allah Teala bilir.”(38)

Mahlukatın yaratılışı konusuna değişik bir açıdan bakan bazı mutasavvıflar, meleklerin ve İblis’in yaratılışından da bahsederler. Fakat bu yorumların sahih sağlam dayanaklarını bulmak oldukça zor. (39)

İblis’in meleklerden mi, cinlerden mi olduğu konusunda seleften iki türlü de rivayetler gelmiştir. Daha önce de benzerleri geçtiği gibi, İbn Abbas(r.a.)'dan gelen bir rivayete göre;

“Meleklerden, cin isminde bir kabile vardı. İblis, o kabileye mensubtu ve önceleri gök ile yer arasında gider gelirdi. İsyan edince, Allah ona gazablandı ve onu şeytana çevirip, lanetledi... Eğer meleklerden olmasaydı, bu secde ile emrolunmazdı.”

Tabi’înden Sa’id b. Müseyyeb de, “İblis daha önce en aşağı semanın meleklerinin reisi idi.” demiştir. Katade’ye göre İblis, Allah Teala’ya itaat etmekten yüz çevirdiği için, taatı gizlediği için, “taatı gizleyen”, yani yapmayan manasında “cin” ismini aldı. Bir başka tabi’în alimi Hasan Basrî ise, “İblis, bir an bile meleklerden olmamıştır.”(40) “Çünkü o, ateşten, melekler ise nurdan yaratılmışlardır. Melekler Allah’a ibadet etmekten asla kaçınmazlar, büyüklenmezler, yorulmazlar ve isyan etmezler. Halbuki İblis, böyle değildir. O, isyan etmiş ve büyüklenmiştir. Melekler cinlerden değildir. Ama İblis cinlerdendir. Melekler, Allah’ın elçileridir; ama İblis böyle değildir.... Meleklerle beraber İblis de secde etmekle emrolununca, Allah onu istisna etmiştir. İblis’in adı başka birşey idi. Fakat Allah’a isyan edince, Allah onu bu ad ile isimlendirdi. O, Rabbine isyan edinceye kadar mümin idi ve göklerde ibadet ediyordu. İsyan edince, yeryüzüne indirildi.” der(41).

Görüldüğü gibi selefte iki görüş de bulunmaktadır. Bu hadise ile ilgili rivayetlerin sıhhatleri de kesin değildir. Buna dikkatlerimizi çeken İbn Kesir, “İblis’in ilk zamanları ile ilgili olarak seleften, yani sahabe ve tabi’înden birçok rivayetler gelmiştir. Bunların çoğu, insanların ilgisini çekmek için nakledilen israilî rivayetlerdir.”(42) diyor. Âlûsî’nin naklettiği şu haber de, hemen hemen aynı durumdadır: “İblis’den önce de cinler vardı. Fakat onlar helak olmuşlar ve onlardan sedece İblis kalmıştı. Binaenaleyh bugünkü cin ve şeytanlar, onun zürriyetidir. Buna göre de İblis’in cinler içindeki yeri, Nuh(a.s)'un insanlar arasındaki durumu gibidir.”(43)

Yukarıdan beri anlattıklarımızdan görülecegi gibi, iki tarafın da delilleri ve karşı cevapları bulunmaktadır. Ama İblis’in bir melek olmadığı, ayrı bir cins olduğu görüşü daha ağır basmakta(44) ve ayetler ile hadislerin zahirine daha uygun düşmektedir(45). Bu husustaki delillerin en önemlilerinden biri, Razî’nin de dikkat çektiği gibi(46), Sebe, 40-41. ayetlerdir. Bu ayetlerde, kıyamet günü, Allah Teala’nın meleklere, kafirlerle ilgili olarak, “Bunlar size mi tapıyorlardı?” sorusuna karşılık meleklerin, “(Ey Rabbimiz) seni tenzih ederiz. Bizim dostumuz onlar değil sensin. Doğrusu onlar cinlere tapıyorlardı.” şeklinde cevap verecekleri bildiriliyor. Bu açık ifade meleklerin ve cinlerin iki ayrı cins olduklarını gösteriyor.



Son olarak şöyle bir soruyu da kısaca cevaplamak gerekir:



Soru: Kur’an’da “Kane” sözcüğü “idi, oldu” anlamında kullanılır. Bakara, 34’de “kane minel kafirin” ifadesi “kafirlerden oldu” diye çevrilirken, Kehf, 50’de “kane minel cinni” ifadesi “cinlerdendi” diye çevrilir. Halbuki “cinlerden oldu” şeklinde çevrilmiş olsaydı; İblis’in daha önce melek olduğu ama Allah’ın emrine karşı gelince meleklikten düşürülüp cinlere katıldığı anlamı çıkacaktı. O halde neden böyle bir çeviri yapılmıştır?

Cevap: “Fe secedû illâ iblîse= İblis hariç hepsi secde ettiler” ayetindeki istisna, -daha önce de açıklandığı üzere- müttasıl değil, münkatıdır. Münkatı/ayrık istisnada müstesna, müstena minh’in cinsinden değildir. Örneğin, cae’l-kavmu illa bakaraten=bir inek hariç bütün halk/topluluk geldi” cümlesinde, inek kelimesi, kavimden müstesnadır. Ama, onların cinsinden değildir. Demek ki, bu ayetten –gramer bakımından- şeytanın meleklerden olduğunu söyleme zorunluluğu yoktur.

Kane’nin bazen “idi”, bazen “oldu” şeklinde tercüme edilmesi, kelimenin geniş anlamı yanında Türkçe lisanının bir kuralı olarak ortaya çıkmaktadır. “Oldu” kelimesinin sonradan oldu şeklinde anlaşılabileceği gibi, eskiden beri böyle idi/oldu şeklinde de anlaşılabilir.

Bu sebeple, şayet “cinlerden oldu” denilse bile, bundan “İblis’in daha önce melek olduğu ama Allah’ın emrine karşı gelince meleklikten düşürülüp cinlere katıldığı anlamını” çıkarmak yanlış olur. Çünkü, cin ve melek kavramı, -sonradan kazanılan- bir mertebeyi, bir vasfı, bir özelliği değil, -fıtrî olarak var olan- bir soyu, bir cinsiyeti anlatmaktadır. Şekli, vasfı, itaat veya isyanı ne olursa olsun, hiçbir melek cin olmayacağı gibi, hiçbir cin de melek olamaz. Melekler kadar Allah’a itaat eden peygamberlerden hangisi melek olmuş? Veya şeytandan daha şeytan olan nice firavunlar gelip geçmiş hangisi cinlerin soyuna katılmıştır? Nas suresinin, cinnî ve insî şeytanları ayırması konumuzu anlamaya önemli kolaylık ve açıklık getirmiştir.

Halbuki “küfür-iman” kavramları, soydan gelen bir özellik olmayıp, sonradan kazınılan birer özellik, birer vasıftır. Bu sebeple, isyandan sonra kazanılan küfrü ifade eden “ kane minel kafirin” ifadesini “kafirlerden oldu” şeklinde tercüme etmek gerekir.:Angel_anim:


Saygılarımla..

(1) Razî, 19/117.
(2) Razî, 21/88.
(3) Taberî, 27/74; İbn Kesir, 6/487.
(4) Âlûsî, 14/34.
(5) Razî, 21/88.
(6) Âlûsî, 14/34; Razî, 14/92; İbn Kuteybe, el-Me’ârif, s.8..
(7) Taberî, 14/21.
(8) Taberî, 14/21; İbn Kesir, 4/160; Âlûsî, 14/34.
(9) Âlûsî, 14/34; Elmalılı, 5/3059.
(10) Âlûsî, 14/34.
(11) Âlûsî, 14/34.
(12) İbn Kesir, 4/160. Elmalılı, 5/3059.
(13) Hulusi, Ahmed, s.22.
(14) Âlûsî, 27/105.
(15) Taberî, 14/21.
(16) Razî, 14/92.
(17) Razî, 14/92; Âlûsî, 14/35.
(18) Müslim, zühd, 61(4/2294).
(19) İbn Kesir, 3/149.
(20) Razî, 19/117.
(21) Razî, 21/88.
(22) Âlûsî, 1/231.
(23) Âlûsî, 23/225.
(24) Razî, 2/385.
(25) Taberî, 23/119.
(26) Âlûsî, 8/87.
(27) Behiy, s.150.
(28) Taberî, 1/178.
(29) İbn Kuteybe, el-Me’ârif, s.8.
(30) Taberî, 1/158.
(31) Taberî, 1/178.
(32) Razî, 15/200.
(33) Taberî, 1/179-180.
(34) Taberî, 1/180.
(35) Taberî, 1/180-181.
(36) İbn Kesir, 1/133.
(37) Âlûsî, 1/229.
(38) Âlûsî, 1/230.
(39) Âlûsî, 1/230-231.
(40) Taberî, 15/169-170.
(41) Razî, 10/299-300.
(42) İbn Kesir, 4/397.
(43) Âlûsî, 15/292.
(44) Razî, 2/337-342.
(45) İbn Hazm, 4/34.
(46) Razî, 2/338.

Kafamdan yazmadım arkadaşlar. Kaynaklardan derlemelerle sizlere paylaştım, sorunuz olursa buyurun cevaplıayalım beraber. :)

Saygılarımla..

Düşmüş melek diye bir şey yoktur. bunu size söyle açıklayacağım arkadaşlar.

Şeytanlar insanları yoldan saptırmak için onlara, Harut ve Marut`tan öğrendikleri sihirleri öğretmişlerdir. oysa Harut ve Marut, sahip oldukları bilgiyi, öğrenmek isteyenlere önce kendilerinin Allah'tan bir deneme olduklarını söylüyor ve inkara düşmemeleri için onları uyarıyorlardı. ancak ondan sonra bu bilgiyi öğretiyorlardı.

Kuyuda asılı duran cezalı melekler:

İsimleri Bakara suresinde geçen Harut ve Marut adındaki iki meleğin öyküsü zamanla efsane halini almış, söylentiler dini konulardan edebiyata kadar uzanmıştır. Kur'an'ın dışında kalan bütün bu rivayetler aslında İsrailoğulları'ndan alınmadır. Harut ile Marut hikayesi efsanelere girmiş, haklarında birçok söz edilmiş iki meleğin öyküsüdür.

Rivayete göre Harut ve Marut, İdris yahut Süleyman peygamber zamanında insanoğlunun kötülüklerine dayanamamışlar ve Tanrı'ya şikayette bulunmuşlar. Tanrı ''Ben onlara şehvet verdim. Size de versem, onlardan kötü olursunuz.'' demiş. Melekler kötülük etmeyeceklerine dair söz vermişler, Tanrı her ikisine de şehvet vermiş ve Babil'e inmişler.

Kur'an'da ikinci sure olan Bakara suresinin 102. ayetinde bunlardan bahsedilmektedir: Harut ile Marut, Babil'de halka sihir öğretmeye başlarlar. Öğrenmek isteyenlere önce ''Biz, Tanrı tarafından imtihan için gönderildik. Sihir öğrenen kafir olur.'' derler ama gelenler ısrar ederse sihir yapmayı öğretirler.

Kur'an dışındaki bir rivayete göre ise, Harut ile Marut, Babil'de bir kadına aşık olurlar. Kadın bunlara teslim olmak için şarap içmelerini yahut putlara secde etmelerini şart koşar. Şarabı seçerler ama içtikten sonra putlara da secde ederler. Tanrı, kadını bir yıldız yapar, her iki melekten de dünya azabı ile ahiret azabı arasında seçim yapmalarını ister. Dünya azabını seçtikleri için halen ayaklarından baş aşağı olarak babil kuyusunda asılı durmaktadırlar. Halk, güya bu kuyunun kenarına gidip sihir öğrenmeye devam etmektedir.

Başka bir rivayete göre ise hadisenin kahramanı Harut yahut 'Aza', Marut yani 'Azaba' ve 'Azriyail' adlı üç melektir ve insanları kınadıkları için bBabil'e gönderilmişlerdir. Üçüncü melek, gelişinin daha ilk günü zayıflığını anlayıp Tanrı'dan af diler ve tekrar göğe çıkar. Diğer ikisi, aşık oldukları kadına ism-i ázamı öğretirler, kadın göğe çıkar ama tanrı onu bir yıldız yapar. İki meleği de Babil kuyusunda asılı bırakır.

Bütün bu rivayetler İsrailoğulları'ndan alınmadır. Tevrat'ın 'Tekvin' kısmında adları Şamhazay ve Azael olarak geçer. Sözü edilen kadın ise Zühre yani Nahid'dir. Ermenilerin de eski devirlerde Horut ve Morut adında iki mabudları vardır.

* Ve onlar, Süleyman'ın mülkü (nübüvveti) hakkında şeytanların anlattıklarına uydular. Süleyman inkâr etmedi; ancak şeytanlar inkâr etti. Onlar, insanlara sihri ve Babil'deki iki meleğe Harut'a ve Marut'a indirileni öğretiyorlardı. Oysa o ikisi: "Biz, yalnızca bir fitneyiz, sakın inkâr etme." demedikçe hiç kimseye (bir şey) öğretmezlerdi. Fakat onlardan erkekle karısının arasını açan şeyi öğreniyorlardı. Oysa onunla Allah'ın izni olmadıkça hiç kimseye zarar veremezlerdi. Buna rağmen kendilerine zarar verecek ve yarar sağlamayacak şeyi öğreniyorlardı. Andolsun onlar, bunu satın alanın, ahiretten hiç bir payı olmadığını bildiler; kendi nefislerini karşılığında sattıkları şey ne kötü; bir bilselerdi. (bakara suresİ / 102 )

Bunlar Hz.Nuh`a, Hz.İbrahim`e ve Hz.Musa`ya karşı gelenler tarafından izlenegelmiş şeytanlıklar olup, Hz. Süleyman`a karşı da yapılmış ve böylece onun mülkünde fitne çıkarılmıştır. Fakat neticede Allah'ın yardımı ile o şeytanca iş yapan jeniler, cinniler, yapı ustası ve dalgıç şeytanlar ve diğerleri Hz. Süleyman`in emrine verilmiş ve çifte prangalara bağlanarak esir alınmış, ağır ve ince işlerde kullanılmışlardı. Hz. Süleyman'ın vefatı üzerine bu esirlikten kurtulmuş olan şeytanlar, "Süleyman mülkünü bu ilimlerle yönetirdi. Cinleri, şeytanları bununla emri altına alırdı." diye birtakım tılsım ve büyü kitapları yazmışlardı. Bu hususa bakarak Bakara suresinde geçen; "Tuttular Süleyman'ın mülküne dair şeytanların uydurduğu şeylerin ardına düştüler. Oysa Süleyman inkar etmedi. fakat o Şeytanlar kafirdiler. İnsanlara sihri öğretiyorlar ve Babil'de Harut ve Marut adlarındaki iki melek üzerine indirilenleri de öğretiyorlardı." ayeti işaret etmektedir.
 

mucahit_X

Kayıtlı Üye
Katılım
10 Ara 2010
Mesajlar
51
Tepkime puanı
1
Benim bildiğim kadarıyla melekler düşünebilir ancak birçoğu (tahminen %98'i) Tanrı'nın herşeyi ile doğru olduğunu düşünüp onun yolunu izler. Geriye kalan %2'lik kesim ise Allah'tan şüphe etmiş ve Şeytan'ın yolunu izlemiştir. Bu yüzde 2'lik kısma biz "Fallen-Angel" diyoruz. :)

Dipnot: Melekler aynı zamanlarda yarı tanrılardır. Tanrı insan gibi Melekleride kendinden bir parça ile yaptı. Demon dediğimiz olayda zaten ya 2'li oynayan yada Şeytanın tarafını seçen meleklerdir.


Arkadaşım kuranda neden melekler Allah'ın kuludur diyor o zaman. Bakın tüm yaratılmışlar semavi dinlerde bahsedildiği gibi sadece birer yaratıklardır.
Allah'dan bir parça olmaları imkansızdır; hele iblise gelince inatla onun bir melek olduğunu iddia ediyorsunuz anlamıyorum gitti. O ateşden yarartılmış bir varlıkdır, nurdan değil. Eğer nurdan yaratılmış olsaydı melek derdik ama ateşden yaratılmış bir varlık. Bunu bir anlasak gerisi gelecek. :banghead:
 

demonic

Kayıtlı Üye
Katılım
2 Haz 2011
Mesajlar
640
Tepkime puanı
82
Kaynak? Siz mi yazdınız yoksa internetten alıntı mı?
 

phoibos

Kayıtlı Üye
Katılım
1 Eyl 2011
Mesajlar
122
Tepkime puanı
7
İş
Müzisyen
Kuran'da "şeytanlar" kelimesi geçer. Şeytan tektir halbuki. Yine benim düşünceme göre şeytanlar kelimesinden kasıt şeytanla beraber kovulmuş diğer varlıklar.


Şeytan tektir demişsiniz. Fakat İslam inancına göre her insanın içinde onu kötüye saptırmak isteyen bir şeytan vardır. Dolayısıyla Kur'an'da bahsi geçen "şeytan" kelimesi "kovulmuş diğer varlıkları" temsil etmez. Kovulan yalnızca şeytandır.
 
Üst