Karmatîler - Karmatîlik

Ninsun

Kayıtlı Üye
Katılım
29 Mar 2009
Mesajlar
95
Tepkime puanı
2
Kûfe ili yakınlarında, Nehrin Köyü'nde, kendi başına bir derviş hayatı süren Hemedanî Karmatî (Hamdan bin al-Eş'as) halkın yoksulluğundan, Abbasî Devleti'nin ülkede yarattığı baskıdan yararlanarak, ortak mülkiyet anlayışını amaç edinen bir tarîkat kurdu. Zenginlerin mallarını paylaşmayı, halk arasında yoksul-zengin ayrılığını ortadan kaldırmayı ana ilke olarak benimseyen bu tarîkat, kısa bir süre içinde bütün Irak'a yayıldı. Hemedanî Karmatî'nin çevresinde oldukça kalabalık bir halk toplandı. Görünüşte dini, gerçekte iktisadi bir nitelik taşıyan bu tarîkatın siyasi düşünceleri de vardı. İslam dininin getirdiği kuralların, ilkelerin bir çoğunu gereksiz sayıyordu, özellikle Mazdekçiliğin görüşlerine uygun düşünceler ileri sürüyordu. Bu tarîkata göre; ikisi güneş doğmadan, ikisi de battıktan sonra olmak üzere günde dört rekât namaz yeterli idi. Kıble Kudüs kentidir. Hac yapmak isteyen kimsenin, Mekke'ye değil, Kudüs'e gitmesi gerekir. Dinlenme günü pazardır, cuma günü dinlenme olmaz, çalışmak gerekir. Şarap veya benzeri içkileri içmek helâldir. Yılda iki gün oruç tutulur, Nevruz ve Mihrican'da (Sonbahar) birer gün oruç tutmak yeterlidir. Yoksul halkı tutar görünmesi, zenginlerin mallarını yoksullara dağıtmak istemesi nedeniyle Anadolu, Irak, İran, Suriye ve öteki Arabistan ülkelerinde yayılan Karmatî Tarîkatı'nın yayıcıları arasında : Mehmet bin Nüskî, Ebu Yakup Necestanî (Seczî), gibi ünlü isimler vardı.

Bu tarîkat inançlarına göre cennet dünyadır. Dünyada rahat, mutlu ve geçimi yerinde bir kimse cennettedir. Gerçek cennet insanın derin bir keyf ve zevk içinde yaşamasıdır. Hemedanî bu düşüncelerini yaymak için Nehrin Köyü'nde dai adı verilen on iki davetçi yetiştirip görevlendirdi ve bunları ayrı ayrı ülkelere gönderdi. Dailer arasında Ferec bin Osman, Hemedanî'yi Mesih olarak tanıdı. Sekiz basamağı (manevî mertebe) olan tarîkatin dailerine "öğrenimle yetiştirilmiş köpek" anlamında "mukallipler" denirdi. Bunlar Kur'an'ı, hadisleri kendi anlayışlarına göre yorumlar, tarîkate girmek isteyenleri sekiz mertebeden geçirirlerdi. Bu mertebelerin her birinde Kur'an ve hadis yorumu, namazın ve orucun bırakılması, şarabın haram olmayışı, kalbin temiz tutulması, Muhammed ve Ali'yi sevmenin gerekliliği, tarîkata para yardımında bulunmanın yüceliği, tarîkatın bütün sırları öğretilir; son gece kendi aralarında kadınlı erkekli dinî bir tören yapılırdı. Özellikle XI. yüzyıl ortalarında ve sonlarında Kûfe, Irak, Suriye, Yemen, Horasan ülkelerinde isyanlar çıkaran Karmatîler, Abbasî Halifelerini zaman zaman yıldırdılar. Bir ara Mekke'yi bile ele geçirerek Kâbe'den Haceriesved'i aldılar, binlerce Müslüman'ı kılıçtan geçirdiler. Abbasî Halifeleri bunlarla başa çıkamayınca, Selçuklu Sultanı Melikşah'tan yardım istemek zorunda kaldılar. Sultan kumandanlarından Artuk Bey'i 1077 yılında Karamatîler'in üzerine gönderdi. Artuk Bey, Karamatîler'i kendi kalelerinde muhasara altına alarak onları teslim olmaya mecbur etti.

Kaynak: Tampliye Şövalyeleri
 

[XTR] Similar Threads

Üst