Troya (Truva) Savaşı

logii

Kayıtlı Üye
Katılım
17 May 2009
Mesajlar
1,044
Tepkime puanı
267
TRUVA SAVAŞI


Zeus bize ünü sonsuza kadar sürecekse de gelmesi çok uzun süren ve yerine getirilmesi çok uzun sürecek olan bu alameti gönderdi. Yılan sekiz yavruyu ve onları yumurtlayan serçeyi yedi ki bu dokuz eder ve biz de Truva (Troya)'da dokuz yıl savaşacağız ama onuncu yılda kenti alacağız.
HOMEROS, İÖ YAKLAŞIK 750.


Truva (Troya) Savaşı Efsanesi üç güzel kadın arasındaki rekabet hikayesiyle başlar: Zeus'un karısı Hera ve kızları Aphrodite ve Athena. Aralarındaki kıskançlık ölümlü Kral Peleus ile yeni karısı deniz perisi Thetis'in düğünlerinde başlamıştı. Uyumsuzluk tanrıçası Eris kutlamaya altın bir elma getirmiş ve bunun oradaki "en güzel kadına" bir armağan olduğunu söylemişti.

Hera, Aphrodite ve Athena elmanın ve unvanın kendilerine ait olduğunu iddia ettiler. Eris hiç de masumane olmayan bir öneride bulundu: Ailesindeki kadınlardan hangisinin elmayı hak ettiğine Zeus karar verecekti. Zeus akıllılık edip bu görevi Truva (Troya) kralı Priamos'un oğlu Paris'e aktardı.

Hera kendisini seçtiği takdirde Paris'e akıllara hayallere sığmayacak derecede büyük bir güç vermeyi vaat etti. Athena savaş alanında inanılmaz başarılı olacak tarihi bir zafer vereceğini söyledi. Aphrodite ise, yeryüzünün en güzel kadınının aşkını vaat etti. Paris, siyasal gücü ve askeri zaferi bir yana itip altın elmayı, kendisine o en güzel kadını vaat eden Aphrodite'e verdi.

Bu karar yüzyıllar ötesine, "Paris'in Kararı" olarak ölümsüzleşerek gelmiştir.




truva_giz34.jpg
Flâman ressam Peter Paul Rubens'in bu 17. yüzyıl tablosunda Priamos'un oğlu Paris, altın elmayı Peleus'un düğünündeki güzellik yarışmasında Aphrodite'ye veriyor.



DENİZE BİN GEMİ İNDİREN YÜZ

O dönemde dünyanın en güzel kadını, Zeus ile Leda'nın kızları Helena'ydı. Ancak ne yazık ki, Helena, Sparta kralı Menelaos ile evliydi. Daha da kötüsü, bu evliliğin Helena'nın diğer talipleri arasında büyük kavgalara neden olacağından korkan ölümlü üvey babası Tyndareos, bütün öteki Yunanlı hükümdar ve savaşçılardan Helena'nın Menelaos ile evliliğini koruyacakları sözünü almıştı.

Truva (Troya)'ya dönen Paris, kendisinin Sparta'ya, Truva (Troya) elçisi olarak atanmasını sağladı. Sparta'ya vardığında Aphrodite gücünü kullanarak Helena'yı Paris'e âşık etti. İki sevgili Menelaos'un servetinin büyük bir kısmıyla Truva (Troya)'ya kaçtılar. Böylece Sparta kralının karısını ve servetini geri almak üzere Truva (Troya)'ya karşı "bin gemi" gönderen Yunanlılar'ın açtığı on yıl sürecek olan savaş başlamış oldu.

TROYA SAVAŞI: EFSANE Mİ, TARİH Mİ, HER İKİSİ Mİ?

Homeros'un İlyada'sında yer alan Truva (Troya) Savaşı hikâyesi İÖ 750 yılından kalmıştır. Ardından gelen Yunan tarihçileri, özellikle Herodotos ve Thucydides, Homeros'un hikâyesini kabul etmişler ve Truva (Troya)'nın İlyada'dâ anlatıldığı gibi Hellespont (şimdi Çanakkale Boğazı) yakınlarında bir kent olduğuna ve Mykenaİ (Argos) kralı Agamemnon liderliğinde birleşen Yunanlılar'la yapılan Truva (Troya) Savaşı'nın gerçek olduğuna inanmışlardır.

Çağdaş yazarlar ve bilginler daha kuşkulu davranmaktadırlar. Ne de olsa, Homeros'un hikâyesini ya da Truva (Troya)'nın varlığını doğrulayacak tarihi kayıtlar yoktur. Ancak İlyada'daki birleşik bir Yunan gücünün -belki de köle ve doğal kaynak elde etmek üzere-Batı Asya'ya uzun bir sefer düzenlemiş olması (Herodotos'a göre İÖ 1250 sularında) mümkündür.




truva_giz35.jpg




Homeros'un Truva (Troya)'sı (Truva (Troya) VI örneğine göre), aşılmaz surlarla sarılmış ve kulelerle korunuyor.


İLYADA'NIN TUNÇ ÇAĞI BAĞLAMI

İÖ 13. yüzyıl Akdeniz'i Homeros'un zamanından çok uzaksa da, İlyada'dâ artık doğru olduğunu bildiğimiz belirli pek çok tanım vardır. Örneğin İlyada'nın ikinci kitabında Truva (Troya)'ya karşı silahlı birlik gönderen 164 şehrin listesi ve kısmen de tanımları yer almaktadır. Homeros'un saydığı yerlerin çoğu kendi zamanında biliniyordu.

Ancak Michael Wood'un in Search of Trojan War adlı eserinde belirttiği gibi listede Homeros zamanında çoktan terk edilmiş ve Yunan coğrafyacılarının bilmedikleri pek çok yer de vardı. Çağdaş arkeolojik ve tarihi araştırmalar artık bunların gerçek mekânlar olduklarını ve Homeros'un onların konumlarını doğru olarak bildirdiğini göstermiştir.




truva_giz36.jpg
truva_giz37.jpg




(Solda) Truva (Troya)'da ana giriş kapısı ve kule. Homeros, Truva (Troya)'yı "zarif kuleleri" olan bir şehir olarak anlatmıştı. Bu tanım Hisarlık'taki surlara uymaktadır. (Sağda) Homeros'un Truva (Troya)'sının Türkiye'de Hisarlık'taki höyükte olduğu fikrinin savunucusu Heinrich Schliemann.




truva_giz38.jpg




Hisarlık höyüğü kesitinde birbiri üstüne binmiş katmanlar görülüyor.


TROYA GERÇEK BİR YER MİYDİ? ARKEOLOJİK KANITLAR

Ya Truva (Troya)? Arkeologlar ve tarihçiler çok uzun zaman boyunca Çanakkale'nin güneyinde tarihte Troad diye anılan bölgede bu kentin kalıntılarını aramışlardır. En çok ilgi çeken bölge Homeros'un tanımladığı Truva (Troya) coğrafyasına uygun olan Hisarlık höyüğüdür. Homeros'un Truva (Troya) için verdiği ayrıntılardan pek çoğu -tam ve kusursuz olmamakla birlikte- arkeolojik araştırmaların bölgede ortaya çıkardığı buluntulara uygundur.

Truva (Troya)'nın araştırılmasında başta gelen kişi Heinrich Schliemann'dır. Schliemann, 1870 ile 1890 arasında Hisarlık'ta kazılar yapmış, höyükte birbiri üstünde dokuz kent tespit etmiştir. (Bunlar I-IX olarak numaralanmıştır). Daha sonraki yıllarda Cari Blegen ve daha yakın zamanlarda Manfred Korfmann gibi arkeologlar tarafından Hisarlık'ta yapılan kazılar pek çok ara dönemi ortaya çıkarmıştır.

Schliemann ya da diğerleri burasının Homeros'un Truva (Troya)'sı olduğunu kanıtlayan herhangi bir şey bulmamışlarsa da, Hisarlık'taki arkeolojik kanıtlar, özellikle de Truva (Troya) VI ve VII(a) katmanları Homeros'un zaman ve mekân tanımlarının ayrıntılarından bazılarına uyum göstermektedir.

Homeros'un İlyada'da. Truva (Troya)'yı "zarif kuleleri" ve "büyük kapıları" olan bir şehir olarak tanımlaması epey büyük ve etkileyici olan Truva (Troya) VI'ya uymaktadır. Homeros, Truva (Troya)'nın surlarının görkemli bir savunma yapısı olduğunu ama batı kanadının o kadar güçlü olmadığını söylemektedir.

Truva (Troya) Vl'nın çevresindeki surlar dört metre eninde ve kimi yerlerde dokuz metre yüksekliğindedir ama batı yanındaki inşaat çok daha zayıftır. Homeros şehrin ana girişinde büyük bir kuleden söz etmiştir. Arkeologlar Truva (Troya) VI'nın ana girişinde gösterişli bir kapı bulunduğunu saptamışlardır.

Hisarlık/Truva (Troya) sakinlerinin Miken dünyasıyla ilişkide olduğu anlaşılmıştır: Kazıda Yunanistan'dan Tunç Çağı eserleri, özellikle Miken çömlekleri bulunmuştur. Schliemann'ın çıkardığı gösterişli nesneler güçlü bir kraliyet ailesinin bulunduğunu göstermiştir. "Priamos'ın Hazinesi" içinde, altın yüzükler, bilezikler ve biri "Helena'nın Mücevherleri" olarak anılan iki soluk kesici altın taç vardır.

Schliemann'ın karısı Sophie'nin mücevherleri takınmış olarak çekilmiş fotoğrafı Schliemann'ın büyük egosunun ve ün düşkünlüğünün simgesi olmuştur. Daha sonraları bu hazinenin aslında Truva (Troya) II'den (Dokuz kentlik dizinin ikincisi) kaldığı anlaşılmıştır. Sonuçta, bu eserler Truva (Troya) Savaşı'ndan bin yıl öncesine aittir. Hazine, İkinci Dünya Savaşı'nın sonunda esrarengiz bir biçimde ortadan kaybolmuş ama sonra 1990'larda Moskova'da ortaya çıkmıştır.

Son olarak, Truva (Troya) VI ve Truva (Troya) VII dönemlerinin sonunda yangın ve yıkılmış taş izleriyle büyük bir olayın izleri vardır. Ancak Truva (Troya) VI askeri bir güç tarafından değil de, deprem sonucu yıkılmış görünmektedir. Truva VII'nin bir savaşta yıkılmış olması olasılığı daha güçlü olduğundan Homeros'un Truva (Troya)'sına en yakın olan da budur.




truva_giz39.jpg
truva_giz40.jpg




(Solda) Schliemann'ın arkeolojik çalışması sona erdikten yüz yıl sonra Hisarlık höyüğünde kazılar devam etmektedir. 1997'de kuzeybatıya dönük Tapınak'tan bir görüntü. Schliemann dokuz ayrı yerleşim katmanı bulmuşsa da daha sonraki çalışmalar ara katmanlar da olduğunu ortaya çıkarmıştır. (Sağda) Priamos'un hazinesinden altın salçalık. Hazine, İkinci Dünya Savaşı sonunda Berlin'den kaybolmuş ve sonra Moskova'da bulunmuştur.


TROYA ATI

Homeros, Truva (Troya) at terbiyeciliğinden sık sık söz eder. At kemikleri ve atlara ilişkin malzeme buluntuları kesin olmamakla birlikte yine Homeros'un Truva (Troya)'sına uymaktadır. Truva (Troya) Atı'nı çok kimse bilir. Yunanlılar tahtadan dev bir at yapmışlar ve bunu Athena'ya bir armağan olarak Truva (Troya) kapılarında bırakmışlardır. Yunan ordusu daha sonra Helena'nın kaybını kabul etmiş olarak geri çekilmiştir. Truva (Troya)lılar zaferi kazandıklarına inanarak dev atı kentlerinin içine almışlardı.

Gece karanlığında atın içinde gizlenmiş olan bir Yunan askeri birliği çıkıp şehrin kapılarını dışarıda gizlenmiş olan askerlere açmışlardı. Böyle bir saldırıya hazırlıklı olmayan Truva (Troya) erkekleri öldürülmüş, kadınlar yakalanıp köle ve odalık olarak satılmak üzere Yunanistan'a götürülmüştü. Helena da Yunanlılar tarafından yakalanıp kocasına iade edilmişti.

Homeros'un anlattığı bu Truva (Troya) Atı'nın tarihi bir geçerliliği olabilir. Yakındoğu'da İÖ 13. yüzyıldan kalma yazılı metinlerde ve resimlerde bir kentin savunmasını yıkmak için at biçimli koçbaşları kullanıldığı belirtilmiştir. Tarihçi Michael Wood, İlyada'daki Truva (Troya) Atı'nın da böyle bir "kuşatma makinesinin biçim değiştirmiş bir hatırlanması olabileceğini ileri sürmüştür.




truva_giz41.jpg
truva_giz42.jpg




(Solda) İÖ 7. yüzyıl sonlarından kalma Mikonos'ta Truva (Troya) Atı kabartmalı bir amfora. (Sağda) Schliemann'ın karısı Sophie, "Priamos'un Hazinesi"nden takıları takınmış. Buna benzer fotoğraflar Schliemann'ın keşiflerine karşı büyük ilgi uyandırmış ama onun aşırılıklarını ve egosunu da gözler önüne sermişti.


TROYA GERÇEK Mİ, EFSANE Mİ?

Truva (Troya) Savaşı'nın efsane mi, tarih mi, yoksa her ikisi de mi olduğu kesin olarak saptanamaz. İlyada'da Tunç Çağı coğrafyasının, politikasının ve maddi kültürünün bazı doğru tanımları bulunmaktadır ve hikâyenin tümünde bir gerçeklik de bulunmaktadır. Ancak Truva (Troya) Savaşı efsanesinin ayrıntılarının doğrulanıp doğrulanamayacağı konusunda Amerikan klasikçisi Jeremy B. Rutter'in sözleri akıldan çıkarılmamalıdır: "Truva (Troya) Savaşı'nın tarihselliğine inanmak ya da inanmamak, sonunda insanın benimsediği görüşe göre bir inanç eylemidir."

Truva (Troya) Savaşı'nın sanata yansımasına bakacak olursak iki önemli yapıt öne çıkar. Biri, Hector Berlioz'un, librettosunu Vergilius'un Aeneis'inden esinlenerek kendisinin yazdığı ve 1855-58 yılları arasında bestelediği (ilk bölümü olan Truva (Troya)lılar Kartaca'da, ilk kez 1863'te Paris'te sahnelenmişti) lirik tragedya Truva (Troya)lılar, öbürü ise ünlü antik çağ oyun yazarı Euripides'in alevler içindeki Truva (Troya)'dan bir dizi acıklı tablo sergileyen Truva (Troya)lılar'ıdır.

Kaynak:ufonet
 

Little Tin Goddess

Kayıtlı Üye
Katılım
26 Kas 2011
Mesajlar
65
Tepkime puanı
11
Konum
İstanbul
İş
GSF
Ben bu Truva savaşını izlemiştim ve Homerosun İlyadasını da okumuştum özellikle İlyada'yı tavsiye ederim çünkü İlyada'ya göre bu savaşın alt yapısında Mitolojik tanrılar yer almakta zaten sebepde onlar aslında :)
 
Üst