Şeytan

Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...

aris

Kayıtlı Üye
Katılım
3 Tem 2008
Mesajlar
660
Tepkime puanı
142
Cehennem'den sonra bir de şeytan'ı kutsal kitaplarda tarattırdım. Tevrat'ta 11 defa geçiyor. İncil'de 36 defa, Kuran'da 63 defa. Tevrat bir süreç içinde yazıldığına göre ilk kitaplarda olmayan şeytanın sonraki kitaplarda olması anlamlıdır. Bu iddiayı savunmak için şunları söyleyebilirim.

1. Meşhur Adem-Havva üyküsünde Havva'ya elmayı veren şeytan değil, yılandır. İslam inancındakiler şeytanın yılanın içine girip Cennet'e sızması şeklindeki ekleme öyküyle öyle sanıyorlarsa da Tevrat'taki öyküde sadece yılan vardır. Şeytandan bahsedilmiyor

2. Pantetauch denen ilk 5 kitapta (Musa'nın 5 kitabında) şeytan geçmiyor.

3. Tevrat'ta şeytanın geçtiği 11 yer ise şunlar:

1 Şeytan İsrailliler`e karşı çıkıp İsrail`de sayım yapması için Davut`u kışkırttı.
1. Tarihler 21:1

2 Bir gün ilahi varlıklar*fa* RAB`bin huzuruna çıkmak için geldiklerinde, Şeytan da onlarla geldi.
Eyüp 1:6

3 RAB Şeytan`a, “Nereden geliyorsun?” dedi. Şeytan, “Dünyada gezip dolaşmaktan” diye yanıtladı.
Eyüp 1:7

4 Şeytan, “Eyüp Tanrı`dan boşuna mı korkuyor?” diye yanıtladı.
Eyüp 1:9

5 RAB Şeytan`a, “Peki” dedi, “Sahip olduğu her şeyi senin eline bırakıyorum, yalnız kendisine dokunma.” Böylece Şeytan RAB`bin huzurundan ayrıldı.
Eyüp 1:12

6 Başka bir gün ilahi varlıklar RAB`bin huzuruna çıkmak için geldiklerinde Şeytan da RAB`bin huzuruna çıkmak için onlarla gelmişti.
Eyüp 2:1

7 RAB Şeytan`a, “Nereden geliyorsun?” dedi. Şeytan, “Dünyada gezip dolaşmaktan” diye yanıtladı.
Eyüp 2:2

8 Cana can! diye yanıtladı Şeytan, “İnsan canı için her şeyini verir.
Eyüp 2:4

9 Böylece Şeytan RAB`bin huzurundan ayrıldı. Eyüp`ün bedeninde tepeden tırnağa kadar kötü çıbanlar çıkardı.
Eyüp 2:7

10 RAB, meleğinin önünde duran Başkâhin Yeşu`yu ve onu suçlamak için sağında duran Şeytan`ı bana gösterdi.
Zekeriya 3:1

11 RAB`bin meleği*fb* Şeytan`a, “RAB seni azarlasın, ey Şeytan!” dedi, “Yeruşalim`i seçen RAB seni azarlasın! Bu adam ateşten çıkarılan yarı yanmış odun parçası değil mi?”
Zekeriya 3:2

Görüldüğü gibi sadece 3 kitapta şeytan geçiyor. Eyüp'e kadar olan bölümde sadece 1.Tarihler'de geçiyor. Sonra da Eyüp ve Zekeriya'da geçiyor.

Yine bir iddiada bulunacağım. Tevrat'ın ilk bölümünde hatırladığım kadarıyla insanlara kötü bir şey yaptıracaksa onu da RAB yaptırıyordu. Tanrı-Şeytan ikiliği Tevrat'ın sonraki kitaplarına doğru ortaya çıkmış olmalı. Yani başlangıçta şeytan yoktu. Bir kavram olarak ortaya çıkması sonradır. Eğer İran dinleri (Mazdeizm) bu etkiyi yapmışsa M.Ö. 250'lerden önceye gitmez şeytanın Tevrat'a girmesi. Tevrat'ın aslında M.Ö. 500'lerde Babil sürgününden sonra yazıldığı iddiasını da hatırlatıyım.

Bana kalırsa şeytan taa Sümer/babil'e kadar inmeyecektir. Çünkü Sümer mitolojisinde bildiğim kadarıyla şeytan yerine geçecek biri yok. Ölüler Diyarının kapıcısı var, oraya gönderilen tanrı ve tanrılar var ama şeytanla eş değerde biri yok.

Şeytan, cennet kadar eski değil, cehennemle birlikte, yada yakın zamanlarda çıkmış olabilir.

alıntıdır
 

Salaman

Banlı Kullanıcı
Katılım
15 Haz 2011
Mesajlar
81
Tepkime puanı
1
aris sen müslümanmısın şüpheleniyorum havva anamıza yasak meyveyi veren iblis ama yılan kılığındadır onun içinde allah iblisi kovdu ve yılanıda cezalandırdı eskiden yılanlar sürünmüyorlardı iblis onun kılığında veya içine girip kandırdığı için hep sürünmeye mahküm edildi ve ölümü hep insandan olacak tır yılanın genelde... ve kur an dışındaki diğer kutsal kitapların şuan bi gerçeklik payı kalmamıştır çünkü içeriğiyle oynanmıştır iblis te cennet ve cehennem kadar eskidir emin ol iblisin soyunu bilirmisin ki iblisin o melunun o kahrolmuşun nerde ne kadar geçtiğin iaraştırıyorsun belki önceden burda bildirmiş olabilirsin ama ölüler diyarı filan ...
 

mebruke

Kayıtlı Üye
Katılım
2 Mar 2011
Mesajlar
252
Tepkime puanı
13
Konum
dünyada bi toprak parçasında
İş
yazmak okumak araştırmak öğrenmek
senin cümleni tekrarlıyorum tevratın ilk bölümünde hatırladığım kadarıyla insan kötü birşey yapacaksa onu rab yaptırıyordu demişsin tövbe haşa böyle birşey olurmu yatatıcı yarattığı kuluna neden hoş olmayan kötü amel işletsin hem ayrıca tevraT ZEBUR İNCİL DEĞİŞTİRİLMİŞ KİTAPLAR çok tarihte çok fazla incil vardı şimdi 4 tane nasıl işse artık...inandığın savunduğun şeyi tekrar düşün şeytan yok öyle mi
 

origanum

Yönetici
Katılım
15 Eki 2008
Mesajlar
3,090
Tepkime puanı
377
aris sen müslümanmısın şüpheleniyorum havva anamıza yasak meyveyi veren iblis ama yılan kılığındadır onun içinde allah iblisi kovdu ve yılanıda cezalandırdı eskiden yılanlar sürünmüyorlardı iblis onun kılığında veya içine girip kandırdığı için hep sürünmeye mahküm edildi ve ölümü hep insandan olacak tır yılanın genelde... ve kur an dışındaki diğer kutsal kitapların şuan bi gerçeklik payı kalmamıştır çünkü içeriğiyle oynanmıştır iblis te cennet ve cehennem kadar eskidir emin ol iblisin soyunu bilirmisin ki iblisin o melunun o kahrolmuşun nerde ne kadar geçtiğin iaraştırıyorsun belki önceden burda bildirmiş olabilirsin ama ölüler diyarı filan ...

Sayın Salaman,
Kullandığınız üslup sitemiz için uygun değildir, burada saygı kurallaraı çerçevesinde paylaşım yapılır, kimseye hakaret edilmez, inancı sorgulanmaz, kendi inancınızın en doğru olduğu başkalarının yanlış olduğu söylenmez.
Aris sizi duyamaz, uzun zamandır siteye girmiyor bu yüzden cevap veremez. Yazısında şahsi fikri olmadığını altına alıntı diye yazarak belirtmiş zaten, bulduğu bir yazıyı sitede paylaşmış. Yazmadan önce daha dikkatli olun.
 

origanum

Yönetici
Katılım
15 Eki 2008
Mesajlar
3,090
Tepkime puanı
377
senin cümleni tekrarlıyorum tevratın ilk bölümünde hatırladığım kadarıyla insan kötü birşey yapacaksa onu rab yaptırıyordu demişsin tövbe haşa böyle birşey olurmu yatatıcı yarattığı kuluna neden hoş olmayan kötü amel işletsin hem ayrıca tevraT ZEBUR İNCİL DEĞİŞTİRİLMİŞ KİTAPLAR çok tarihte çok fazla incil vardı şimdi 4 tane nasıl işse artık...inandığın savunduğun şeyi tekrar düşün şeytan yok öyle mi

Anlaşılmıyor galiba, altında alıntı diye yazdığını da okuyun ona göre sorun.
 

spawnz

Banlı Kullanıcı
Katılım
24 Mar 2011
Mesajlar
180
Tepkime puanı
24
Konum
Bulgaria
İş
Chemistry Engineering
aris sen müslümanmısın şüpheleniyorum havva anamıza yasak meyveyi veren iblis ama yılan kılığındadır onun içinde allah iblisi kovdu ve yılanıda cezalandırdı eskiden yılanlar sürünmüyorlardı iblis onun kılığında veya içine girip kandırdığı için hep sürünmeye mahküm edildi ve ölümü hep insandan olacak tır yılanın genelde... ve kur an dışındaki diğer kutsal kitapların şuan bi gerçeklik payı kalmamıştır çünkü içeriğiyle oynanmıştır iblis te cennet ve cehennem kadar eskidir emin ol iblisin soyunu bilirmisin ki iblisin o melunun o kahrolmuşun nerde ne kadar geçtiğin iaraştırıyorsun belki önceden burda bildirmiş olabilirsin ama ölüler diyarı filan ...

insan tevrat,incil,zebur yada kuran ile iman etsin,önemli değildir.çünkü hepsindede aynı öğretiler vardır.hepsi hakk tarafından gönderilen semâvi dinlerin kitabıdır.birisine inanıp diğerine inanmamak pek mantıklı değildir.yazınızdan anlıyorumki müslümansınız lakin kurandan bihaber olduğunuzu düşünüyorum.yada kurana âgâhsınız belki,ama şu ayeti gözden kaçırmış olabilirsin; 'Siz tevratı,incili ve rabbinizden size indirilenleri tam olarak uygulamadıkça,tam inanmış sayılmazsınız.' Diğer kitaplar değişti diyorsun ama ne kuranda ne hadislerde bununla alakalı bir tahrif söz konusu değildir.kuran her çağa hitab ediyorsa böyle mühim bir mevzunun analizi insanoğluna bırakılmazdı.yani bahsedilirdi bu kaynaklarda.diyeceğim o ki insan hristiyan,müslüman yada yahudi olsun farketmez.hepsi aynı yere çıkar.hepsinin genel adı islamdır.ve Allah katında tek din islamdır.amacım tartışma yaratmak değil.yanlış anlamayın.ama bazı konularda çok sıkıntı var...
 

can-dan

Kayıtlı Üye
Katılım
12 May 2010
Mesajlar
310
Tepkime puanı
66
Konum
İZMİR
Sevgili spawnz;Yukarıdaki yazınızda Diğer kitapların değştirildiğine dair Kur'anda bir ayet yok demişsiniz .Ben de bu konuyla ilgili Kur'an ayetlerini yazmak istiyorum .

Bakara 75:
Diyanet İşleri : Şimdi, bunların size inanacaklarını mı umuyorsunuz? Oysa içlerinden birtakımı, Allah’ın kelamını dinler, iyice anladıktan sonra, onu bile bile tahrif ederlerdi.
Nisa 46:
Diyanet İşleri : Yahudilerden öyleleri var ki, (kelimeleri yerlerinden kaydırıp) tahrif ederek onları anlamlarından uzaklaştırırlar. Dillerini eğip bükerek ve dine saldırarak “İşittik, karşı geldik”, “İşit, işitmez olası!” “Râ’inâ” derler. Hâlbuki onlar, “İşittik ve itaat ettik; dinle ve bize bak” deselerdi, bu kendileri için daha hayırlı olurdu. Fakat Allah, küfürleri yüzünden kendilerini lânetlemiştir. Bu yüzden pek az iman ederler.“kelimeyi yerlerinden değiştirirler”

Maide 13:
Diyanet İşleri : İşte, verdikleri sözlerini bozmaları sebebiyledir ki onları lânetledik, kalplerini de kaskatı kıldık. Kelimeleri yerlerinden kaydırarak (tahrif edip) değiştiriyorlar. Akıllarından çıkarmamaları istenen şeylerden önemli bir kısmını da unuttular. (Ey Muhammed!) İçlerinden pek azı hariç, onların daima bir hainliğini görüyorsun. Yine de sen onları affet ve aldırış etme. Çünkü Allah, iyilik yapanları sever.

Bunlar tahrif ile ilgili ayetlerdir ..Bir de tahrif olmayıp ,Kur'ana olduğu gibi ters düşen anlatımlar vardır .Örnek ayetler ,

Tevrat’a göre Tanrı, yeri ve göğü altı günde yaratmış ve yedinci günde istirahat etmiştir Yaratılış, 2:2-3.

Bu ifade Tanrı’nın yorulduğu çağrışımını yapmaktadır.

Halbuki Kur’ân-ı Kerim’de Allah’ın, gökleri, yeri ve bu ikisi arasındaki şeyleri altı günde yarattığı ve kendisine herhangi bir yorgunluğun çökmediği açıklanmaktadır.

Diyanet İşleri : Andolsun, gökleri, yeri ve ikisi arasında bulunanları altı günde (altı evrede) yarattık. Bize bir yorgunluk da dokunmadı. Kaf, 50/38.

Kur’ân’ın Tevrat’ta geçen “istirahat” kelimesini,“yükselmek, karar kılmak” anlamlarına gelen “istivâ” kelimesi ile düzelttiği görülmektedir.Bakınız A’râf, 7/54; Yûnus, 10/3; Furkân, 25/59.

Tevrat’ta, Hz. Musa Tanrı’yla görüşmek üzere dağa çıktıktan bir müddet sonra, İsrailoğulları’nın bir buzağıya tapmaya başladıkları anlatılmaktadır.Bu buzağıyı yapan kişi Harun’dur Çıkış, 32:1-4.

Kur’ân’da ise, putu yapan kişinin Harun değil, Samirî olduğu açıklanmakta; fakat bu olaylara engel olmadığı için Harun da kınanmaktadır

Diyanet İşleri : Allah, “Şüphesiz, biz senden sonra halkını sınadık; Sâmirî onları saptırdı” dedi.Taha-85

Diyanet İşleri : Mûsâ, “Çekil git! Artık sen hayatın boyunca (hastalanıp) “Bana dokunmak yok!” diyeceksin. Senin için, asla kaçamayacağın bir ceza daha var. Hele şu ibadet edip durduğun ilâhına bak! Biz onu elbette yakacağız ve onu muhakkak denize savuracağız.
Taha-97

Yahudi Kutsal Kitabı’nda yedi yüz hanımı ve üç yüz cariyesi olan Süleyman’ın,ömrünün sonuna doğru Tanrı’ya kulluk etmeyi bıraktığı; hanımlarının izinden giderek başka tanrılara ibadet etttiği; başka tanrılar için ibadet yerleri kurduğu ve İsrail’in Tanrısı kendisine iki kez görünüp ‘başka ilahlara tapma’ diye uyardığı halde, bu uyarıları dikkate almadığı yönündebir rivayet de bulunmaktadır I.Krallar, 11:1-13.

Kur’ân’da ise, başka tanrılara kulluk ettiği hiçbir şekilde ima edilmeyen Hz. Süleyman, daima, Allah’a yönelmiş bir kimse olarak anılmaktadır.

Diyanet İşleri : Dâvûd’a Süleyman’ı bağışladık. O ne güzel kuldu! Şüphesiz o, Allah’a çok yönelen bir kimse idi. Sâd, 38/30

Kur’ân ile Tevrat kıssaları arasında görülen bir diğer farklılık, Hz. İbrahim’in
kurban etmek istediği oğlunun kimliği hakkındadır. Tevrat İshâk’ın kurban edilmek istendiğini açıkça ifade etmektedir. Yaratılış, 22:1-18.

Kur’ân’da İsmail’in ismi verilmemekle birlikte, kıssanın bağlamından kurban edilmek üzere götürülen kişinin İsmail olduğu anlaşılmaktadır.

Diyanet İşleri : Çocuk kendisiyle birlikte koşup yürüyecek yaşa gelince İbrahim
ona, “Yavrum, ben rüyamda seni boğazladığımı gördüm. Düşün bakalım, ne dersin?” dedi. O da, “Babacığım, emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın” dedi. Saffat-102

Diyanet İşleri : Biz, (İbrahim’e) büyük bir kurbanlık vererek onu (İsmail’i) kurtardık.
Abdulbaki Gölpınarlı : Ve onun yerine, kesilmek üzere büyük bir koç ihsân ettik.
Saffat-107

Kur’ân ve İnciller arasındaki en büyük çelişki çarmıh hâdisesidir.
Kurân, Hz. İsa’nın çarmıha gerilmediğini söylerken, Nisâ, 4/157-158; Âl-i İmrân, 3/55.

İnciller İsa’nın çarmıhta öldüğünü ve öldükten üç gün sonra dirildiğini iddia
etmektedir. /Matta, 27:45-66; 28:1-10; Markos, 15:33-41; 16:1-10; Luka, 23:44-49; 24:1-12; Yuhanna,19:28-30; 20:1-10.91
Matta, 27:45-66; 28:1-10; Markos, 15:33-41; 16:1-10; Luka, 23:44-49; 24:1-12; Yuhanna,19:28-30; 20:1-10.

Yuhanna İncili’nde (1:1) vurgulanan “Kelâm’ın Tanrı olduğu” iddiası da Kur’ân’ın tevhit öğretisiyle çelişmektedir.İslâmî anlayışa göre, Kurân ile önceki iki kitap arasındaki bu çelişkilerin vahyin kaynağından, yani Tanrı’dan kaynaklanması mümkün değildir.
Dolayısıyla tashih ayetleri olarak adlandırdığımız bu âyetler, Tevrat ve İnciller’de metin tahrifi yapıldığını gösteren işaretler olarak değerlendirilebilir Kur’ân ile önceki kutsal kitaplar arasındaki çelişkiler, Tevrat ve İncil’de metin tahrîfi yapıldığını göstermektedir. Ancak bu çelişkiler, Kur’an ile mevcut Tevrat, Zebur ve İnciller arasında ortak bazı mesajların bulunmasınaengel değildir.Kur’ân’ın önceki kitapları tasdik etmesi, bu ortak mesajlara yönelik bir tutumdur...

Bir kısmı Muhammet Tarakçı'dan alıntı...

Dilerim ki Allah(c.c), cümle inanmışları da hakkıyla bilebilen ve hakkıyla uyabilenlerden eylesin ...

Sevgiyle...
 

spawnz

Banlı Kullanıcı
Katılım
24 Mar 2011
Mesajlar
180
Tepkime puanı
24
Konum
Bulgaria
İş
Chemistry Engineering
Sevgili @candan;

Güzel bir araştırma olmuş.Kuran öyle müthiş bir mucizedir ki,bir bütün olarak ele alındığında insanın aklında çoğu konuda soru işareti kalmaz.Kuranda birçok yerde savaşın ayetleri vardır.mesela iranda şeyhler dini sohbetlerde bir anlaşmazlık konusu olduğunda sadece savaş ile ilgili ayetler ile fetva verir.bir çok Müslüman ülkede de bu böyledir.Lakin kuranda her ne kadar savaş kelimesi geçsede aynı denklikte barış kelimesi geçer.Burada müthiş bir denge vardır.Olayların analizinde bir ayet ile değil bütün olarak incelendiğinde savaş yada barış yapacağımızı anlayabiliriz.İşte şimdiki konuda buna benzerdir.bütün olarak incelediğimizde;benim görüşüm yani benim anladığım diğer kitapların ve diğer dinlerin hala sahih,hakk ve semavi din olduğudur.Sen burada bir araştırma yapmışsın.Gayet takdir edilecek bir durum.doğru ancak bu şekilde bulunabilir.Karşılıklı iştişare içinde bulunmaz isek diğer tarafı dinlemeden,ne dediğini anlamadan direk eleştirirsek bu tartışmanın sonucunda hiçbir yere varılamaz.Yani diyeceğim o ki araştırmanı okudum.Şu an ki benzeri tartışmaları bazı dar görüşlü ve kapalı kimseler ile tartıştığım zaman hiçbir zaman karşı tarafa laf anlatamadım.Bazı kimseler bu konuda çok kıt görüşlüler.Benim savunduğum düşünceyi anlayıp dinlemeden yanlış düşündüğümü söylüyorlar.Ve bunların kendi görüşleri bile yok.İşte bunlara mahsuben bir yazı dizisi hazırlamıştım vaktinde.Bazı yerlerini bu tip insanlara mahsuben yazdım.Benliğinden uzak ve dinini face den öğrenen insanları anlayacağı dilde cümleler var birkaç yerde.Yani diyeceğim o ki beni yanlış anlama.Konuyu ayetler ile destekliyoruz ve doğruyu bulmaya çalışıyoruz.Bu notlarımı buraya yazacağım.O yüzden sadece ayetler kısmı ile iştişare edelim.Diğer kısımlar seni ilgilendirmiyor çünkü onlar bir görüşü olmayan ve kapalı görüşlü ve araştırmaktan aciz kimselere yazmıştım.Şimdi o kısımları ayıklamam konunun bütünlüğünü bozacağından aynen aktarıyorum;


Bilindiği üzere insanları hem bu dünyada hem diğer dünyada aydınlığa ulaştıracak üç semâvi din vardır.Semâvi dinlerin ortak temel öğretisi bu dinlerin edyân-ı münzele olduğudur. Her dinin ayrı bir kitab-ı münzilesi ve her dinin ayrı kısas-ı enbiyaları vardır ve bunlar birbiri ile alâkadardır ve birbirilerini müjdeler ve tamamlar niteliktedir.Ama şu an dünya üzerinde bu dinlerin mensupları birbirilerine karşı adâvet ve nefsatiyet içerisindedir.

Meseleye Hristiyanlık hakkında ve Hz.İsa hakkında yanlış bilinenler ile başlayalım.İslam inancına göre yaradan tarafından indirilen her kitap kutsaldır ve onun öğretilerini yaymak üzere gönderilen her kimse peygamberdir,yaradanın elçisidir.Lâkin kendini muvahhid gören insanlar;dinlerin ittihadı mevzusunda yanılgı içerisindedir.İşte bu noktada bu kimseler inaçlarını ahz etmelidir.Yaradan tarafından indirildiğine inandıkları kitapta bu mevzu birçok kez dile getirilmiştir.Oysa ki insanların;diğer dinler ve onların peygamberleri hakkında bildikleri hurafattır. Meseleyi kutsal kitablarda alıntılarla ve kısas-ı enbiyalarla destekleyelim.Bilindiği üzere Kuran-ı Kerim’de Hz.İsa’nın isminin geçtiği ayetler Hz.Muhammed’in isminin geçtiği ayetlerden fazladır. Yine Tevrat ve Zebur’da da aynı nişanları görmek mümkündür.İncil den örnek vermek gerekirse Hristiyan otoritelerine göre eski ahit(İncil) İbranice dilinde muhafaza edilmiştir.Eski ahitin 5.bölümünün 16.ayetinde Hz.Muhammed(sav)’in ismi geçer.Yine sahih hadisler de Hz.İsa’nın isminin geçtiğini görebiliriz.Sünen-i Tirmizi, 4/93 ve Sahih-i Müslim, 2/58 vb. kaynaklarında belirtilen hadislerde de bunu örneklerini görebiliriz.

Bilindiği üzere dört kutsal kitap vardır.Ve bunların sonuncusu kitab-ı mukaddestir.Ve bu kitaba inanan Müslümanlar diğer üç kitabın değiştirildiğine inanır.Ve bu yüzden diğer kitablara inanan dinlerin amacından saptığını iddaa eder.Şimdi Kuran-ı Kerim e inanan Müslümanlar bunu söylüyor.Peki Kuran bu konuda neler içeriyor?Peki İslam dışındaki diğer dinlerin ve kitaplarının değişmediğinin ispatı nedir?Diğer üç kitabın değişmediğinin ispatı nedir?Bunu birçok kişi mantıklı düşünerek idrak edebilir.Düşünmekten aciz olanlar için de Kuranda gayet müthiş ve kâti deliller vardır. İlk önce mantık çerçevesi içerisinde değerlendirelim.Hiçbir dine mensub olmayan insan kitapların değiştiğini iddaa eder.Çünkü inanmayan insanda mantık yoktur.İnanan bir insan kitabın değiştiğini iddaa edebilir.Oysa inanan insan mantıklı düşünür.Haliyle şu soruların cevabına da mantıklı bir cevabı olması lazım;

1-Hıristiyanların ve Müslümanların inanışına göre Allah her şeye kadirdir.
2-Allah merhametlidir, mukaddes kitaplarını insanlara doğru yolu göstermek için vahyeder.
3-Fakat eğer Tevrat, Zebur ve İncil değiştirilebilirse, şu iki sonuçtan birini kabul etmek zorundayız:
-Allah, kitaplarının yok edilmesini önlemeye (haşa) acizdir (ve böylece gerçekten her şeye kadir olamaz). Yahut;
-Allah insanlara doğru yolu göstermeye yalnız ara sıra önem verir; şöyle ki, O’nun kitapları değiştirilir ve böylece insanlar doğru yoldan saparlarsa,yeni bir kitap indirilir.( Bu yüzden Kuranın değişmeyeceğini iddaa edemeyiz )

Kuran ile inanan bir insan yukarıdakileri mantıklı bir cevap bulamadıktan sonra diğer 3 kitabın değiştiğini iddaa edemez. Allah’ın sözleri yok olursa, o devir insanlarının doğru yolda yürümesi imkansızdır.Deliller ile sabittir ki Tevrat ile Zebur un indirilme tarihleri arasında yaklaşık 600 yıl vardır. Eğer bu kitapların metni değiştirilmiş ya da vahyedilmesinden sonra tümüyle kaybolmuşsa ve tek geçerli kitap Kuran ise,insanlar bu zaman aralığında karanlıkta yaşamış demektir.Biz bir adım atınca bize on adım gelen yaradan bizi çok seviyor demektir.Öyle ise neden böyle bir şeye müdahele etmemiş olabilir?Öyle ise Allah,vahiylerini bir iki asır bile tahriften koruyamamıştır( haşa ).

Şu an değiştirildiği iddaa edilen Tevrat, Zebur ve İncil de de birbirlerini tasdik eder,Allah’ın sözünün değiştirilemeyeceğini açıkça belirtirler.İşte böyle kısımlar hala mevcuttur.Değiştirildiği iddaa ediliyorsa bu nasıl çelişkidir?İşte eğer diğer üç kitabı okumadan değiştirildiğini iddaa ediyorsanız bu sizin değiştirildiğiniz anlamına gelir.Bahsettiklerime örnek;

Tevrat;
-Ot kurur, çiçek solar, Ama Tanrımız'ın sözü sonsuza dek durur. (Yeşaya 40:9 )

İncil;
-Size doğrusunu söyleyeyim, yer ve gök ortadan kalkmadan, her şey gerçekleşmeden, Kutsal Yasa'dan ufacık bir harf ya da bir nokta bile yok olmayacak. ( Matta 5:18 )

-Yer ve gök ortadan kalkacak, ama benim sözlerim asla ortadan kalkmayacaktır. (Markos 13:31 )

Zebur;
-Zeburda bu mevzu alakalı mezmurun tamamı incelendiğinde anlaşılabilir.


Ayrıca Kuran da hiçbir ayette diğer kitapların değiştirildiğine dair hiçbir ayet yada belirti bulunmamaktadır.Ama Müslümanlar diğer kitaplar değiştirildiği için Kuran indirildi diye savunurlar.Oysa ki burada yanlış bilinen şudur;Kuran diğer kitapların devamı ve tamamlayıcısı olarak indirilmiştir.Ayrıca Kuran da 16 ayette Tevrat ın,12 ayette de İncil in,3 ayette de Zebur un ismi geçer.Ve bu ayetlerin hiçbirinde değiştirildiğine dair kanıt yoktur.Bu ayetlerin ortak öğretisi bu kitapların da Allah tarafından gönderildiğidir ve hepsinin de Allah ın sözü olduğu gerçeği işlenir.Bu ayetlerden bazıları; ( Kuran Ayetleri )

Maide Suresi : Ardından o peygamberlerin izleri üzere Meryem oğlu İsa'yı gönderdik. Tevrat'tan yanında bulunanı doğruluyordu. Ona İncil'i verdik. Hidayet ve ışık vardır onda.Tevrat'tan yanında olanı tasdikleyicidir. Doğruya ve güzele kılavuzdur,takvaya sarılanlara bir öğüt.

Maide Suresi: İncil bağlıları Allah'ın onda indirdiğiyle hükmetsinler. Allah'ın indirdiğiyle hükmetmeyenler sapıkların ta kendileridir.

Maide Suresi: Eğer onlar Tevrat'ı, İncil'i ve kendilerine indirilmiş olanı gerektiği şekilde uygulasalardı elbetteki hem üstlerinden hem ayaklarının altından rızıklanacaklardı.İçlerinde orta yolu izleyen bir topluluk var. Ama onların çoğunluğunun yapmakta olduğu ne kadar da kötü!

Maide Suresi: De ki: "Ey Ehlikitap! Siz, Tevrat'ı, İncil'i ve Rabbinizden size indirileni tam uygulamadıkça hiçbir şey değilsiniz." Rabbinden sana indirilen, onlardan birçoğunun küfür ve azlığını elbette artıracaktır. Küfre batan topluluk için tasalanma artık.

Ali İmran Suresi: Tevrat'tan önümde bulunanı doğrulayıcıyım. Size haram kılınmış olanın bir kısmını size helal yapacağım. Rabbinizden bir mucize getirdim size. Artık Allah'tan sakının ve bana itaat edin!

Maide Suresi: İçinde Allah'ın hükmü bulunan Tevrat yanlarında iken, nasıl oluyor da senin hakemliğine baş vuruyorlar? Daha sonra da verilen hükümden yüz çeviriyorlar. Bunlar inanan kişiler değillerdir.

Nisa Suresi : Biz, tıpkı Nûh'a ve ondan sonraki peygamberlere vahyettiğimiz gibi sana da vahyettik. Biz İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, torunlarına, İsa'ya, Eyyûb'e, Yûnus'a, Hârun'a, Süleyman'a da vahyettik. Dâvud'a da Zebur'u verdik.

İsra Suresi : Rabbin, göklerdeki ve yerdeki kimseleri de daha iyi bilir. Yemin olsun, biz, peygamberlerin bir kısmını bir kısmına üstün kılmışızdır. Davûd'a da Zebur'u verdik.


Ayrıca şu ayet üzerinde durmak gerekir;

Maide Suresi: Biz indirdik Tevrat'ı, biz. İyiye ve güzele kılavuz var onda, ışık var. Allah'a teslim olmuş peygamberler, Yahudilere onunla hakemlik yaparlardı. Kendini Rabb'e adayanlarla ilim ve hikmette derinleşmiş olanlar da Allah'ın Kitabı'ndan korumakla görevli olduklarıyla hükmederlerdi. Zaten onlar Allah'ın Kitabı'na tanıklardı. Artık insanlardan korkmayın, benden korkun da ayetlerimi basit bir ücret karşılığı satmayın. Allah'ın indirdiği ile hükmetmeyenler, kâfirlerin ta kendileridir.

Bu ayeti inceleyelim ; ‘İyiye ve güzele kılavuz var onda, ışık var.’ Bakın dikkat edin. ‘var’ diyor. ‘vardı’ demiyor.Demekki hala günümüzde var.Çünkü Kuran günümüz şartları içinde geçerlidir.Dolayısıyla buradan Tevrat ın değişmediği sonucunu kati bir şekilde çıkarabilir.Şimdi hangi akla hizmet Tevrat a inananlara müşrik gözüyle bakabiliriz.Nasıl onların cennete gidemeyeceğini kesin bir dille söylersiniz?Eğer bir Müslüman Tevrat değişmiştir ve ona inanan cennete giremez diyorsa bu küfürdür.Ve bu Allah ın dediğinin aksini söylediği için şirktir.

Kuran sadece İslamın hak din olmadığını şu ayet gayet müthiş izah eder; ‘Muhakkak ki inananlar, yahudiler, sabiiler ve hıristiyanlardan kim Allah'a ve ahiret gününe iman eder ve güzel amel işlerse, onlar için bir korku yoktur, onlar mahzun da olmayacaklardır.

Sonuç olarak bunu da incelememiz icab eder;

"Sen (ey Muhammed) onlara (Yahudilere), 'Eğer sadık iseniz, Tevrat'ı getirin de onu okuyun" (Sure 3:93. Ayrıca Sure 3:70-71, 21:7, 4:47, 2:41, 7:169 ve 29:46'ya bkz.)

Bunlara benzer nice ayet mevcuttur.Buradaki Kur'an ayetlerinden anlaşılıyor ki, Tevrat ve İncil Muhammed'in zamanında bozulmamış durumdaydı. Aksi halde, Allah Muhammed'e "bir şüphen varsa, senden önce kitap okuyanlara sor" demezdi.Yaradan, nasıl olurda Muhammed'in tahrif edilmiş bir kitaba müracaat etmesini nasıl ister?

Yani buradan çıkarılacak sonuç Kuran ve hadisler günümüzde de geçerli olduğu için;Bu ayetler de günümüzde de geçerlidir haliyle.Şimdi nasıl olurda diğer dinlerin ve kitaplarının değiştiğini iddaa edebilirsiniz?Nasıl olurda diğer din mensupları müşrik ve kafir damgası vurabilirsiniz?

Ayrıca bir kaç ayeti daha inceleyelim. Tevrat, Zebur ve İncil'in aslı Allahın Sözü değil miydi? Peki, Kur'an'da Allah'ın Sözü hakkında ne yazıldığına bakalım:

"Allah'ın sözlerini değiştirebilecek hiçbir kuvvet yoktur" (Sure 6:34).

"Allah'ın sözlerinde asla bir değişme yoktur" (Sure 10:64).

Kur'an'a göre Hz.Muhammed önceki kitapları tasdik etmek ve korumak için gönderildi (Sure 5:51).

Fakat eğer Tevrat ve İncil ve Zebur değiştirilmişse, Muhammed bunları koruyamamış demektir. (Burası yanlış anlaşılmasın.Değiştiğini iddaa eden ben değilim)

Velhasıl şimdi şu iki sonuçtan birini seçmek zorundasınız.

1-Ya Allah'ın Sözü Tevrat, Zebur ve İncil hakkındaki Kur'an ayetleri yanlıştır.

2-Ya da Tevrat, Zebur ve İncil gerçekten değişmemiştir ve böylece her Müslüman onların tüm hükümlerini kabul etmek zorundadır.

Velhasıl diğer kitaplar değişti ise bu Kuranda geçebilirdi.Ya da ileride değişecek olsa yaradan bu konuda insanları uyarabilirdi.Diyelim ki değişti.Öyle ise neden Kuranda diğer kitapların da yaradanı anlamak için bir ışık ve kaynak olduğundan bahsedilir? İnsan eliyle değiştiyse bu kitaplar nasıl olur da yaradanı anlamaya yardımcı olabilir?Böyle bir konu gabya hakim bir yaradan tarafından öngörülebilirdi.Oysa tam aksi yazılmıştır.Dolaysıyla şöyle bir savunma olmaz;’Değiştiğini insanlar idrak etmelidir ve farkına varmalıdır ve doğruyu bulmalıdır.Ortada bir yanlış yoktur.Eğer öyle olsaydı bunları değişmeyeceği Kuranda geçebilirdi.Kur'anı ve diğer kitapları önyargısız okuyan herkes burada yapacağı seçimi bilir.Nitekim Ebül-Fazl es-Saudi ve Ebül-Beka Salih el-Caferi gibi en eski ve en saygın Müslüman müfessirler Tevrat, Zebur ve İncil'i olduğu gibi kabul etmişlerdir.Sonuç olarak idrak edemediğiniz bir nokta olursa bildirin.Meselenin aslı en yüzeysel şekilde budur.Verdiğim örneklere mukabil yine nice hadis,ayet ve deliller mevcuttur.Hepsini buraya yazmak ve analizini yapmak çok uzun olacağında böyle anlattım.Aksi düşüncede olan varsa tabii ki de eleştirebilir.İştişare içinde mevzuyu çözümlemek istersek doğruyu bulmada birbirimize yardımcı olabiliriz.
 

spawnz

Banlı Kullanıcı
Katılım
24 Mar 2011
Mesajlar
180
Tepkime puanı
24
Konum
Bulgaria
İş
Chemistry Engineering
diğer araştırmam;

Bilindiği üzere insanın yaratıldığı günden bu yana İslam dininin var olduğu savunulur.Hz.Adem in dini de İslam olarak bilinir.Ama İslam dininin kitabında bu mevzu sadece birkaç ayette geçer ve kapalı anlatılır ve kesin bir sonuç çıkarılamaz.(Bknz:Ali İmran:19)Yani yoruma açıktır.Ama birçok İslam âlimi Hz.Adem(a.s)in dininin de İslam olduğu konusunda hemfikirdir.Peki diğer dinlerin,kitapların ve peygamberlerinin indirilme amacı nedir? Eğer Allah katında tek din İslam ise;neden Kuran da diğer dinler hakkında da onlar da kurtuluşa erenlerdir ifadeleri yer alır?Peki eğer dünya yaratıldığı ilk günden itibaren İslamiyet mevcut ise;neden Hristiyanlık ve Yahudilik indirilmiştir? Bu bir çelişki midir?İşte bunun cevabını arayalım.
İslam kelimesinin kelime köküne bakarsak asıl anlamı ‘barış’ tır.Ve bir diğer asıl kelime anlamı ‘teslimiyet’ tir.Yani yaradana teslim olma anlamına gelir.İslam kelimesi hiçbir yerde ‘özel isim’ olarak yer almaz.Yani bir isimden ziyade isim-fiil olarak değerlendirilebilir.Yani burada şu yorumu yapabiliriz;Allah katında tek geçerli olan barıştır,yaradana teslimiyettir,ondan başka bir yaradan olmadığı gerçeğidir.Yani Allah katında tek geçerli olan bir din değil,bir görüştür.Orada geçerli olan birliktir,orada geçerli olan koşulsuz sevgi ve kardeşliktir.Buradan çıkacak sonuç insan dünyaya indirilmeden önce orada geçerli olan ve varolan bir din değil,görüş idi.Bunları neden yazdım derseniz;olaya bu açıdan bakarsak ancak o zaman ilk pragrafta yazdıklarıma cevap bulabiliriz.Oysa çoğu insan Ali İmran suresinde geçen ‘Allah katında tek geçerli din İslamdır.’ ayeti ile diğer dinlerin edyân-ı münzele olmadığını iddaa eder.Eğer öyle ise;Hz.İsa,Hz.Musa,Hz.Davut farklı bir dinden olduğu için Allah katında refaha erişemeyeceklerdir.(haşa)O zaman onlar cennete giremeyecektir?Bu bir çelişki değil mi?İşte bunu anlamak için olaya iki açıdan bakmak lazım.Sadece ‘Allah katında tek din İslamdır.’ ayeti ile mevzuyu idrak edemeyiz.Bunu Allah katında tek geçerli olanın barış ve teslimiyettir olarak yorumlar isek işte o zaman meseleyi idrak edebiliriz.Yani sonuç olarak ‘din’ kavramı sadece bu dünyada geçerli bir kavramdır.Dinlerin indirilme amacı;insanı yaratan bir yaratıcının olduğunu insanlara bildirmektir.Şeytan konusunda insanları uyramaktır.Yani din bir yaratanı kabul etmek ve fark etmek için bir araçtır.Ahirete tekabül ettiğimiz gün,bunun farkına varacağımız için orada bu dinlerin bir önemi olmaz.Çünkü ayetler ile sabittir ki insan orada amellerinden sorguya çekilecektir.Yani dünya yok olduğu zaman,insanlar öldüğü zaman Allah katında kabul görecek olan bir din değil bir görüştür.Bu görüş ise dinler sayesinde elde edilebilir.Dinler sayesinde insanlar böyle bir görüşe âgâh olabilir.

Buraya kadar anlaşılıyor ki İslam bir dinden ziyade bir görüştür,bir tanımdır,bir amaçtır.Çünkü dünya üzerindeki dinler;Müslümanlık,Hristiyanlık ve Yahudilik dir.İslam ise bunların genel adıdır.İslam fikri altında bu dinler birleşir.Yani İslam dini,Hz.Adem (as)’den Hz.Muhammed(sav)’e kadar gelen bütün semavî dinlerin manen,zımnen ortak adıdır.Çünkü bütün hak dinler, Allah’ın gönderdiği hak ve hakikati ifade eden dinlerdir.Dinin temel inanç esaslarında hep aynı dersi vermişlerdir.

Dünya üzerindeki semâvi dinlerin öğretileri birbirileri ile paralellik gösterir.Bu dinlerin kitapları ancak bir bütün olarak incelendiğinde hakikatı kavrayabiliriz.İnandığımızın haricinde bir dinin kitabını incelemeden diğer dini anlayamayız.Haliyle hepsi bir bütün olduğu için inancımız hep bir noktada tıkanır ve şüpheler baş gösterir.Dünya üstündeki bozulmalarının temelide aslında budur.Diğer bir dinin kitabını ve peygamberini yeterince analiz etmeden inandığımız din hakkında da yeterli bilgiye sahip olamayız.Bu aynı şekilde diğer din inanları için de geçerlidir.Peki bu mevzuda kutsal kitaplar ne diyor?Hepsinden örnek vermek isterdim ama Kuran dışında diğerlerinin değiştiğini iddaa ettiğiniz için onlardan ayetleri yazmayacağım.Ama şunu da belirteyim.Hz.Âdem'den(a.s.) Peygamber Efendimize(sav) gelinceye kadar bütün peygamberlerin tebliğ etmiş oldukları iman esasları birdir.Mesela Müslümanlıkta bilinen İslamın şartlarını diğer tüm dinlerde mevcuttur. İlâhî dinler arasında iman esasları hususunda hiçbir fark olmadığı gibi, bilhassa temel ibadetler hususunda da fark bulunmamaktadır.Dolayısıyla diğer dinlerde namaz,zekat var mı tarzı bir tartışma içerisine girmeye gerek yok.Çünkü bu da ayetler ile sabittir.Bunun ispatını Kuranda görebilirsiniz.Mesele dinler hakkında Kuranda bulunan ayetler ile başlayalım.

BAKARA SURESİ:62 Şu bir gerçek ki, iman edenlerden, Yahudilerden, Hıristiyanlardan, Sâbiîlerden Allah'a ve âhiret gününe inanıp barışa ve hayra yönelik iş yapanların, Rableri katında kendilerine has ödülleri olacaktır. Korku yoktur onlar için, tasalanmayacaklardır onlar.

MAİDE SURESİ : 68 De ki: "Ey Ehlikitap! Siz, Tevrat'ı, İncil'i ve Rabbinizden size indirileni tam uygulamadıkça hiçbir şey değilsiniz." Rabbinden sana indirilen, onlardan birçoğunun küfür ve azlığını elbette artıracaktır. Küfre batan topluluk için tasalanma artık.

MAİDE SURESİ : 69 Şu bir gerçek ki, iman edenler, Yahudiler, Sâbiîler ve Hıristiyanlardan Allah'a ve âhiret gününe inanıp hayra ve barışa yönelik iş yapanlar için korku yoktur. Tasalanmayacaklardır onlar.

HAC SURESİ : 17 İman edenler, Yahudiler, Sâbiîler, Hıristiyanlar, Mecusîler ve şirke sapanlar arasında Allah, kıyamet günü ayrım yapacaktır. Allah, her şey üzerine Şehîd'dir, tanıktır.

Bu gibi açık olarak anlatan yada dolaylı yoldan mevzuyu anlatan birçok ayet vardır,Bunları açıp baktığımızda görebiliriz.Yani Müslümanlık harici bir dine mensub birisine kesinlikle cennete giremez damgası vurmak bu ayetlere karşı çıkmaktır.Tabii ki inanmayanlar ile alakalı ayetler de var ahirette neler olacağına dair.Ama bunlar incelendiğinde inanmayanlar hakkında yazıldığı anlaşılır.Yani sözde inanıyorum diyenlerle alakaladır. Kur’ân’da yeralan Yahudiler ve Hristiyanlar ile ilgili suçlamalar “Tahrif” ile ilgili değildir.Bir değişmeden yada bozulmadan söz edilmez.Aksine dinleri kullanarak insanları saptırmaya yönelik olanlara,sözde dindarım deyip yine başkaları tarafından o inancın yanlış algılanması amacı ile uğraşanlara yönelik ayetlerdir.çünkü sadece bir ayeti tek başına inceleyerek asıl anlamını kavramak zor olur.Bir önceki ve bir sonraki ayet ile değerlendirilmelidir.Yani diğer dinlerin tahrif edildiğine dair hiçbir kanıt yoktur.Lakin sahih olduklarına dair birçok kaynakta nişanlarını bulmak mümkündür.O yüzden bir şeyin aksini iddaa edeceksiniz önce elinizde delil olması lazım.Değişmediğinin kanıtları Müslümanların kitabı olan Kuran-ı Kerim de belirtilmiş ise diğer dinlerin sahih olmadığını nasıl söylersiniz?Mesela şu ayeti inceleyelim.

ALİ İMRAN SURESİ : 84 De ki: "Allah'a, bize indirilene, İbrahim'e, İsmail'e, İshak'a, Yakub'a, torunlarına indirilmiş olana, Mûsa'ya, İsa'ya ve diğer nebilere Rablerinden verilmiş bulunana inandık. Onlardan hiçbirini ötekinden ayırmayız. Biz O'na teslim olanlarız."

ALİ İMRAN SURESİ : 85 85 Kim İslam'dan/Allah'a teslim olmaktan gayrı bir din ararsa artık o, ondan asla kabul edilmeyecektir. Ve o, âhirette hüsrana düşenlerdendir.

Buradan da net bir şekilde anlaşılıyor ki İslam tüm dinlerin genel adıdır.Yani sadece Müslümanlık hak dindir demek Kuranın dedikleriyle çelişir.Ve bunun ne anlama geldiğini ben söylemeyeyim.

Hala anlamayanlar olabilir.Yine birkaç delil daha sunayım. Şayet bir insan Müslüman ise "Tevrat ve İncil tahrif edildi, değiştirildi." diyemez. Tevrat ve incil değiştirildi, diyen Kuran'ı inkar etmiş olur. Oysa bir Müslüman Kuran'ın tek bir ayetini bile reddetmemeli. Bunu ben mi uyduryorum? Hayır, bunu Kuran diyor:

"...Şimdi siz Kitap'ın bir kısmına inanıp bir kısmını inkâr mı ediyorsunuz? İçinizden bunu yapanın cezası, dünya hayatında rezillikten başka bir şey değildir. Kıyamet gününde ise böyleleri azabın en şiddetlisine itilir. Allah, yapmakta olduklarınızdan habersiz değildir." (BAKARA SURESİ: 85)

Birçok kişi hala göremiyor olabilir.Bunun nedeni kimsenin böyle bir araştırmaya cesaret edememesidir.Çünkü bir insan bugüne kadar doğru bildiği bir olguyu yanlış mı acaba diye araştırma zahmeti duymaz.Şöyle bir düşünce zuhur eder dimağında;’Ya bildiğim yanlışsa?’ işte insan böyle bir anda buhrana sürüklenir ve şüpheye düşer.Önce olaya iki açıdan bakamadıktan sonra bu iki fikirden birisinin doğru olduğunu ispat edemezsiniz.Yani iki ihtimali de düşünmeden hangisinin gerçekleşeceğini.hangisini gerçek olduğunu bilemezsiniz.
Ayrıca birçok kişi bu mevzuyu sorguladığında işin içinden çıkamayacağını düşünür ve buna cesaret edemez.Haliyle bunu sorgulayan başka bir kişinin fikrine başvurur.Ki bu kişinin de ne kadar güvenilir olduğunu bilinmez. Kendi aklınızı kullanmak varken neden başkalarının sözünü sorgusuz sualsiz kabul ediyorsunuz?Sorgulamak hacı hocaya danışmak demek midir?Öyle ise bize niye akıl verildi.Herşeyin net anlatıldığı Kuranı aklımız almaz diye anlamaya çalışmamak olur mu?Öyle ise bu akıl bize niye verildi?Kuranda şöyle bir ayet yoktur; ‘ Kuranı anlamak için başkalarına başvurun,anlayan başkasına sorun.’ Böyle bir ayet yoktur.Aksine şöyle bir ayet vardır; "Biz bu kuranı okuyup anlayasınız diye sizlere indirdik". Şimdi burada ben anlayamam,ben çözemem,bizi aşar tarzı bir ifade bu ayet ile çelişmez mi? Kur'an'ı anlayamayız anlayışı,önyargısı, Kur'anı anlamanın önündeki en büyük engellerden biridir. Kur'an a karşı, böyle bir anlayışa sahip olmaktan daha büyük bir yanlış olamaz.Adeta, Kur' anın bütün işlevini sıfıra indirgeyen, insanla Kur'an arasındaki bütün ilişkileri koparan, aklı donduran ve Kur'an anlaşılmamaya mahkum eden bu anlayış değişmedikçe Kur'an'ı anlamak mümkün olmayacaktır.Birkaç ayet ile de mevzuyu destekleyelim.

"İşte böylece Kuran'ı apaçık ayetler, olarak indirdik. Allah, şüphesiz, dilediğini doğru yola eriştirir'' (Hac - 16).


"Andolsun ki, sana apaçık ayetler indirdik. Onları sadece yoldan çıkmışlar inkar eder"
(Bakara - 99)

"Andolsun ki Kur'an'ı öğüt olsun diye kolaylaştırdık.Öğüt alan yokmudur?' (Kamer -17)

Kur'an'da bu ayetlere benzer daha birçok ayet bulunmaktadır. Bu ayetlerde de görüldüğü gibi Kur'an kendisinin anlaşılır olduğunu söyleyerek "Biz onu anlayamayız diyenleri yalanlamiş olmuyormu ? Kur'an'ın ortaya koyduğu gerçek odur ki Allah biz kullarına, kitabını anlayacak düzeyde akıl vermiş, kitabını da aklımız düzeyinde anlaşılır olarak indirmiştir.Kuranı ancak aklı olanlar anlamaz.Zaten onlarda sorumlu değildir.

Birde şunu belirteyim ki;tefsir ile çeviri atrı kavramdır.Çeviri başka dildeki anlamıdır.Tesfir ise örtülü bir şeyi açmak, yorumlamak anlamına gelir.Kur’ân-ı Kerim’in anlamını açıklamak anlamına gelir.Yani çeviri her yerde aynıdır.Ama tefsir kişiden kişiye değişir.Yani Kuranın Türkçe çevirisini alıp okuyup anlayabiliriz.Aklı olmayan anlamaz.Ki onlarda bundan sorumlu değildir.Aklımız var şükür.ve önümüzde kuran var.Anlamak için niye başkasının yorumuna ihtiyaç duyalım?Başkası ne kadar güvenilirdir?Yok ben hala anlamam derseniz nasıl anlayacaksınız peki?O zaman Arapçamı bilmek lazım?Eğer Arapça bilmiyorsak Kuran neden Türkçe dilinde de indirilmedi?Yada farklı bir dilde daha?

Prof.Dr.Abdülaziz Bayındır ın bir sözü ile sona geleyim;

‘’Ayetin açıklamasını biz yaparsak;Ben Abdülaziz hoca olarak bir ayetin açıklamasını yaparsam;sizde bu açıklamanın gerçekten ayetin açıklması olduğunu zannederek bunu kabul ederseniz,ne duruma düşmüş olursunuz?Bana kul olmuş olursunuz.Benim sözümü Allahın sözü zannederseniz.’’

Buradan da anlaşılıyor ki Kuranı anlamak için başkasına ihtiyaç duyulmamalıdır.Çünkü bize de akıl verilmiştir.Ve Kuranda da bu aklı kullanarak Kuranı anlamamız emredilir.Ben bilemem demekte büyük bir çelişki olur.

Asıl mesele diğer dinlerin değişip değişmediği mevzusu idi.Ve Diğer kitapların.Bunun cevabınında Kuranda gayet net bir şekilde verildiğini izah ettik.Yukarıdakilere dayanarak söylüyorum;nasıl olurda biz anlamayız denebilir?Kuranda yazıyor ama biz bunu anlamayız demek,kuranda yazan ile çelişir.Eğer bunu idrak edersek yani diğer dinlerin ve kitapların değişmediğini idrak edersek,diğer kitaplarıda okursak aralarındaki bağlantıları çözebiliriz.Bir kaç örnek verelim;İncil de Süleymanın Meseleleri 5-16 bölüm ve yine Barnaba İncili, 43-51. bölümde bunun net delilleri vardır.


Meseleye noktayı koyalım:Bu ayet gayet açıktır.Anlamamak mümkün değildir;


قُلْ يَا أَهْلَ الْكِتَابِ لَسْتُمْ عَلَى شَيْءٍ حَتَّىَ تُقِيمُواْ التَّوْرَاةَ وَالإِنجِيلَ وَمَا أُنزِلَ إِلَيْكُم مِّن رَّبِّكُمْ وَلَيَزِيدَنَّ كَثِيرًا مِّنْهُم مَّا أُنزِلَ إِلَيْكَ مِن رَّبِّكَ طُغْيَانًا وَكُفْرًا فَلاَ تَأْسَ عَلَى الْقَوْمِ الْكَافِرِينَ
Kul yâ ehlel kitâbi! lestum alâ şey’in hattâ tukîmût Tevrâte vel İncîle ve mâ unzile ileykum min rabbikum ve le yezîdenne kesîren minhum mâ unzile ileyke min rabbike tugyanen ve kufr(kufren), fe lâ te’se alâl kavmil kâfirîn(kâfirîne)

"Ey Kitap ehli! Siz, Tevrat’ı, İncil’i ve Rabbinizden size indirileni hakkıyle uygulamadıkça, (doğru) bir şey (yol) üzerinde değilsinizdir" de. Rabbinden sana indirilen, onlardan çoğunun küfür ve azgınlığını elbette artıracaktır. Kâfirler topluluğuna üzülme.’’

Eğer dinler değişmiş ise;bu ayetten ne anlaşılır?Hâla değişti diyorsanız,Bu ayet niye var?Diyelim ki değişti.O zaman Allah geleceği görememiştir.(haşa)Diyelim ki değişeceğini biliyordu.Peki niye Kuran da bununla alakalı bir ayet yoktur?Artık hala anlamamakta ısrarlı iseniz;yolunuz açık olsun.Selametle...
 

origanum

Yönetici
Katılım
15 Eki 2008
Mesajlar
3,090
Tepkime puanı
377
Sayın üyelerimiz,
Konu dağılmasına sebebiyet vermeyiniz. Konu başlığına bakın ne yazıyor: şeytan. O zaman bu başlık altında bu konuya ek yapılması gerekir. Tamamen farklı bir konuya ait bu konuşmalarınızı farklı bir başlık altında açmanız ve oradan devam etmeniz daha uygundu. Buradaki bir soruya istinaden cevap verdiğinizi belirtmek için de açtığınız konunun linkini kopylayıp yapıştırır ve üyeleri haberdar ederdiniz.
Bir başka sıkıntı ise buranın dini bir site olmadığıdır. Israrla bu konu anlaşılmamaya devam ediliyor. Kutsal kitapları araştırıp sayfalarca alıntı yaparak cevap vermeniz dini siteler için çok büyük bir elzem olabilir ancak burayı bir dini site havasına büründürmek yerine gerçekten dini bir sitede paylaşımlarınızı sürdürmeniz burada da sadece site içeriğimizle ilgili detaylı yazılar yazmanız uygun olacaktır. Kimsenin kalbini kırmamak için ses çıkarmadık ama sitenin düzenini sağlamak adına disipline uyulması gerekir.
Konu amacından saptığı için kilitlenmiştir.
 
Durum
Üzgünüz bu konu cevaplar için kapatılmıştır...
Üst